Fransa’da Cumhurbaşkanı Macron’un atadığı Barnier’in hükümeti, sol ittifak ve aşırı sağın önergesiyle düştü. Ülke tekrar büyük bir siyasi kaosa sürüklenirken yeni hükümetin kimler tarafından kurulacağı tartışmaların odağında. Araştırmacı Özkan, Macron’un solu bölerek başta kalmak için hamleler yapacağını söylüyor. Fransa Komünist Partisi’nden Coşkun ise Melenchon’un inisiyatif almasıyla Fransa solunun önünü açabileceğini belirtiyor.
Fransa‘da Meclis’te güvenoyu alamayan Başbakan Michel Barnier’nin merkez sağcı azınlık hükümeti 3 aylık görevinin ardından düştü.
Sol ittifakı Yeni Halk Cephesi (NFP) ile aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partilerinin hükümete karşı sunduğu 2 farklı gensoru önergesi Ulusal Meclis Genel Kurulu’nda görüşüldü. Ulusal Meclis’te yapılan oylamada sol ittifakın sunduğu gensoru önergesine 331 milletvekili destek verdi. Gensoru önergesinin kabul edilmesi için gerekli 288 oya ulaşılmış oldu.
Barnier’nin 2 Aralık’ta 2025 sağlık sigortası bütçesini mecliste oylama yapılmadan geçirmesini sağlayan Anayasa’nın 49. maddesinin 3. fıkrasını devreye sokması tartışmaları alevlendirmişti.
Bir kez daha siyasi kaosun içine düşen Fransa’da sırada ne olacağı merak konusu.
Fransa’da hükümetin düşmesinin ardından yeni bir başbakan atamak Cumhurbaşkanı Macron‘a bağlı durumda. Macron’un atama yapması için belirli bir tarih zorunluluğu yok. Zira bir önceki seçimde başbakanlık krizi 2 ayı aşmıştı. Erken genel seçim ise en erken 2025 Temmuz’da yapılabilecek.
Macron’un cumhurbaşkanlığı süresi 2027 baharına kadar devam etmesine rağmen, bazı partiler parlamentoyu feshetme kararının ardından ortaya çıkan siyasi kriz nedeniyle istifasını istedi.
Araştırmacı-yazar Celal Özkan ve Fransa Komünist Partisi (PCF) Yürütme Kurulu Üyesi Taylan Coşkun, Fransa’da Barnier hükümetinin düşüşüne giden süreci ve olası hükümet ihtimallerini BirGün’e değerlendirdi.
“MELENCHON İNİSİYATİF ALMALI”
PCF YK Üyesi Taylan Coşkun:
“Hükümetin düşmesine giden süreç seçimlerin ardından başladı. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un birinci amacı, seçimlerde birinci güç olarak çıkan solu iktidardan uzak tutmaktı. Bunun için elinden gelen her şeyi yaptı. Uzun bir sürecin ardından seçimlerde en düşük oy oranına sahip sağdan Michel Barnier’yi başbakan olarak belirledi.
AŞIRI SAĞ İLE TERS DÜŞTÜ
Hükümet kurulur kurulmaz Barnier, sağ güçlerle ve aşırı sağcı Marine Le Pen ile görüşmelere ve anlaşmalara başladı. Amaç, aşırı sağın en azından nötr davranışını sağlayarak hükümetin bütçesini kabul ettirmekti. Bu süreçte solun getirdiği önerileri reddetti ve aşırı sağdan gelen pek çok öneriyi kabul etti. Ancak buna rağmen aşırı sağın tam desteğini alamadı ve hükümet düştü.
Marine Le Pen, bu dönemde hem hükümetle işbirliği yapıyor hem de mahkemelerle uğraşıyordu. Büyük ihtimalle mart ayında yargı süreci sona erecek ve Le Pen bu davayı kaybedecek ve 2027’de cumhurbaşkanı adayı olamama ihtimali doğacak. Bu durum aşırı sağın tutum değiştirmesinde önemli bir rol oynuyor.
SESSİZLİĞİNİ KORUYOR
Macron, hükümeti kurmak için çok fazla bekleyemez. Hızlı bir şekilde hareket etmesi gerekiyor. Ancak şu an durum hayli karışık. Şu anda Macron pek bir şey söylemiyor. Güvenoyunun geçemeyeceğini tahmin ediyordu ve bunu açıkça ifade etmişti. Büyük ihtimalle yeni bir hükümet kurmaya yönelecek. Sağ ve merkezden bazı unsurları ekleyerek teknik bir hükümet oluşturabilir. Sol partiler arasında farklılıklar var ve bu başından beri mevcut. En büyük sorunlardan biri Cumhurbaşkanlığı adaylığı. Jean-Luc Mélenchon’un “ne olursa olsun aday olacağım” yaklaşımı diğer sol partileri zorluyor. Genel seçimler sırasında Mélenchon’un aldığı bazı inisiyatifler, birçok yerde solun kaybetmesine neden oldu. Bu durum diğer sol partiler tarafından eleştiriliyor.
SOL GÜÇLENEBİLİR
Şu an için bir sol hükümet mümkün değil. Sol, mecliste bir çoğunluk oluşturamıyor. Ancak eğer erken seçim olursa, bu durum değişebilir. Solun daha güçlü bir şekilde çıkması için tüm partilerin inisiyatif alması gerekiyor. Bu noktada en büyük sorumluluk Jean-Luc Mélenchon’a düşüyor. Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunu diğer her şeyin önüne mi koyacak, yoksa solun birlikte hareket ederek mecliste çoğunluğu elde etmesini mi sağlayacak? Bu, önümüzdeki süreçte netleşecek.”
“MACRON SOL İTTİFAKI PARÇALAMAK İSTİYOR”
Araştırmacı-Yazar Celal Özkan:
“Sol ittifak baştan beri Barnier hükümetinin seçim sonuçları ve parlemento geleneğine karşı Macron’un “zorla” oluşturduğu, “olmaması gereken bir hükümet” olduğunu açıklıyordu. “Zorla” oluşturulan hükümetin 2025 bütçesini de “zorla” geçirmeye başlaması, ipini çekti.
Macron’un 6-7 Aralık’ta yeni başbakanı ataması bekleniyor.
Seçimden 182 milletvekili ile birinci sırada çıkan NFP’ye hükümeti kurma görevi verecek mi? Yoksa “sola hükümeti vermeme” ilkesi devam mı edecek? Faşistler, Macron ve sermayenin ortak kararı, sol ittifakın büyük ortağı Boyun Eğmeyen Fransa’yı (LFI) hükümete sokmamak, böylecek NFP’yi parçalamak. NFP bir kez dağıldıktan sonra da seçimlere gitmek.
SOL İLE MERKEZ İTTİFAKI
Eğer solun içinde bulunacağı bir hükümet seçeneği gündemde olur ise bu muhtemelen Sosyalist Parti (PS) ağırlıklı olacaktır. PS Sözcüleri başta Parti Başkanı Olivier Faure olmak üzere gensoru gündeminden buyana “Halk Cephesi Programı ve Hükümeti” yerine “Sol Hükümet” ya da sağ liberallerin de kabul edeceği “sol-sosyalist hükümet” söylemini dillendiriyor.
Çevreci ve Yeşillerin (EELV) lideri Marine Tondelier de aynı dönemde Halk Cephesi Programı yanında Sol Hükümet Programı’ndan da bahsetmeye başladı. Böylece sağın da kabullenebileceği Boyun Eğmeyenler’i (LFI) dışarıda bırakan bir hükümet çözümü daha yakın gözüküyor.
AŞIRI SAĞ İLE ANLAŞABİLİR
Sağ Birlik Hükümet olasılığı ise faşist RN bloku hesaba katılmadan imkânlı görünmüyor. Ancak bunun da olasılık dışı olduğu söylenemez. Faşistlerin de hükümette bulunduğu Cumhuriyetçi-Macronist ve Faşist Blok hükümeti güvenoyu alacak bir çoğunluk oluşturabilir. Bu durumda merkez MoDem partisinin lideri François Bayrou ya da faşist blokun da desteklediği mevcut İçişleri Bakanı Bruno Retailleau başkanlığında yeni bir Macron hükümeti olası bir durum.
İSTİFA EDEBİLİR
Macron’un bir diğer seçeneği ise istifa ederek cumhurbaşkanının yenilenmesi. Böylece parlamentonun yenilenmesini yeni cumhurbaşkanına bırakmak. Halkın yüzde 60’ına yakının kendisine karşı olduğunu bile bile girebileceği bir oyun bu.
Bu durumda elindeki en büyük kozu, LFI lideri Jean Luc Melenchon ve aşırı sağcı RN lideri Marine Le Pen olacak. Tüm sağ milyarderler ve medyası Melenchon’u “şeytanlaştırmış” (ve maalesef kamuoyunu da buna iknaa etmiş) gözüküyor. Melenchon’un da adaylıktan vazgeçme ihtimali pek yok. Böyle bir durumda 10 yıldır süren aynı senaryonun yürütülebileceği düşünülüyor.
‘DEMİR YUMRUK’
Son bir seçenek de 5. Cumhuriyet Anayasası’nın cumhurbaşkanına verdiği olağanüstü yetkileri kullanarak aylarca parlementoyu askıya almak ve ülkeyi tek başına yönetebilir. Gerek ülke gerekse uluslararası koşullar buna elverişli bir ortam oluşturuyor.”