Üniversitede siyaset bilimi dalında doktora yaparken tez konum, “Devlet sırları” ile “halkın haber alma hakkı” arasındaki çelişki üzerineydi. Tezden 30 yıl sonra bu konuda yargılanacağım ve o tezi savunmamda kullanacağım elbette aklıma gelmemişti.
Wikileaks’in kurucusu Julian Assange’ın “Irak ve Afganistan savaşı belgeleri davası”, benim “MİT TIR’ları ve Suriye davası”na çok benziyor. İkisinde de hükümetler savaş suçu işlerken suçüstü yakalandı. İkisinde de suçun hesabını vermek yerine, suçu ortaya çıkaranları suçlayıp cezalandırdılar. Hem Assange, hem ben kendimizi teröristler için yapılan bir cezaevinin hücresinde bulduk. CİA’in Assange’ı öldürme planı ve bana yönelik silahlı saldırının arkasında siyasi iktidar olduğu ortaya çıktı. Ben hapisteyken eşim ve oğlum dönemin ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile görüşmüştü. O görüşmeden üç hafta sonra salıverilmiştim. Sonunda geçen hafta Assange, Biden hükümetiyle yapılan bir pazarlığın sonunda serbest kalabildi. Ama salıverilmeden önce, “Milli savunma belgelerini elde etmek ve yaymak amacıyla komplo kurmak suçu”nu itirafa zorlandı.
Elbette özgür kalmasına çok sevindim, ancak bu, buruk bir sevinçti. Çünkü karşılığında ağır bir bedel ödendi. Assange, ABD’nin savaş suçlarını deşifre etmişti. CİA, usta işi bir kampanya ile tartışmayı Assange’ın kişiliğine ve devlet sırlarının ulusal güvenlik meselesi olduğu iddiasına çekmeyi başardı. Mesajcıyı tartıştırıp mesajı unutturdu. Assange, ABD’de “Espionage Act” yasasından yargılanan ilk yayıncı oldu. Bu, basın özgürlüğü açısından bir dönüm noktasıdır. Assange davası, şimdiden dünya medyasında savaş suçlarına dokunmama eğilimi yarattı. Tahliye sevincinin ardına gizlenen bu özdenetim mekanizması, CIA’in başarı hanesine yazılacaktır.
DW ile üç yıldır hazırladığımız “Guardians of Truth” serisinin dördüncü bölümü, Assange davasını konu alıyor. Biz, birçoklarının hatasına düşüp mesajcının değil, mesajın, yani Wikileaks’in ortaya koyduğu suçların peşine düştük. Sarah Marbouk ile birlikte bir yıldır hazırlandığımız belgeseli tam bitirdiğimiz anda Assange’ın tahliye haberi geldi ve son bir haftada belgeseli yeniden montajlamak zorunda kaldık. 5 Temmuz Cuma günü DW’nin YouTube sitesinde yayına girecek belgeseli beğeneceğinizi umuyorum.