Sevgili dostlar,
Mustafa Kemal Paşa, işgal İstanbul’unda tüm meşru yolları denedikten sonra Anadolu’ya geçmeye karar verdiğinde Şişli’deki evde İsmet Paşa ile buluşur.
“Aç şu haritayı” der.
Haritayı açarlar. İsmet Paşa alışkanlıkla cebinde taşıdığı pergele atar elini… Gülümser Kemal Paşa:
“Daha pergellik iş yok, hele biraz pergelsiz görüşelim” der. “Pergellik iş” dediği, topçu atışlarına biraz daha vakit vardır.
Önce Anadolu’ya geçiş yollarına bakarlar.
Mondros Mütarekesi’nden hemen sonra, birkaç gün içinde, Anadolu’da direniş başlamış, adeta ulusal bir refleksle ülkenin değişik köşelerinde, birbirinden habersiz kongreler toplanmıştır. Kars’ta yeni hükümet, bayrağını asmış, askeri kuvvetini oluşmuş, halka silah dağıtmıştır. Onu Ardahan, İzmir, Balıkesir kongreleri izlemiştir. Şimdi sıra, bu yerel kongre iktidarlarını bir araya toplayacak çatıyı kurmaya gelmiştir. Ali Fuat, Kazım Paşa’lar Anadolu’ya geçmiştir bile… Mustafa Kemal Paşa’nın da kararını verdiğini öğrenen İsmet Paşa, bir süre düşündükten sonra, “Yollar çok” diyerek ayağa fırlar.
Bandırma’nın İstanbul’u terk edip Karadeniz’e açılması semboliktir: Fitili ateşlenmiş bir direnişin liderine kavuşması, ulusal kurtuluş mücadelesinin başlaması ve nihayet pergellerin açılması anlamını taşır. O yönüyle, 101 yıl sonra hala çok şey öğretir bize…
- Öncelikle en zor şartta bile umutsuzluğa yer olmadığını…
- Baskı altındaki her yerel birimin, önce kendi direniş mevziini oluşturması gerektiğini…
- Bu mevzilerin, doğru bir liderliğin yol göstericiliğiyle, bir araya gelip örgütlenmesinin aciliyetini…
- Doğru zamanda, doğru safta olan bir avuç inanmış insanın, bir ülkenin, bir halkın, bir coğrafyanın kaderini değiştirebileceğini…
Milli mücadelenin kadrolarını, o geminin yolcularını ve kurtuluşa önderlik eden Mustafa Kemal Atatürk’ü minnetle anıyoruz bugün… Bize düşen, o direniş ruhunu, 1 asır sonra aynı kararlılıkla yaşatmaktır.