Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre her yıl 800.000 kişi intihar etmektedir. Kimisi ekonomik sebeplerden kimisi ise varoluşsal nedenlerle intihar ediyor.
İntihar edenleri canından vazgeçirecek ne olabilir? Medyada sıklıkla duyduğumuz intihar haberleri içimizi her geçen gün acıtmaktadır.
Her gün yeni bir intihar haberi medyada yer alırken, gündemin kısır döngülü tartışmalarla meşgul olması ancak “topu taca atmakla” açıklanabilir.
Şu günlerde yeni bir intihar haberi içimizi tekrar acıttı. Adana’da genç bir kız 11’inci kattan atlayarak intihar etti. Ve bu intiharların ardı arkası kesilmeyecek. Gençlerde gelecek kaygısı onları bu adil olmayan düzende intihara sürüklüyor.
Adam kayırmanın sıradanlaştığı şu günlerde derdini söyleyemeyen binler var. Ekonomik sıkıntılar sebebiyle her geçen gün yaşanan zorluklar hassas onurlu ruhlar için kaldırılamayacak bir yük.
2017 yılında 3 bin 168 kişi intihar etti. Peki niçin intihar oranları artmaktadır? Bunun en önemli sebeplerinden bir tanesi geçim sıkıntısıdır. Geçinemeyen, bu acımasız yeni liberal dünyada “güçlü olan kazanır” prensibi insan onurunun kaldıramayacağı yükleri omuzlarına yüklemektedir.
Destekleşmeyi, dayanışmayı ön plana çıkarmamız gerekir. Gençlerin gelecek kaygılarını atlatabilmeleri için kısır döngülü tartışmalardan çıkıp onlara daha güzel yarınlar hazırlanılabilir. 21. yüzyılda geçim sıkıntı sebebiyle bir kişinin canından vazgeçecek hale gelmesi insanlığın ayıbıdır.
Kardeşliğin, sevginin, eşitliğin sadece sloganlarda kaldığı bir toplumda ruhu hassas olanlar intiharı seçmektedirler. Sadece bir gazetenin ikinci sayfasında yer alacak ve iki gün sonra unutulacak olan bu insanlar nasıl düzende yaşadığımızın göstergesi değil midir?
Topu taca atmadan, yaşanan bunca acılar her gün sosyal medyada gösterilmeden, destekleşme, yardımlaşma, kardeşlik duygusunun bir slogan olmadan çıkıp bu düzene hâkim olmaması nedeniyle bu acılar bitmeyecek.
Gelin hep birlikte insana hiçbir faydası olmayan tartışmaları bırakarak gerçekleri hep birlikte haykıralım. Popüler kültürün esiri olup geçiciliğin içerisinde boş bir hayat yaşamayalım. Birilerini popüler ederek onların ekmeğine yağ sürmeyelim. İntihar oranları dünyada ve ülkemizde giderek artarken bu acımasız hayata karşı birbirimize yardımcı olalım. Bunca acılar yaşanırken, binlerce insan sokaklarda yatarken “empati” yaparak bu insanların acılarına ortak olalım.
Hayatın gerçeklerini her haykırışımızda rahatsız edelim. Öyle bir rahatsız edelim ki paramparça olsunlar. Bukalemun gibi güç neredeyse orada olmayalım. Zor zamanda canı yananların yanında yer alalım.