Betül Kanbolat
Öğretmen arkadaşlarımın son dönemdeki sohbetlerimizde ortak bir kanıda birleştiklerini görüyorum. Öğrencilerinde her yeni yıl bir önceki yılı aratan davranış ve iletişim problemleri gözlemliyorlar. Hayatlarını kolaylaştırmak adına isteklerine daima onay verilmiş, davranışlarına sınır koyulamamış, güvenliklerini gözetmek gerekçesiyle dış dünyanın doğal etkileşimlerinden uzak tutulmuş, özgürlük kavramını yanlış yorumlamış pek çok çocuğun, yuvalarında yalnızlaşmış ya da dijital dünyanın milyonlarca bileşeni ve görüntüsü içinde kendilerine suni aitlikler tanımlamış olduğu anlaşılıyor. Bu çocuklar, mutsuz ve heyecanlarını yitirmiş görünüyorlar. Yönerge takip etmekte, söyleneni dinlemekte zorlanıyorlar. Mevcut uyarıları kişisel birer saldırı olarak algılıyorlar. Mesleğini severek yapan, dikkati öğrencilerinin üzerinde olan öğretmenler yaşam acemisi binlerce çocuğun hırçın kalp atışlarını işitiyorlar fakat çocukların ihmalden oluşan yaralarını tek başlarına sarabilecek sihirli bir değneğe sahip değiller.
Aile ortamında kazandırılamamış, daha da kötüsü bunun için çaba dahi sarf edilmemiş olan beceri ve davranışların okul çağında kazandırılması yönündeki mükemmeliyetçi yüksek beklenti, öğretmenler üzerinde büyük bir baskı yaratıyor. Eğitimciler yardıma, desteğe, alternatif yaklaşımlara ihtiyaç duyan çocukları tespit etseler de ailelerin ve aile taleplerine güdümlü eğitim kurumlarının süreç değil sonuç odaklı, başarı endeksli beklentileri konuya özgür ve özgün yaklaşmalarına gölge düşürüyor.
Eğitimin ailede başladığı gerçeğini unutalı nice oldu. Ebeveyn davranışlarına bakıldığında “Dünyam çocuklarımdır” diyen ve onların dünyasının yegâne kahramanı olmak isteyen aşırı korumacı yaklaşımlar da bir evcilik oyunundaymış ve canı sıkıldığında bırakıp gidebilecekmiş gibi anne babalık sergilemek de normalleştiriliyor. Meşguliyetleri nedeniyle çocuklarının parlayamadan sönümlenen yaratıcı süreçlerini kaçıranların sayısı da az değil. Çocuğun ruh halini ve kişilik gelişimini dış dünyadaki ‘çok bilirlerin’ vasatlığına bırakmak büyük ihmal. Çocuğun iyiliğini gözeten ebeveynlik, eğitim düzeyine ve sahip olunan/olunamayan olanaklara değil, yaş ile uyumlu, ruhsal gelişime uygun ortamlar yaratma, dayanışma, yardımlaşma, tartışma, çözüm bulma adına kuşanılan bilgelik giysisinin sağlamlığına bağlı. Çocuk edebiyatının da en önemli vasıflarından biri çocukların iyiliğini gözetmek olduğuna göre, bugün bahsedeceğim kitaplar ihmalin önüne geçecek, ailelere ilham verecek özelliklere sahip diyebilirim.
∗∗∗
Bir çocuğun çevresinde kelimelerle kurduğu ilişkiyi besleyen, oyunlarla destekleyen yetişkinler var ise ne mutlu ona. OYUNCAKLI ALFABE, kelime ve anlamlarla oynamayı seven çocuklara ithaf edilmiş bir şiir kitabı. Aşkın A’sından, Zenginin Z’sine, alfabemizdeki harflerin seyrinde kavramlar, duygular, çocuk ruhunun hesapsız ve meraklı halleri, çocuğun beklentileri ve çocuklardan beklentiler şiirlere konu olmuş. Büyümeye can atan çocuklar da hep çocuk kalmak isteyenler de kendisinden bir parça bulacaktır kitapta. Böylesi kitaplar sayesinde zihinlerde beliren mahir düşünceler ihmale gelmeyecektir.
Bir çocuğun çevresinde ona özenle sofralar kuran, muhabbete dahil eden, yeme kültürünü yaşam kültürüyle birleştirmesine yardımcı olan yetişkinler var ise ne mutlu ona. YEMELİK ŞİİRLER kitabının akışı bir menü düzenine uygun olarak hazırlanmış. Açık büfe kahvaltı ve tatlı tuzlu başlangıçlar ile başlayan şiirler, ara sıcak ve ana yemekleri aşıp fırından yeni çıkan lezzetleri, dalından koparılan meyveleri ve şefin özel önerilerini de kapsıyor. Çocuk ruhunun yakaladığı tatlara yüklenen anlamlar renkli ve sıcacık çizimlerle uyum halinde. Yazar, serpme şiirler, şefin bilmeceleri ve aşçıbaşından notlar bölümleriyle hafızanın değerini, tarih, sanat ve bilimi bu zengin menüye dahil ediyor.
Bir çocuğun çevresinde neşesini gözeten, öğrenmeye can atan tavrına istek ve sabırla cevaplar arayan, endişelerini hafifletmeye çalışan, onu koşulsuz seven yetişkinler var ise ne mutlu ona. ŞAMATACI KORSANLAR, Umut Öyküleri serisinin gerçek yaşamdaki meselelerden yola çıkarak filizlenen hikâyelerinden biri. Hikâyelerin en belirgin özelliği, bir çocuğun yaşamın getirdikleri karşında içine sürüklendiği duygularına anlayış ile yaklaşan, yüreklendirici yetişkinleri kurguya dahil etmesi. Yeni başlangıçlarda talepleri olduğu sürece ve ihtiyaçları ölçüsünde çocuklara destek olan aile fertlerinin ve öğretmenlerin varlığı ve etkileri paha biçilemez.
Bir çocuğun çevresinde ona yaratıcı okuma deneyimleri sunan, metinleri sorgulatıp yaşamdaki izdüşümlerini kavratan, geçmiş ile şimdi arasında kültür köprüleri kuran yetişkinler var ise ne mutlu ona. MÜFREDAT DIŞI, bir öğretmenin öğrencileriyle gerçekleştirdiği yaratıcı okuma projesinden yola çıkarak yazdığı ilk kitabı. Kitaptaki sekiz kısa öyküde yer yer matrak, son derece doğal, farkındalık yüklü bir anlatım hâkim. Edebiyatımızın kilometre taşı yazarlarını ve eserlerinden anlam kırıntılarını hikâyelerin kurgusuna ustalıkla yerleştirmiş ve geçmişi günümüze capcanlı dahil etmiş olan yazar, çocukların duygu ve düşüncelerini hayatın içinde gururlu bir duruşla selamlamış. Kitapta bir hüsranı dindiren Necati Cumalı’nın, umudu yeşerten R. Halit Karay’ın, babaanne ile torununun kent gezisine katılan Haldun Taner’in, hiç umulmadık anlarda okura göz kırpan Sait Faik’in, Ömer Seyfettin’in ve diğerlerinin izini sürmek keyifli.
∗∗∗
İSTANBUL’DA YENİ BİR FESTİVAL!
İllüstrasyon ajansı Kovan Agency tarafında düzenlenen, kurumsal katılımcıları arasında Araştırmacı Çocuk Merkezi, Kidly ve Şehir Dedektifi’nin bulunduğu İÇEF İstanbul Uluslararası Çocuk Edebiyatı Festivali başladı. 24 Kasım’a kadar sürecek olan festival Çocuk Edebiyatı alanında aktif rol alan sektör profesyonellerine yönelik düzenleniyor. Çocuk edebiyatı alanında üretenleri bir araya getirmeyi, deneyim paylaşımı sağlamayı ve Türkiye yayıncılık dünyasına farklı bir vizyon kazandırmayı hedefliyor. Community Hub’da gerçekleşen oturumların ana teması “Çocuklar İçin Üretmek”. Festivalin uluslararası konukları dilimize kazandırılmış kitaplarıyla geniş birer okur kitlesine sahip; Yediuyur Nerede Uyur? kitabının yazarı Susanne Isern, Öpücük Ne Renktir? kitabıyla tanınan Rocio Bonilla ve Günaydın, küçük tramvay kitabı ile zihinlerde sıcacık izler bırakan Julie Völk. Kişisel oturumlara ek olarak üç konuk “Çocuk Edebiyatından Sınırları Aşmak” başlıklı söyleşide bir araya gelecek ve dünyanın farklı köşelerine ulaşan kitapları konuşacaklar. Beste Bal, Gamze Erentürk, Olcay Mağden, Halil Türkden, Sevcan Şahin, Ümit Mutlu, Mehmet Erkurt’un konuşmacılar arasında yer aldığı etkinliklerde Dijital Çocuk Edebiyatı Yayıncılığı, Çocuk Dergiciliği Dünyası, Minik Okurlar İçin Çeviri Sanatı başlıklı oturumlar düzenlenecek. “Sanatçılar İçin Ajans Desteği ve Temsil” söyleşisiyle ajans çalışmaları anlatılacak. Kapanış etkinliğinde Kidly, Araştırmacı Çocuk Dünyası, Nobel Çocuk ve Kovan Ajans’tan profesyonellerin portfolyo değerlendirme oturumu olacak. Institut Ramon Llull ve Kuraldışı Yayıncılık’ın sponsorlar arasında olduğu programın destekçileri Anya Yayın, Nobel Çocuk, Beyaz Balina, Paraşüt Kitap, Günışığı Kitaplığı ve Uyurgezer Kitap. Festival programına https://www.kovanagency.com adresinden ulaşabilirsiniz. Festivalin konuklarından yazar & illüstratör Julie Völk ile yapacağım söyleşiyi bir sonraki yazımda sizlerle paylaşacağım.
∗∗∗
Dünya Çocuk Hakları Günü ve Öğretmenler Gününü kutladığımız bu ayda çocukları koruyan, eğitimcileri destekleyen, ihmal ve istismarı önleyen politikaların en kısa sürede hayata geçirilmesi umuduyla…