AKP-MHP ortaklığının “Muhalefeti itibarsızlaştırma ve ezme stratejisi”nin buraya geleceği biliniyordu. Ama yine de CHP’yi bu kadar hızlı ve bu kadar dolaysız hedef alması pek de beklenmiyordu.
Olağan bir seçimde, mevcut yasalar çerçevesinde yapılacak bir seçimi kazanma umudunu yitiren AKP-MHP ittifakının, en azından 31 Mart 2019 yerel seçiminden beri (Daha derinden bakıldığında 7 Haziran 2015 seçiminden beri), iktidarda kalmak için yasanın gerektirdiği yeterlikte oy almayı birincil amaç olmaktan çıkardığı bir sır değil. Tersine Erdoğan ile yanındaki ve arkasındaki güçler, seçimi kazanmak için değil, muhalefetin seçimi kazanmasını önlemek için çalışıyor. Bunun için de muhalefetin faaliyetlerini sınırlamaktan, muhalefeti halk indinde itibarsızlaştırıp etkisizleştirmek için, ahlaki mi değil mi, yasal mı değil mi bakmaksızın, emniyetten yargıya, idareden Meclis çoğunluğuna, üniversiteden medyaya elindeki her gücü kullanmaktan imtina etmemektedir.
HDP’nin legal siyasetin dışına itilmesi ve kriminalize edilmesi için iktidarın her yolu nasıl denediğini, denemeye devam ettiğini gördük, görmeye de devam edeceğimizi söylemek yanlış olmaz.
CHP, HDP’NİN YANINDA HEDEFE KONDU!
Öyle görünüyor ki, bugüne kadar HDP’ye yönelik girişimlerde istediği sonuçları alamayan Erdoğan ve iktidarının, bu girişimleri sürdürürken şimdi de CHP’yi kriminalize edip itibarsızlaştırmak için, emniyeti, savcıları da harekete geçirerek, CHP’ye yönelik kuşatmayı daha üst bir seviyeye yükselttiği açıkça görülür hale gelmiştir.
Tek adam iktidarı bunu;
- Emekli amirallerin Montrö ve bir tarikat evinde görüntülenen sarıklı, üniformalı amiral görüntüsünü eleştiren kamuoyuna yönelik açıklamalarını, “darbe iması”, “darbe tehdidi” olarak gösteren Erdoğan ve Cumhur İttifakı sözcüleri, darbe tehdidinin merkezinde CHP’nin olduğunu iddia etti. Dahası Erdoğan, “Emekli amirallerin başkomutanı Kılıçdaroğlu’dur” diyerek, asıl hedefin emekli amiraller değil CHP’ye yönelik suçlamalara ve girişilen operasyonlara meşruiyet kazandırmak olduğunu daha ilk günden ilan etti!
- CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun içinde olduğu 17 MYK üyesi milletvekili hakkında, “FETÖ’nün siyasi ayağı nerede?” adlı broşür gerekçe gösterilerek, dokunulmazlıklarının kaldırılması için hazırlanan fezlekelerin Meclise gönderilmesi, CHP’nin de HDP’nin yanında sıraya konduğunu göstermektedir.
- “128 milyar dolar nerede?” sorusunun yayılması karşısında, AKP iktidarının CHP’nin siyasi faaliyetlerini kısıtlayacak biçimde parti binalarına ve kentteki panolara astıkları “128 milyar dolar nerede” pankartlarını kaldırmak üzere polisi, savcıları, kaymakamları, valileri… harekete geçirmesi, CHP’ye yönelik, “kuşatma” ve faaliyetlerini engelleme girişimlerinin önemli bir göstergesi olarak görülmektedir.
‘128 MİLYAR DOLAR NEREDE?’ SORUSU, TEK ADAM YÖNETİMİNE TEPKİYE DÖNÜŞTÜ
Burada, “128 milyar dolar nerede?” sorusu, “ekonomik yanlış uygulama”, “israf” ya da hatta “yolsuzluk” gibi bir hesap sormanın ötesinde “kibre”, “hesap vermemeye”, “keyfi yönetime”…tek adam yönetiminin temsil ettiği değerlerle siyasi bir hesaplaşmanın sloganına dönüşmeye başlamış bulunmaktadır.
CHP’nin geçtiğimiz hafta il ve ilçe örgütlerinin binalarına ve faaliyet gösterdikleri kentlerdeki panolara pankart asmasıyla birlikte işe polis, kaymakamlar, valiler ve savcılar da dahil oldu. Pankartların indirilmesi için polis, itfaiye ve vinçlerden oluşan pankart indirme timleri kuruldu. Savcılar “128 milyar dolar nerede?” sorusundan, “cumhurbaşkanına hakaret” ve “Pandemiye karşı alınan önlemleri ihlal” gibi, yargı tarihine altın harflerle yazılacak yeni suçlar icat ettiler!
Soru büyüyünce, Cumhurbaşkanından MB başkanına, AKP sözcülerinden yandaş medyadaki kalemlere çok sayıda yetkili ve etkili şahsiyetin, “128 milyar doların nerede” olduğu konusunda her birinin ayrı ayrı ve birbiriyle çelişen yanıtlar vermesi, soruyu daha da büyütüp yaygınlaştırdı!
-Dahası öyle görünmektedir ki, eğer iktidar bu soruya inandırıcı bir yanıt vermezse, veremezse; “128 milyar dolar nerede” sorusunun;
-Sendikaların, emek örgütlerinin, emekçilerin her kesiminin eylem ve etkinliklerinin bir talebi olarak yayılması,“128 milyar dolar nerede” pankartlarının evlerin pencerelerine, balkonlarına asılması ve tencere-tava çalınmasıyla yayılan, tek adam yönetimine karşı tepkinin bir sloganına dönüşmesi sürpriz olmayacaktır!
AKP’NİN MUHALEFETE YÖNELİK GİRİŞİMLERİ SONUÇ VERİR Mİ?
19 yıllık Erdoğan-AKP iktidarının bugün geldiği yerden dönerek, girdiği her seçimi kazandığı günlere dönmesi olanaksızdır.
Bu yüzden de Erdoğan ve yönetimi, elindeki devasa medya ve devlet gücüne karşın son aylarda siyasi gündemi belirleyememekte, gündemi belirlemek için attığı her adım geri tepmektedir.
HDP’ye yönelik operasyonlardan istediği sonuçları alamayan iktidarın CHP’yi kuşatıp etkisizleştirmeye ve itibarsızlaştırmaya yönelik girişimlerden beklediği sonuçları alması da çok zordur.
Yeter ki, ilerici demokrat güçler, demokrasi güçleri ve tek adam yönetimine karşı mücadele ettiğini söyleyen her çevre, üstüne düşeni yapmak için adım atsın!