Türkiye’de stadyum, milliyetçiliğin buluşma adresi ve gösteri alanıdır. Futbol da milli birliğin ateşleyicisi işlevi görür. Maç öncesi stat bayraklarla donatılır. Milli marş gururla söylenir. Karşı takımın milli marşı ıslıklanır. Sahada savunma oyuncusu, adeta ülkeyi savunur; forvet, adeta karşı “kale”yi fethetmekle görevli bir askerdir. Gol atan oyuncu, kameralara asker selamı yollar.
Futbol maçının militarist bir gösteriye dönüşmesi, gerçek sporseverlerin tepkisini çekse de, siyasetçiler için eşsiz bir fırsat yaratır. Takımın zaferinden kendine pay çıkarmak isteyen yöneticiler, takımı desteklemeye değil, orduyu yönetmeye gelmiş gibi kurulur VIP koltuğuna… Takımın kazanması, bu zihniyetin de kazanması anlamını taşıyacağı için gönlünüzce bir maç izleyemezsiniz.
Son Avrupa Şampiyonası’nın antrenmanlarında oyunculara Osmanlı’nın sefere giderken dinlediği Mehter marşı dinletildi.
Şampiyona öncesi bestelenen bir marşta futbolculara, “sen de askersin” denildi. “Tarihlerden fışkıran kaplanlarız biz, tüm dünyayı titretiriz” diyen marş, bir takımın şampiyonaya değil ordunun savaşa gittiği izlenimi uyandırıyordu.
Sonuç:
Dünyayı titretmesi beklenen Türk takımı, İtalya’ya 3-0, Galler’e 2-0, İsviçre’ye 3-1 yenilerek sıfır puanla elendi.
Bu çocuksu propaganda savaşını üzüntüyle izleyenler de, “Şimdi Türk ordusu savaş mı kaybetmiş oldu” diye eleştirdi haklı olarak…
Sadece Türkiye’de değil, birçok az gelişmiş ülkede, siyaseten sıkışan, yoksulluğa çare bulamayan, dünyada yalnızlaşan yöneticiler, çareyi büyükçe bir bayrağın arkasına saklanmakta ve eleştirileri, gururlu marşların gürültüsünde boğmakta buluyor. Olan, dostluğu perçinlemesi beklenen spora ve makul seyircinin futbol zevkine oluyor.
BİZDEN HABERLER:
ÖzgürüzRadyo’ya yaklaşık üç yıldır büyük emek veren arkadaşımız Ela Bilhan’ı uğurladık bu hafta… Bize her sabah dünya basını özetlerini veren, “İnsanat Bahçesi” programıyla hayvan hakları mücadelesini destekleyen Ela, bunun dışında da bir müzik programı yapıyor, radyonun bazı programlarını koordine ediyor, sosyal medyasına destek veriyor, yayın akışını düzenliyordu. Hepsinin ötesinde uyumlu çalışması, nezaketi, tevazuu ile hepimizin sevgisini, saygısını kazanmıştı. Ancak yoluna başka bir dalda devam etmek isteyince boyun eğdik. Onun sorumluluklarını da Türkiye temsilcimiz Altan Sancar üstlendi. Ela’ya ÖzgürüzRadyo’ya verdiği büyük katkı için buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.
Radyomuz, şimdiden sonbahardaki yeni yayın döneminin hazırlığına girişti. Kimi sürprizlerle karşınızda olacağız.
Hepinize iyi bir hafta dileğiyle…