Birisi Yeni Dünya’dan, diğeri bu coğrafyadan birbirinden farklı iki “azim öyküsü”
Tolga Şardan
Geçen Perşembe gece yarısına dakikalar kala televizyonlarının başında haber kanallarını takip edenler, yeni yılın henüz ikinci ayı bitmek üzereyken 2021’in şu ana kadar belki de en heyecanlı anlarına tanık oldular.
ABD Ulusal Havacılık ve Uzay İdaresi (NASA), Türkiye saati ile yeni günün ilk dakikalarında uzay bilimlerinde “Kızıl Gezegen” olarak adlandırılan Mars’a yeni inceleme aracını indirmeyi başardı.
NASA’nın yedi ay önce Florida’daki uzay üssünden fırlattığı roketle seyahat yörüngesine giren uzay aracı, bu sürede tam 470 milyon kilometre yol yaptı. Mars’ın atmosferine girdikten yedi dakika sonra tamamlanan iniş, gezegenin ekvator bölgesine yakın Jezero kraterine gerçekleşti.
Türkiye’nin 2023’te uzaya çıkmayı hedeflediğini açıkladığı günlere denk gelen Mars’a inişin yaşadığımız gezegende farklı bir anlamı var kuşkusuz.
Aslına bakarsanız, orijinal adı “Perseverance”, Türkçe karşılığı ise “Azim” olan uzay aracı, aslına bakarsanız NASA’nın Mars’a indirdiği ilk uzay aracı değil.
ABD, Ay’dan sonraki uzay yolculuğu hedefinde yer alan Kızıl Gezegen’e 1976’da Viking 1 adını verdiği uzay aracını gezegenin Golden Plains bölgesine indirmesiyle ilk adımını attı.
Yıllar içinde Mars’ta yaşam olup olmadığını tespite çalışan NASA, 7 uzay aracını daha başarılı şekilde Mars’a indirdi.
Azim’in Mars’a inmesiyle birlikte NASA halen üç ayrı uzay aracıyla gezegeni inceliyor. Gezegenin Gale kraterine 2012’de inen Curiosity, Mars’ta yaşam formlarının olup olmadığını, 2018’de Elysium Planitia bölgesine inen Insight ise, derin sismik araştırmaları sürdürüyor..
İşin özeti ABD, Mars’ta “üç koldan” keşiflere devam ediyor.
Azim’in insanlık ve uzay bilimi için önemini, “yüzeyden toplayacağı kaya ve toprak parçalarının analiz edilmesiyle astrobiyolojik verilerin elde edilmesi” biçiminde tanımlamak mümkün. Ayrıca, Mars’a insanlı yolculuğun ilk adımı sayılabilecek oksijen testi yapacak Azim.
NASA’nın Mars’a indirdiği Azim’in bir de yoldaşı var: Ingenuity.
Bu helikopter, iklim şartlarının elvermesi halinde Mars’ta uçmayı deneyecek, keşif yapacak.
ABD’nin son girişimin diğer bir önemi ise, aracın üzerine yerleştirilen mikrofonlarla gezegenin sesini duyabilmek. Zaten cumartesiden itibaren NASA, Mars’tan gelen sesli görüntüleri sosyal medya hesaplarından paylaşmaya başladı bile.
Mars’a 20 Temmuz 1976 günü Viking 1’i indiren ABD, ülkedeki siyasi kargaşa ve pandemi gibi iki zorlu sürece karşın Kızıl Gezegen’e yönelik başlattığı uzay macerasının 45. yılında yeni bir basamağa geçmeyi başardı.
“Kusursuz kulaklı” Bager’in azmi…
Yine hafta sonunda kimi televizyon kanallarının haber bültenlerine birkaç dakikalık haber olarak yansıyan Muşlu Bager’in azmi.
Beyaza bürünmüş uçsuz bucaksız Muş Ovası’nın ortasında tek bir ağacın altındaki piyanonun tuşlarına basıyor, 9 yaşındaki Bager Çalışcı.
Muş kent merkezinde yaşayan doğuştan görme engelli Bager, okulda yine kendisi gibi göre engelli müzik öğretmeni Caner Keser tarafından keşfedildi.
Öğrencisinin piyanoya yatkınlığını ortaya çıkaran öğretmen Keser, aynı zamanda Bager’in müzik eğitimindeki önemli kriterlerden “kusursuz kulak” olduğunu belirtiyor.
Peki niye karlı kaplı Muş Ovası’nda piyano çalıyor Bager?
Zira görme engelli Bager, öğretmeni Keser’in desteği ile kendi köyünde konser verdikten sonra babasına hayalinden söz ediyor: Muş Ovası’nda bir ağacın altında piyano çalmak.
Oğlunun hayalini gerçekleştirmek üzere harekete geçen baba Çalışcı, piyanoyu yükleyip karla kaplı Muş Ovası’nda bir ağacın altına taşıdı.
Sonrasında Anadolu Ajansı’na anlatıyor baba Çalışcı, yaşadıklarını:
“Oğlumun hayal ettiği gibi bir yere geldik. Ona bembeyaz bir ovanın ortasında ve bir ağacın altında olduğumuzu anlattım.
Çok heyecanlandı ve uzun süre piyano çaldı. Sessiz ortamda nota seslerinin kulağına nasıl geleceğini öğrenmek istiyordu. Bu tür ortamların kulağını, beynini geliştireceğine inanıyoruz.
Çok yetenekli bir çocuk. Bazen yerde uzanıp başını ellerinin arasına alarak saatlerce kafasındaki sesleri dinler. Sonra kalkıp piyanoyla bestesini çalar.
Sanki daha önce yaptığı beste üzerinde saatlerce çalışmış gibi net bir çalışma çıkarır. Burada yaptığımız etkinlik onun bu yolculuğundaki çalışmalarına ışık tutacak.”
Babasının ve öğretmeninin desteği ile hayalini gerçekleştiren Bager’in anlatımları ise özetle şöyleydi:
“Piyanoyu çok seviyorum. İyi eğitim alarak başarılı bir piyanist olmak istiyorum. Bunun için bir yolculuğa çıktım. Güzel hayallerim var.
Kimseye yük olmadan kendi ayaklarım üstünde durarak bunları gerçekleştirmek istiyorum. Babam bana karın nasıl yağdığını anlattı.
Ben de bozkırda, bembeyaz, karla kaplı alanda bir ağacın altında piyano çalmak istediğimi söyledim. Bu hayalimi gerçekleştirdim. Bu ortamda piyanonun sesi harikaydı. Beni heyecanlandırdı. Çok mutlu oldum. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan‘a da piyano çalmayı çok istiyorum.”
Bager’in piyanosundan çıkan notalar, Muş Ovası’nın sessizliğini güzel melodilerle bozuyordu.
* * *
Birisi Yeni Dünya’dan, diğeri bu coğrafyadan birbirinden farklı iki “azim öyküsü”.
Sıkıcı, iç karartıcı, hatta kimi zaman sinir bozucu ülke ve dünya gündemi içinden seçtiğim iki öyküyle “bir an olsun Büyüteç’in havasını değiştireyim” istedim.
Nasıl olsa bunaltıcı gündemden daha çok yazılacak konular var!
