Çağdaş İnsan Hakları Temel Metinleri ile Kur’an’ın karşılaştırılması üzerinde durmak istiyorum. Aslında genel olarak tüm dini metinlerle (Tevrat, İncil, Zebur, Avesta, Vedalar dahil) Çağdaş İnsan Hakları Metinlerinin karşılaştırılmasını istiyorum. Bununla ilgili de bir çalışmam var. Ama şimdi sizlere daha daraltılmış olarak açıklamaya çalışacağım.
Acaba Kur’an-ı Kerim ile Çağdaş İnsan Hakları Belgeleri ve Metinleri arasında bir çelişki var mıdır?
‘Çağdaş İnsan Hakları Belgeleri’ dediğimizde aklımıza on iki belge geliyor. Bunların özeti on iki tanedir, daha fazla var ama en temel olanları on iki tane, üç tanesi temel insan hakları belgeleri, dokuz tanesi de temel belgeler.
Birincisi Birleşmiş Milletler Tüzüğü, 26 Haziran 1945 yılında yürürlüğe girmiş.
İkincisi İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, 10 Aralık 1948 yılında yürürlüğe girmiş.
Üçüncüsü Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi, 20 Kasım 1959’da yürürlüğe girmiş.
Bu üçüne temel belge diyoruz. Dokuz tane daha var, onlar da temel sözleşmeler oluyor. Türkiye dahil Birleşmiş Milletler’e kayıtlı olan tüm ülkeler bu sözleşmelerin ve belgelerin altına imza atmış.
Temel sözleşmeler;
-Irkçılığa dayalı her türlü ayrımcılığın yok edilmesi sözleşmesi 21 Aralık 1965,
-Medeni ve siyasi haklara ilişkin uluslararası sözleşme 16 Aralık 1966,
-Ekonomik siyasal ve kültürel haklar uluslararası sözleşmesi 16 Aralık 1966,
-Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması sözleşmesi 18 Aralık 1979,
-İşkence ve diğer zalimane insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya karşı sözleşme 10 Aralık 1984,
-Çocuk haklarına dair sözleşme 20 Kasım 1989,
-Bütün göçmen işçilerin ve aile üyelerinin haklarının korunmasına dair uluslararası sözleşme 18 Aralık 1990,
-Bütün kişilerin zorla kaybedilmeden korunmasına dair uluslararası sözleşme 20 Aralık 2006,
-Engelli kişilerin haklarına dair uluslararası sözleşme 13 Aralık 2006,
Bu okuduğum on iki belge, Çağdaş İnsan Hakları Belgeleridir ve bu belgelerin altında Türkiye dahil Birleşmiş Milletlere üye bütün ülkelerin imzaları vardır ve bağlayıcıdırlar.
Keza bunun dışında başka belgeler de var. Mesela Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi, Fransız İnsan Hakları ve Yurttaşlık Bildirgesi, Ottawa Sözleşmesi, Kölelere Özgürlük Bildirgesi gibi.. Bunlar da çeşitli ülkelerde yayınlanmış bildirgelerdir. Bunların çoğu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinden ilham alınarak hazırlanmış bildirgelerdir veya değişik filozofların düşünürlerin kitaplarından esinlenerek yayınlanmış bildirgelerdir.
Mesela Amerikan Bağımsızlık Bildirgesinin esin kaynağı, John Locke ve Jean Jacques Rousseau’nun kitaplarıdır. Ve bunların devlet, insan hakları ve siyasete ilişkin söyledikleridir. Fransız İnsan Hakları ve Yurttaşlık Bildirgesinin esin kaynağı da Montesquieu’nun, Kanunların Ruhu adlı kitabıdır. Buralardan yola çıkılarak, Çağdaş İnsan Hakları Belgeleri literatürü oluşmuştur.
Bunların önemi şuradan kaynaklanıyor; Eski çağlarda bu belgelerin ve metinlerin yaptığını kutsal belgeler ve metinler yapıyordu. Yani Tevrat , İncil, Kur’an sayfaları, Zebur’dan şiirler, Avesta’dan parçalar ve Veda’lardan bölümler… Çağımızda insan hakları belgelerinin ve sözleşmelerinin insanlıkta yapmaya çalıştığını, bir zamanlar onlar yapıyordu. O halde bu ikisinin karşılaştırılması gerekir.
Acaba Çağdaş İnsan Hakları Metinleri fazla ileri, aşırı mı gitmiştir?
Yoksa eski dini metinler bunların gerisinde mi kalmıştır?
Bu ikisinin küçük bir karşılaştırılması bunu bize gösterecektir. Ben sizlere özellikle İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile Kur’an-ı Kerim metninin kısa bir karşılaştırmasını yapmak istiyorum.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 1948 yılında 2. Dünya Savaşı’ndan hemen sonra yayınlanmış ve bütün ülkeler bunun altına imza atmıştır. Türkiye’de aynı yıl bu belgeyi kabul etmiştir, Anayasal metin olarak kabul etmiştir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi giriş ile beraber 30 maddedir. Bunların önemli bir bölümü şöyle:
- madde: Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdanla donatılmışlardır. Birbirlerine kardeşlik anlayışı ile davranmalıdırlar.
- madde: Herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka türden kanaat ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuş veya başka türden statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin bildirgede belirtilen bütün hak ve özgürlüklere sahiptir. Ayrıca bağımsız vesayet altında ya da kendi kendini yönetemeyen ya da egemenliği başka yollardan sınırlanmış bir ülke olsun ya da olmasın bir kişinin uyruğu olduğu ülke ya da memleketin siyasal hukuksal ya da uluslararası statüsüne dayanarak hiçbir ayrım yapılamaz.
- madde: Herkesin yaşama hakkı ile kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı vardır.
- madde: Hiç kimse kölelik ya da kulluk altında tutulamaz. Her türden kölelik ve köle ticareti yasaktır.
- madde: Hiç kimse işkence ya da zalimce, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele ya da cezaya uğrayamaz.
- madde: Herkesin nerede olursa olsun yasa önünde bir kişi olarak tanınma hakkı vardır.
- madde: Herkes yasa önünde eşittir ve ayrım gözetilmeksizin yasa tarafından eşit korunma hakkı vardır. Herkes bu bildirgeye aykırı herhangi bir ayrımcılık ve ayrımcı kışkırtmalara karşı eşit konuma hakkına sahiptir.
- madde: Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz tutuklanamaz ve sürgün edilemez.
- madde: Hiç kimsenin özel yaşamına, ailesine, evine ya da yazışmasına özel işine evine keyfi olarak karışılamaz.
- madde: Herkesin sürekli baskı altında tutulduğunda başka ülkelere sığınma ve kabul edilme hakkı vardır.
- madde: Herkesin bir ülkenin yurttaşı olma hakkı vardır.
- madde: Evlilik ancak evlenmeye niyetli insanların özgür ve tam olurları ile yerine gelebilir.
- madde: Herkesin tek başına ya da başkaları ile mülkiyet hakkı vardır.
- madde: Herkes barış içinde toplanma ve örgütlenme hakkına sahiptir.
- madde: Herkesin çalışma, işini özgürce seçme, adil ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.
24.madde: Herkesin dinlenme boş zaman hakkı vardır.
- madde: Herkes eğitim hakkına sahiptir.
- madde: Herkes kültürel yaşama özgürce katılma, sanattan yararlanma ve bilimsel gelişmelere katılarak onun yararlarını paylaşma hakkına sahiptir.
- madde: Herkesin hak ve özgürlüklerini kullanırken ancak başkalarının hak ve özgürlüklerin gereğince tanınması ve bunlara saygı gösterilmesinin sağlanması ile demokratik bir toplumdaki ahlak kamu düzeni ve genel refahın adil gereklerinin karşılanması amacı ile yasa ile belirlenmiş sınırlamalara bağlı olabilir.
İşte İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin en önemli 20 maddesi. Bütün ülkelerin ve Türkiye’nin altına imza attığı anayasal değeri olan bir metindir. Bu metnin altına imza atmış olan ülkelerin anayasaları bu ilkelere aykırı olamaz.
Şimdi acaba dini metinlerde bunlara aykırı bir şey var mı?
Mesela, ‘’kölelik ve kadın hakları’’’, ‘’kadına karşı ayrımcılığa karşı sözleşme’’ bunlar insan hakları metinlerindendir. Şimdi buralara bakarak, kölelik ve kadın hakları konusunda dini metinlerin, Tevrat’ın, İncil’in, Kur’an’ın Çağdaş İnsan Hakları metinlerine uymadığı, geride kaldığı, kadına karşı Kur’an metninde ayrımcılık yapıldığı, köleliğin kaldırılmadığı, inananlar ve inanmayanların eşit görülmediği söyleniyor. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde ise ‘’insan olan herkes eşittir’’ dendiği, oysa Kur’an-ı Kerim’de; ‘’inananlar ve inanmayanlar eşit olmaz, inananlar inanmayanlardan üstündür, inanmayanlar aşağıdır, kadınlarla erkekler eşit değildir, mirasta 2/1 paylaşma, şahitlikte 2/1 şahitlik öngörüldüğü’’ söyleniyor. Ve ‘’demek ki Kur’an metni, kadınlar ve erkekler arasındaki eşitliği sağlayamıyor, oysa İnsan Hakları Metninde bunlar çoktan sağlanmış’’ deniliyor.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 1. maddesine bakalım. Özgürlük, onur, hak, eşitlik, akıl, vicdan ve kardeşlik… Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar, akıl ve vicdanla donatılmışlardır, birbirlerine kardeşlik anlayışı ile davranmalıdırlar.
Burada geçen kavramların tamamı Kur’an’ın da gerçekleştirmeye çalıştığı kavramlardır. Özgürlük veya hürriyet bir Kur’an kavramdır. ’’Tahrîru Rakabe” boyunduruk altında olanların özgürleştirilmesi, hürriyetine kavuşturulması demektir. Kur’an-ı Kerim kölelere özgürlük diye başlamıştır.
1873 yılında Amerika’da Başkan Abraham Lincoln’un yayınlamış olduğu bir Başkanlık Kararnamesi ile tüm Amerikan sathında kölelik yasaklandı. Amerikan Bağımsızlık Bildirgesinde insanların eşit olduğu ve kimsenin köle olamayacağı söyleniyordu. Ancak Amerikan Bağımsız Bildirgesi’nden yüz yıl sonra kölelik kaldırıldı.
7.yüzyılda Orta Arabistan’da Mekke’de Kur’an-ı Kerim Beled Suresi 13. ayetinde ‘’fekku ragabe’’ kölelere özgürlük, kölelerin boyunduruğu kırılsın diyerek başladı. Kur’an-ı Kerim’de de kölelere özgürlük istenmiştir. Kölelerin serbest bırakılması için, bırakın Başkanlık Kararnamesini vahiy gelmiştir. Allah’ın emrini Peygamber Muhammed insanlığa duyurmuştur. Fakat Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’nden sonra yüzyıl gecikmeyle köleliğin kalkması gibi, İslam dünyasında da onca vahye ve ilk olarak bırakın, özgürleştirin denmesine rağmen bırakmamışlardır. Toprak ağaları ve köle sahiplerine zor geldiği için Kur’an’ın tabiri ile ‘’yokuş tırmanmak” gibi geldiği için sahip oldukları kölelerini bir türlü bırakmamışlardır.
Fakat Kur’an’ın teorik bünyesinde ve metinsel içeriğinde kölelik kaldırılmıştır. Kur’an’ın metinsel içeriğinde kadınlar ve erkekler eşit ilan edilmiştir. Eşitliğin sağlanması için de bir sürü vahiyle hukuksal düzenleme yapılmıştır. Yine Kur’an’ın metinsel içeriğinde çocukların akıl baliğ olmadıkça kimseyle evlendirilemeyeceği, ancak akıl baliğ olduktan sonra evlenmelerinin mümkün olabileceği söylenmiştir. Yani Kur’an’ın metinsel içeriğinde, başlangıçta adını andığım on iki temel insan hakları metinlerine, belgelerine ve sözleşmelerine aykırı hemen hiçbir şey yoktur.
Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi ile Kur’an-ı karşılaştırdım. Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Kur’an’da çocuklarla ilgili geçen ayetleri karşılaştırdım. Kadına Karşı Ayrımcılığa Karşı Sözleşme Metni ile Kur’an’da kadınlarla ilgili olan ayetlerin tamamını karşılaştırdım. Irkçılığa karşı, şiddete karşı, engelli bunların hepsiyle ilgili haklar, sözleşmeler, ilgili metinler var, hepsini tek tek inceledim. Özellikle Kur’an metnini, ondan evvelki Tevrat, İncil gibi dini metinleri de ama öncelikle Kur’an metnini bunlarla karşılaştırdım.
Bunlarla aylarca uğraştım. Bu karşılaştırmalardan sonra şunu söyleyebiliriz ki; Kur’an metni ile Çağdaş İnsan Hakları Belgeleri arasında bir çelişki yoktur. Çağdaş İnsan Hakları Belgeleri ve Sözleşmelerinde yapılmak istenen bütün hususlar, özgürlük, onur, hak, kardeşlik, akıl, vicdan, eşitlik gibi temel ve kadim insanlık değerleri zaten Kur’an metninin bünyesinde de yer alan kavramlardır. Çağdaş insan hakları metinleri ortaya çıkmadan önce, insanlık bu dini metinlerle eşitliği, adaleti, barışı ve kardeşliği sağlamaya çalışmışlar ve modern çağa gelmeden önce epeyce mesafe katetmişlerdir. Tabi eski zamanlarda kalması gereken, artık bugün pek anlamı kalmamış veya insanlığın çoktan aştığı konular da bulunmuyor değil. Onların da tarihsel bakış açısıyla yorumlanması gerekmektedir.
Dolayısıyla bunların birbirinin devamı olduğunu, birbirini tamamladığını, karşı karşıya getirilmesinin yanlış olduğunu özellikle ifade etmek gerekir. Ama şurası da var, gerek metin olarak, gerek dil olarak, gerek bilinç olarak, Çağdaş İnsan Hakları Belgeleri ve Sözleşmeleri tabi ki daha gelişmiş daha ilerlemiş ve insanlığın bilincinin daha ileri bir noktasını ifade etmektedir. Bu bilinçle eski metinlerin yeniye, yenilerin eskiye çevrilmesi mümkündür. Bu şekilde daha iyi anlaşılmış olacaklardır.