Sade bir satır dua, bir tütsü, buhur verdi / Masal cennetlerinin yollarını gösterdi.
Ne beş vaktin ezanı, ne Anjelüs çanları / Zincirden kurtarmadı yoksul çalışanları.
Yine biz köleleriz, efendilerimiz var, / Yine her mel’un taşı yosunlaşmış bir duvar,
Esir-efendi diye koymuş da adlarını / İki bahta ayırmış arzın evlatlarını.
Efendi işletiyor, esir işliyor yine. / Yine efendilerin gümüşlü sofrasından,
Kar gibi ekmeğinden, şarap dolu tasından / Kırıntı, artık bile düşmüyor işleyene.
Padişahın vergi aldığı fidan benim; cennet bahçesi, Sidre ve Tûba ağaçları senin!
Baş ağrıtan acı su (şarap) benim; Âdem ve Havva’nın saf şarabı senin!
Ördek, sülün, güvercin benim; Hüma gölgesi, Anka kanadı senin!
Ebedi karanlığın boğulsun kollarında.
Artık temiz ruhların aydınlık yolarında
Sade bir din, bir kanun, bir hak:
İşleyen – dişler… 3 (Nazım Hikmet; Meşin Kaplı Kitap)
Ramazan’ınız mübarek olsun.
Esenlikle…
Dipnotlar:
1- 835 Satır, Meşin Kaplı Kitap, Nazım Hikmet, Adam Yay. Ocak 1998, 18. Baskı, s. 177
2- Hallac-ı Mansur ve Eseri, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Yeni Boyut, İstanbul 1997, 3. Baskı, s. 271’den alınmıştır