Pazartesi sabahları size yolladığım bu Türkçe-Almanca mektuplarda bazen zorlanıyorum; acaba mektubu Almanca okuyanlar, yazdıklarımın gerçekliğine inanacaklar mı diye… Bugün yazacağım da öyle:
Türkiye’de televizyonları kontrol altında tutmakla yükümlü Radyo Televizyon Üst Kurulu, geçen hafta üç kanala ceza kesti:
Cezalardan biri, Erdoğan’ın bir türlü satın aldıramadığı FoxTV’ye kesilmişti. Türkiye İşçi Partisi milletvekili Sera Kadıgil, sabah programında Erdoğan’ın ekonomi konusundaki iyimserliğini eleştirirken, “Bir tek gün pazara gitse bu cümleyi kurmaya utanır” demişti. RTÜK’e göre bu cümle, “eleştiri sınırlarının ötesinde”ydi. Ortada bir yasal ceza yok; siyasi otoritenin ağırlıkta olduğu bir kurulun “izlenimi” bu; ama kanala ağır bir para cezası verilmesine yetti.
İkinci ceza, TELE1’e verildi. Orada da sosyoloji profesörü Emre Kongar ile Merdan Yanardağ’ın programında, İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu’na verilen cezanın “halkın iradesine darbe” olduğu söylenmişti. RTÜK’e göre bu yorum da “eleştiri sınırlarını aşmış”tı.
En komik ceza ise HalkTV’ye gitti: RTÜK toplantısından sızan bilgiye göre kurulun AKP’li üyeleri, kanalın popüler sunucusu Ayşenur Arslan’ın, “Medya Mahallesi” programında “mimikleriyle terörü övdüğü”nü söylemişlerdi. RTÜK Başkanı, gerekçenin bu olduğunu yalanlarken Arslan’ın bir PKK saldırısı için “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesi operasyonuna misilleme” olabileceği yorumunun cezalandırıldığını söyledi. Demek bunu söylemek de ceza nedeniydi. Bu “suçtan” Arslan’ın programı üç kez yayınlanmayacak. Kurul üç gün kapatma kararı verdikten sonra kanal aynı suçlamayla bir kez daha ceza alırsa yayın lisansı iptal edilebiliyor. Bu ihtimal, kanallarda oto-sansürün önünü açıyor. Nitekim ceza sonrası Ayşenur Arslan’ın bir konuğu, mimiklerini göstermeyen bir maske ile stüdyoya gelerek tepkisini ortaya koydu.
Seçim öncesi Erdoğan, medyayı tamamen susturma planını devreye sokmuş gibi görünüyor.