İbrahim Varlı
Kolektif emperyalizmin; Rusya, Çin, İran, Kuzey Kore gibi Batı merkezli sistemin dışına taşan veya hizaya girmeyen ülkeleri/aktörleri suçlamak için kullandığı en temel argüman şu: “Kurallara dayalı uluslararası sistem” tehdit/ihlal ediliyor.
***
“Kurallara dayalı uluslararası sistem” dedikleri hikaye, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD emperyalizmi merkezli oluşturulan, Soğuk Savaş sonrasının “tek kutuplu dünyası”nda cilalandırılarak parlatılan bir “güçlüler sistemi.”
***
Temel hikaye kapitalist-emperyalist sistemin tesisi/bekası. Kapitalist-emperyalist sistemin bekası için dayatılan “düzen”dir söz konusu olan.
***
Tam da bu nedenle “uluslararası sistem”in temelini oluşturduğu varsayılan kurallar bizzat mevcut sistemi oluşturan aktörler tarafından ihlal edildi, edilmeye de devam ediliyor.
***
Amerikan emperyalizmi ve müttefikleri pek çok işgali, müdahaleyi, saldırıyı bizzat bu sistemin bekası, tahakkümü adına gerçekleştirdi.
***
Emenlerin dilediklerini yaptığı, keyfilikle malul bir düzen oysa ki. Güçlünün kuralları belirlediği, zorbanın kendi kurallarını dayattığı bu düzen ne ilkelere ne de kurallara dayalı.
***
Ukrayna’da, Filistin’de, Lübnan’da, Suriye’de tanık olduklarımız “uluslararası düzen” söyleminin nasıl bir safsata olduğunun çarpıcı göstergeleri. Esasında ortada ne bir düzen, ne de bir hukuk var. Güçlü olan, kuralları ancak kendi çıkarlarına hizmet ettiği oranda dikkate alıyor.
***
Tahran’da Hamas lideri İsmail Haniye’yi, Beyrut’ta Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı vuran İsrail bir çırpıda sistemin tüm ikiyüzlülüğünü ortaya serdi. Savaşı yaymaya çalışan, komşu ülkelerin başkentlerini bombalayan, tüm dünyanın gözleri önünde insanlık ve savaş suçları işleyen İsrail cesaretini tam da bu “kurallara dayalı düzen”den alıyor.
***
Ukrayna’da savaşı derinleştirmeye çalışan ABD/NATO/AB de cesaretini bu sistemden alıyor. Mevcut uluslararası sistem egemenlerin hukukunu koruyor, bu tarz saldırıların derinleşmesine zemin hazırlıyor.
***
Savaş suçlarından yargılanması gereken Netanyahu’nun Amerikan Kongresi’nde, BM Genel Kurulu’nda alkışlanmasının arka planında bu sistem var. İsrail’in katliamlarına sessiz kalan liderlerin Rusya’yı kınamasında da.
***
Birleşmiş Milletler’e ve Lahey Adalet Divanı’na bakmak dahi bu uluslararası ikiyüzlülüğü teşhir etmeye yeter. Bütün işgaller, saldırılar, katliamlar “uluslararası hukukun verdiği haklar” kılıfı altında gerçekleştiriliyor.
***
Ukrayna savaşında uluslararası hukuku dillerinden düşürmeyen ülkelerin İsrail’in Gazze ve Lübnan’a yönelik saldırılarına destek vermesi bundan.
***
Ukrayna, Gazze, Yemen, Suriye… Gücü ve yetkisini “uluslararası düzen”den hegemon güçler yakıp yıkmaya devam edecekler. Bunu yaparlarken de demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları gibi kavramları dillerinden düşürmeyecekler.
***
Dünya büyük bir alt üst oluşun içerisinde. Güç mücadeleleri, paylaşım, hegemonya kavgası şiddetleniyor. Nükleer tehditler, hibrit savaşlar, saldırı ve işgaller derinleşiyor. Belirli kurallara göre hareket edildiği iddia edilen “uluslararası sistem” her tarafından su alıyor. Düzenin değil zorbalığın hakim olduğu bu yeni iklimde çelişkiler keskinleşiyor.
***
Egemenlerin kendi zorbaşlıklarını hayata geçirmek için kullandığı bu “uluslararası köhne düzen”in yok edilip ortadan kaldırılmasından, halkların yararına bir düzen kurmaktan başka kurtuluş yok. Bu egemenlerin düzeni, böyle olmaya devam ettikçe de zorbalar dilediklerini, diledikleri şeyi yapmakta bir beis görmeyeceklerdir. Tam da bu yüzden İsrail Gazze’yi, Lübnan’ı, Suriye’yi, Irak’ı vurabiliyor.