İslâm’ı beş ve imanı altı maddeye bağlamak geleneksel anlayışın ilmihalci yaklaşımıyla uyumlu bir sıralamadır. Ancak bu belirlemede mezhepçi önyargılar, kelâmî çıkarımlar, yönetsel ayrışmalar, siyasal rekabetler ve etnik bölünmeler etkili olmuştur. Kur’an bile bunların çerçevesinde ele alınmıştır. Geçmiş zamanda amentüye dönüştürülmüş maddelerin sıralama ve içerik yönünden eleştirel biçimde ele alınmaması veya eleştirel yaklaşanların küfürle suçlanmaları pekçok çabayı dar alana hapsetmiştir.
Dinde tekelci bir anlayışı savunan ve uygulayan, adı konulmamış bir engizisyon kurarak farklılıkları kendi zaviyesinden belirleyen zihniyetlere “Kur’an, temel lügatlar,[1] toplumsal ve tarihsel bağlam ve karşılaştırmalı okumalar” ile karşı koymak gerekir. Yoksa dînî statüko kuranlar anlam tekeli koymayı, farklı yorumları yasaklamayı, Peygamber’i kimseye vermemeyi bırakmayacaklar; Tanrı’ya kendilerinin konsey başkanıymış gibi davranmaktan vazgeçmeyecekler.
İslâm’ın beş şartını doğru anlamak için makâsıd-ı şeri’a[2] geleneğinden beslenerek yeni üretimler yapmak gerekir. Aşağıda okuyacağınız Kur’an merkezli çalışma bunun mütevâzı bir örneğidir. Kur’an’a göre İslâm’ın “ahlâkî, hukûkî, devrimci, iktisâdi, siyâsî” şartları vardır.
l. İSLÂM’IN AHLÂKÎ ŞARTLARI
- Yaklaşımcı olmak.[3]
- Eşitlikçi olmak.[4]
- Barışçı olmak.[5]
- Güvenilir olmak.[6]
- Devrimci olmak.[7]
- Direnişçi olmak.[8]
- Dayanışmayı ayağa kaldırmak.[9]
- Açlık ve yoksullukla savaşmak.[10]
- Kemikli/omurgalı duruşlu olmak.[11]
- Özü-sözü bir, içi-dışı aynı olmak.[12]
- Akılcı olmak.[13]
- Sanat ve estetiği önemsemek.[14]
- Sürekli verimli, üretken ve yaratıcı olmak.[15]
- Mülkiyet hırsı, biriktirme, zenginleşme tutkusu yerine cömertliği seçmek.[16]
- Hem gözlemci ve tanık hem de iyi bir örnek olmasıyla çağı içindeki tüm barış ve güven taraftarlarına rol model olmak.[17]
- Örnek alınacak bir karakter sahibi olmak.[18]
- Doğru bilgi, akıl, tecrübe, derinleşme ve analiz ile insanları aydınlatmak.[19]
- Sevgi, acıma ve saygıyı hayatın temeli yapmak.[20]
- Evren ve doğa yasalarıyla uyumlu yaşamak.[21]
- İş yaparken en güzel biçimde yapmak.[22]
- Zor sınavlardan geçmeden gerçek kişiliğin ortaya çıkmayacağını kabul etmek.[23]
- Gerçeğe sadık dostlara yumuşak, gerçeği gizleyen ve karartanlara şiddetli davranmak.[24]
- Eylemleri birilerini taklit ederek değil, bilinçli ortaya koymak.[25]
- Sahip olduğumuz yetenekleri uygun biçimde ortaya koyarak varoluşa borcumuzu ödemek.[26]
- Gerçekler karşısında kulağını tıkayan, gözünü kapatan ve kafasını kuma gömenlerle dost olmamak.[27]
- Kendisi muhtaç olsa da başka ihtiyaç sahiplerini kendisine tercih etmek.[28]
- Mutlu olmak için çabalamak.[29]
- Sıradan ve vasıfsız bir kişi olmaktan sıyrılıp vasıflı, kaliteli ve kalifiye bir kimse olmak.[30]
- Aktif, dinamik, hareketli olmak.[31]
- İyi, güzel ve faydalı eylemler sergilemede yarışmak.[32]
- Bedensel özürlüleri aşağılamamak.[33]
- Nerede durduğu belli olmayan kaypak tipleri kendinden uzak tutmak.[34]
ll. İSLÂM’IN HUKÛKÎ ŞARTLARI
- İnanç, inançsızlık ve yaşam biçimlerine karışmamak.[35]
- Sevgi, acıma ve merhamet temellerinde yükselen bir hukuk düzeni kurmak.[36]
- Özgürlükçü olmak.[37]
- Kölelliğe karşı olmak.[38]
- Geleneğe dönüşmüş olan yaşam biçimlerine insanlar istemediği sürece karışmamak.[39]
- Tanrı’ya yaklaştırdığına inanılan şeylerde kişilere özgürlük tanımak.[40]
- Vicdânî ve felsefi kabullerde kişileri özgür bırakmak.[41]
- 8. Doğruyu kanıtları inceleyerek, vicdânî yasalarla uyumlu hareket ederek ve ilkeli duruş ortaya koyarak bulmak.[42]
- Aileleri bölmemek.[43]
- Durması gerektiği yerde durmayan, olması gereken yerde olmayan, sınırı çiğneyen, öfkesini kontrol etmeyen, dengeli davranış sergilemeyen, zarar veren ve saygısızlık içeren davranış sahipleriyle mücadele etmek.[44]
- Vicdan, sağduyu ve hukuku hakem yapmak.[45]
- Cinsel ilişkide izin almadan sınırı geçmemek.[46]
- Sadece adil kararlara uymak.[47]
- Anne, baba, kardeş, akraba, yoldaş, bölgedaş, vatandaş, dindaş, mezheptaş, fikirdaş, partidaş gibi yakınlıklar nedeniyle adâleti görmezden gelmemek.[48]
- Düşmanına bile hukûkî eşitlik sağlamak.[49]
- Gençliğe henüz adım atmış bakire kızları evlenmeye zorlamamak.[50]
- Baskıcı ve gerçekleri halktan saklayan güç sahiplerini güvene alan her türlü hukuksal zırhı delmek.[51]
- Yolsuzluk yapan, eksik ölçen, az tartan, hileli satış yapan, ihaleye fesat karıştıran, alım satımda yalan beyanda bulunan, haksızlık ve yalancılık için haklılık ve gerçeklik yemini eden kimse ve düzenlerle mücadele etmek.[52]
- Hak etmediği ne varsa sanki hakkıymış gibi davranan, açgözlülükle yiyip yutan, kendine yasak olanı kitabına uydurarak yiyen tiplerle mücadele etmek.[53]
- Hiçbir din zorlayarak/zorbalıkla kabul ettirilemez.[54]
- İnançlara saygı duymak.[55]
- Tüm dini tapınak/ibadethânelere saygılı davranmak.[56]
- Tanrı’ya inanıp inanmama konusunda insanlara özgürlük tanımak.[57]
III. İSLAM’IN DEVRİMCİ ŞARTLARI
- Evrende diyalektiğin olduğunu kabul etmek.[58]
- Cahiliye düzenini tüm genetik kodlarıyla tanımak.[59]
- Diriliş, uyanış ve bilinçlenme sürecini başlatmak.[60]
- Direniş ve dayanışma ruhuyla hareket etmek.[61]
- Örgütlü mücadele yürütmek.[62]
- Kamuoyu oluşturmak.[63]
- Sürekli mücadele etmek.[64]
- Mitingler yapıp toplantılar düzenlemek ve platformlar kurmak.[65]
- İnsanlara ulaşmak, merkezden çevreye yayılmak, dinamik ilişkiler ağı oluşturmak.[66]
- Direnişe geçerek zulme karşı isyanı başlatmak.[67]
- Ezenler ve onların yamağı olan ezikler ile çatışmak.[68]
- Yeni destekler ile mücadele gücü toplamak.[69]
- Zulme hizmet etmiş alt ile üstü, burjuva ile yoksulu, yöneten ile yönetileni, ezen ile ezilenin konumlarını değiştirmek.[70]
- Toplumu ezilmekten kurtarmak için topluma önderlik yapan devrimcileri toplumun önderleri yapmak.[71]
- Barış yurdu kurmak.[72]
- Ümmet-i vâhideyi gerçekleştirmek.[73]
- Cenneti kurmak.[74]
IV. İSLÂM’IN İKTİSÂDÎ ŞARTLARI
- Ekonomik kazanç ve gelirlerin sadece zenginler/burjuva arasında dolaşmasına karşı çıkmak.[75]
- Bir (1) verip yedi yüz (700) kazandıran bir ekonomik model üretmek.[76]
- Kişilerin elinde bulunan ihtiyaç fazlası malı, gereğinden fazla büyüyen serveti, ortalama yaşam standardının üstünde çoğalan mülkü ihtiyaç sahiplerine ya hiç geri istememek kaydıyla ya da onlar kendilerini toparladıktan sonra geri almak şartıyla vermek.[77]
- Ekonomik güç ve imkân fazlalığını en yakınımızda olup da ihtiyaç sahibi olanlara ihtiyaç duydukları şeyleri ya tamamen onların mülkiyetine vermek ya mülkiyeti bizde kalarak kullanımını devretmek ya da ihtiyaç karşılandıktan sonra geri almak ve başka ihtiyacı olanlara aynı yöntemle vermek koşuluyla dolaşımda tutmak.[78]
- Emekçi olmak.[79]
- Toplumda zenginler sınıfının (burjuvazi) çıkmasına karşı durmak.[80]
- Baskı ve dayatma yöntemleriyle gerçekleri gizleyip insanların ellerindekine çöken ve insanların sahip olduklarını çirkin metotlarla azaltan ekonomik düzenlerle mücadele etmek.[81]
- Halkın ihtiyaç duyduğu malları yığan ve saklayanlarla mücadele etmek.[82]
- Hesapları kabarmış, taşınır ve taşınmaz mallarıyla ekonomik varlığı iyice şişmiş, servet ve mal obezi olmuş kimseleri üreten sınıfsal sistemle mücadele etmek.[83]
- Bireysel servet tepesi oluşturan, sermâye ve mal tepeleri oluşturarak sınıflaşma gerçekleştiren düzenle savaşmak.[84]
- Hortumlarından/çaldıklarından hesapsızca harcayan kimselerle mücadele etmek.[85]
- Kendisinde olup da ihtiyaç sahibinde olmayan şeyleri hiçbir karşılık beklemeden paylaşmak.[86]
- Yoksulluğu yok etmek amacıyla zenginin yoksula yakınlaşması ve sınıf farkının azalması için zenginin malından yoksula hak ayırmak.[87]
- Denge ve oranı eşitliğe dikkat ederek ayağa kaldırmak.[88]
- Herkese hak ettiği oranı vermek.[89]
- Paylaşım ve dağıtımda hiçkimseye hak etmediği hiçbir şeyi vermemek. Hak edilen neyse ve ne kadarsa onu kesinlikle vermek.[90]
- Toplumsal kazançtan payına düşene razı olmak.[91]
- İhtiyaç sahibine ihtiyaç duyduğu şeyi hiçbir karşılık beklemeden vermek.[92]
- El açmak zorunda kalan, yoksulluğunu dillendirmek mecburiyetinde olan herkesi ayrımsız, ayrıcalıksız ve kayırmadan içinde bulunduğu durumdan çıkartmak.[93]
- Özgür biçimde malı ve servetinden ihtiyaç sahiplerine vermek.[94]
- Erkeklerin evlenmek istediği kadınlara sadece onlara özel olması kaydıyla karşılıksız ve gönül rızasıyla mal veya para vermesi.[95]
- Cimrilikten kaçınmak.[96]
- İhtiyacını açıkça belirten veya bir şey verilmesi için yakınınızda durup da açıkça isteyemeyen kimselerin ihtiyacını gidermek.[97]
- Yoksulun dilenmek zorunda kalmışını dilenmekten kurtarmak.[98]
- Bir işte ücretli çalışmasına rağmen acınacak durumda olan, zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamayan ve hiçbir mal varlığı bulunmayan yoksulu içindeki durumdan çıkarmak.[99]
- Yalvararak boyun eğen, acınası bir durumla itaat eden, ölmemek için bedeni dâhil her şeyini teslim eden yoksulu içinde bulunduğu durumdan kurtarmak.[100]
- Ailesini geçindirmek için harcayacak bir şey bulamayan, ailenin nafakasını azaltmak zorunda kalan, azın azıyla yaşamaya çalışan, darda kalan, parası/malı temel ihtiyaçlarını karşılayacak yeterli orana sahip olmayan, geçimine yetecek miktarda imkâna ulaşamayan kimseleri içinde oldukları durumdan kurtarmak.[101]
- Zenginleşme, biriktirme, çoğalma yarışına girmemek.[102]
- İnsanların malını kandırarak, soyarak, değerini düşürerek, hukuk ve etik kurallarını hiçe sayarak yemeye kalkan düzen ve sahipleriyle mücadele etmek.[103]
V. İSLÂM’IN SİYÂSÎ ŞARTLARI
- Bütün dengeleri bozan; güzellik, iyilik, affedicilik, acıma, koruma ve yakınlığı kaldıran kişi ve yönetimlerle mücadele etmek.[104]
- Üretilen devlet sembolleri üzerinden özgürlük, inanç, düşünce, yaşam biçimi, toplumsal düzen anlayışları tekeli kuran yaklaşımlara karşı çıkmak.[105]
- Ezilen, altta kalan ve yoksullaşan sınıfların derin bir vadi ortasında yaktığı ateş çemberi içinde kalmış olan baskıcı ve yağmacı zalimlerin ateşine odun atmak.[106]
- İnsanların ümitlerini kıran, hayallerini boğan eşitsizlik, sınıflaşma, kölelik, cinsiyetçilik, kavmiyetçilik gibi kötülüklere karşı mücadeleden hiç vazgeçmemek. Bu nedenle sürekli iyi günlerin geleceği müjdesiyle insanları motive etmek.[107]
- Kötülük yapanları başlarına gelecek kötü günler konusunda uyarmak.[108]
- İdeoloji, yaşam biçimi dayatan; özgürlükleri kısıtlayan, demir yumrukla yöneten yönetim sistemlerini devirmek.[109]
- Siyasal ve hukuksal güçlerin, tek bir güç merkezinde birikmesine karşı çıkmak ve bu güçlerin farklı merkezlere dağıtılmasını sağlamak.[110]
- Hiç kimseye ve hiçbir kuruma her şeyi bilen, gören, kuşatan ve kontrol eden bir yetki vermemek.[111]
- Halkın ve ülkenin yönetimini bir kişiye vermemek.[112]
- Anlam derinliği ve inceliğine, olayların arka plân analizlerine, görülenlerin görülemeyen yönlerini kavrama gücüne sahip olmak.[113]
- İnsanların renk ve dil farklılığını Tanrı’nın işaretleri görmek.[114]
- Her türlü farklılığı kendi gerçekliği içinde kabul etmek.[115]
- Kendini kimsenin malı olarak görmemek.[116]
- Silahları gömen barış açılımı yapmak.[117]
- Kimseyi yeri ve yurdundan sürmemek.[118]
- Herkesin güven içinde yaşadığı bir yurt kurmak.[119]
- Güzel sözler ve verimli toprakların olduğu, lezzetli yemekleri ve güzel kokuları olan, temiz suları ve yasal kazançları bulunan; onurlu kimselerden oluşan bir yurt kurmak.[120]
- Kendini hesap sorulamaz, dokunulamaz, erişilemez ve ulaşılamaz yapanlara karşı mücadele etmek.[121]
- Farklılıklarımızla birlikte yaşamanın yol ve yöntemini bulmak.[122]
- Toplumdan çaldıklarını hesapsızca harcayan, harcarken sınır tanımayan; kimseye hesap vermeden savuran kimselerle mücadele etmek.[123]
- Zulümler karşısında susan pasif zalim olmamak.[124]
- Makamlara hak edenleri getirmek.[125]
- Baskı, dayatma, karartma yöntemleriyle ideoloji, inanç, inançsızlık, yaşam biçimi ve algı yerleştirmek isteyen yönetimlere direnen ezilenleri desteklemek.[126]
- Her türlü yönetim makamı ve gücünü hesap vermeye zorlamak.[127]
- Barış için eyleme geçmek.[128]
- Yönetimde kararları ilgililer, uzmanlar ve muhataplar ile birlikte almak; ortak akılla iş yapmak.[129]
- Yalandan hoşlanan, rüşvet yiyen, her türlü yiyiciliği yapan yöneticilerle mücadele etmek.[130]
- Yönetim makamlarındaki herkesi tartışılabilir, sorgulanabilir, görevden alınabilir ve değiştirilebilir konumda tutmak.[131]
- Yönetimlerin “Siz sürüsünüz, ben çobanım, sizi güderim, siz de ıslığım ve kavalımın sesine göre hareket edersiniz.” anlamındaki sözleriyle halkı sürü yerine koymasına “Bizi dinlemek zorundasın, bizimle sorunları tartışmalısın; ne sen çobansın ne de biz senin sürünüz.” diyerek karşı çıkmak.[132]
- “Astığım astık, kestiğim kestik; çaldığım düdük, oyarım da soyarım da, kimseye hesap vermem; hukuk tanımam; işime geleni yapar, gelmeyeni görmem.” anlamındaki söz ve eylemlerle elindeki makam ve görev gücüne dayanarak başımızda boza pişirmeye kalkanlara haddini bildirmek; tepemizde satır sallanmasına karşı başkaldırmak.[133]
- Barış ve güven ortamına çağırarak insanların şereflerini yükseltmek.[134]
- Zorbalık yapanlara karşı mücadele etmek.[135]
- Birbirinden farklı inanç, ideoloji, dil, yaşam biçimi ve hukuk düzenini herkesi kapsayacak üst kimlik ve platformda bir araya getirmek.[136]
- Sermayeye tapan, çıkarları peşinde koşan, mülkiyeti putlaştıran ve verdikleri sözlerden dönenler ile mücadele etmek.[137]
- Her türlü haksılığa karşı protest duruş sergilemek.[138]
- Siyasal ve ekonomik güç ilişkilerini kamunun çıkarlarına göre ayarlamak.[139]
- Torpilcilikle savaşmak.[140]
- Sahip olduğu servet ve makamın gücüne dayanarak büyüklenen, kendi hesabına gelen emirler yağdırıp yasaklar koyan, kanunlar çıkarıp yönetmelikler değiştirenler ile mücadele etmek.[141]
- Zenginlik, kariyer, makam ve konfor şımarıklığı sergileyenler ile mücadele etmek.[142]
- Nimet ve imkânlardan mahrum olan, özgür seçim yapma fırsatı elinden alınan, iyilik ve mutluluk kendisine çok görülen kimselere ihtiyaç duydukları alanda karşılıksız iyilik yapmak.[143]
- Kimsesiz, sahipsiz, yerinden yurdundan koparılmış, hiçbir koruyanı olmayan, içli ve acılı bir yalnızlık içine düşen ve eşine kavuşamayanlara sahip çıkmak.[144]
- Yolu açılmayan, yol bulamayan, yol alamayan, yolu görünmeyen, yolu kesilen, yoldan çevrilen, yolunu kaybeden, yoldan dönemeyen, yolda kalan, yolsuzluğa bulaştırılan, yoluna taş konan, yollu yapılan, yoldaş edinemeyen, bir yola hapsedilen kimselere yardım etmek.[145]
- Sevdiğine ve evine gitmesi engellenen, özgürlüğü çalınan, yaban ellerde unutulan, sokakta yaşayan, rehin alınan, zorla borçlandırılan, mülteci/sığınmacı durumuna düşürülen, tecavüze uğrayan, mafyanın emrinde çalıştırılan, her türlü varlığı tehdit altında olan kimselere destek olmak.[146]
- Yeterlilik, yetenek, bilgi ve donanımı olmasına rağmen kapılar yüzüne kapatılana kapılar açmak.[147]
- Bebekken gömülen, satılan, borç karşılığında kullanılan, kocasını başka kadınlarla paylaşmak zorunda kalan, kocası ölünce birinin üzerine attığı özel eşya ile onun malı olan, “Anam/bacım gibisin.” denilince kocasına bağlı bir köle durumuna düşürülen, mirastan ya yararlandırılmayan ya da eksik faydalandırılan kadına/kıza sahip çıkmak.[148]
- Yeryüzünün tüm ezilenlerine din, mezhep, tercih, ideoloji ayrımı yapmadan sahip çıkmak.[149]
- Ezenlerle işbirliği yapan ezilen işbirlikçilerle mücadele etmek.[150]
- Kamu malını kendi başına veya yandaşı, akrabası ve taraftarları ile birlikte yiyenlerden hesap sormak.[151]
- Zenginlik, kariyer, makam ve konfor şımarıklığı sergileyip toplumsal sözleşmeye uymayanlardan hesap sormak.[152]
- Kalemini satan aydın sınıfıyla mücadele etmek.[153]
- Korku üzerinden din inşa eden, cehennem ve günah tehditleriyle dindârlık üreten zihniyetle mücadele etmek.[154]
- Toplumu ritüellerle uğraştırarak hem egemen siyasal sistemlerin devamını sağlayan hem de halkı egemenlerin verdikleriyle yetinmeye alıştıran tapınak görevlileriyle mücadele etmek.[155]
- Vicdânî değer, işaret, belge ve kanıtlar taşımasıyla insanlığın iyiliğine olan yasaları kariyer, konfor, makam ve zenginlik elde etmek için görmezden gelenlerle mücadele etmek.[156]
- Üst sınıfların sömürü düzenine karşı isyan etmek.[157]
- Servet ve sermaye tekeli kuran düzenlere ve bu düzenleri ayakta tutanlara karşı başkaldırmak.[158]
- Kendini bulunmaz Hint kumaşı zannederek topluma tepeden bakanlara aynı biçimde davranmak.[159]
- Allah, Kur’an; enbiyâ, evliyâ, asfiyâ; din, iman; hizmet, dâvâ; vatan, millet, bayrak, ata, kutsal toprak, yüce kan; üçler, beşler, yediler, kırklar, Hızır gibi kelimelerin arkasına sığınarak psikolojik, siyasal, toplumsal ve ekonomik sömürü düzeni kuranlarla mücadele etmek.[160]
- Yetki ve mevkisini kullanarak hırsızlık yapanların bireysel ve sosyal kaynaklarını güç kullanarak yok etmek; onları saygınlık makamlarından indirmek.[161]
- Bilerek ve isteyerek gerçeği gizleyenlerle mücadele etmek.[162]
- Büyüklenen ve sınıflaşanlar; kast ilişkisi ve sınıfsal düzeni savunanlar; kavmini kutsayanlar; erkek egemen toplumu savunanlar, siyasal ve ekonomik mülkiyet eşitsizliğini hayatın doğalı sayanlar ile mücadele etmek.[163]
- İnsanı tahmin etmediği yer ve beklemediği zamanda zora sokan fırsatçı, yalancı, talancı ve zarar verici tipler ile mücadele etmek.[164]
- Vicdânî değerlerden şaşkın biçimde kaçıp aptalca tuzaklara düşen tipten uzak durmak.[165]
- Belge, bilgi ve delile rağmen eğriyi seçen tiplerle mücadele etmek.[166]
- Kurgulattığı yalanlar ile insanları kandıran, aklı karıştıran haberler üretenlerle mücadele etmek.[167]
- Bilinçli eylem sahiplerinden rahatsız olanların karşısında olmak.[168]
- Toplumda gelecek kaygısı ve güvenlik endişesi uyandırarak kendine itaat eden tipler üreten yönetim, sistem ve kişiyle mücadele etmek.[169]
- Gösterilenleri maymun gibi taklit eden ve söylenenleri papağan gibi tekrarlayan tiplerin üretilmesi için çabalayan yönetim anlayışıyla mücadele etmek.[170]
- Cinsiyet, kavmiyet ve mülkiyet sınıflaşması üreten kişilerle mücadele etmek.[171]
- Vicdansız, hukuksuz, adâletsiz ve zorba eylemlerini kendini Tanrı’nın veya dinin hizmetinde göstererek yumuşatmaya çalışan tiplerle mücadele etmek.[172]
- Baskı yaparak insanları aşağılayan, herkesi kendine zorla boyun eğdiren zorba, zorbalık ve zorba sistemle mücadele etmek.[173]
- Hiç bitmeyecek bir iktidar ve güç için çabalayan kimseyle mücadele etmek.[174]
- (İncil’den bir ekleme) Tapınak, dinsel hiyerarşi, ritüel, kostüm, mezhep ile kutsallar dünyası kurup halkı egemen düzenlerin hizmetine girdiren din sınıfıyla mücadele etmek.[175]
- Mücadele yöntemini saldırı olmadığı sürece barışçı ortamda sürdürmek.[176]
- Firavunist yönetim biçimine karşı çıkmak.[177]
V.1. Kur’an’da Firavunist Yönetimin Özellikleri yahut Firavunizm
- a. Kendine akıl verenlerle birlikte gerçekleri baskılayarak ortamı karartır.
- b. Kendine muhtaç hale getirilen, varlığı kendisinin varlığına bağlı olan sürüler üretir.
- c. Din sınıfını kendi bekâsının önemli bir dayanağı görüp onları destekler.
- d. Kariyer ve konfor imkânları dağıtarak taraftarlarına sus payı verir.
- e. Gücünü bürokrasi, yeraltı güçleri ile illegal yapılanmaların desteklediği dindârlar ile ayakta tutar.
- f. Muhalefete dünyayı dar eder.
- g. Yönetim kutsalları üretir ve onlar üzerinden kendine itaat sembolleri var eder.
- h. Tanrı’ya inanır ve kendini onun yeryüzündeki temsilcisi/hizmetkârı kabul eder.
- i. Baskı, dayatma ve zorbalıkları nedeniyle savunduğu inancını kirletir.
ı. Bir kimsenin/topluluğun duygularını kamçılayarak, okşayarak veya onlara gerçek dışı şeyler söyleyerek birey ve toplumu kendine çekmeye çalışır; halk avcılığı, laf ebeliği yaparak halkı aptallaştırır.[178]
[1] Abdülcelil BİLGİN, Kur’ân’daki Deyimler ve Zemahşerî’nin Keşşâf’ı, Ankara Okulu Yayınları, Ankara, 2008; Ferit DEVELLİĞOLU, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Luğat, 14. Baskı, Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara, 1997; EBÛ HAYYAN EL-ENDÜLÜSÎ, Kur’ân Lügati (Tuhfetu’l-Erîb Bimâ Fi’l-Qurâni Mine’l-Ğarîb), Çeviren: Enes Selam, İşaret Yayınları, İstanbul, 2019; EBÛ HİLÂL EL-ASKERÎ, El Furûq fi’l-Luğa, İşaret Yayınları, Çeviren: Veysel Akdoğan, 3. Baskı, İstanbul, 2017; EZ-ZEMAHŞERİ, Mahmud, el-Keşşâf, Ekin Yayınları, İstanbul, 2016; İSMAİL HAKKI BURSEVÎ, Kelimeler Arasındaki Farklar (Kitâbu’l-Furûg), Çeviren: Ömer Aydın, 2. Baskı, İşaret Yayınları, İstanbul, 2016; KUBBEALTI LUGATI, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, 3 Cilt, 2. Baskı, İstanbul, 2006; Georges LABİCA-Gérard BENSUSSAN, Marksizm Sözlüğü, Çeviren: Volkan Yalçıntoklu, Yordam Kitap, İstanbul, 2016; MUHAMMED ESED, Kur’an Kavramları, Çevirenler: Ömer Aydın-Ertuğrul Özalp, İşaret Yayınları, İstanbul, 2016; MUKATİL BİN SÜLEYMAN, el-Eşbâh ve’n-Nezâir fi’l-Qur’âni’l-Kerîm (Kur’ân Terimleri Sözlüğü), Çeviren: M. Beşir Eryarsoy, İşaret Yayınları, İstanbul, 2004; MÜSTECÂBÎ-ZÂDE İSMET, Lafızlar Arasındaki Farklar, Hazırlayan: Ömer Zülfe, İşaret Yayınları, İstanbul, 2011; Mehmet OKUYAN, Kur’ân Sözlüğü, Düşün Yayıncılık, İstanbul, 2019; Ömer ÖZSOY, İlhami GÜLER, Konularına Göre Kur’ân, Fecr Yayınları, Ankara, 2009; Yaşar Nuri ÖZTÜRK, Kur’ân’ın Temel Kavramları, Yeni Boyut Yayınları, 21. Baskı, İstanbul, 2001; John PENRİCE, Kur’ân Sözlüğü, Çeviren: Ömer Aydın, İşaret Yayınları, İstanbul, 2010; RÂĞIP EL-İSFEHÂNÎ, el-Müfredât, Çeviren ve Notlandıran: Yusuf Türker, Pınar Yayınları, İstanbul, 2007; Mevlût SARI, Mevârîd, İpek Yayınları, İstanbul, 1982; SEYİD ŞERİF CÜRCÂNÎ, Ta’rîfât, Litera Yayıncılık, Tercüme: AbdülazizMecdi Torun, 2. Baskı, İstanbul, 2020; Mehmet Yaşar SOYALAN, Vahyin Dili ve Terimleri, İşaret Yayınları, İstanbul, 2017; Hakkı YILMAZ, Kur’an’daki Önemli Sözcük ve Kavramlar, Nergiz Yayınları, İstanbul, 2017. Ayrıca Lisânu’l-Arab, Tacu’l-Arûs, Kâmusu’l-Muhît ve Misbâhu’l-Munîr.
[2] MAKÂSID-I ŞERİ’A: Hukuk uygularken, karar verirken sözün lafzî/literal anlamına göre değil koşullar, bağlam ve amacı dikkate alarak kararlar vermektir. Tıpkı Halife Ömer’in müellefe-i kulûb denilen ve yumuşatılarak düşmanlığı azaltılması istenen azılı düşmanlara âyet olmasına rağmen ödeneği kesmesi gibi.
[3] Bakara, 196.
[4] İnfitar, 7.
[5] Âl-i İmrân, 102.
[6] Şuarâ, 107.
[7] Kasas, 5.
[8] Bakara, 45.
[9] Bakara, 45.
[10] Bakara, 183.
[11] Kalem, 4.
[12] En’am, 115.
[13] Bakara, 44.
[14] Âl-i İmrân, 6; Bakara, 117.
[15] Rahman, 29.
[16] Hâkka, 40.
[17] Bakara, 143
[18] Ahzab, 21.
[19] Ahzab, 46.
[20] Enbiya, 107.
[21] Kamer, 49.
[22] Mü’minûn, 14/Allâhu ahsenü’l-hâligîyn(e)
[23] Beled, 4/Legad halagne’l-insâne fî kebed(in)
[24] Fetih, 29/Muhammedun rasûlu’l-lâh(i) ve’l-lezîne me’a-hû eşiddâ(u) ‘ale’l-kuffâr(i) ruhamâ(u) beyne-hum
[25] Yunus, 4.
[26] Tövbe, 29/Dîni’l-haggi
[27] İbrâhîm, 13/Ve gâle’l-lezîne keferû li-rusuli-him le-nuhricenne-kum min ‘arzi-nâ ev le-te’ûdunne fî milleti-nâ fe evhâ iley-him rabbu-hum le-nuhlikenne’z-zâlimîyn(e).
[28] Haşir, 9/Ûtû ve yu’sirûn(e) ‘alâ enfusi-him
[29] Bakara, 148/Festebigu’l-hayrât(i)
[30] Bakara, 148/Festebigu’l-hayrât(i)
[31] Bakara, 148/Festebigu’l-hayrât(i)
[32] Bakara, 148/Festebigu’l-hayrât(i)
[33] Abese 1-2/‘Abese ve tevellâ en câehu’l-a’mâ
[34] Tövbe, 77, 101.
[35] Kâfirûn, 1-6.
[36] Nahl, 123/Millete ibrâhîm(e)
[37] Beled, 13.
[38] A’raf, 157/Ve yeza’u ‘an-hum isra-hum ve’l-ağlâl(e)
[39] Kâfirûn sûresi.
[40] Kâfirûn sûresi.
[41] Kâfirûn sûresi.
[42] Nahl, 16/Ve alâmât(in) ve bi’n-necmi hum yehtedûn(e)
[43] Bakara, 246/Gâlû ve mâ le-nâ ellâ nugâtile fî-sebîli’l-lâh(i) ve gad uhric-nâ min diyâri-nâ ve ebnâi-nâ
[44] Nahl, 90/İnne’l-lâhe ye’muru bi’l-‘adl(i) ve’l-ihsân(i) ve îtâ(i) zi’l-gurbâ ve yenhâ ‘ani’l-fahşâ(i) ve’l-münker(i) ve’l-bağy(i) ye’izu-kum le’alle-kum tezekkerûn(e)
[45] Nisâ, 59/Zâlike hayrun ve ahsenu te’vîlen
[46] Meryem, 20/Gâlet ennâ yekûnu lîy ğulâmun ve lem-yemsesnîy beşerun ve lem-yeku bağy(en)
[47] Nisâ, 58/İnne’l-lâhe ye’muru-kum en tueddu’l-emânâti ilâ ehli-he ve izâ hakem-tüm beyne’n-nâsi en tahkumû bi’l-‘adl(i)
[48] Tövbe, 23/Yâ eyyühe’l-lezîne âmenû lâ tettehizû âbâe-kum ve ihvâne-kum evliyâe inistehabbû’l-küfre ‘ale’l-îmâni ve men yetevelle-hum min-kum fe-ulâike humu’z-zâlimûn(e)
[49] Mâide, 8/Yâ eyyühe’l-lezîne âmenû kûnû gavvâmîyne li’l-lâhi şühedâe bi’l-gısdi ve lâ-yecrimenne-kum şeneânu gavmin ‘alâ ellâ ta’dilû i’dilû hüve ağrebû li’t-tagvâ ve’t-tegu’l-lâh(e)
[50] Nur, 33/Ve lâ-tukrihû feteyâti-kum ‘ale’l-biğâi
[51] İnfitâr, 17-19/Ve mâ edrâke mâ yevmu’d-dîn(i) summe mâ edrâke mâ yevmu’d-dîn(i) yevme lâ-temliku nefsun li-nefsin şey(en) ve’l-emru yevme izin li’l-lâh(i)
[52] Mutaffifîn 1/Veyl(ün) li’l-mutaffifîn
[53] Mâide, 42/Ekkâlûne li’s-suht(i)
[54] Bakara, 256.
[55] Ankebut, 46.
[56] Hac, 40.
[57] Kehf, 29.
[58] Nebe, 8/Ve haleg-nâ-kum ezvâcen
[59] Hûd, 46/İnnî e’ğizu-ke en-tekûne mine’l-câhilîyn(e)
[60] Lokman, 28.
[61] Bakara, 153-157/Yâ eyyuhe’l-leżîne âmenû’s-te’înû bi’s-sabri ve’s-salât(i) inna’l-lâhe me’a’s-sâbirîn(e) ve lâ te’kûlû limen yugtelu fî sebîli’l-lâhi emvât(un) bel ahyâun velâkin lâ teş’urûn(e) velenebluvenne-kum bişey’in mine’l-ḣavfi vel cû’i venagsin mine’l-emvâli ve’l-enfusi ve’-semerât(i) ve beşşiri’s sâbirîn(e) elleżîne iżâ esâbet-hum musîbetun gâlû innâ li’l-lâhi ve innâ ileyhi râci’ûn(e) ulâ-ike ‘aley-him salevâtun min rabbi-him ve rahme(tun) ve ulâ-ike humu’l-muhtedûn(e)
[62] Şûrâ, 39/Vellezîyne izâ esâbe-humu’l-bağyu hum yentesirûn(e)
[63] Sebe, 12.
[64] Hûd, 116/Fe-levlâ kâne mine’l-gurûni min gabli-kum ulû bagiyyetin yenhevne ‘ani’l-fesâdi’l-arz(i)
[65] Haşir, 2.
[66] Tövbe, 46.
[67] Kıyamet, 1.
[68] Abese, 33.
[69] Tâhâ, 102.
[70] Ankebût, 14.
[71] Kasas, 5/Ellezîne’s tuz’ifû fi’l-‘arzi ve nec’ale-hum eimmeten
[72] Yunus, 25/Va’l-lâhu yed’û ilâ dâri’s-selâm(i) ve yehdî men yeşâu ilâ sirâtin mustagîm(in)
[73] Enbiyâ, 92/Ümme(h/ten) vâhide(h/ten)
[74] Bakara, 221/Va’l-lâhu yed’û ile’l-cenne(h/ti)
[75] Haşir, 7/Lâ yekûne dûleten beyne’l-ağniyâ(i) min-kum
[76] Bakara, 261.
[77] Bakara, 43/Âtu’z-zekât(e)
[78] Nahl, 90/Îtâi zi’l-gurbâ
[79] Âl-i İmrân, 195/Festecâbe le-hum rabbu-hum ennî lâ uzî’u ‘amele ‘âmilin min-kum min zekerin ev unsâ ba’zu-kum min ba’z(in) fe’l-lezîne hâcerû ve uhricû min diyâri-him ve ûzû fî sebîlî ve gâtelû ve gutilû leukeffiranne ‘an-hum seyyiâti-him ve leudhilenne-hum cennâtin tecrî min tahtihe’l-enhâru sevâben min ‘indi’llâh(i) va’lâhu ‘inde-hû husnu’s-sevâb(i)
[80] Haşir, 7/el-ağniyâ(i)
[81] A’raf, 85.
[82] Tövbe, 34/Yeknizûn(e)
[83] A’raf, 60; Mü’minûn, 33/el-mele(u)
[84] Bakara, 275/er-ribâ
[85] Nisa, 6; A’raf, 31/el-müsrifîyn(e)
[86] Bakara, 261, 270/Yunfigûne emvâle-hum
[87] Bakara, 196/Sadaga(tin)
[88] Rahman, 9/Ve egîymu’l-vezne bi’l-gısd(i) ve lâ-tuhsiru’l-mîzân(e)
[89] Mâide, 42/İnne’l-lâhe yuhibbu’l-mugsidîyn(e)
[90] Sa’d, 35/İnne-ke ente’l-vehhâb
[91] Bakara, 202/Ulâike le-hum nasîb(un) mimmâ kesebû
[92] Sa’d, 35/İnne-ke ente’l-vehhâb
[93] Fussilet, 10/Sevâ(en) li’s-sâilîn
[94] Bakara, 148/Festebigu’l-hayrât(i)
[95] Nisâ, 4/Ve âtû’n-nisâe sadugâti-hinne nihle(ten)
[96] Âl-i İmrân, 180/Bahilû-Yebhalûne
[97] Mearic, 25; Duhâ, 10.
[98] Hac, 28/Et’imû’l-bâise’l-fakîr
[99] İsrâ, 26.
[100] İsrâ, 31; En’am, 151.
[101] Bakara, 236/Ve ’ale’l-mugtiri gaderu-hu
[102] Tekâsür 1-2/Elhâkumu’t-tekâsür hattâ zurtumu’l-megâbir
[103] Nisâ 29/Lâ te’kulû emvâle-kum beyne-kum bi’l-bâtıl(i)
[104] Muhammed, 22/Fe hel ‘asey-tum in tevelley-tum en tufsidû fî’l-‘arzi ve tugaddi’û erhâme-kum
[105] Nuh, 23-24.
[106] Bakara 119/Ve lâ-tus’elu ‘an ashâbi’l cahîym(i)
[107] Bakara, 119; Ahzab, 21.
[108] Bakara, 119; Ahzab, 21.
[109] Kasas, 5.
[110] Âl-i İmrân, 140/İn yemses-kum garhun fegad messe’l-gavme garhun misluh(u) ve tilke’l-eyyâmu nudâvilu-hê beyne’n-nâs(i)
[111] Cin, 28/Ehâta bi-mâ ledey-him ve ahsâ kulle şey’in ‘aded(en)
[112] Burûc, 9/Ellezî le-hû mülku’s-semâvâti ve’l-‘arzi va’l-lâhu ‘alâ kulli şey’in şehîd(un)
[113] Bakara, 269/Yu’ti’l-hikmete men yeşâ(u) ve men yu’te’l-hikmete fe gad-ûtiye hayran kesîran ve mâ-yezze’k-keru illâ ulu’l-elbâb(i)
[114] Rum, 22/ Ve min âyâti-hî halgu’s-semâvâti ve’l-arzi vehtilâfu elsineti-kum ve elvâni-kum inne fîy zâlike le-âyâtin li’l-‘âlemîyn(e)
[115] Nahl, 13/Ve mâ zerea le-kum fi’l-arzi muhtelifen elvânu-hû inne fîy zâlike le-âyeten li-gavm(in) yezzekkerûn(e)
[116] Nûr, 42/Ve li’l-lâhi mülkü’s-semâvât(i) ve’l-arz(i)
[117] Fetih, 1/İn-nâ feteh-nâ le-ke fethan mubîyn(en)
[118] Bakara, 246/Gâlû ve mâ le-nâ ellâ nugâtile fî-sebîli’l-lâh(i) ve gad uhric-nâ min diyâri-nâ ve ebnâi-nâ
[119] Tîn, 3/El-beledi’l-emîn(i)
[120] A’raf, 58; Sebe, 15/Belde(tün) dayyibe(tün)
[121] Enbiyâ, 29/Ve men ye-gul min-hum innî ilâhun min dûni-hî fe-zâli-ke neczîy-hi cehenneme kezâlike necziye’z-zâlimîyn(e)
[122] Tövbe, 47/Lev haracû Fîy-kum mâ zâdû-kum illâ habâlen ve lâ-evza’û hilâle-kum yebğûne-kumu’l-fitnet(e)
[123] Yunus, 83/Ve inne fir’avne le’âlin fi’l-‘arzi ve inne-hû le-mine’l-müsrifîyn(e)
[124] Hûd, 113/Ve lâ-terkenû ile’l-lezîne zalemû fe-temesse-kumu’n-nâr(u)
[125] Nisâ, 58/İnne’l-lâhe ye’muru-kum en tueddu’l-emânâti ilâ ehli-he ve izâ hakem-tüm beyne’n-nâsi en tahkumû bi’l-‘adl(i)
[126] Şûrâ, 41/Ve lemeni’n-tesera ba’de zulmi-hî fe-ulâike mâ ‘aley-him min sebîyl(in)
[127] Sa’d, 26/Yâ dâvûdu innâ ceâl-na-ke halîfeten fi’l-arzi feh-kum beyne’n-nâsi bi’l-haggi ve lâ tettebi’i’l-hevâ fe-yuzille-ke ‘an-sebîli’l-lâhi inne’l-lezîyne yezillûne ‘an sebîli’l-lâhi le-hum ‘azâbun şedîdun bi-mâ nesû yemve’l-hisâb(i)
[128] Yunus, 4.
[129] Şûrâ 38/Egâmu’s-salâte ve emru-hum şûrâ beyne-hum
[130] Mâide, 42/Semmâ’ûne li’l-kezibi ekkâlûne li’s-suhti fe in câu-ke feh-kum beyne-hum ev a’ğrız ‘an-hum ve in tu’ğriz ân-hum fe-len yezurrû-ke şey’en ve in hakem-te feh-kum beyne-hum bi’l-gısdi inne’l-lâhe yuhibbu’l-mugsidîyn(e)
[131] Mu’minûn, 116.
[132] Bakara, 104.
[133] Ğaşiye 22/Leste ‘aley-him bi-musaydır
[134] Kâf, 45/Ve-mâ ente ‘aley-him bi-cebbârin fe-zekkir bi’l-gur’âni
[135] Kâf, 45/Ve-mâ ente ‘aley-him bi-cebbârin fe-zekkir bi’l-gur’âni
[136] Bakara, 213; Enbiyâ, 92/Ümme(h/ten) vâhide(h/ten)
[137] Bakara, 62.
[138] Âl-i İmrân, 3/Lâ (hâyır, olamaz, asla)
[139] Zümer, 6/Lehu’l-mülk(ü)
[140] Hûd, 37/Ve lâ-tuhâdıb-nî fi’l-lezîne zalemû
[141] Sebe, 31-33/İstekberû
[142] Sebe, 34/Mutrefû-hê
[143] Bakara, 184/Fe men tatavva’a hayran fe-huve hayrun le-hû
[144] Mâun, 2/Fe zâlike’l-lezî yedu’’u’l-yetîm(e)
[145] İsrâ, 26/İbn-u sebîl
[146] İsrâ, 26/İbn-u sebîl
[147] Mearic, 25/Li’s-sâil(i) ve’l-mahrûm
[148] Resmî mushaf sıralamasına göre dördüncü, nuzul sırasına göre 101. sûre adıdır.
[149] Nisâ, 75/Ve mâ le-kum lâ-tugâtilûne fî sebîli’l-lâhi ve’l-mustaz’afîne mine’r-ricâli ve’n-nisâi ve’l-vildâni’l-lezîne yegûlûne rabbenâ ehric-nâ min hêzi-hi’l-garyeti’z-zâlimi ehlu-hê ve ce’alle-nâ min ledun-ke veliyyen ve ce’alle-nâ min ledun-ke nasîr(an)
[150] Sebe, 31/Yegûlu’l-lezîne’stuz’ifû li’l-lezîne’s-tekberû lev lâ entum le-kunnâ mu’minîn(e)
[151] Ahkâf, 21/İnnî ehâfu ‘aley-kum ‘azâbe yevmin ‘azîm(in)
[152] Vâkı’a, 41-56/Ve ashâbu’ş-şimâli mâ ashâbu’ş-şimâl(i) fî semûm(in) ve hamîm(in) ve zillin min yahmûm(in) lâ bâridin velâ kerîm(in) innehum kânû gable zâlike mutrafîn(e) ve kânû yusirrûne ‘ale’l-hinsi-l’azîm(i) ve kânû yegûlûne e-izâ mitnâ ve kun-nâ turâben ve ’izâmen e-innâ le-meb’ûsûn(e) eve âbâune’l-evvelûn(e) gul inne’l-evvelîne ve’l-âḣirîn(e) lemecmû’ûne ilâ mîgâti yevmin ma’lûm(in) summe inne-kum eyyuhe’d-dâllûne’l-mukezzibûn(e) le-âkilûne min şecerin min zaggûm(in) fe mâli-ûne minhe’l-budûn(e) fe şâribûne ‘aleyhi mine’l-hamîm(i) fe şâribûne şurbe’l-hîm(i) hêzê nuzulu-hum yevme’d-dîn(i)
[153] Tövbe, 31.
[154] Tövbe, 31.
[155] Âl-i İmran, 79.
[156] Mâide, 44/Ve lâ-teşterû bi-âyâtî semenen galîl(en)
[157] Fecr, 21/Kellâ izâ dukketi’l-arzu dekkân dekkân
[158] Tövbe 34/Ve’l-lezîne yenkizûne’z-zehebe ve’l-fizzate ve lâ-yunfigûne-hê
[159] Necm, 32/Fe lâ-tuzekkû enfuse-kum
[160] Fâtır 5/Lâ yeğurranne-kum bi’l-lâhi’l-ğarûr
[161] Mâide, 38/Ve’s-sârigu ve’s-sârigatu fagda’û eydiye-huma
[162] Bakara, 19.
[163] Bakara, 221.
[164] Bakara, 14, 102.
[165] Bakara, 26.
[166] Bakara, 26.
[167] Bakara, 26.
[168] Bakara, 26.
[169] Bakara, 26.
[170] Bakara, 26.
[171] Bakara, 26.
[172] Bakara, 26.
[173] Mâide, 22.
[174] Tâhâ, 120.
[175] İNCİL, Matta, 5: 20.
[176] Ankebut, 46.
[177] Bakara 49-50.
[178] Âl-i İmrân, 11; A’raf 103-104, 106, 109-137; Enfâl 52-54; Yûnus 75-92; Hûd 96-99; İsrâ 102-103; Tâhâ 20-24; Şu’arâ 10-58; Neml 12; Kasas 3-40; Ankebût 39; Sâ’d 12; Ğâfir/Mü’min 23-46; Zuhruf 46-55; Duhân 17-31; Kâf 12; Zâriyât 39-40; Hâkka 9; Müzzemmil 15-16; Nâziât 17-25; Fecr 10.