İktidar ve yandaşlar ülkeyi ateşe atma pahasına yayılmacı politikalarına hız verdi. Emperyalistlerin Ortadoğu’yu dizayn ettiği mezhepçi söylem ve politikaların Türkiye’ye yansıması ise yeni bir felaket demek.
Şam yönetiminin devrilmesinin ardından dışarıda yayılmacı politikalara hız veren iktidar, Suriye üzerinden tehlikeli manevralara yöneliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esad yönetiminin düşmesini içeride kahramanlık hikayesine dönüştürmek için kolları sıvarken Suriye’de HTŞ yönetimiyle üst düzey görüşmeler ve karşılıklı işbirliği mesajları veriliyor. Yandaşların manşetlerinde ise ülkeyi uçuruma sürükleme pahasına mezhepçi politikalara tam gaz devam edileceği anlaşılıyor. Dün iktidara yakın Türkiye, Akit ve Yeni Şafak gazetelerinin açık pozisyon deklare ettikleri manşetleri dikkat çekti. Yeni Şafak gazetesi, “İran, Suriye’de ateşle oynuyor” manşeti atarken, Türkiye gazetesi, İran kana doymuyor” manşetini attı. Yeni Akit gazetesi ise “İran Suriye’yi yakıyor” manşetiyle çıktı.
Cihatçı güçlerin Suriye’de İran yanlısı devlet kuracağı iddiasıyla Lazkiye, Humus gibi kentlerde Şii ve Alevilere yönelik saldırıları sürerken yandaş medyanın aynı iddia ve söylemlerle manşetlerini süslemesi Türkiye’nin alacağı pozisyon hakkında ipuçları veriyor.
MUHALEFETİ HEDEF GÖSTERDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan da son yaptığı konuşmalarda mezhepçi dile ağırlık verdi. Muhalefeti eleştiren Erdoğan, CHP’yi Esad destekçiliği ile suçladı. Dünkü konuşmasında “Suriye’de 13 yıldır süren insani kriz ve 61 yıllık Baas zulmü sona erdi” diyerek, CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na göndermede bulunan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Pek çok ahlaksız, vicdansız saldırıya uğradık. 14-28 Mayıs’ta bu mazlumları hedef göstererek Hitler özentisi muhterisler bile çıktı. Bu hayasız akınların tamamına göğüs gerdik. Milletimiz ırkçı faşist nefrete geçit vermedi. Bu kişinin cezasını ‘Baba oğul gibiyiz’ diyerek en yakınındaki isimler verdi. ‘Baba oğul gibiyiz’ diyenler şimdi ne oldu, Ankara’daki ofisinde ne kapısını çalan var ne halini soran ne de fikirlerini merak eden var. Bir köşeye atıldı ve unutuldu. Sosyal medyada ise sataşarak kendini hatırlatmaya çalışıyor. Ne yapsalar nafile. Tarihin tozlu raflarında silinip gitmekten kurtulamayacaklar.”
TÜRKİYE İÇİN TAM BİR FELAKET DEMEK
“Sığınmacıların ülkelerine dönecek olmalarından rahatsızlar. Çünkü istismar malzemesini kaybediyorlar” diyen Erdoğan, şöyle devam etti: “Esed’in yasını tuttular. Ellerinden gelse grup kürsüsünden zalim Esed’e mersiye yakacaklar. Türkiye için olumlu tek cümleye tahammülleri yok.”
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da geçtiğimiz hafta France 24 kanalına yaptığı değerlendirmede Suriye’de yeni yönetimle bir araya gelmeyi planladığını açıkladı. Milli İstihbarat Başkanı (MİT) olduğu dönemi hatırlatan Fidan, Türkiye’nin terör örgütü listesinde bulunan ve Şam’da hakimiyet sağlayan HTŞ ile IŞİD konusunda yıllardır iş birliği yaptıklarını itiraf etmişti.
Suriye’de derinleşecek bir mezhep çatışmasının Türkiye’ye olası etkileri ise hesap edilmiyor. Mezhepsel politika ve olası çatışmalar, geçmişte Alevilere yönelik Maraş ve Çorum katliamlarının izlerini hafızasında taşıyan Türkiye için yeni bir yıkım anlamına geliyor. Cihatçı örgütlerle kurulan bağlar aynı zamanda Türkiye’de gericiliği de tahkim ediyor. Eğitimden sosyal yaşama dek hayatın her alanını kuşatmaya çalışan gericilik sarmalı genişletilmek isteniyor. Tarikat ve cemaatlerin önü açılırken laikliğin tabutuna son çivi de çakılmak isteniyor.
Öte yandan mezhepçi politikalarının arkasında emperyalizmin bölgesel çıkarları ile iktidarın yayılmacı hamleleri yatıyor. İçeride sıkışan rejim, Suriye üzerinden anlattığı başarı hikayesiyle iç politikayı da yeniden dizayn etmenin hesaplarını yapıyor. Muhalefet cephesinin rejimin bu politikalarına karşı yayılmacı politikalara kararlılıkla karşı çıkması, mezhepçi politikaların arkasında emperyalistlerin olduğunu vurgulaması gerekiyor. Yeni katliam ve yıkımlara karşı bir arada yaşamı savunan, anti emperyalist, laik ve ilerici bir mücadele hattı oluşturmak ise bugünün en acil görevi olarak ortada duruyor.
SESSİZ KALMAK ONAYLAMAKTIR
Suriye’de Beşar Esad’ın devrilmesinin ardından iktidarı alan cihatçı HTŞ, Suriye’de Alevileri hedef almasına tepkiler sürüyor. Özellikle bir Alevi türbesinin yakıldığını gösteren videonun sosyal medyada yayılmasının ardından Suriye’nin birçok kentinde protestolar düzenlenirken, Türkiye’de de Alevi kurumlarından açıklamalar geldi. Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) yaptığı yazılı açıklamada, Halep’in Meyselun bölgesinde bulunan Ebu Abdullah el-Hüseyin el-Hasibi türbesinin yakıldığı ve 5 sivilin katledildiği saldırıya dikkat çekildi. Savaşta yüzbinlerce insanın hayatını kaybettiği ve tekfirci olmayan herkesin hedefe konulduğu Suriye’de olup bitenlere sessiz kalmanın Alevi katliamına onay vermek olduğu ifade edilen açıklamada, “Bizler daha ilk günden itibaren savaşa karşı olduğumuzu, dünyanın neresinde olursa olsun cana kıyanlara karşı duruşumuzdan asla taviz vermeyeceğimizi söyledik. Sistematik bir şekilde evlere baskın yaparak insan kaçıran, katliam yapan, yağma yapıp evleri işgal eden HTŞ’li teröristlerin eylemleri karşısında sessiz kalan Türkiye ve uluslararası kamuoyunu da şiddetle kınıyoruz” denildi.