Lübnan’da Fransız mandası döneminden günümüze sendikalar, işçi haklarını savunurken toplumsal barışı ve adaleti de sağlamak için mücadele ettiler.
Kıvanç ELİAÇIK
Lübnan sendikalarının tarihi, ülkedeki sosyal, politik ve ekonomik dinamiklere bağlı bir mücadele öyküsüdür. Yüz yılı aşkın süredir işçiler, mezhep ayrımcılığı, siyasi müdahaleler, yolsuzluklar ve savaşlarla dolu bir ortamda demokratik hakları savunmak ve yaşam koşullarını iyileştirmek için mücadele ediyor.
İsrail bombardımanı başlar başlamaz, sendikalar önceden belirledikleri plana göre sığınaklara taşındılar. Sendika komiteleri, insani yardım ve sağlık hizmetleri için seferber oldu. Farklı mezheplerden işçilerin bir araya geldiği sendikaların Lübnan’da yüz yılı aşkın bir geçmişi var.
HAREKETİN DOĞUŞU
Lübnan’daki işçi hareketlerinin kökenleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerine kadar uzanır. Ancak sendikal hareketlerin ortaya çıkışı Fransız mandası döneminde oldu.
1914 yılında kurulan Matbaa İşçileri Sendikası (UTW), Lübnan’daki ilk sendika olarak kabul edilir. Mustafa Al-Aris’in liderliğindeki bu sendika, işçilerin haklarını savunmak amacıyla siyasi mücadelenin dışında kalmayı tercih eden reformcu bir çizgi izledi. Ancak aynı dönemde kurulan ve sınıf temelli bir mücadeleye dayanan Tütün İşçileri Sendikası (GUTW), devrimci bir sendikacılık anlayışını benimsemiştir. Fuad Cemali liderliğindeki GUTW, işçi sınıfının ekonomik haklarının yanı sıra siyasi özgürlüklerini savunmak için militan bir sendikacılığı tercih etti. Bu iki sendika, Lübnan işçi hareketinde devrimci ve reformcu sendikacılık olarak bilinen iki farklı yaklaşımın temsilcisi oldu.
SENDİKA VE İŞ KANUNU
1930’lu yıllar boyunca devrimci ve reformcu sendikalar arasında işbirliği gelişti. 1936 yılında Mustafa Al-Aris önderliğinde Sendikalar Birlik Komitesi (CUU) kuruldu. Bu komite, iş kanununun çıkarılması için mücadele etti ve farklı işçi eylemleri arasında bağlantı kurmayı başardı. Fransız mandası sırasında işçilerin talepleri, sömürgecilere karşı ulusal bağımsızlık mücadelesiyle iç içe geçti.
1946 yılında Lübnan’ın bağımsızlığı ile birlikte sendikalar, ülkenin sosyal ve ekonomik yapısında önemli roller oynamaya başladılar. Bağımsızlık mücadelesinde aktif olarak yer alan sendikalar, savaş sonrası dönemde iş kanununun çıkarılması ve işçilerin haklarının yasal güvence altına alınması için baskı yaptılar. Eylül 1946’da çıkarılan İş Kanunu, Lübnan işçi hareketi için büyük bir zaferdi. Bu yasa ile sendikalar, ücretli izin, kıdem tazminatı, doğum izni, grev hakkı ve örgütlenme özgürlüğü gibi önemli kazanımlar elde ettiler.
Ancak, sendikaların bu kazanımları hükümetin sıkı denetimine tabi tutuldu. İş Kanunu, sendikaların faaliyetlerini kontrol altına almayı ve siyasi faaliyetlerini kısıtlamayı amaçlayan hükümet müdahalelerini de beraberinde getirdi. Sendikaların siyasetten uzak tutulması hedeflendi ve hükümet, komünistlerin etkisinden arınmış sendikal bir yapı oluşturma çabasına girdi.
BÖLÜNME VE BİRLEŞME
1948’de hükümet yanlısı Lübnan Cumhuriyeti İşçi ve Memur Sendikaları Birliği (League) kuruldu. Bu birlik, Cumhurbaşkanı’nın oğlu tarafından desteklendi ve diğer sendikaları çatısı altında toplanmaya zorladı. Ancak işçiler arasında memnuniyetsizlikler arttı ve bazı sendikalar birliği terk etti.
Bu dönemde sendikal hareket reformcu ve bağımsız bir çizgide ilerledi. Özellikle 1954’te bazı sendikalar bir araya gelerek bağımsız federasyonlar kurdular. 1958’de sendikalar tekrar birleşerek Lübnan İşçileri Genel Konfederasyonu’nu (CGTL) oluşturdular. CGTL, sendikalar arasındaki siyasi eğilimleri birleştiren bir yapı olarak doğdu ve işçi sınıfının çıkarları için güçlü bir temsilci haline geldi. 1960’larda CGTL, sosyal güvenlik sisteminin genişletilmesi, ücret artışları ve iş güvencesi gibi taleplerle hükümetle müzakerelerde bulundu. İşçi hareketi, kamu çalışanlarının ve tarım işçilerinin de taleplerini gündeme taşımaya başladı.
İÇ SAVAŞ DÖNEMİ
1970’lerin başında sendikal hareketin gücü artarken sosyal güvenlik sisteminin güçlendirilmesi ve asgari ücretin artırılması gibi önemli kazanımlar elde edilmişti. Ancak 1975’te başlayan Lübnan İç Savaşı, sendikaların üzerinde derin yaralar açtı. Savaş sırasında birçok fabrika zarar gördü, tarım arazileri savaş alanına dönüştü. İşçiler mezhepsel ayrışmalar nedeniyle bölündü ve sendikal dayanışma büyük ölçüde zayıfladı.
Buna rağmen CGTL, savaşın sona ermesi için aktif bir rol üstlendi. İç savaş sırasında sendikalar, ekonomik taleplerin yanında barış ve toplumsal uzlaşının sağlanması için mücadele etmeye başladı. CGTL, savaşın son bulması için çeşitli grevler, oturma eylemleri ve yürüyüşler düzenlerken bu çabalar 1989’daki Taif Anlaşması ile sonuçlandı.
YENİDEN YAPILANMA
İç savaşın sona ermesiyle birlikte sendikalar, yeniden yapılanma sürecinde geleneksel rollerine geri döndüler. Ancak savaşın ardından ülkede mezhepsel ve bölgesel ayrışmaların kalıcı hale gelmesi, sendikaların sınıf temelli dayanışmasını zorlaştırdı. Yeni siyasi ve ekonomik yapı, sendikal hareketin etkinliğini azaltmış, işçiler arasındaki birlik zayıflamıştı.
İşçilerin alım gücü ciddi şekilde düşerken CGTL 6 Mayıs 1992’de genel greve gitti. Grev sonucunda Başbakan istifa etmek zorunda kalırken sendikalar yeniden siyasetin gündemine geldi. 1990’lı yıllardan itibaren sendikal hareket, siyasi partilerin etkisi altına girmeye başladı. Özellikle 1993’te Baas Partisi, CGTL içinde güç kazanmış ve sendikalar üzerinde kontrol kurma çabaları artmıştı. Bu durum, sendikaların işçilerin taleplerini etkili bir şekilde savunmalarını zorlaştırmıştı.
EMEĞİN RÖNESANSI
2000’li yıllar Lübnan sendikaları için Rönesans yılları oldu. Sendikalar geleneksel olarak temsil ettikleri kesimlerin yanında işçi sınıfının yeni kesimlerini saflarına katmayı başardı. Göçmen işçiler, ev işçileri, beyaz yakalılar veya market çalışanları uzun süren grevlerle ve güçlü sendikal yapılarla varlıklarını hissettirdiler. Sendikalar Arap Baharı günlerinde sokaklara çıkan gençlerle kalıcı bağlar kurmayı başardı.
Fransız mandası döneminden bağımsızlık mücadelesine, iç savaştan yeniden yapılanmaya kadar uzanan süreçte, sendikalar işçilerin haklarını savunmuş, toplumsal barışı ve adaleti sağlamak için mücadele etmişlerdir. Lübnan sendikalarının alametifarikası her türlü bölünmüşlüğe rağmen farklı mezheplerden işçileri bir araya getirmesi oldu. Yıllar içerisinde ücret artışı gibi ekonomik talepler ve demokratik haklara ilişkin yasal düzenlemeleri birbirinden ayırmadı. Uzun grevlerle hükümetlere meydan okumayı ve ayakta kalmayı başardı.
Güney Lübnan’ın ağır bombardıman altında olduğu bugünlerde sendikalar insanı yardım faaliyetlerine odaklanmış olsalar da emperyalizmin bölgedeki politikalarını eleştirmeye ve Filistin halkına destek olmaya devam ediyorlar.