Türkiye’nin işçi haklarında en kötülerdeki yeri bu yıl da değişmedi. DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu ile Başkan Yardımcısı Atar, ITUC endeksini ILO’da ele aldı.
İşçi sınıfının Türkiye ve dünyada yaşadığı hak ihlalleri ile maruz bırakıldıkları hayati tehditler ITUC Küresel Haklar Endeksi Raporu ile bir kez daha gün yüzüne çıktı.
Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) 2025 Yılı Küresel Haklar Endeksi raporunu yayımladı. Türkiye, bu yıl da işçilerin haklarının güvence altına alınmadığı ve her daha kötüye gittiği ülkeler sınıfında yer aldı. Rapor, dün İsviçre’de Uluslararası Çalışma Örgütü konferansı kapsamında Birleşmiş Milletler Cenevre Ofisi’nde sonuçların anlatıldığı etkinlikte değerlendirildi. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve Genel Başkan Yardımcısı Özkan Atar da toplantıda konuşmalar gerçekleştirdi. Konuşmalarda, Türkiye’nin işçi hakları açısından giderek kötüye giden durumu ele alındı.
Endekste, grev, örgütlenme, toplu sözleşme ve ifade özgürlüğü gibi temel hakların tümünde ciddi ihlaller tespit edildi. Raporda, “demokrasiye karşı bir darbe yaşanıyor” denildi. Türkiye’ye de geniş yer ayrılan raporda, yalnızca yedi ülkenin en iyi derece olan “1” kategorisinde yer aldığı belirtildi. Avrupa’daki durumun da son dört yılda ciddi biçimde kötüleştiği vurgulandı.
Rapora göre işçiler için en kötü 10 ülke Bangladeş, Belarus, Ekvador, Mısır, Esvatini, Myanmar, Nijerya, Filipinler, Tunus ve Türkiye. Bu ülkelerde sendika kurmak, toplu sözleşme yapmak ya da greve çıkmak ya fiilen yasak ya da hayati risk taşıyor. Bazı ülkelerde sendikacılar öldürülüyor, bazı yerlerde ise “terörist” ilan edilerek yargılanıyor.
Türkiye’de işçi ve sendika haklarına yönelik sistematik baskı, AKP iktidarının doğrudan müdahalesi ve işverenlerin organize sendika düşmanlığı detaylarıyla ele alındı. ITUC, iktidarın veri manipülasyonu yoluyla sendikal örgütlülüğü kırdığını net biçimde ortaya koydu. Özellikle toplu sözleşme yetkisine sahip olmak için gereken yüzde 1 barajı, üyelerin sistemden silinmesi yöntemiyle aşılması imkânsız hale getiriliyor. DİSK/Dev Sağlık-İş’in üyeleri Sağlık Bakanlığı kayıtlarından yok sayıldı. Böylece yüzde 0,99’da kalan sendika, toplu sözleşme yapamaz hâle getirildi. Silinen isimler arasında DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da yer aldı. ITUC raporuna göre Türkiye’de, “Grev hakkı yok sayılırken polis müdahalesi rutin hale geldi. Toplu sözleşme hakkı fiilen engelleniyor.
Sendika yetkileri keyfi biçimde reddedildi. Sendikacılar sistematik biçimde gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. İfade ve gösteri özgürlüğü yok sayılıyor. Kamu kurumları doğrudan sendika düşmanlığı yapıyor.”
Türkiye’de işçi sınıfı ve sendikal hareketin her geçen yıl artan baskıya rağmen direnmeye devam ettiğinin altı çizilen raporda, uluslararası dayanışmanın da acil ihtiyaç olduğu vurgulanıyor. ITUC’un işçi haklarının güçlendirilmesi ve güvenceye alınması için çağrısı ise net: “Sendikalar, demokrasinin temel gücüdür. Tüm dünyada baskıya karşı birleşmeliyiz.”
∗∗∗
Türkiye’yi “işçi düşmanı ülkeler ligi”nin değişmez üyesi yapan ihlallerden birkaçı şöyle:
• 2024’te 6 bin 750 HAK-İŞ üyesi işçi işten çıkarıldı.
• Farklı sendikalardan 30 binden fazla emekçi sendikadan istifa etmeye zorlandı.
• 10 bin sağlık emekçisini temsil eden DİSK/Dev Sağlık-İş’in yetkisi, üyelik kayıtlarının sistemden silinmesiyle düşürüldü.
• DİSK, KESK ve diğer konfederasyonların yöneticileri hakkında 15 yıl öncesine dayanan suçlamalarla soruşturmalar açıldı.
• 1 Mayıs 2024’te Taksim’e yürümek isteyen 240’a yakın kişi gözaltına alındı, 1 Mayıs’a katılanlara polis plastik mermi ve biber gazı ile müdahale etti.