İbrahim Varlı
Suriye’de masa kuruldu, ülkenin dizaynına dair pazarlıklar, müzakereler, restleşmeler sürerken yeni döneme ilişkin pozisyonlar da netleşmeye başlıyor. Ortadoğu jeopolitiğinin merkez arterine dönüşen ülkedeki çok aktörlü rekabet uzun süreli bir istikrarsızlığa işaret etse de ortaya çıkan her gelişme, ana ve artçı sarsıntılarıyla bölgedeki pek çok dinamiği tetikleyecektir.
Denklemin ana aktörü Amerikan emperyalizmi ve onun Ortadoğu’daki müttefiki İsrail. Trump “Suriye’nin anahtarı Türkiye’nin elinde” sözleriyle Ankara’nın gönlünü okşasa da temel belirleyen ABD’nin kendisi. Ve Amerikan emperyalizminin Suriye ve Ortadoğu projesi adım adım işliyor.
SDG’YE DESTEK, ANKARA’YA MESAJ
Hafta başında resmen koltuğa oturacak olan Trump’ın Dışişleri Bakanı Marco Rubio, ABD’nin tavrını şu şekilde deklare etti:
• ABD, Kürt güçlerin liderliğindeki SDG’nin kontrolünde olan bölgeyi -IŞİD gerekçesiyle- terk etmeyecek.
• SDG yani Kürtlerle ilişkiler güçlendirilecek.
• HTŞ liderliğindeki hükümete yönelik yaptırımlar kaldırılacak.
• İran ve Rusya mutlak suretle Suriye’den uzak tutulacak.
HTŞ’nin plana karşı çıkması halinde Washington farklı gruplar üzerinden yeni bir manevra gerçekleştirecek. Trump, büyük bir sürprize imza atmazsa şayet, Amerika’nın Suriye’deki varlığı kalıcılaşmış olacak. ABD sadece Kuzeydoğu Suriye’de yok, güneydeki Ürdün sınırında da büyük bir askeri üsse sahip. El Tanf üssü Suriye-Irak-Ürdün sınır hattında bütün bir bölgeyi kontrol edecek şekilde kurgulanmış. Burada 2 bin asker mevcut.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Kirby de SDG ile ortaklıklarının “güçlü” olduğunu ve bu şekilde devam edeceğini söyledi. Beyaz Saray bir taraftan da, “güvenlik endişelerini” anlayışla karşıladığını belirterek Türkiye’nin gönlünü okşuyor.
ABD’DEN KÜRTLERE ‘YARI DEVLET’ KURMA SÖZÜ
Amerikan emperyalizminin Suriye projeksiyonunda Kürtlerin tuttuğu alana dair Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un şu sözleri tabloya ilişkin bir veri sunuyor: “Suriye’deki Kürt gruplarla görüştük. Onlara merkezi bir otoritenin gerekliliğinden bahsettim, ancak ABD’nin kendi hükümetlerini -yarı devletlerini- kurmalarına yardımcı olacağını söylediler. Biz de onlara Türkiye ve İran’ın kendi devletlerinin kurulmasına izin vermeyeceğini söyledik.”
“Zamanında Kürtlere Esad’la müzakere önerdik bunu ne o ne Kürtler istedi” diyen Lavrov, Rusya’nın tutumunun da Kürtlerin haklarının Suriye, Irak, İran ve Türkiye’nin anayasal statüleri çerçevesinde güvence altına alınması gerektiği yönünde olduğunu da vurguladı. Lavrov’un dediği gibi ABD, Suriye’nin kuzeydoğusundaki petrolü işleterek Kürtleri destekliyor. Rus Bakan, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni Türkiye ve Irak’ın Suriye’de Kürt devleti kurulmasına izin vermeyeceği yönünde uyardıklarını da söyledi.
ROJAVA’DAN ADEM-İ MERKEZİYETÇİ BEKLENTİ
Suudi haber kanalı Al-Sharq’a konuşan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Abdi, “federasyon” istemediklerini söylese de ana taleplerinin ulusal değil coğrafi bazda adem-i merkeziyetçilik olduğunu söyledi. Adem-i merkeziyetçi sistemle yerel yönetimdeki yetkilerin artırılmasını istediklerini kaydeden Abdi, Suriye’deki yeni sürece katılmak istediklerini ifade eden etti.
“Merkezi yönetim” isteyen HTŞ ile diyaloglarının sürdüğünü kaydeden Abdi, Suriye’deki yeni ordu yapılanmasına “tek blok” olarak dâhil olmak istediklerini, askeri bir blok olarak Savunma Bakanlığına bağlanmaya açık olduklarını vurguladı.
SDG Lideri, Trump yönetiminden de “Kürt varlığına” karşı çıkan Türkiye’ye baskı yapmasını beklediklerini ifade etti.
KÜRTLERDEN DÜRZİLERE ENTEGRASYON SÜRECİ
Suriye’de SDG, YPG, SMO vs gibi çok farklı silahlı grup var. Bunların orduya entegrasyon süreci cihatçı yönetimin en zorlu sınavı olarak görülüyor. SMO ile ilerleme kaydedilse de SDG “entegrasyona” sıcak değil. HTŞ yönetimi herhangi bir silahlı gruba mezhepsel, dini ya da bölgesel özellik kazandıran önerileri kabul etmekten yana değil. Güneyde Ürdün-Lübnan sınırındaki İsrail ile irtibatlı Dürzilerin “entegrasyonuna” dair de ciddi sıkıntılar var. Dürziler de Kürtler gibi bir özerklik, otonomi peşinde.
ERDOĞAN’IN İÇERİDE VE DIŞARIDAKİ İYİMSER İKLİMİ
Ankara ise Suriye’deki kriz üzerinden içeriyi ve dışarıyı yeniden formatlama peşinde. İmralı sürecini başlatarak Suriye’deki Kürt dinamiğine tesir etmeye çalışan Erdoğan, bölgesel gelişmelerin lehlerine olduğunu, iç siyasette de havanın son derece müsait olduğunu söyleyerek Suriye’yi fırsata çevirme niyetini gizlemiyor.
Gerekli çağrı yapılır örgüt ve bağlantılı yapılar da gereken adımları atmazsa “Kadife eldiven içindeki demir yumruk” tehditlerini de savurmaktan geri durmuyor.
Ankara’nın Suriye Kürtleri ve SDG üzerinde baskı kurmak için Barzani’yi de devreye koyduğu iddialar arasında. Mesud Barzani’nin özel temsilcisi Abdulhamid Derbendi, günlerdir Kamışlı’da, Haseke’de mekik dokudu. Kamışlı’da SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ile Kürt birliğini ele aldı.
Ankara-Erbil ittifakı, Kürtlerin merkezi yönetime entegre olmasından yana. “SDG-PKK’nin ayrı bir blok olarak Suriye ordusu içerisinde bulunma talebinin” önümüzdeki döneme dönük önemli riskler barındıracağını ifade eden Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz, Ankara’nın pozisyonunu deklare edecekti.
Bahçeli’den Fidan’a, Güler’den Kalın’a rejimin diğer aktörleri de açıklamalarında ana motivasyonlarının Suriye olduğunu her seferinde dışa vuruyorlar.
ADIM ADIM İŞLEYEN AMERİKAN PROJESİ
İmralı açılımı Suriye’deki vuku bulan ve de bulacak olan gelişmelerin eseri. ABD-İsrail’in Ortadoğu projeksiyonunda –Büyük Ortadoğu Projesi- Kürtler önemli bir aktöre dönüştü. Ankara da pekala bunun farkında. Bu nedenle Amerikancı projeye entegre olmanın arayışında. Rejim önüne geçemeyeceği bu durumun en azından kendi kontrolünde, himayesinde gelişmesi için çabalıyor. Bunun için de Öcalan üzerinden Suriye’deki Kürtlerle uzlaşı sağlanmaya çalışılıyor. Tabi ki Amerikan garantörlüğünde. Haliyle Suriye’de ortaya çıkacak olan fiili durumu içeriye anlatmak/kabul ettirmek için de İmralı’dan bir şeyler alması gerek.
İmralı, Ankara, Washington arasındaki siyasi trafiğin yol haritasını pek yakında öğrenmiş olacağız. Kapalı kapılar arasındaki bu trafiğin seyrini kestirmek güç değil.