• Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
    • Yaşam
    • Türkiye
    • Dünya
  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
    • Belgesel & Film
    • Eylem & Etkinlik
    • Fotoğraf & Karikatür
    • Kitap & Dergi
    • Müzik & Video
Adil Medya
  • Temmuz 1, 2022
  • Hakkımızda
  • Yayın İlkeleri
  • Künye
Adil Medya
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
      Seçimi alacak formül bu mu?

      Seçimi alacak formül bu mu?

      Sokrates Demokrasiden Neden Nefret Etti?

      Sokrates Demokrasiden Neden Nefret Etti?

      HDP ve Kürtleri şeytanlaştırarak yeni bir düzen inşa edilemez

      HDP ve Kürtleri şeytanlaştırarak yeni bir düzen inşa edilemez

      Türkiye seçime yine idam tartışmaları ile giriyor: 'Sıkıştıkça idam konusu gündeme geliyor'

      Türkiye seçime yine idam tartışmaları ile giriyor: 'Sıkıştıkça idam konusu gündeme geliyor'

    • Yaşam
      Bir skandal daha

      Bir skandal daha

      Türk sinemasının usta ismi Cüneyt Arkın hayatını kaybetti

      Türk sinemasının usta ismi Cüneyt Arkın hayatını kaybetti

      Bilimin Altın Kadınları: Sizinle Gurur Duyuyoruz!

      Bilimin Altın Kadınları: Sizinle Gurur Duyuyoruz!

      Kadın girişimciler, Trendyol’un destek programlarıyla işlerini dijitalleştirerek büyütüyor*

      Kadın girişimciler, Trendyol’un destek programlarıyla işlerini dijitalleştirerek büyütüyor*

    • Türkiye
      Asgari ücrette karar günü: Zam oranının bugün belli olması bekleniyor

      Asgari ücrette karar günü: Zam oranının bugün belli olması bekleniyor

      Emekli bayram ikramiyeleri 2-7 Temmuz'da yatırılacak

      Emekli bayram ikramiyeleri 2-7 Temmuz'da yatırılacak

      Bakanlık açıkladı: Hacizli taşınmaz sayısı yüzde 168 arttı

      Bakanlık açıkladı: Hacizli taşınmaz sayısı yüzde 168 arttı

      Kutsal zorba devlet: Devleti yeniden tanımlamak

      Kutsal zorba devlet: Devleti yeniden tanımlamak

    • Dünya
      Putin: Finlandiya ve İsveç'in NATO üyesi olması bizi endişelendirmiyor

      Putin: Finlandiya ve İsveç'in NATO üyesi olması bizi endişelendirmiyor

      ABD'deki göçmen faciasında ölü sayısı 51'e yükseldi

      ABD'deki göçmen faciasında ölü sayısı 51'e yükseldi

      Saldırgan strateji

      Saldırgan strateji

      NATO: Emperyalist yayılmacılığın hizmetinde bir savaş makinası…

      NATO: Emperyalist yayılmacılığın hizmetinde bir savaş makinası…

  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
      Seçimi alacak formül bu mu?

      Seçimi alacak formül bu mu?

      HDP ve Kürtleri şeytanlaştırarak yeni bir düzen inşa edilemez

      HDP ve Kürtleri şeytanlaştırarak yeni bir düzen inşa edilemez

      Dönüşümün nedeni ‘mahcup olmamak’

      Dönüşümün nedeni ‘mahcup olmamak’

      İdam cezası orman yangınını önler mi?

      İdam cezası orman yangınını önler mi?

    • Belgesel & Film
      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

    • Eylem & Etkinlik
      Konseri yasaklanan tüm şarkıcılar Munzur Kültür ve Doğa Festivali'ne davet edildi

      Konseri yasaklanan tüm şarkıcılar Munzur Kültür ve Doğa Festivali'ne davet edildi

      Ataol Behramoğlu: İsyanım yaşam düşmanlığına

      Ataol Behramoğlu: İsyanım yaşam düşmanlığına

      Antikapitalist Müslümanlar 1 Mayıs yürüyüşleri (2012-2019)

      Antikapitalist Müslümanlar 1 Mayıs yürüyüşleri (2012-2019)

      İl il 8 Mart eylem ve etkinlikleri

      İl il 8 Mart eylem ve etkinlikleri

    • Fotoğraf & Karikatür
      Uykusuz'dan 'Barınamayanlar' kapağı: Metroya yakın bankı kapmışsın

      Uykusuz'dan 'Barınamayanlar' kapağı: Metroya yakın bankı kapmışsın

      Uygarlaşamayacak Olan Bir Acemi ''Bubi (David Hoyan)''

      Uygarlaşamayacak Olan Bir Acemi ''Bubi (David Hoyan)''

      Nail Payza Ölümünün 25. Yılında baskı resimleri ile Galeri Selvin Nişantaşı’nda

      Nail Payza Ölümünün 25. Yılında baskı resimleri ile Galeri Selvin Nişantaşı’nda

      ABD’nin BM Daimi Temsilcisinden Filistin ve İsrail’e görüşmeleri başlatma çağrısı

      ABD’nin BM Daimi Temsilcisinden Filistin ve İsrail’e görüşmeleri başlatma çağrısı

    • Kitap & Dergi
      Saklı ve görünen lezzetler

      Saklı ve görünen lezzetler

      Bana siyasi iklimi söyle sana dolandırıcılık icat edeyim

      Bana siyasi iklimi söyle sana dolandırıcılık icat edeyim

      Koralı Okuyucusuyla Buluştu

      Koralı Okuyucusuyla Buluştu

      İlkokul öğretmeninden Tayyip'e son ders...

      İlkokul öğretmeninden Tayyip'e son ders...

    • Müzik & Video
      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

Ali Duran Topuz

Ali Duran Topuz

Mithat Sancar: 1993’ten Susurluk’a, 2015’ten Peker’e

Mayıs 27, 2021 Alıntı Yazılar 0 yorum

Facebook Twitter Google+ LinkedIn Pinterest

Sancar: Kürt meselesinde topyekûn savaş politikaları her devreye sokulduğunda önce hukuk dışı yöntemler sonra çözülme ve çürüme gelir. Hem 93 konsepti hem 2015 konsepti bu basit gerçeği gösteriyor.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ile söyleşimizin ikinci kısmı aşağıdaki gibidir; öncelikle şunu not etmeliyim ki bu söyleşi, Davutoğlu’nun ve Erdoğan’ın dünkü açıklamalarından önce yapılmıştı.

1993’TEN SUSURLUK’A 2015’TEN SEDAT PEKER’E

Sedat Peker’in açıklamalarında daha birinci videodan itibaren akla Susurluk çetesi denilen vaka ve 1990’larda olan bitenler geldi. Zaten en azından iki isim, Mehmet Ağar ve Korkut Eken o dönemin de önemli figürlerindendi. HDP’nin diğer Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, devam eden tartışmadan söz ederken “93 konsepti” ifadesini kullandı. Pervin hanım, bu konseptin sadece eleştirmeni değil, mağdurları arasında aynı zamanda. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına kadar girmiş bir kavram bu. Kürtler bu tartışmayı, diğer yurttaşlardan hayli farklı bir algı ve dikkatle izliyorlar.

Belki de bugün için bir “2015 konsepti”nden bahsetmek gerekecek, sizin söyleşinin ilk kısmında anlattıklarınıza bakılırsa. Nedir bu 93 konsepti?

Evet, Susurluk için bir doksan üç konseptinden söz etmek mümkün. Aslında devlet içindeki yasadışı yapılanmaların geçmişi çok daha eskiye dayanıyor, ama onu şimdilik bir kenara bırakalım. Devlet içindeki kayıt dışı yapılanmalar, devlet dışı çeteler ve mafya örgütleri arasındaki ilişkisi 90’larda çok çarpıcı biçimde ortaya çıktı. Susurluk bunun simgesidir. Susurluk’a uzanan yol, o yıllarda Kürt sorununda topyekûn savaş politikasının devreye sokulmuş olmasıyla açıldı. 93 konsepti dediğimiz şey tam da budur: Köy yakmalar ve boşaltmalar, milyonlarca insanın zorla göç ettirilmesi, faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar dahil her türlü kirli savaş yöntemlerinin kullanılması. Böyle bir politikayı yürütebilmek için de kayıt dışı ve yasadışı yapılara ihtiyaç duyuldu, zamanla bu ilişkiler ahtapotun kolları gibi yayıldı. Bunu sadece devlet bütçesinin açık ve örtülü ödenekleri finanse etmek imkansızdır. Böyle durumlarda uyuşturucu trafiği ve oradan gelen kara para önemli bir kaynak olarak kullanılır. Bu kirli ekonomi aynı zamanda çok ciddi bir rant döngüsü yaratır. Sözünü ettiğimiz yapılar, bu ranttan paylarını alırlar; ama bir süre sonra da bunlar arasında rant savaşları başlar. İşte Susurluk diye bildiğimiz olay da Kürt sorununda bu türden araçların devreye sorulmasının yarattığı çürüme ve çöküşün adıdır.

O dönemde bu ilişkilere ve suçlara dair pek çok bilgi ve belge ortalığa saçıldı, ama ciddi bir yargılama ve yüzleşme olmadı.

Gerçek bir yüzleşme, kapsamlı bir hesaplaşma ve etkili bir hesap sorma için, güçlü bir toplumsal tepkiye ve siyasal mücadeleye ihtiyaç vardır. Bunlar olmayınca, resmi düzlemde yapılan şey sadece kişisel çıkar için devlet ilişkilerini kullanan bazı kişilerin tasfiyesinden ibaret kalır. Bu aynı zamanda devlet politikalarına hizmet amacıyla işlenmiş sayılan bütün suçları aklamanın da formülüdür. Susurluk sonrası yaşanan da buydu. Yani soruşturma ve yargılama adı altında yapılanlar, savaş aygıtını temizlemek, yıkamak, yağlamak ve gerektiğinde daha etkili bir şekilde yeniden işletmek gibi bir hesaba dayanıyordu. Bu sadece Türkiye’ye özgü değildir, benzer durumları yaşayan ülkelerde de aynı şeyler söz konusu oldu. Bazı kişiler kurban olarak sunulur, böylece aslında bir restorasyon sağlanır.

‘YARGI KURUMU, 90’LARA GÖRE DAHA ÇOK KULLANILIYOR’

Şimdi ortaya dökülen meselelere gelirsek, henüz Susurluk sonrası kadar çok boyutlu görünmese bile, metodlar açısından, ilişkideki kişiler açısından, faaliyet sahaları açısından ve sermaye transferi meselesi açısından birçok benzerlik görülüyor. Şimdi bir 2015 konsepti ya da belki 2021 konsepti diye bir şeyden bahsedebilir miyiz? İki dönemin size göre benzerlik ve farkları neler?

2015 konsepti diye bir şeyden söz etmek de mümkün. 93 konsepti Susurluk’un temelinde yatıyor dedik. Bugün Sedat Peker ile simgelenen bu çözülme ve çürüme de 2015 konseptinin bir yansımasıdır. 2015 konsepti nedir? 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP tek başına iktidar olma imkânını kaybedince nasıl bir dönem yaşadığımızı hatırlıyoruz. Bir kaotik ortam yaratıldı, bombalar patlatıldı, katliamlar ve linçler yapıldı. Böylece bir güvensizlik ve korku düzeni yaratıldı ve toplum bunlarla rehin alındı. Toplumun kaos korkusu ve güvenlik kaygısı çok açık bir biçimde sömürüldü. 1 Kasım 2015 seçimlerine böyle bir ortamda gidildi. Bunun belirtileri 7 Haziran sonrasında gelmeye başlamıştı. Devlet Bahçeli, 8 Haziran’da demişti ki biz (TBMM’de) sol tarafımızdaki partiyi görmüyoruz, yok sayıyoruz. Yani 80 milletvekiliyle parlamentoya girmiş HDP’yi yok sayma açıklaması, hem bu gelişmelerin hem de yeni ittifak girişimlerini ilk işaret fişeğiydi.

O dönemde IŞİD’le, başka örgütlerle devletin ilişkileri olduğuna dair çok ciddi iddialar ortaya atıldı. Peker’in açıklamalarında da buna dair bazı imalar var. Çözüm sürecinin AKP tarafından bitirilmesiyle birlikte, Kürt sorununda yeniden topyekun savaş politikalarına dönüldü. Aynı 93 konseptinin sonuçları bu dönemde de ortaya çıktı. 2015 konseptiyle ortak nokta, Kürt sorununa ilişkin benimsenen temel politikadır. O dönemdeki yöntemler günün ihtiyaçlarına uyarlanarak hayata geçirildi. İlk örnek de, sokağa çıkma yasakları ve şehir ablukaları sırasında yaşandı. Bunu demokratik siyasete yönelik tasfiye operasyonları takip etti. Dokunulmazlıkların kaldırılması, vekilliklerin düşürülmesi, keyfi gözaltılar, tutuklamalar, yargılamalar bu çerçevede değerlendirilmeli. Bu dönemde yargı çok daha doğrudan devreye sokuluyor, özellikle siyasi alanın tasfiyesi için. Bugünün şartlarına uyarlanmış imha politikası izleniyor. Ne zaman ki böyle bir imha politikası devletin temel tercihi haline gelirse çözülme ve çürüme de hızla işliyor.

Tabii o dönemle bu dönem arasında bazı farklılıklar da var. Mevcut iktidarın savaş politikaları sadece ülke içiyle sınırlı değil, başta Suriye olmak üzere başka ülkelere de yayıldı. Suriye’de cihatçı çetelerle kurulan ilişkiler, savaş politikalarına yeni bir boyut kattı. Bu ilişkilerin Türkiye’de toplumsal yapıya ve siyasal gelişmelere ilişkin çok yönlü yansımaları olduğu ve olacağı şüphesizdir. Bunların hepsine burada değinmek mümkün değil. Ancak bunlar arasında bir tanesi özel dikkati gerektiriyor: Bu çetelerin donatılması ve finansmanı. Bu konuda tam bir karartma var. Başta uyuşturucu ticareti olmak üzere çeşitli kaynaklardan gelen kirli paranın burada da kullanıldığına dair iddiaları bu nedenle çok ciddiye almak lazım. Tıpkı Susurluk’ta olduğu gibi bu paranın paylaşımı çok kritik bir noktadır. Sedat Peker’in videolarıyla dışa vuran çekişme ve çatışmaların temel kaynaklarından birinin, belki de en önemlisinin bu olduğunu söyleyebiliriz.

İktidarın Suriye politikasının temelinde Kürt düşmanlığının yattığını akılda tutarsak, tabloyu daha iyi görebilir ve gelişmeleri daha iyi kavrayabiliriz. İktidar koalisyonunu AKP ve MHP’den oluşuyor görünmekle birlikte, adı konmamış ortaklar da var. Bunları bir arada tutan başlıca konu, işte içeride ve dışarıda Kürt düşmanlığıdır. Bu zihniyet ve buna dayalı politikalar, hukukun bir kenara bırakılmasına, demokrasinin askıya alınmasına, baskının ve zorbalığın yerleşmesine yol açtığı gibi, korkunç bir çürüme yarattı. İktidar ortaklarının birlikte gerçekleştirdikleri 2017 anayasa değişikliğiyle, bu yıkım kurumsallaştı.

SEDAT PEKER, ÖSO’YA YARDIM İÇİN DE KULLANILDI

Şimdi Sedat Peker, bazı şeyleri “devletimizi uluslararası planda zor duruma düşürmemek için söylemeyeceğini” dile getirdi. Süleyman Soylu’nun konuşmalarında çok güçlü bir Amerikan karşıtı ton hakim, darbe girişimin Amerikalılar yaptı dedi, hatta 6-7 Eylül’ü Amerikalılara bağlamaya kadar götürdü. İşin uluslararası boyutuna ilişkin değerlendirmeleriniz nelerdir? 

Biliyoruz ki bu iktidar, süper güçler arası cambazlık oyunuyla kendine bölgede alan açmaya çalıştı. Fakat bunun sınırları var. Bu sınırlar karşısına çıktıkça yeni taktikler arıyor. Libya’da, Suriye’de, Rusya ile ilişkilerden Amerika ile gerilimlere kadar birçok alanda tehlikeli ve tutarsız hamleler yaptı. Sedat Peker’in AKP ile arasının iyi olduğu dönemlere bakın, iktidar lehine mitingler, muhaliflere çok ağır tehditler haricinde bir de ÖSÜ çetelerine yüklü yardımlar yaptığını biliyoruz. Bazıları şovla kamuoyuna duyuruldu. Kısacası meselenin uluslararası boyutu olduğunu düşünmek için epey neden var. Ancak işlerin nereye varacağını anlayabilmek için, nelerin ortaya döküleceğini görmek, belki biraz daha beklemek gerekecek.

ÖNCE İLKE, SONRA İTTİFAK

Şimdi kriz, iktidar krizi, yönetim krizi filan diyoruz ama sanki bir muhalefet krizi de var gibi. Seçim, erken seçim, ittifaklar konuşuluyorken örneğin ilginç bir durum çıkıyor ortaya. Mesela HDP’nin oylarını herkes istiyor, ama iş HDP ile diyaloğa gelince manzara değişiyor. İktidar HDP’yi ittifakların dışına itmeye yönelmiş gibi, muhalefet ise içine almaya pek hevesli değil. Bu durum sizin hareket alanınızı daraltıyor mu? Seçimlere ilişkin hazırlıklarınız ne merkezde? Bir cumhurbaşkanı adayı çıkarıp çıkarmama konusunda, ittifaklara girip girmeme konusunda tutumunuz ne?

Biz siyaseti toplumla yapmayı esas alıyoruz. Siyasi partiler arası ilişkilere hapsolmayan, toplumsal mücadeleye dayanan bir çizgimiz var. Bu da siyaset yapma alanımızı alabildiğine genişletiyor. Ayrıca 3. Yol ve demokrasi ittifakı gibi temel tercihlerimiz, siyasal alanı herkes için genişletme imkanı sunuyor. Biz Türkiye’de geniş bir demokrasi ittifakı için çalışıyoruz. Demokrasi ittifakını seçim odaklı bir mesele değildir. Biz hak ve özgürlükler, demokrasi ve adalet için her alanda ortak mücadelenin gerekli olduğunu söylüyoruz. Mesela çevre talanı ve katliamı seçimlere endekslenecek bir mesele olarak görülemez. Talana karşı çıkan herkesin güçlerini bugün ve şimdi birleştirmesi gerekir. Aynı şey kadın kıyımı için de geçerli. Örnekleri çoğaltabiliriz. Mesela devlet-siyaset-mafya ilişkisinin sonuçlarına ve bunun temelindeki savaş ve rant düzenine karşı mücadele, ancak güçlü bir toplumsal tabanla ve geniş bir demokrasi ittifakıyla yürütülürse sonuç alabilir. Aksi takdirde bu sistem kendini sürdürme ve sürekli yeniden üretme yollarını bulur. Ülke ve toplum, kirli bir kısır döngüye sıkışıp kalır.

Seçim ittifakı meselesi de önemsiz değil elbette. Tutumumuz bu konuda da açıktır, nettir. Bizim parlamento seçimlerinde herhangi bir ittifaka katılma arayışımız da, talebimiz de, açıkçası ihtiyacımız da yoktur.

Cumhurbaşkanlığı seçimi ise yeni sistemde özel bir durum oluşturuyor. Bu zseçimde seçiminde yüzde elli artı bir oy gerekli ve yeterli. Cumhurbaşkanlığı seçimi için muhalefetin ortak aday çıkarmasının doğru olacağını düşünüyoruz. Ancak bu konuda da isimlerin değil öncelikle ilkelerin konuşulmasını istiyoruz. Temel ilkeler üzerinde mutabakat arayışı ancak sistemli diyalogla mümkün olabilir. Böyle bir diyalog ve bunun sonucunda bir mutabakat oluşursa, aday belirlemek daha kolay hale gelir.

Bu aşamada da demokrasi güçlerini muhatap alan katılımcı bir yöntem öneriyoruz.

HDP’yi ve demokrasi güçlerini hesaba katmayan yaklaşımları kabul etmemiz mümkün değildir. HDP’yi yedek olarak gören anlayış ve arayışlara karşı tavrımız açıktır. HDP’yi dışlamaya yönelik her eğilim ve arayış aslında Kürtlerin siyasal süreçlerde etkili bir aktör olmasını reddetmek anlamına gelir. Oysa Türkiye’de gerçek bir demokratik dönüşüm ve özgür bir gelecek ancak Kürtlerin eşit bir siyasi özne olarak dahil olacağı bir süreçte mümkün.

DEMOKRASİ İÇİN KÜRT MESELESİ ÖNCELİKLİ

Son bir soru. Seçimler oy ve puan hesapları ile uygun isim arayışlarına kilitlendi son dönemlerde. Böyle olunca politik meselelerin kendilerine dair görüş fikir alışverişi, tartışma filan yaşanmıyor çoğu seçim döneminde. Şimdi, 2015 Türkiyesinin bugün gelinen noktasında Kürt sorununa ilişkin çözüm parametrelerinde bir değişiklik oldu mu? Mevcut partilerin Kürt meselesinin çözümü için toplumun ihtiyaç duyduğu değişikliklere uygun politika üretme kabiliyeti var mı sizce?

Burada da talebimiz HDP’nin programı üzerinde bir mutabakat değildir. Bunun gerçekçi olmayacağını bilecek kadar birikimli, tecrübeli bir partiyiz.

Eğer demokrasi ittifakı ve sonrasında seçimlerle ilgili bir diyalog mekanizması oluşursa, muhalefet partilerinin Kürt sorununa yaklaşımını doğrudan birbirleriyle konuşmaları da mümkün olacaktır. Bizim öncelikle beklediğimiz şey, muhalefet partilerinin Kürt sorununun çözüm yöntemine ilişkin bir mutabakat arayışına girmeleridir. Yöntem derken, Kürt sorununun demokratik yollarla, diyalog ve müzakereyle çözülmesini kast ediyoruz. Demokratik siyaseti savunmak da bunun vazgeçilmez unsurudur. Asgari olarak uzlaşmamız gereken nokta bu. Uzlaşma olup olamayacağını görmek için de diyaloğa ihtiyaç var.

Bu çerçevede, ülkenin geleceğinin bugünden ve dünden nasıl farklı olacak sorusuna da cevap vermemiz gerekiyor. Yani bizim dışımızda bazı kozmetik değişikliklerle, bugüne kadar gelen anlayışları esasta sürdürecek bir muhalefet ortaklığı gerçekleşirse bunun başta Kürtler olmak üzere Türkiye halklarına hiçbir faydası olmayacaktır. Mesela Susurluk’ta yaşanana benzer bir restorasyonunun aracı olacak bir muhalefet bloku bizim için kabul edilebilir değildir.

  • Kaynak Duvar

Yorum Bırak Cancel reply

İlgili Haberler

Alıntı Yazılar

NATO Rusya ve Çin’i düşman ilan etti, dünya artık insanlık için daha güvensiz!

28-30 Haziran günlerinde Madrid’de toplanan NATO liderler zirvesi sona erdi. Toplantının arkasından...
Alıntı Yazılar

Herkese “terörist” dersen, olacağı bu

Sevgili dostlar,      Finlandiya Cumhurbaşkanı...
Alıntı Yazılar

NATO çirkin, sen çok güzelsin!

Amerikan sultası Avrupa’daki ayakları üzerinden küreselleşiyor. 40 bin kişilik Acil Yanıt...

Zaman Akışı

Tem 1 10:18
Politika

Seçimi alacak formül bu mu?

Tem 1 09:50
Ekonomi

Doğal gaz tarifesi temmuzda değişmedi

Haz 30 13:44
Politika

Sokrates Demokrasiden Neden Nefret Etti?

Haz 30 10:24
Türkiye

Asgari ücrette karar günü: Zam oranının bugün belli olması bekleniyor

Haz 30 10:02
Türkiye

Emekli bayram ikramiyeleri 2-7 Temmuz’da yatırılacak

Haz 30 09:56
Türkiye

Bakanlık açıkladı: Hacizli taşınmaz sayısı yüzde 168 arttı

Haz 30 09:55
Ekonomi

En düşük emekli aylığı 3 bin 500 TL olacak

Haz 30 09:51
Türkiye

Kutsal zorba devlet: Devleti yeniden tanımlamak

Haz 30 09:47
Türkiye

KCDP: İstanbul Sözleşmesi sonrası erkekler cesaretlendi, davalarda haksız tahrik indirimleri arttı

Haz 30 09:45
Dünya

Putin: Finlandiya ve İsveç’in NATO üyesi olması bizi endişelendirmiyor

Haz 30 09:43
Politika

HDP ve Kürtleri şeytanlaştırarak yeni bir düzen inşa edilemez

Haz 30 09:35
Türkiye

Dönüşümün nedeni ‘mahcup olmamak’

Haz 30 09:32
Türkiye

İdam cezası orman yangınını önler mi?

Haz 30 09:29
Türkiye

Meteoroloji bölge bölge uyardı: Birçok ilde sağanak bekleniyor

Haz 30 09:15
Türkiye

Liselere Geçiş Sistemi (LGS) merkezi sınav sonuçları açıklandı

Haz 29 10:53
Türkiye

Milli Eğitim Bakanı, 20 bin öğretmen ataması için tarih verdi

Haz 29 10:39
Türkiye

Gazeteci Fehim Taştekin canlı yayında Suriye’deki gelişmeleri ve ihtimalleri değerlendirdi

Haz 29 09:51
Dünya

ABD’deki göçmen faciasında ölü sayısı 51’e yükseldi

Haz 29 09:49
Türkiye

Türkiye seçime yine idam tartışmaları ile giriyor: ‘Sıkıştıkça idam konusu gündeme geliyor’

Haz 29 09:45
Yaşam

Bir skandal daha

Haz 29 09:31
Türkiye

Derin Yoksulluk Ağı araştırması: Çocuklar okulu bırakıyor, yeterli beslenemiyor

Haz 29 09:28
Dünya

Saldırgan strateji

Haz 29 09:26
Kadın

Ücretsiz HPV aşısı için mücadele devam ediyor

Haz 29 09:24
Emek

Kadının işgücüne katılımına karşılar

Haz 29 09:21
Politika

Asgari ücret masası kuruluyor

Haz 29 09:19
Ekonomi

Dolar güne 16, euro 17 liranın üzerinde başladı

Haz 29 08:49
Politika

Ya Devrim Ya Yıkım! Ekolojik Çöküş Çağında Komünizm – Foti Benlisoy

Haz 29 08:22
Türkiye

Bilim ve Danışma Kurulumuzun 5. toplantısı sonuç metni

Haz 28 18:07
Sosyoloji

NATO: Emperyalist yayılmacılığın hizmetinde bir savaş makinası…

Haz 28 08:56
Sağlık

Kafa Nakli Nedir? 2017’de Bir İnsan Kafası Gerçekten İlk Defa Transfer Edildi mi?

  • Fikir & Yazı
  • Eylem & Etkinlik
  • Fotoğraf & Karikatür
  • Kitap & Dergi
  • Belgesel & Film
  • Müzik & Video
  • Yukarı Dön