Bakü’deki iklim konferansı iklim kriziyle mücadele için gereken paraya odaklandı. 2023 yılında askeri harcamalara 2,4 trilyon dolar harcayan ülkeler iklim için gerekli finansman ihtiyacına ise sırtını çeviriyor.
Özgür Gürbüz
Azerbaycan’ın başkenti Bakü 2024 yılının İklim Konferansı’na ev sahipliği yapıyor. Bu yılki müzakerelerin odağı para, kibarca söylersek ‘iklim finansmanı’. Gelişen ve az gelişmiş ülkeler gerekli adımları atabilmek, oluşan hasarın bedelini ödeyebilmek için paraya ihtiyacımız var diyor ve zengin ülkelerden ellerini ceplerine atmasını istiyor. Yapılan hesaplar gerekli miktarın yılda 5 trilyon doları hatta 7 trilyonu bulacağını söylüyor. Zengin ülkeler ise hem miktar hem de bu parayı kimin, nasıl karşılayacağı konusunda bir karara varmış değil.
EN SICAK YILA DOĞRU
Kısa adıyla COP29, uzun adıyla Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29’uncu Taraflar Toplantısı’nın iki hafta sürecek görüşmeleri ağırlıklı olarak bu eksende devam edecek. Para tartışması büyük ve karmaşık. 40-50 bin kişinin katılması beklenen iki haftalık maratonun gündeminde elbette başka meseleler de var. Dünya Meteoroloji Örgütü’nün toplantının ilk günü açıkladığı veriler bize dünyanın 1,5 derece hedefini ıskalamak üzere olduğunu gösteriyor. Halbuki Paris Anlaşması’nın ilk hedefi buydu. Küresel sıcaklık ortalaması bu yılın ilk dokuz ayında sanayi öncesi dönemin 1,54 derece üzerinde gerçekleşti. Gezegenin gördüğü en sıcak 10 yılın hepsi son 10 yılda gerçekleşti. Tesadüf değil uyarı! 2024 yılı da en sıcak yıl olma yolunda ilerliyor.
Bütün bunlar olurken müzakerelere katılan resmi heyetlerin ilk işi uluslararası emisyon ticaretinin önünü açmak oldu. Bizi karbon ticareti mi kurtaracak? Elbette hayır ama şirketler emisyonlarını azaltmak yerine küresel güneyde daha az maliyetle toplayabilecekleri karbon kredileriyle günah çıkartmayı tercih ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da burada yaptığı konuşmada İklim Kanunu ile Türkiye’de karbon ticaretini başlatacaklarını duyurmuştu.
FİNANSMAN GÖRÜŞMELERİ NEREDE TIKANIYOR?
Karbon ticaretine gösterilen iyi niyetli yaklaşım, Yeni Toplu Sayısal Hedef (NCQG) ile ilgili metne gelince ortadan kayboldu ve taslak metin reddedildi ve yeni bir metin üzerinde çalışmalar başladı. Tartışma detaylı ama özeti şu. Gelişen ülkelere yılda 100 milyar doları bulan finansmanla bir yere varılmaz. G 77 ve Çin bu rakamın yılda en az 1,3 trilyon dolar olmasını istiyor. Yapılan hesaplar ise gerekenin 5-7 trilyon dolar olduğunu söylüyor. Öncelikle rakam üzerinde anlaşılması gerekecek. Trilyon dolarları gözünüzde büyütmeyin. Sözleşme’nin gözlemci gruplarından Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Bileşenleri sözcülerinden Gina Cortes ise dün sabah basın toplantısında yaptığı konuşmada bize dünyada geçen yıl silahlanmaya harcanan paranın 2,4 trilyon dolar olduğunu hatırlattı. Cortes, geçen yılki COP toplantısında kayıp ve zarar için taahhüt edilen fon miktarının 2,5 saatlik bir savaşta harcanan paraya, Yeşil İklim Fonu’na ayrılan paranın da iki günlük bir savaş masrafına eşit olduğunu söyledi. İsrail’in Gazze saldırısının iki aylık emisyonunun 75 kömür santralına eşit olduğunu da sözlerine ekledi. Cortes: “Küresel kuzey para yok diyor ama para orada ama iklim eylemine aktarılmıyor, öldürmek, vücutlarımızı yok etmek için kullanılıyor”.
İkinci mesele bu parayı kimin sağlayacağı kimin alacağı meselesi. Çerçeve Sözleşme’sinin imzalandığı 1994 yılında ülkeler gruplara ayrılmış, OECD ülkelerinin ağırlıklı olduğu grup finansman ve teknoloji konusunda sorumlu kılınmıştı. Başta ABD olmak üzere zenginler kulübündeki bazı ülkeler bu gruba yeni ülkelerin (Çin gibi) eklenmesini istiyorlar. Para verme işini hep beraber üstlenelim diyenler de var. Gelişen ülkeler ve Çin tahmin edebileceğiniz gibi itiraz ediyor. Avrupa Birliği tamam verelim ama hedefimiz az gelişmiş ülkelerle ada devletleri olsun diyerek paranın gideceği adresi tartışmaya açıyor. COP29 sonunda anlaşma sağlanacaksa burada da bir orta yol bulunması gerekecek.
Üçüncü tartışma da bu finansmanın kredi mi yoksa hibe mi olacağı. Gelişen ülkeler hibe derken, Dünya Bankası gibi kuruluşların kredilerle bu ülkeleri bir başka soruna sürükleme ihtimali de hâlâ masada. Konferansın açılışında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in söylediği gibi, iklim finansmanı yardım değil yatırım, seçenek değil zorunluluk. Halihazırda seller, orman yangınları ve kuraklıkla yakından tanıdığımız iklim krizinin faturası çok daha büyük.
∗∗∗
TÜRKİYE NE YAPIYOR?
Türkiye müzakerelere hızlı başladı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum Türkiye’nin “2053 Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi”ni açıklayan bir toplantı düzenledi. Strateji belgesinden kömürlü termik santralların kapatılmasına dair bir taahhüt çıkmadı. Böyle olunca da dillerden düşmeyen 2053 net sıfır hedefinin bir rapor süsü olduğu ortaya çıktı. Enerjide yenilenebilir enerjiden bahsediliyor ancak sorunun büyük parçası olan kömür ve gaz ne zaman bırakılacak bahsedilmiyor. Ulaşımda demiryolu örneği var ancak karayolu ve havayolu gibi emisyon kaynağı seçeneklere dair sorunların çözümüne dair somut, ölçülebilir hedefler yok.
Strateji belgesi 2053’e geldiğimizde Türkiye’nin birincil enerji arzının (elektrik değil) yüzde 50’sinin yenilenebilir enerjiyle karşılanacağını söylüyor. Belgede yok ama nükleerin birincil enerjideki payının da yüzde 30 olacağını Murat Kurum’dan öğrendik. Belgede olmayan ancak telaffuz edilen 20 bin megavatlık nükleer ile yüzde 30 birincil enerjinin sağlanması da teknik açıdan mümkün görünmüyor. Geriye kalan yüzde 20 fosil yakıtlardan mı gelecek, hidrojen mi devreye girecek o da belli değil. Strateji planının yaz saati raporuna benzerliği ‘gizemli’ olmaları. İnsan merak ediyor ama yanıtı yok. Ortada hesap var mı bilmiyorum ama bir hesap hatası olduğu kesin.
FOSİL YAKITLARDAN ÇIKMIŞ OLACAĞIZ
Murat Kurum çok sayıda gazetecinin olduğu toplantıdan soru almadan ayrıldı. Gazetecilerin ısrarlı takibiyle koridorda Murat Kurum’a iki soru sorulabildi. Murat Kurum, bu sorulardan birini yanıtlarken, “zaman içerisinde fosil yakıtlardan çıkmış olacağız” cümlesini sarf etti. Hükümetin ısrarla telaffuz etmekten kaçındığı bu cümlenin Bakan Kurum’un ağzından çıkması önemli ama bir düzeltme gelme ihtimali yüksek. Bu çıkış işi ne zaman olacak o ise belli değil. Herhalde üç vakte kadar…