• Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
    • Yaşam
    • Türkiye
    • Dünya
  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
    • Belgesel & Film
    • Eylem & Etkinlik
    • Fotoğraf & Karikatür
    • Kitap & Dergi
    • Müzik & Video
Adil Medya
  • Şubat 28, 2021
  • Hakkımızda
  • Yayın İlkeleri
  • Künye
Adil Medya
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
      'Sevgili Demirtaş' sözü suç sayılan Paylan: 'İlahi Demirtaş' desek?

      'Sevgili Demirtaş' sözü suç sayılan Paylan: 'İlahi Demirtaş' desek?

      Unutursam da, susarsam da ciğerim kurusun...

      Unutursam da, susarsam da ciğerim kurusun...

      Muhalefet gibi bir muhalefet yapıldığında...

      Muhalefet gibi bir muhalefet yapıldığında...

      Devleti çeteden ayıran nedir?

      Devleti çeteden ayıran nedir?

    • Yaşam
      Yeni haftayla sıcaklıklar düşecek

      Yeni haftayla sıcaklıklar düşecek

      Artık çözümler ertelenemez!

      Artık çözümler ertelenemez!

      sevgili oya, size bu mektubu...

      sevgili oya, size bu mektubu...

      Gözlük kullananlar corona virüse 3 kat daha az yakalanıyor

      Gözlük kullananlar corona virüse 3 kat daha az yakalanıyor

    • Türkiye
      İspanya'dan Türkiye'ye doğru yola çıkan 2 gemide mavi dil hastalığı krizi

      İspanya'dan Türkiye'ye doğru yola çıkan 2 gemide mavi dil hastalığı krizi

      Diyanet'ten: "Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla sınayacağız"

      Diyanet'ten: "Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla sınayacağız"

      Yabancı uyruklu hekimlere emek sömürüsü: 36 saat nöbet, SGK yok, 2 bin 100 TL maaş

      Yabancı uyruklu hekimlere emek sömürüsü: 36 saat nöbet, SGK yok, 2 bin 100 TL maaş

      Yeni haftayla sıcaklıklar düşecek

      Yeni haftayla sıcaklıklar düşecek

    • Dünya
      Biden’ın 1.9 trilyon dolarlık zaferi!

      Biden’ın 1.9 trilyon dolarlık zaferi!

      Emekli hemşire: 'Yeni doğmuş 5 bin bebeğin yerini zevk için değiştirdim'

      Emekli hemşire: 'Yeni doğmuş 5 bin bebeğin yerini zevk için değiştirdim'

      Aklın rahat, net ve sert hali

      Aklın rahat, net ve sert hali

      Ekvator’da 3 cezaevinde isyan: 50 tutuklu hayatını kaybetti

      Ekvator’da 3 cezaevinde isyan: 50 tutuklu hayatını kaybetti

  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
      Demokraside "seçimi" korumak

      Demokraside "seçimi" korumak

      Unutursam da, susarsam da ciğerim kurusun...

      Unutursam da, susarsam da ciğerim kurusun...

      Doğu'da aşılama oranı düşük: Camilerden 'aşı' anonsu yapılıyor

      Doğu'da aşılama oranı düşük: Camilerden 'aşı' anonsu yapılıyor

      Muhalefet gibi bir muhalefet yapıldığında...

      Muhalefet gibi bir muhalefet yapıldığında...

    • Belgesel & Film
      Şiir: Kar / Ahmet Muhip Dıranas

      Şiir: Kar / Ahmet Muhip Dıranas

      Alın Sahnelerinizi başınıza Çalın

      Alın Sahnelerinizi başınıza Çalın

      Şehir Tiyatroları oyuna çağırıyor

      Şehir Tiyatroları oyuna çağırıyor

      8. Engelsiz Filmler Festivali 18 Ekim’e kadar çevrimiçi

      8. Engelsiz Filmler Festivali 18 Ekim’e kadar çevrimiçi

    • Eylem & Etkinlik
      “Özgürleşme dilde başlar”[1]

      “Özgürleşme dilde başlar”[1]

      Lösev uyarıyor; “Belirtilere Duyarsız Kalmayın''

      Lösev uyarıyor; “Belirtilere Duyarsız Kalmayın''

      Kayyum düzenine reddiye sesleri

      Kayyum düzenine reddiye sesleri

      Saat 21:00’de camlarınıza çıkın çağrısı

      Saat 21:00’de camlarınıza çıkın çağrısı

    • Fotoğraf & Karikatür
      Nail Payza Ölümünün 25. Yılında baskı resimleri ile Galeri Selvin Nişantaşı’nda

      Nail Payza Ölümünün 25. Yılında baskı resimleri ile Galeri Selvin Nişantaşı’nda

      ABD’nin BM Daimi Temsilcisinden Filistin ve İsrail’e görüşmeleri başlatma çağrısı

      ABD’nin BM Daimi Temsilcisinden Filistin ve İsrail’e görüşmeleri başlatma çağrısı

      Yaşar Fırat çizdi: Faytona binme! Atlar ölüyor

      Yaşar Fırat çizdi: Faytona binme! Atlar ölüyor

      Yaşar Fırat çizdi: Simit Sarayı

      Yaşar Fırat çizdi: Simit Sarayı

    • Kitap & Dergi
      Yerli ve milli istibdat heveslilerine ironik göndermeler

      Yerli ve milli istibdat heveslilerine ironik göndermeler

      Söyle Zilan; çığlığın bir şiirdir !

      Söyle Zilan; çığlığın bir şiirdir !

      Ayrıntı Yayınları’ndan 5 yeni kitap

      Ayrıntı Yayınları’ndan 5 yeni kitap

      Fransız yazardan İstanbul’da Bir Çay

      Fransız yazardan İstanbul’da Bir Çay

    • Müzik & Video
      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

      Bilge Su: “Açıp dinleyemesem bile müzik, zihnimin bir köşesinde hiç susmadan bana destek oldu.”

      Bilge Su: “Açıp dinleyemesem bile müzik, zihnimin bir köşesinde hiç susmadan bana destek oldu.”

      Gerçeklerden uzak bir annelik sorgulaması: 'Bağlılık Aslı'

      Gerçeklerden uzak bir annelik sorgulaması: 'Bağlılık Aslı'

Koruma Biyolojisi ve Bilinçsiz Yok Oluş İstemi: Koruma Biyologlarına Kulak Asmamaya Cesaretiniz Var mı?

Koruma Biyolojisi ve Bilinçsiz Yok Oluş İstemi: Koruma Biyologlarına Kulak Asmamaya Cesaretiniz Var mı?

Şubat 15, 2021 Bilim & Teknoloji, Ekoloji 0 yorum

Facebook Twitter Google+ LinkedIn Pinterest

Astronomi derslerinde anlatılan ve Evren’in neden yaşamla kaynamadığını açıklamaya çalışan Büyük Filtre Hipotezi’nin bir parçası şunu der: “Organizmalar evrimleşip daha da geliştikçe, kendilerini yok etme ihtimalleri de artıyor olabilir.” Tabii bu hipotezin sunulma amacı, olası uzaylıların dünyamızı neden ziyarete gelmediği yahut gelemediğine dair olası bir açıklama getirmektir; ancak görünen o ki insanlık, farklı galaksilerden kanıtlara gerek kalmadan, bu hipotezi doğrulamaya emin adımlarla ilerliyor.

Beyinlerimizin, fikirlerimizin ve buna paralel olarak hayal gücümüzün gelişmesi; evrimin türümüze özgü görünen güzel sonuçları olsa da baskılayamadığımız bencillik, kıskançlık, açgözlülük, öfke gibi limbik duygularımız bu gelişimimizi salt iyi olarak kullanmamızı engelliyor. O keskin ve kıvrak zekamızla orman arazilerini yok edip, yerine betondan oteller inşa ederken bencilliğimiz yüzünden hep daha fazlasını talep ediyoruz. Daha fazla kazanmak amacıyla yanlış ürünü, yanlış araziye ekip yanlış sulama yapıyor, kazandığımız para ölçüsünde kazandığımız saygı nedeniyle, doğru yolda olduğumuza emin oluyoruz. Sadece bu da değil, ilham verdiğimiz yüzlerce insan da aynı hatayı tekrarlıyor ve sorun, bir döngü halini alıyor. Bu örnekler her alanda defalarca kez çoğaltılabilir.

Üretiyoruz, lakin daha fazlasını tüketiyoruz. İnsan türünün sadece belirli bir kısmı bilinçli bir ilerleme kaydederken, eğitimsiz ama gelişmiş beyinlere sahip birçok birey limbik sisteminin tutsağı oluyor. Tüm bu durumların sonucunda oluşan küresel ısınma ve zarar gören biyoçeşitlilik insanlığın sonunu hazırlıyor. Gerilemeye doğru ilerleyişimizin sonunda sıfırı da tükettiğimiz zaman elimizde kalan tek şey keşkeler olacağa benziyor.

Ancak limbik sistemimizi kontrol edebilirsek, bu kötücül duyguları iyi amaçlar için de kullanabiliriz. Küresel ısınmayı yavaşlatmak, biyoçeşitiliğin korunması gibi iyi ve yararlı amaçlar güden koruma biyolojisi bu duruma örnek olarak verilebilir[1] ; çünkü olası felaket senaryolarında yok olan hiçbir zaman gezegen değildir; en azından bugüne kadar hiç olmamıştır. Dünya’nın geçmişine baktığımızda gördüğümüz, doğanın bir şekilde yeniden canlandığıdır ve bu, fosil kayıtları ve diğer jeolojik kayıtlar ile de tekrar tekrar belgelenmiştir. Mevzu bahis olan bu küresel iklim değişikliğinde yok olacak şey, milyonlarca yıl içerisinde inşa edilmiş ekosistemler ve bu ekosistemlere muhtaç bir tür olan Homo sapiens türüdür. Biz onu harap edip, kendimizi yok ettikten çok sonra, gezegen belki de şu andakinden bile daha geniş bir çeşitlilikle tekrardan ayağa kalktığında, üzerinde insanlığın olmama ihtimalinin bilincinde olan koruma biyologları ve diğer bilimseverler, Evren’in bize tanıdığı belki de yegâne var olma şansını yitirmemek adına, yok olmama savaşında olanca güçleriyle savaşıyorlar.

 

Koruma Biyolojisi Nedir? Biyoçeşitliliği Nasıl Kurtarırız?

Türümüzü yok edebilecek kadar güçlü ve aynı zamanda sağlıklı bir gezegen için bir o kadar da vazgeçilmez olan biyoçeşitlilik, bir bölgedeki genlerin, türlerin, ekosistemlerin ve ekolojik olayların oluşturduğu bütün olarak tanımlanmaktadır. Küresel iklim değişikliği sebebiyle, bu bütünü oluşturan organik ve inorganik oluşumlara gelecek olan zarardan, biyoçeşitlilik de negatif olarak etkilenecektir.

Türkiye, dünyadaki yedi adet biyocoğrafi bölgeden üçü olan Akdeniz, Avrupa-Sibirya ve İran-Turan bölgesinde yer almakla beraber bunların geçiş zonlarına da sahiptir.[2] Diğer bilim alanlarından farklı bir niteliğe sahip olan koruma biyolojisi, bu bölgelerin beraberinde getirmiş olduğu biyoçeşitliliği korumayı amaçlar. Yok olmakla karşı karşıya olan türleri ve yaşamı bu türlere bağlı olan insan hayatının sürdürülebilmesi bu bilim dalının hedeflerinden biridir.

1980’li yıllarda geliştirilmiş olan, yekpare ve çoklu bilim alanlarına dayanan koruma biyolojisi; canlılığın birey, popülasyon, tür ve yaşam birliği düzeyinde nitelikleri, doğal ortamlarda özgün devinimi, tehdit altındaki yaşam ortamları ve bunların korunması için neler yapılabileceği araştırır ve aynı zamanda ekonomik etkenleri ikinci sırada ekolojik kaygıları ise ön planda tutacak şekilde ürettiği önerilerle ekosistemlerin uzun vadeli korunmasını hedefler.[1] Biyolojinin bu dalı, hızla artan nüfus baskısıyla ortaya çıkan plansız ve kontrolsüz şehirleşme, endüstrileşme, orman arazisi tahribiyle tarla açma ve aşırı otlatma, bilinçsiz ağaçlandırma gibi etmenlerle baş etmeye çalışır.

Türkiye’de Koruma Biyolojisi

Ancak ne yazık ki koruma biyolojisi çatısı altında gerçekleşen bu çabalar, Türkiye ve dünyada ekonomik ve siyasi koşullar nedeniyle gereken önemi görememektedir. Bu görmezden gelinişin ve alınacak önlemlerin en az ekonomi kadar kıymetli oluşu, siyasilerin kendi kısa vadeli çıkarları arasında kayboluyor ve görünüşe göre bu durumun yanıtı çok yakın tarihlerde sert bir şekilde alınacağa benziyor.

Su Politikaları Derneği’nin “Doğal Göller ve Sulak Alanlardaki Su Yönetimi Sorunlarımız ve Çözüm Önerileri” başlıklı raporunda “Türkiye’de bulunan 300’e yakın irili ufaklı doğal gölün yüzde 60’ı kurudu.” ifadesi, durumun vahametini gözler önüne seriyor.[3] Raporda, Türkiye’nin neredeyse tüm göl alanlarının doğal dokusunu kirlilik nedeniyle kaybettiği, su kalitesinin günden güne azaldığı da belirtiliyor. Tescilli 76 sulak alanın sadece 24’ünün su yönetim planlamasına sahip olduğu bilgisi ise yasal düzenlemelerin bu alandaki yetersizliğini ortaya koyuyor.

Elimizde olan tüm bu sonuçların yanı sıra, devletin elinde olan ve kamuoyu ile sağlıklı bir biçimde paylaşılmayan Türkiye’nin su varlığına dair veriler, geleceğe yönelik sağlıklı tahminler üretilmesini engelliyor. Devlet Su İşlerinin (DSİ) bildi paylaşımı konusunda kapılarını 10 yıl önce kapatmış olması ise endişe vericidir.[3] Tüm bu denetim ve eğitim eksikliği ise, kaçak su kuyularının açılmasını ve yanlış tarımsal sulama gibi hataların yapılmasını beraberinde getiriyor.

Suyun bu derece fazla kullanılması ve kirletilmesi de biyoçeşitlilik açısından tam bir felakete sebep oluyor. Tatlı su balıkları, göçmen kuşlar, bitki örtüsü ve bölgenin iklim yapısı bu sebeplerle tahrip oluyor. Göllerin yeraltı sularına olan domino etkisi de düşünüldüğünde, karışılacağımız sorun tahmin ettiğimizden çok daha büyük olacağa benziyor.

Beşerî etkilerin yanı sıra, küresel iklim değişikliğinin arttırdığı buharlaşma da göl sularının azalmasındaki en önemli faktörlerden biridir. Hidrolojik kuraklık ve su miktarının giderek azalıyor oluşu, ortamdaki nemi azaltıyor bu durumda da ağaçlar önem kazanıyor – lakin ne yazık ki ağaçlar konusunda pek şanslı değiliz: Tarım arazisi açma yahut yapılaşma maksadıyla katledilen ormanlar ve dolayısıyla kaybolan toprak zemin, troposferdeki nem dengesinin ve ısının bozulmasının yanı sıra bir anda gelen ve bu yüzden depolanamayan yağmur suyunun, toprak tarafından emilmesini de engelliyor. İçme suyu ve sulama sorunlarına çözüm olarak yapay göller ve barajlar oluşturulması da sorun çözmek yerine yeni sorunların oluşmasına sebep oluyor. Yağmur suyunun göller yerine barajlara dolması, bozulan habitatlar ve doğal döngü, bu alanda yaşayan organizmaları da gölleri de yok olmanın kıyısına getiriyor yahut yok ediyor.

 

2019 yılında Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesine yapmış olduğum bir gezide, bölge halkı ile konuşma fırsatı bulduk. 2000 yılında yapılan barajın hayatlarına ne gibi etkileri olduğunu sorduğumuzda aldığımız cevaplar, değişen iklimin ve biyoçeşitliliğin, ne kadar bariz hissedildiğini ve insan yaşamını ne denli etkilediğini gözler önüne seriyordu: Bölge halkı, Halfeti’nin eskiden de sıcak olduğunu ama bu sıcaklığın terletip rahatsız etmediğini söylüyor, eskiden görülen kuş türlerine de artık pek rastlanılmadığından dem vuruyorlardı. Tüm bu etkenlerin yanında yapılan barajın, Halfeti’nin tarihi dokusunu yok etmesi cabasıydı. İşinde uzman ve tecrübeli kişilerin tüm bu olası olumsuzluklara karşı gerekli kurumları uyarmış olmasına rağmen, baraj yapıldı.

Koruma biyolojisi alanında çalışan biyologların 30 yıldır yapmış olduğu çalışmalar ve açıklamalar ne yazık ki gereken önemi görmüyor ve bu bilinçsizliğin sonuçları yakın bir tarihte kuruyan ve bu sebeple çevresindeki popülasyonların da kaybına sebep olunan Meke Gölü, Karapınar bölgesinde, büyümek içinde fazla miktarda suya ihtiyaç duyan şeker pancarı ekimi sonucu oluşan su ihtiyacının bilinçsizce açılan kuyulardan giderilmesi nedeniyle son zamanlarda rastlanan obruk oluşumları şeklinde kendini gösteriyor.[3]

Koruma biyolojisi uzmanlarının çalışmaları ve fikirlerinin dinlendiği ve yasama süreciyle resmi hale getirilen avlanma yasakları gibi durumlarda ise yaptırımlar yeteri kadar caydırıcı olmamış gözüküyor ki insanlar nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan hayvanları avlıyor ve bunu umarsızca topumla paylaşıyor. Bu durama örnek ise, son olarak 17 Ocak 1974’te Ankara’nın Beypazarı ilçesine bağlı Bağözü Köyü yakınlarında görülen leoparın, köylülerce vurularak öldürülmesi, son zamanlarda haberlerde de gördüğümüz üzere vaşakların avlanıyor oluşu verilebilir.

Dünya’da Koruma Biyolojisi

Türkiye’deki durum bariz bir şekilde ortada, her geçen gün bilgi seviyemiz ve elimizdeki imkanların daha da artıyor oluşuna rağmen çok hızlı bir şekilde geriliyor oluşumuz ise tüm dünya için ortak bir sorun.

 

2019’da yayımlanan Birleşmiş Milletler raporuna göre, yaklaşık 1 milyon hayvan ve bitki türünün on yıl içinde, insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar hızlı tükendiği yahut tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğundan bahsediliyor. Bu rapora göre, kara tabanlı habitatlar başta olmak üzere yerli türler 1900’den beri en az %20 azalmış durumda. Amfibi türlerin %40’ından fazlası, resif oluşturan mercanların neredeyse %33’ü ve tüm deniz memelilerinin üçte birinden fazlası ise yok olma tehlikesi altında. 16. yüzyıldan bu yana en az 680 omurgalı türünün nesli de tükenmiş durumda. Raporda Prof. Settele’ın şu sözlerine de yer veriliyor:

Dünya üzerindeki temel, birbirine bağlı yaşam ağı küçülüyor ve giderek yıpranıyor. Bu kayıp, doğrudan insan faaliyetinin bir sonucudur ve dünyanın tüm bölgelerinde insan refahına doğrudan bir tehdit oluşturmaktadır.

Raporda; tüm bu yok oluşa karşı alınan önlemlerin yetersizliği, ekonomik ve siyasi durumlar nedeniyle yeterli çalışmaların yapılamadığına da değinilmiştir.[4]

Sonuç

Kutup ayılarından kelebeklere, otsu bitkilerden yüzyıllık ağaçlara, balıklardan kuşlara kadar bütün dünyayı elimizle teslim ettiğimiz küresel iklim değişikliği, yaşamak için muhtaç olduğumuz tüm biyoçeşitlilikleri günden güne hızlanarak yok etmekte. Siyasiler hala tüm kaynak ve enerjilerini petrol, silahlanma ve güç yarışına yatıradursun ileride, kazanılan bu gücü kullanabilmek, düşünebilmek ve hatta yaşayabilmek için muhtaç olacağımız su ve besinleri bulamayacağız. Siyasi otoritelerin altında, günlük ekonomik kaygılarıyla yaşayan halkın ise bu durumda yapabilecekleri sınırlı. İstenildiği kadar eğitim verilsin ve bilinçlendirme çalışmaları yapılsın, insanların ekonomik kaygıları yok edilmedikçe biyoçeşitliliğin önemini ve küresel iklim değişikliği önem sırasında sonlarda yer almaya devam edecektir.

Yapılması gereken, devletin sağlam bir politika ile uzun vadeli yatırımlarda bulunmasıdır. Koruma biyologlarını multidisipliner ekiplerle birlikte çalıştırarak akılcı ve kalıcı çözümler üretilmesine olanak sağlanmalıdır. Ne yazık ki ülkemiz hala savaş psikolojisinden çıkamamış durumda ve çoğu kişi günü kurtarmak için yaşıyor. Medya, kitap ve gazetelerin de insanları bu psikolojiden çıkarak biçimde tekrardan düzenlenmesi gerekir. Özellikle ilkokul çağındaki eğitimin daha yoğun ve uygulamaya önem verilecek biçimde yapılması gerekmektedir. Çocukların, doğayı, hayvanları hatta makineleri ve gerçek teknolojiyi hissederek büyümesi limbik sistemlerini eğitebilmeleri açısından çok daha faydalı olacaktır. Ülke vatandaşlarının ekonomik sıkıntılardan uzaklaştırılması, politikaların bu mevzulara öncelik verecek şekilde yeniden düzenlenmesi geleceğimiz adına alınan füzelerden daha çok önem taşımaktadır.

Her şey çok farklı bir yöne doğru ilerleyebilir. Önemli olan bu treni kullanan kişilerin doğru kararlar almasıdır lakin aksi bir durumda yolun sonundaki uçurumu görenler seslerini yeterince yüksek çıkarmazlarsa istikameti değiştirmek için geç kalabiliriz.

  • Kaynak Evrim Ağacı

Yorum Bırak Cancel reply

İlgili Haberler

Trakya'daki buğday tarlalarında ağır metal tespit edildi Ekoloji
Şubat 27, 2021

Trakya'daki buğday tarlalarında ağır metal tespit edildi

Silinen dosyalar nasıl geri getirilir? Bilim & Teknoloji
Şubat 23, 2021

Silinen dosyalar nasıl geri getirilir?

Dünyanın En Eski Tapınağı Göbeklitepe’nin Şaşırtıcı Geometrisi Bilim & Teknoloji
Şubat 20, 2021

Dünyanın En Eski Tapınağı Göbeklitepe’nin Şaşırtıcı Geometrisi

Zaman Akışı

Şub 27 10:49
Dünya

Biden’ın 1.9 trilyon dolarlık zaferi!

Şub 27 10:45
Politika

‘Sevgili Demirtaş’ sözü suç sayılan Paylan: ‘İlahi Demirtaş’ desek?

Şub 27 10:39
Sağlık

Samsun’da 2 mahalleye Covid-19 karantinası

Şub 27 10:28
Ekoloji

Trakya’daki buğday tarlalarında ağır metal tespit edildi

Şub 27 10:20
Türkiye

İspanya’dan Türkiye’ye doğru yola çıkan 2 gemide mavi dil hastalığı krizi

Şub 27 10:14
Türkiye

Diyanet’ten: “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla sınayacağız”

Şub 27 10:08
Dünya

Emekli hemşire: ‘Yeni doğmuş 5 bin bebeğin yerini zevk için değiştirdim’

Şub 27 09:58
Emek

Grev demokratik belediyelerde yapılabiliyor

Şub 27 09:52
Ekonomi

45 günde 1 milyondan fazla icra dosyası açıldı

Şub 26 19:04
Türkiye

Yabancı uyruklu hekimlere emek sömürüsü: 36 saat nöbet, SGK yok, 2 bin 100 TL maaş

Şub 26 18:50
Yaşam

Yeni haftayla sıcaklıklar düşecek

Şub 26 18:35
Türkiye

İl il yeni kısıtlamalar: Koronada ‘normalleşme’ zor

Şub 25 21:28
Kültür & Sanat

Düello

Şub 25 08:29
Fikir & Yazı

Demokraside “seçimi” korumak

Şub 25 08:22
Türkiye

Unutursam da, susarsam da ciğerim kurusun…

Şub 25 08:18
Sağlık

İstanbul Eczacı Odası Başkanı’ndan vitamin ve gıda takviyesi uyarısı: Sahte ve bozuk ürünlere dikkat

Şub 25 08:15
Türkiye

Doğu’da aşılama oranı düşük: Camilerden ‘aşı’ anonsu yapılıyor

Şub 25 08:09
Türkiye

Muhalefet gibi bir muhalefet yapıldığında…

Şub 25 08:04
Türkiye

Devleti çeteden ayıran nedir?

Şub 25 07:58
Fikir & Yazı

Aklın rahat, net ve sert hali

Şub 25 07:50
Türkiye

Akademik ve üniversiter disiplinler

Şub 25 07:44
Fikir & Yazı

İktidarı bozmak için iktidarın gündemini bozmak lazım

Şub 25 07:40
Türkiye

Açlık Oyunları

Şub 25 07:35
Politika

Meclis’in ‘indir-kaldır’ vekilleri

Şub 25 07:30
Türkiye

Normalleşme yeni bir dalgaya ve piklere neden olabilir

Şub 25 07:28
Politika

Ne paraları ne de 6 bin 745 adet taşınmazı veriyorlar: TEDAŞ’ta büyük vurgun

Şub 25 07:26
Politika

Buldan’ın mesajı ve Davutoğlu suskunluğu

Şub 25 07:14
Yaşam

Artık çözümler ertelenemez!

Şub 25 07:11
Politika

AKP’nin müjdesi ancak bu kadar!

Şub 24 19:57
Kitap & Dergi

Yerli ve milli istibdat heveslilerine ironik göndermeler

  • Fikir & Yazı
  • Eylem & Etkinlik
  • Fotoğraf & Karikatür
  • Kitap & Dergi
  • Belgesel & Film
  • Müzik & Video
  • Yukarı Dön