Kobane’ye ağaç dikmeye, çocuklara oyuncak götürmeye, çocuk parkı yapmaya ve kütüphane kurmaya giden 318 kişi 20 Temmuz 2015 günü 19 şehirden Suruç’a, Amara Kültür Merkezi’ne geldi. Emniyet birimleri 318 kişiyi yola çıktıkları şehirlerden başlayarak takibe aldı.
Urfa ve Suruç emniyetine 3 gün öncesinden ‘canlı bomba saldırısı’ olabilir şeklinde istihbarat gitmesine ve canlı bombanın ailesi, canlı bombacıyı “IŞİD’e katıldı” diyerek çok önceden ihbar etmesine rağmen emniyet güçleri; 40 çevik kuvvet polisi, 2 toma ve Shortland araçları ile canlı bombacıya karşı önlem almak yerine ‘insani yardım’ amaçlı Suruç’a gelen 318 kişiye karşı önlem aldı.
20 Temmuz 2015 saat 12 sularında 318 kişi katliama maruz kaldı, 33 Düş Yolcusu ölümsüzleşirken yüzlerce Düş Yolcusu yaralandı.
Emniyet, istihbarat almasına rağmen canlı bomba saldırısını önlemedi! Suruç emniyeti, katliamda paramparça olmuş insanlar yerde kanlar içinde yatarken geride sağ kurtulan insanlara saldırıp yaralıların hastanelere taşınmasını engelledi. Yaralılara yardım etmeye gelen halkın ve yine katliamdan yaralı kurtulan insanların üzerine gaz sıkıp, tomaları çalıştırıp yüzlerine güldü ve silah çekti!
Suruç Katliamı’nın üzerinden 18 ay geçti. 18 ay içinde birçok Suruç gazisi gözaltına alındı ve tutuklandı. Bedenlerinde hala katliamın izlerini taşıyan, şarapnel parçalarıyla yaşayan arkadaşlarımız var. Yaşamı boyunca maddi ve manevi açıdan geri dönüşü olmayacak yaraları olan arkadaşlarımız var. Ciddi bir şekilde ameliyat olması gereken ve tedavisi için bağış toplanması yine devlet tarafından engellenen Güneş Erzurumluoğlu var.
Suruç Katliamı 540 gündür soruşturulmuyor! Dosya üzerinde gizlilik kararı var! Dosyaya kimse erişemiyor!
9 Ocak 2017 tarihinde Suruç’ta bir mahkeme oldu. Ki mahkeme demeye bin şahit ister!
Dönemin Suruç emniyet müdürü Mehmet Yapalıal, katılmadığı duruşmadan mahkeme tarafından adeta ödüllendirilerek, 7 bin 500 TL para cezası aldı ve bu ceza 12 takside bölündü. Yapalıal, “Görevi ihmal”den yargılandı! Halbu ki “İhmal sebebiyle ölüme sebep vermekten” yargılanması gerekiyordu!
Bizler zaten saray yargısının ve devletin hakkaniyetli bir soruşturma yapmasını beklemiyorduk. Mahkeme ve kararı bizi yanıltmamıştır! Katliama göz yuman devlet kendi mensubu polisleri korumaya devam etmiştir!
Ethem Sarısülük’ten, Cizre’ye, Ali İsmail’den Sur’a, Berkin’den Suruç’a ve Amed’den Ankara’ya kadar işlenen cinayetlerin ve katliamların davalarında alınan ve alınacak kararların saraydan habersiz olmadığı birkez daha ortaya çıkmıştır!
Özetle, böyle bir yargı kararı Suruç Katliamı’nı yapanın devlet/saray olduğunu göstermektedir! Devlet katil olduğunu birkez daha; görmek ve bilmek isteyenlere göstermiştir.. Devlet katil olduğunu dünkü duruşmada, katliamı önlemeyen ve üstüne bize saldıran emniyet müdürünü ödüllendirerek göstermiştir!
33 insanı paramparça edenleri affetmek; haramdır günahtır ayıptır! Devlet/saray günahkar zorba zalimdir.. Hiçbir kitapta yeri yok bu hükmün! Ne Musa’nın ne İsa’nın ne de Muhammed’in kitabı böyle bir zulmü affetmez!! Siz zalimlerin sonu cehennemin dibidir ki zaten oradasınız!
İnandığımız adaletin ölçüsüdür şu dizeler; Börklüce Mustafa’nın dediği gibi, “Kalksın kement, zencir, halka / Geliyoruz dalga dalga / Malın mülkün hepsi halka / Kızıl sancak kalktı hey hey! / Ne saltanat ne padişah / Tevekkeltü tealallah”