Bangkok’da Kızıl Gömleklilerin başını çektiği ayaklanm
Otomatik tüfek sesleri ve el bombalarının patlamaları üç gündür süren Tayland’in başkenti Bangkok’taki ayaklanm
Bangkok’ta bulunan Berkay Kaya’nın adilmedya.com‘a bildirdiğine göre: Bu ayaklanmalar ilk kez Tai’lar tarafından başlatıldı. Daha önce Pattani bölgesinde Müslüman Tayland’lıların uzun süren bir ayaklanma geçmişleri var. Tai kültürünün her türlü ezilmişliğe katlanmasının esası, halkın, Kral’ın Budha’nın yeryüzündeki temsilcisi olduğuna inanmaları ve her dediğinin ve yaptığının doğru olduğunu kayıtsız şartsız kabullenmesi. Marx’ın kulakları çınlıyordur. Ancak artık uyanmaya başladılar. “Sevgili kralımız ve çevresindekiler halkı sömürüyorlar” diyenlerin sayısı giderek artıyor. Budha rahiplerinin de bu sömürü ve tahhakküm sisteminin işlemesindeki paylarının farkına varanların sayısı da giderek artıyor. İşte bu nokt
Haber ve analiz: adilmedya.com
Tayland`ın güneyindeki Patani bölgesindeki İslami hareketleri Carin Zissis kaleminden aktarıyoruz.
Carin Zissis
Geçen son dört yıldır Tayland`ın güneyindeki Müslüman eyaletlerde yaşanan ayaklanmalarda üç bin can yitirildiği söyleniyor. Malay Müslümanların çoğunlukta olduğu bu eyaletlerdeki ayrılıkçı şiddetin yarım yüz yıl geriye giden bir tarihi var. Bazı uzmanlar, peş peşe gelen Bangkok yönetimlerinin ayaklanmaları vahşice bastırma taktiklerinin, durumu daha da kötüleştirdiğini söylüyorlar. Bangkok`taki siyasi kargaşa ve Başbakan Tahsin Shinawatra`nın destekçileriyle ordu arasındaki kavga, istikrarsızlığı daha da şiddetlendirerek krize yönelik uzun vadeli çözüm teşebbüslerinin önüne set çekiyor.
TARİHİ MAĞDURİYETLER
Tayland, ülkenin en güney ucundaki Patani Sultanlığını ilhak ettiği 1902 yılından beri ayrılıkçı hareketlerle yüz yüze kalıyor. (Not: İlhak edilen sultanlık `Patani` olarak; ülkenin güneyindeki eyalet ise `Pattani` olarak adlandırılıyor).
Asimilasyon baskısı, bölgenin çoğunluğunu teşkil eden Müslüman Malayları hiddetlendirdi. Bir çok Müslüman Tayca isimler aldı ve Tayca dili konuşmaya başladı. Ancak mahalli gelenek ve görenekler gizlice sürdürüldü; 1940 ve 1980 arasında bir dizi ayaklanmalar meydana geldi. Ayaklanmalar başlıca üç eyalette yaşandı: Pattani, Yala ve Narathiwat. Bir de Songkhla eyaletinin beş bölgesinde: Chana, Thepa, Na Thawi, Saba Yoi ve S
General Prem Tinsulanonda nezaretindeki Tayland hükümeti, 1980 yılında asimilasyon politikalarını hafifletti. Prem, tarihi tecrit içindeki bölgenin kültürel haklarına ve ekonomik kalkınmasına destek verdi ve ülkenin güney sınırlarının güvenliğini artırmak için Malezya hükümetiyle çalışmalar yaptı. 1990`lara gelindiğinde ayrılıkçı hareket sessizliğe büründü ancak ne zamanki Tahsin Shinawatra Başbakan oldu, ayrılıkçı saldırılar yeniden başladı. 2001 yılında başa geçen Tahsin Shinawatra hükümeti saldırganca bir tutum takınarak kan dökmeye başladı. Pek çokları, gerilimi tırmandırmaktan dolayı Tahsin Shinawatra`yı suçladı. Singapur S. Rajaratnam School of International Studies öğretim üyesi ve Güneydoğu Asya Müslümanları hakkında çalışmalar yapan Joseph Liow Chin Yong, mevcut şiddetin, Tahsin yönetiminin peş peşe attığı yanlış adımlarından kaynaklandığını söylüyor.
HÜKÜMETİN KÖTÜ İDARESİ
Uzmanlar, 2004 yılından bu yana sürmekte olan şiddet olaylarının kısmen hükümetin kötü politikalarının sonucu olduğunu söylüyorlar. İlk önce Tahsin hükümetinin beceriksiz yaklaşımı ve sonra diğer askeri ve sivil hükümetlerin güneydeki şikâyetlere hitap etmede gerçek anlamda ilerleme sağlamaması, sürüp giden şiddet olaylarına yol açtı.
TAHSİN`İN POLİTİKALARI
Ordu, 2004 yılında Müslüman eyaletlerde sıkıyönetim ilan etti. Aynı yıl iki olay meydana geldi. Güvenlik güçleriyle ayaklanmacılar arasında Nisan ayında çatışmalar yaşandı ve yüzlerce insan hayatını kaybetti; Ekim ayında Tak Bai köyündeki polis karakolu dışında yapılan bir gösteri, kötü yönetim örneği sergilenerek güç kullanımı yoluyla bastırılmak istendi ve Tahsin hükümetinin uluslararası camia tarafından kınanmasıyla sonuçlandı. Tahsin, Temmuz 2005`de sıkıyönetim yerine olağanüstü hal yasasını getirdi ve yetkileri tekrar hükümete devretti. Ancak ABD Dış İşleri Bakanlığının 2007 yılında yayınladığı insan hakları raporuna göre bu durum, polis ve sivil otoritelere temel hakları kısıtlama yönünde hayli yetki verdi ve iç güvenliği sağlama yetkisini silahlı kuvvetlere devretti; güvenlik kuvvetlerine geniş bir dokunulmazlık alanı sağlayarak kanuni takibat`tan kurtulmalarını sağladı.
ASKERİ YÖNETİM
Geniş çaplı yolsuzluk iddiaları ve ülke çapında düzenlenen protesto eylemleri nedeniyle gücü zayıflayan Tahsin iktidarı, Ordu tarafından Eylül 2006`da yönetimden uzaklaştırıldı. Askeri darbe`nin merkezi gerekçesi, güneydeki ayaklanma olmayabilecekse de bahse değer bir etkendi. Taylandlı bir müslüman olan General Sonthi Boonyaratglin, güneyli militanlarla görüşmeler yapılması için Başbakana öneride bulunmuş ancak Tahsin bu öneriyi göz ardı etmişti.Ardından Sonthi`nin liderliğinde askeri darbe gerçekleşti.
Darbecilerin geçici olarak Başbakan yaptığı Surayad Chulanont, ayaklanmalara karşı daha yatıştırıcı bir tutum sergiledi. Tahsin`in sert politikalarından dolayı özür diledi ve üç eyalette â€` Pattani, Yala ve Narathiwat â€` müslümanlara daha fazla resmi görev verileceği sözünü verdi. Askeri yönetim, Tahsin`in lağvettiği çatışma yönetimi kurumlarını yeniden tesis etti. Cunta ve ayrılıkçılar arasında, Tayland`ın güneyindeki müslümanların `kardeş ülke` olarak gördüğü Malezya`nın ev sahipliğinde, bir dizi barış görüşmeleri yapıldı. Ancak Uluslar arası Kriz Grubu`nun raporlarına göre yeni politikalar somut sonuçlar üretmede başarısız kaldı ve 2004 yılından bu yana en yüksek kaybın yaşandığı söz konusu çatışmalar meydana geldi. İnsan Hakları İzleme teşkilatı raporları, ayrılıkçıların gittikçe sivilleri hedef aldığını ve bunların arasında özellikle de müslüman eyaletlerde yaşayan Budistlerin olduğunu kaydediyor. Tayland Gazeteciler Cemiyetine atıf yapan raporda, 2008`in ilk altı ayında 526 saldırı düzenlendiği ve 301`inin ölümle sonuçlandığı belirtiliyor.
Ayaklanmaların yaşandığı güneyde uygulanan sıkıyönetim ve olağanüstü hal yasası, 2008 yılında sivil hükümetin başa geçmesine rağmen kaldırılmadı. Sıkıyönetim ve olağanüstü hal yasası, ikisi birlikte güvenlik güçlerine çok daha geniş yetkiler tanıdı.
DİRENİŞÇİLERLE GÖRÜŞMELER
Ayaklanmaları denetim altına alm
Barisan Revolusi Nasional-Coodinate (BRN-C):
Muhtemelen en büyük ve en iyi örgütlenmiş ayrılıkçı bir grup olan BRN-C, 1960 yılında, dini temellere dayalı bağımsız bir devlet uğruna savaşmak üzere kurulan tek örgüt.
Pattani United Liberation Organization (PULO):
Daha seküler ikinci bir dalga hareketin parçası. Bu gerilla hareketi, 1968 yılında kuruldu. Grup, içindeki bir hizipten dolayı 1995 yılında ikiye bölündü fakat iki yıl sonra tekrar birleştiler. Liderlerinin çoğu yurt dışında yaşıyor.
Bersatu:
Güneydeki çeşitli grupları bir araya toplayan şemsiye bir örgüt. 1989 yılında kuruldu. Koalisyon, PULO ve BRN`yi üyeleri arasında anıyor. Bu birleşme, 1980`lerde zayıflamış olmalarından dolayı gerçekleşmiş olabilir.
Gerakan Mujahidin Islam Pattani (GMIP):
Afgan gâzileri öncülüğünde ayrı bir İslami devlet adına 1995 yılında kuruldu. GMIP`nin, Malezya`daki muadili Kumpulan Mujahideen Malay`la bağlantıları olması muhtemel.
YABANCI GRUPLARIN DESTEĞİ
Silah, para veya ideolojik etki gibi yurt dışından gelen çeşitli destekleri tespit etmek zor zira saldırılardan sorumlu gruplar belirsiz. Croissant, Müslüman ulusların Taylandlı Müslümanlara sunduğu eğitim fırsatlarının dış nüfuz adına bir nevi Truva atı olarak işlev gördüğünü söylüyor. Eşit eğitim hakları reddedilen Taylandlı Müslümanlar, Ortadoğu`da ve Pakistan`da eğitim alıyorlar. Geri dönen pek çokları güneydeki dini okullarda dersler veriyor ve son yılların daha radikal İslami öğretilerinde büyük bir dalgaya neden oluyorlar. Liow, East-West Center tarafından yayınlanan bir raporunda, Taylandlı Müslümanların gittikçe daha fazla cihad dili kullandıklarını ama hareketin mahalli kalmayı sürdürdüğünü belirtiyor ve mevcut ayaklanmayı yani `siyaset, ulusçuluk, tarih ve kimliği` içeren karmaşık bir durumu, `radikal islamın ayartıcı çekiciliğine` hamletmenin büyük bir basitleştirme olduğunu söylüyor. Rand Corporation`ın 2008 yılında yayınladığı bir raporda `Tayland`ın güney eyaletlerinin güçlü bir Malay-Müslüman kimliği ile bezenmiş olmasının hârici nüfuzlara karşı bariyer teşkil ettiği` belirtilmişti.
MALEZYA`NIN ROLÜ
Malezya, güneydeki ayrılıkçı harekette tarihi bir role sahip ve bu, sadece coğrafi yakınlığının ayaklanmacı liderlerin sınırdan kayıp geçmelerine imkân tanımasından değil ayrıca Tayland Müslümanlarının çoğunluğunun etnik Malay olmasından ve bazı grupların Malezya ile birleşmeyi Tayland`ın bir parçası olarak kalmaya yeğlemesinden dolayıdır. Terörizm Monitor`den Abuza`nın yazdığına göre militanların Malezya`da eğitildiği şeklinde Bangkok`tan Kuala Lumpura sık sık diplomatik suçlamalar yapılıyorsa da durumun böyle olduğuna dair pek az delil var. Malezya nokta-i nazarından problemin asli nedenlerinden birisi zayıf sosyo-ekonomik şartlardır. Singapur`da bulunan Güneydoğu Asya Çalışmaları Enstitüsünden Ian Storey, Terrorism Monitor Mart 2007 sayısında, Malezya hükümetinin güneydeki ayaklanmayı desteklemediğini ve kendi topraklarına sıçramasından endişe ettiği için bölgenin yeniden istikrara kavuşmasından kendi hesabına fayda gördüğünü yazdı. Ancak kuzey Malezya eyaletlerinde yaşayan insanların, sınırın ötesindeki kardeşleri için büyük sempati besledikleri de kaydediliyor.
MUHTEMEL ÇÖZÜMLER
Uzmanlar, Malay müslümanların mahalli idârede daha çok temsil edilmesinin faydalı olacağını düşünüyor. Bir ICG raporunda, Tayland hükümetinin eğitim, geçmişte yapılan haksızlıklar ve kalkınma üzerine odaklanması gerektiği belirtiliyor. Ayaklanmanın yaşandığı eyaletler, Tayland`ın en fakir eyaletleri arasında. Hükümet, bölgede ekonomik kalkınmayı sağlamak amacıyla yatırım yapmak isteyenlere vergi teşviklerinin sunulduğu özel ekonomik kalkınma bölgesi başlatan Endonezya-Malezya-Tayland Kalkınma Üçlüsünde buraya da yer verdi; ve sınır bölgesinin kalkınması için Malezya`yla ikili çalışmalar yürütüyor. Ancak bazı uzmanlar, şiddetin devam etmesinden dolayı bu çabaların sonuç vereceğine dair ümitvâr değiller.
ABD`YE DÜŞEN ROL
Bangkok`un Güneydoğu Asya`daki terörle savaşta askeri bir müttefik, önemli bir ticaret ve ekonomik ortak olması dolayısıyla Tayland`daki ayaklanmanın ABD için önemli sonuçları olacaktır. Tayland, Afganistan ve Irak`taki askeri operasyonlar için asker göndermiş ve ABD Başkanı G.W Bush tarafından 2003 Ekiminde, NATO dışındaki başlıca müttefik olarak nitelendirilmişti. Havaalanları ve limanları, ABD`nin küresel askeri stratejisi adına mühim bir rol oynamaktadır ve buna 2004 yılında Hint Okyanusunda yaşanan tsunaminin ardından başlatılan yardım faaliyetlerinin merkezi olması dâhildir. ABD donanmasından Binbaşı Nicholas P.Vavich, ayaklanmanın genişleme ihtimalinin, uzun vade`de ABD`nin stratejik çıkarlarına tehdit teşkil ettiği görüşünde. Çatışmayı çözüme kavuşturmak için Washington`un ASEAN ile yakın işbirliği yapması ve Tayland`a gelecekte yapılacak yardımların önşartı olarak demokratik reformlar yapılmasını, insan haklarının iyileştirilmesini, güneyin kalkınmasını ve istihdamın artırılmasını hedefleyen pojeler geliştirilmesini istemesi gerektiğini yazdı.
Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın