Mart Çarşamba günkü yazımın başlığı ‘Kürdoloji Enstitüsü’nde Neler Oluyor’ idi. Mardin Artuklu Üniversitesi’nde (AK Parti’nin ilk ‘açılım’ girişimi olarak) faaliyete geçen Kürdoloji Enstitüsü’yle ilgili çeşitli iddialar söz konusuydu. Mesela… Başındaki Prof. Kadri Yıldırım enstitüye PKK ile bağlantılı kimseleri master öğrencisi olarak seçiyordu. Sonra… Yakın çevresindeki öğretim elemanlarının dinle ilişkileri iyi değildi. Bu kişiler de üniversiteye kendileri gibi ‘halkın değerlerine düşman’, ‘ateist’ öğretim elemanları alıyordu. Başka… Hah, bir de… Prof. Kadri Yıldırım, bölgenin medreselerinde yetişmiş olmasına rağmen üniversiteyi ‘Tuncelileştirmek’ istiyordu. Bu iddialar önce Rapor.doc başlıklı bir Word dosyasıyla üniversitenin öğretim elemanlarının e-mail kutusuna düştü. Bir süre geçti… YÖK’ün kulağına gitti. Mali denetim yapmak üzere üniversiteye gelen YÖK heyetinin raporuna sirayet etti. Bir süre geçti… Yeni Akit gazetesinin sayfalarına taşındı. Ve lekeleme/fişleme döngüsü layıkıyla tamamlanmış oldu.
Geçen hafta bu silsileyi anlattığım yazımdan sonra ilginç bir detaya daha vâkıf oldum. İşe bakın şimdi…
* * *
Prof. Kadri Yıldırım’ı ve yakın çevresindeki öğretim elemanlarını ‘örgüte yakınlık, halka ve halkın dini inançlarına uzaklık’ ile eleştiren Rapor.doc belgesini yine aynı üniversitedeki iki hoca kaleme almıştı. Yani en azından öyle görünüyordu. Ve fakat… Bu iki hoca söz konusu metni katiyen yazmadıklarını söylüyordu. Meseleyi alenileştiren, dolayısıyla fişleme silsilesini başlatan da onlar değildi. Yani bu Word belgesini üniversitenin toplu mail grubuna ‘işleri karıştırmak isteyen’ başka biri atmıştı. Nasıl yani derseniz, zaten ben de öyle dedim. Ve görüşmelerim sonucunda şu cevabı aldım: “19 Şubat 2013’te Artuklu Üniversitesi akademisyenlerinin üye olduğu mail grubuna, Rapor başlıklı bir ek içeren bir mail atıldı. Görünüşe göre, mail sahibi akademisyen bu mail’i bir başka akademisyene göndermek isterken yanlışlıkla tüm gruba göndermişti. Mail’in ekindeki Rapor başlıklı dosyada sizin de bahsettiğiniz bilgiler yer alıyordu. Olaydan hemen sonraki gün, mail’i attığı iddia edilen kişi, savcılığa başvurarak konunun aydınlatılmasını istedi. İlk teknik incelemeler sonrasında mail atılan bilgisayar tespit edildi: Üniversitenin kamera bulunmayan tek fakültesinden atılmıştı. Bu bilgisayar ile mail attığı iddia edilen kişi arasında bağlantı olmadığı ve mailin atıldığı saatlerde bu kişinin başka bir yerde olduğu kamera kayıtları ve şahitler ile kesinleşti.”
* * *
Fişleme/karalama metnini yazdığı ve toplu mail grubuna attığı iddia edilen kişiler bu bilgileri ve bilgisayarlarının hard disklerini savcılığa ilettiler. Soruşturma sürüyor. Kimin doğru söyleyip söylemediğini belki bir gün anlayacağız. Fakat şu bir gerçek: Böyle bir metin yazıldı ve tuhaf bir biçimde alenileştirildi. Ardından çeşitli emniyet güçlerinin kullanımına açık olan bir basın organında aynı üslup ve iddialarla Kürdoloji Enstitüsü ve Prof. Yıldırım hedef gösterildi. Açıkçası bu yeni hal, yani kamera görmeyen bir bilgisayardan kim tarafından yazıldığı ve gönderildiği net olmayan bir fişleme metni beni daha çok tedirgin etti. Kürdoloji Enstitüsü’nün açılışı ve varlığı Kürt sorununun çözümünde sembolik de olsa önemli bir noktadır. Ayrıca enstitü uluslararası bir saygınlık ve bilinirlik kazanmıştır son birkaç yılda. O kadar ki… Geçen hafta öğrendim: İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’ndeki Kürt çalışmaları kürsüsünün (bu İngiltere’deki üniversiteler bünyesindeki yegâne Kürdoloji merkezi) bile bu fişleme meselesinden haberi var. Olay uluslararası boyut kazanıyor. Artuklu Üniversitesi’nden görüştüğüm bir öğretim üyesinin sözleri bu tuhaf olayı aydınlatmaya yetmese de bir anlam kazandırıyor aslında: “Kürdoloji, Kürtlerle ilgili her şey gibi, halen hem makro hem de mikro ölçülerde kullanılmaya müsait argümanlar içeriyor. Bu olaydan kendilerince faydalanmak isteyen herkes bir şekilde Kürdolojiyi kullanıyor. Öyle görünüyor ki, Kürdoloji ve Kürtlerle ilgili diğer hususlar normalleşmedikçe, buna benzer olaylar yaşanmaya devam edecek.”
Ezgi Başaran – Radikal