Feray Aytekin Aydoğan
İngiltere’de 19. yy.’ın başlarında haftanın diğer günlerinde çalıştıkları için çocuklar için yalnızca Pazar günleri okulların açık olması uygulaması yaşama geçiriliyor. Bu okullar da çocuklara yazmayı değil yalnızca okumayı hedefleyen okullar. Yalnızca okumayı öğrenmelerinin gerekçesini işle ilgili talimatları okuyabilmeleri ve işteki becerilerini arttırmaları için diyerek açıklıyorlar. Çocukların yazmayı öğrenmeleri ise tehlikeli bulunuyor. Çünkü eğer yazmayı öğrenirlerse fikirlerini ifade edip yaygınlaştırabilirler.
Meslek lisesi memleket meselesi sözünün aslının meslek liselerinin patronların, şirketlerin beka meselesi olduğunu atılan her adımda görüyoruz.
Ülkemizde yaşanan okullaşma politikası ile mesleki eğitim merkezleri (MESEM) ile ülkemizde çocuklara 19. yy sömürü koşulları yaşatılıyor. Çocuklar yalnızca haftanın bir günü okula gidiyor. Hatta o bir günde de okullara gitmediklerini öğretmenlerin, çocukların açıklamalarından biliyoruz. Dört gün çalıştırılacakları söyleniyor ancak haftanın tüm günleri uzun saatler, esnek çalışma koşullarında çalıştırıldıklarını da biliyoruz.
Sektör içi, sektöre entegre, bölge, ihtisas okulları adıyla dört yeni okul modeli ile okullar şirketlere çocukların bedava iş gücü haline getirildiği yerlere dönüştürülüyor. Mesleki ve teknik eğitim politika belgesinde tüm adımlar ayrıntılı bir şekilde açıklanıyor. Okullar bu model ile organize sanayi bölgelerinin, fabrikaların, büyük işletmelerin yoğun olduğu yerlere açılacak ya da buraları ile ilişkili hale getirilecek. Çocukların öğrenci kimliği ellerinden alınarak, okulla, öğretmenle bağı koparılarak çocuk işçilere dönüştürülecek. Daha da fazla çocuk sömürüsü için çocuklar bu işletmelerin olduğu yerlerde yatılı da kalacak. Okul değil bir nevi çocuk işçi kampları tarif ediliyor.
SERMAYEYE DEVREDİLİYOR
Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin ilk sektöre entegre meslek lisesinin otomotiv alanında Kütahya Simav’da açılacağı açıklandı. İsmet Kazcıoğlu Otomotiv ile mesleki eğitim iş birliği protokolü imzalandı. İmza törenine katılan isimler de tabloyu özetliyor. İmza atanlar AKP milletvekili, mesleki ve teknik eğitim genel müdürü, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Mesleki eğitim Kurulu ve Simav Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı. Siyasi iktidarın temsilcisi, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) temsilcisi, patronların temsilcisi.
TOB temsilcisi Şeref Kazcıoğlu aynı zamanda firmanın onursal başkanı, firma da oğlu İsmet Kazcıoğlu’na ait.
Protokolde öğrenciler artık eğitim-öğretim faaliyetlerini üretim ortamında yapacaklar ifadesi yer alıyor. Artık öğrencinin yeri okul değil fabrikalar, organize sanayi bölgeleri olacak diyorlar. Meslek lisesi öğretmenlerine hizmet içi eğitimi de MEB değil şirket verecek. Öğrenciler çocuk işçilere, öğretmenler de şirket personeline dönüştürülüyor. Öğretim programlarının, basılı ve digital ders materyallerinin içeriğine de şirket karar verecek. MEB okulları adım adım sermayeye devrediyor.
TÜİK verilerine göre;
• 1990’lı yıllarda çocuk işçilerin çoğunluğu tarımda iken, günümüzde çocuk işçilerin yaklaşık yarısı (%45’i) hizmetler sektöründe istihdam edilmektedir. 15-17 yaş grubunda bu oran %50’nin üzerindedir.
• 1999’da çalıştırılan çocukların yalnızca %29’u ücretli çalışanlardan oluşurken, 2019 yılında bu oran %63’e çıkmıştır.
• Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre, MESEM’ler ile Türkiye’deki çırak sayısı son birkaç yılda yaklaşık iki kat artmıştır.
MESEM, çocuk işçiliğinin eğitim adı altında perdelenmesi, gizlenmesi işlevi görüyor.
Mesleki ve teknik eğitim politika belgesinde MESEM’lerin sayısının hızla artması da hedefler arasında. Ancak artık MESEM sömürüsü de patronlara yetmiyor. Dört yeni okul modeli ve mesleki ve teknik eğitim politika belgesi ile tüm meslek liseleri MESEM’leştiriliyor. Hatta ortaokulların meslek bölümleri açılarak çocuk işçilik ortaokul yaşına indiriliyor.
DEVREDİLEN KADER
4+4+4’ü değiştireceğiz açıklamalarının altında yatan da zorunlu, kesintisiz eğitimi ortadan kaldırmak. İktidarın mesleki eğitim politikaları eğitim hakkını kaldırmanın ön adımları. Öğrencilerin eğitim hakkı, öğretmenlik mesleği, öğretmenlerin mesleki hakları hedefte.
Yeni Türkiye Yüzyılı Maarif Müfredatında da din; ahilik, fütüvvet, fıtrat, kader gibi kavramlarla, genç girişimci ahiler projesi ile çocuk işçiliğine, sömürüye boyun eğmek, rıza göstermek için araçsallaştırılıyor.
Müfredatta özetle diyorlar ki; çocuk yaşta işçiliği dinimiz emrediyor. Sana iş, ekmek verene koşulsuz itaat şart. Karın tokluğuna çalışmak insanın fıtratında var. Açlık, yoksulluk koşullarında çalışmak anne-babadan çocuklara devredilen bir kaderdir.
İşte Yeni Türkiye Yüzyılı!