80’lerdeki Türk sineması zaten, apolitik ve garip bir şekilde yalnızlaşmış, kendi içinde konusuzlaşmış bir sinemaydı. Şarkıcılarla, türkücülerle, mankenlerle idare etmeye başlamıştı. Televizyonlar açılmaya başladıktan, Türk dizileri yapılmaya başladıktan sonra yine şarkıcıların, türkücülerin yanına, zor durumda olan oyucular eklenmeye başladı. Onunla birlikte seyircinin yapısı da bir parça değişmeye başladı. Şimdi oyunculuk piyasasında, televizyon piyasasında genellikle okul bitirmiş ya da bir tiyatroda oyunculuk yapan oyuncular oynamaya başladı. Televizyon kendi içinden çıkan starlarını, oyunculuk kökenli insanlardan seçmeye başladı. Bu da halkın beğenisinin yükseldiği anlamında geliyor. Senaryolarda, çekimde, oyunculuklarda bir ilerleme var. Tabii ki de olacak, çünkü bu bir etkileşim.
Ama asıl önemli hikaye şu: Büyük kanal patronları her zaman siyasilerle dirsek temasında oldular, çünkü siyasiler her zaman, kendi taraflarına çekmeye çalışırlar. Sonunda çark şuna döndü: “Sen bana dokunma, ben sana dokunmayayım”. Ve bu karşılıklı ateşkes anlaşması, televizyon sektöründe çalışan insanların fütursuzca sömürülmesine yol açtı.
Alıştılar halkın bu kadar az tepki göstermesine. 1980’den sonra biten bir tepki dönemi var. Ancak, yavaş yavaş ortaya çık tepkilerle, son 10-15 yıldan beri 1 Mayıslarda kendisini gösteren, TEKEL eylemlerinde kendisini gösteren, maden ocaklarında kendisini gösteren hikayelerle, olay farklı bir boyuta girmeye başlıyor. Şunu da söylemek gerekiyor: dünyanın hiçbir yerinde aynı anda yaşayan iki insanın arasında böyle uzun mesafeler olmamalıdır. Türkiye’de gelir dağılımındaki eşitsizliğin, işsizliğin tepkisizlikle birleşmesi, işverenlerin siyasilerin ve bunlara yağ çekerek geçinenlerin çok işine yarıyor. Bugün Türkiye’de açlık korkusuyla yatmayan insan sayısı yüzde 20’dir. Koca bir ülkenin yüzde 80’i açlık korkusuyla, gelecek kaygısıyla yatıyor. Bu ülkeyi kimler böyle bir sirk alanına çevirdi, halk bunun hesabını sorma azminden yoksun zannediliyor. Ancak herkesin bir dayanma noktası vardır.
Sol / Neslişah Başaran