Geçtiğimiz hafta boyunca devam eden Dünya Karşılaştırmalı Eğitim Konseyi 14. Kongresi’nde farklı başlıklar altında paneller yapılırken, eğitimin savaş ve barış ile ilişkisi de tartışılanlar arasındaydı. Sabancı Üniversitesi’nden Haydar Darıcı, Birzeit Üniversitesi’nden İbrahim Makkawi ve Amsterdam Üniversitesi’nden Mario Novelli’nin katıldığı panelde önemli tartışmalar yer aldı.
Darıcı, “Şiddet ve Özgürlük: Kürt Çocuklarının Siyaseti” başlıklı çalışmasında 2000’li yıllarda Kürt çocuklarının Türkiye’de devlet tarafından bir tehdit olarak algılanırken, Kürt hareketi tarafından ise travma geçirdiklerinin düşünüldüğünü ifade etti. Zorunlu göç sebebiyle 90’lı yıllardan sonra Kürt çocukların politik bir vaka olarak Türkiye’nin gündemine girdiğini söyleyen Darıcı, Kürt toplumunda nasıl bir çocukluk geçirildiğini ve çocukların rol aldığı sokak siyesetinin dinamiklerini anlamlandırabilmek için Adana’da bir saha çalışması gerçekleştirdiğini kaydetti.
Darıcı, çocukluğun ve çocukluk deneyiminin zamana ve mekana göre değişebildiğini söylerken, konuşmasında zorunlu göç, aile içi iktidar ilişkileri, şiddetin bu çocukluk deneyimi üzerindeki etkilerine değindi. Darıcı’nın çalışmasında ortaya çıkan bulgulara göre çocukların genelde çalıştığı ve ailenin ekonomik gücü haline geldiği görülürken, Darıcı bunun sebebinin göç eden ailelerin Kürtçe bilmemesi ve vasıflı olarak çalışamamaları olduğunu söyledi. Darıcı göçmek zorunda kalan ailelerin çocuklarına zorunlu göç deneyimlerini anlatmaları nedeniyle çocukların da zorunlu göçü bizzat yaşamamalarına rağmen kendi hikayeleriymiş gibi anlattığını ifade ederken şöyle konuştu: “Böylece bu hikayeleri anlatmak, aslında kendi yaşadıkları şiddeti ve zorlukları anlatmak için bir araç haline geliyor. Onlar için çocukluk, seslerinin duyulması ve pek çok sorun yaşamakla özdeşleşiyor. Seslerini duyurmak için de hem ailelerinin, hem çevrelerinin, hem de kendi kendilerine uyguladıkları şiddeti sokakta, dış güçlere, polise göstererek şehre adapte olmaya çalışıyorlar. Kendi gördükleri şiddeti uygulamak, onlar için boyun eğmemenin ve kendilerine ait olanı korumanın tek yolu.”
Filistin sorunu üzerine yaptığı eğitim çalışmalarıyla bilinen İbrahim Makkawi ise konuşmasında siyonist yaklaşımın İsrail’i nasıl demokratik bir devletmiş gibi gösterdiğine vurgu yaptı. İsrail hükümetinin Filistinlilerin eğitimine nasıl müdahale ettiğine ilişkin bilgiler sunan Makkawi şöyle konuştu: “Eğitim sisteminde İsrail kontrolünün amacı Filistinli öğrencilerin ulusal kimlik oluşturmasını önlemek, eğitimli seçkin Filistinlileri de kendi sistemlerine entegre etmek. Okul kitaplarını hazırlayan İsrail Eğitim Bakanlığı’nın Arap ve Filistin tarihine dair bilgi vermemesi de öğrencilerin bu konulara yabancı kalmalarını ve bilgi edinememelerini amaçlıyor. Öğretmenler de İsrail devletinin baskısı altında olduğu için bu kısıtlı müfredatın dışına çıkamıyorlar. Tüm bunlar Filistinli çocukların eğitime önem vermemesine ve ulusal kimliklerini ancak okul dışında oluşturabileceklerini düşünmelerine yol açıyor. Onlar için eğitim sadece diploma almaktan ibaret oluyor ve okula ilgileri neredeyse bitiyor.”