Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kaçacaklar” başlığıyla açıkladığı belgeler, iktidarın öfkesini çekti. Bu çıkışı üç açıdan, iktidar açısından, bürokrasi açısından ve kamuoyu açısından önemli buluyorum:
İktidar açısından bakıldığında, net bir şekilde görüldü ki, halka dişinden tırnağından artırıp erimesin diye dövize yatırdığı paraları bozdurup Türk lirasına çevirmeyi telkin eden Cumhurbaşkanı, ailesiyle birlikte paraları dolara yatırıp Amerika’ya aktarıyormuş. Sadece bu ikiyüzlülük bile AKP tabanında hala şuurunu kaybetmemiş olanların ezberini bozmaya yeter.
İkincisi, “sarılar” … Yani, suça bulaşmış bürokratlar… Kimi, “emir kuluyum” diyerek, kimisi “fırsat bu fırsat” diye düşünerek hukuksuz emirlere boyun eğdi, talana ortak oldu, cebini doldurdu. CHP lideri, onlara hesap vaktinin yaklaştığını haber verirken son bir pişmanlık şansı da sunuyor. ”Bu suç gemisinden çok geç olmadan inerseniz küçük cezalarla kurtulabilirsiniz” diyor. Bunun bürokraside yol açtığı soru işaretleri, devlet içinden sızmaya başlayan belgelerden belli…
Kamuoyu açısından bakıldığında ise, Erdoğan’ın çok uzun süre tek kale olduğu maçın sonuna doğru, rakibinin üzerine giden, onu kendini savunmaya zorlayan bir kaptan görüntüsü veriyor Kılıçdaroğlu… Artık karşı takımın koyduğu kurallarla ya da onun hapsettiği alanda oynamıyor oyunu; kuralları da konuları da kendisi belirliyor. Erdoğan bütün hatlarıyla savunmada; ne yapsa ters tepiyor: Seçim yasasını değiştirip hakemi satın almayı denedi; işe yaramadı. CHP’nin en sıkı oyuncusunu safdışı bırakmaya kalktı; partinin direnç gücünü artırdı; büyük bir mitingin oluşumunu sağladı. Taraftarın tezahüratını çarpıttı; yine ters tepti… O arada Kılıçdaroğlu, iktidarın yedek kulübesi sayılan SADAT’ı bastı; AKP takımı orayı da koruyamadı.
Birkaç ay önce, başkanlık yarışında şans tanınmayan Kılıçdaroğlu, peşpeşe yaptığı ataklarla mevcut adayları sollayıp öne geçiyor. İmamoğlu, yaptığı hatalarla kendi adaylığını baltalarken, Mansur Yavaş en önemli konularda ne düşündüğünü ısrarla gizlerken o, kararlı adımlarla rakip kaleye yürüyor. Erdoğan için bir yolunu bulup Kılıçdaroğlu’nu safdışı bırakmak, stadı yakmak , maçı çalmak ya da iptal ettirmek dışında yol kalmamışa benziyor.