Kinezyofobi, hareket etmeye bağlı olarak acı veya ağrı deneyimleme korkusudur. Daha spesifik olarak kineziyofobi (veya “hareket korkusu”), ağrılı bir yaralanmaya veya yeniden yaralanmaya karşı savunmasızlık hissine bağlı olarak, fiziksel bir hareketi gerçekleştirmek için aşırı ve irrasyonel bir korku hissetmeye verilen isimdir.
İnsanlarda kineziyofobinin neden geliştiğini anlamak için, öncelikle ağrıyı biraz daha yakından tanımamız gerekmektedir.
Ağrı ve Korku
Ağrı, çok fazla insanı etkileyen, hemen hemen herkesin hayatında en az bir kere deneyimlediği bir durumdur. İskelet kas sistemi ağrıları toplumda disabiliteye sebep olan sağlık sorunları arasında ikinci sırada yer almaktadır.[1]
Ağrı, birçok sağlık sorununda görülen genel bir semptomdur ve genellikle doku hasarıyla ilişkilidir. Her ne kadar rahatsızlık verici bir his olsa da hastanın yaralanan bölgesini zorlamamasını sağlayarak iyileşme sürecine katkı sağlar.
Akut bir yaralanma gerçekleştiği zaman belirli bir süre ağrı normal kabul edilir. Bu süre yaralanmış dokuya, yaralanma tipine ve yaralanma şiddetine göre değişkenlik gösterebilmektedir. Ancak bazı durumlarda ağrı öngörülen sürelerin ötesine geçebilmektedir. Bu durum kronik ağrı olarak adlandırılabilir. Uluslararası Ağrı Çalışmaları Birliği (İng: “International Association for the Study of Pain”) kronik ağrıyı 3 aydan daha uzun süren ağrı olarak tanımlamıştır.[2]
Akut bir ağrının neden zamanla kronikleştiği yıllardır araştırmacıların dikkatini çeken bir konu olmuştur. Yapılan çalışmalarda ağrının prognozunu etkileyen çeşitli faktörler tespit edilmiştir (fiziksel, biyolojik, bilişsel, davranışsal, sosyal ve mesleki). Tüm bunlar bizim neden bazı kişilerde ağrıların diğerlerinde olduğu gibi seyretmediğini açıklayabilir.[3]
Yıllar içerisinde bu konu hakkında çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. Bunlardan günümüzde en çok kabul görenlerinden biri “kinezyofobi” ya da “hareket korkusu“dur.
Kineziyofobi Nedir? Nasıl Gelişir?
Ağrılı bir yaralanma geçiren bir kişi, bunu tehdit olarak kodladığı zaman, o hareket veya durumla alakalı olarak karmaşık hislere ve düşüncelere sahip olabilir. Bu durum beraberinde korku ve endişeyi getirerek o hareket veya durumdan kaçınmaya yol açar. Zamanla bu durum vücudun etkisiz ve yetersiz kullanımına ve depresyona yol açabilir.[4]
Kinezyofobi, ağrı ve buna ilişkili olarak disabilite ve yaşam kalitesi ile çeşitli şekillerde ilişkilendirilebilir. İlk olarak kinezyofobi, öncelikli olarak ağrıdan kaçınma dürtüsüyle kişinin hareket etme şeklini değiştirmesine sebep olmaktadır. Fizyoterapi seansları sırasında, ağrının daha iyi bir duruma gelebilmesi için dokulara belirli bir yüklenme yapılması gerekmektedir. Kinezyofobi nedeniyle bu dokulara gereken yüklemenin yapılamaması, ağrının ve buna bağlı gelişen disabilitenin daha uzun süreler etkisini sürdürmesine neden olabilir. Aynı zamanda hareket korkusunun algılanma biçimi de vücudun ağrıyı işleme süreçlerini etkiliyor olabilir. Yapılan çalışmalar, kinezyofobinin şiddeti ile ağrının şiddeti arasında anlamlı bir ilişki bulmuşlardır.[5], [6]
Kinezyofobi, özellikle iskelet kas sistemi problemleriyle ilgilenen ortopedi ve travmatoloji, nöroloji ve fizyoterapi uzmanlarının mutlaka dikkat etmesi gereken bir konudur. Ağrının kronikleşmesine sebep olabileceği gibi özellikle hareket etmenin hayati önem taşıdığı yaşlı bireylerde telafisi mümkün olamayacak sorunlara yol açabilir. Çünkü yaşlılarda azalmış fiziksel aktivite çok çeşitli çok çeşitli sağlık sorunlarına ve hatta erken ölüme bile yol açabilmektedir.[7] Bu tarz yaralanmaları takiben hastanın durumuna (kognitif, duygudurum ve fiziksel) göre psikoterapi seçeneği göz önünde bulundurulmalıdır. Hastalar ağrı hakkında sağlıklı bir şekilde bilgilendirilmeli ve hareket, sakatlığın izin verdiği ölçüde teşvik edilmelidir.
- ^ T. Vos, et al. (2012). Years Lived With Disability (Ylds) For 1160 Sequelae Of 289 Diseases And Injuries 1990–2010: A Systematic Analysis For The Global Burden Of Disease Study 2010. The Lancet, sf: 2163-2196. doi: 10.1016/S0140-6736(12)61729-2. | Arşiv Bağlantısı
- ^ journals.lww.com. Wolters Kluwer Health. Alındığı Tarih: 12 Eylül 2022. Alındığı Yer: journals.lww.com doi: 10.1016/0304-3959(86)90107-7. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Artus, et al. (2017). Generic Prognostic Factors For Musculoskeletal Pain In Primary Care: A Systematic Review. BMJ Open, sf: e012901. doi: 10.1136/bmjopen-2016-012901. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. M. Wood, et al. (2013). Catastrophizing Mediates The Relationship Between Pain Intensity And Depressed Mood In Older Adults With Persistent Pain. The Journal of Pain, sf: 149-157. doi: 10.1016/j.jpain.2012.10.011. | Arşiv Bağlantısı
- ^ F. Altuğ, et al. (2016). Investigation Of The Relationship Between Kinesiophobia, Physical Activity Level And Quality Of Life In Patients With Chronic Low Back Pain 1. Journal of Back and Musculoskeletal Rehabilitation, sf: 527-531. doi: 10.3233/BMR-150653. | Arşiv Bağlantısı
- ^ journals.lww.com. Wolters Kluwer Health. Alındığı Tarih: 12 Eylül 2022. Alındığı Yer: journals.lww.com doi: 10.1016/j.pain.2011.07.017. | Arşiv Bağlantısı
- ^ E. Tak, et al. (2013). Prevention Of Onset And Progression Of Basic Adl Disability By Physical Activity In Community Dwelling Older Adults: A Meta-Analysis. Ageing Research Reviews, sf: 329-338. doi: 10.1016/j.arr.2012.10.001. | Arşiv Bağlantısı