Suriye’de El Hol’de tutulan birçok IŞİD’li kadın ‘telefon üzerinden evlenip’ kamptan kaçırıldı. Bu faaliyeti yöneten HTŞ komutanı ile “70’li yaşlarda bir erkek” gibi iletişim kurduk; Türkiye üzerinden yapıldığını savunduğu insan kaçakçılığını anlattı.
Hale GÖNÜLTAŞ
ANKARA – Suriye’nin kuzeyinde, YPG’nin denetiminde bulunan El Hol kampında tutulan IŞİD’li kadınların, pasaportlarını taşıdıkları ülkelerce teslim alınmaması yeni küresel güvenlik sorunlarını da beraberinde getiriyor. Kamptaki IŞİD’li kadınların, sosyal medya uygulamalarından tanıştıkları cihadist erkeklerle ‘telefon üzerinden evliliğe’ hız verdiği ortaya çıktı.
Türkiye başta olmak üzere Avrupa’nın çeşitli kentlerinde yaşayan cihadist erkekler, ‘telefon üzerinden evlendikleri’ bu kadınları, Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib’de etkili olan silahlı İslamcı örgüt HTŞ (Heyet Tahrir el Şam) aracılığıyla kamptan kaçırıyor. Kadınlar, İdlib üzerinden sınırdan kaçak geçirilerek Türkiye’ye getiriliyor. Evlendiği erkeğin bir Avrupa ülkesinde yaşıyor olması durumunda, Türkiye’den bu ülkeye ulaşım da sahte evrak ve belgelerle yine HTŞ çetelerince organize ediliyor.
‘REYHANLI’YA ULAŞTIRMA GARANTİSİ’
HTŞ’nin Özbek komutanlarından olan ve ‘Ayyub Hawk’ takma ismini kullanan kişiyle, “Avrupa’da yaşayan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan 70’li yaşlarda bir erkek” gibi davranarak sosyal medya üzerinden iletişim kurduk. Bir kadını kamptan çıkarmak için ilk aşamada 25 bin euro talep etti. Özel Telegram hesabında sürdürülen görüşmede, kadını Hatay Reyhanlı’ya kadar ulaştırmanın “garantisini” verdi. “Beklenmedik masraflarla kadının Reyhanlı’ya getirilişi için talep edilen ücretin 45 bin euroya yükselebileceğini” söyledi. Kadının “Türkiye’ye getirilmesinden sonra Avrupa’ya gönderilmesini sürecini de bizzat yürüteceğini” de ileri sürdü.
EL HOL KAMPINDA 42 BİN KADIN VE ÇOCUK YAŞIYOR
IŞİD’in Mart 2019’daki dağılma sürecinde Suriye’den kaçmaya çalışan binlerce IŞİD’li eş, çocukları ile yakalanmıştı. O tarihten bu yana, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından El Hol kampında tutuluyorlar. Erkekler ise aynı bölgedeki cezaevlerinde.
Son verilere göre El Hol’de 41 ayrı ülkeden 42 bin 88 kadın ve çocuk bulunuyor. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin yanı sıra Britanya, ABD ve Kanada’nın başını çektiği Batılı ülkeler, kendi pasaportlarını taşıyan kadınları teslim alıp ülkelerine götürmeye ve orada yargılamaya sıcak bakmıyor. Uluslararası toplum, SDG’nin güvenlik uyarılarına rağmen bu kadın ve çocukları kaderine terk etmiş durumda.
IŞİD’İN GENEL POLİTİKASI DEĞİL
Daha önce farklı tarihlerde iki kez Hol kampında haber için bulundum. Kampın iç işleyişinde, genel kuralları radikal ve ileri yaşlardaki kadınlar koyuyor. Sözgelimi, kampta tutulan bir kadının çadırının önünde otururken cep telefonundan yükselen melodiye bedeniyle eşlik etmesi şiddet gerekçesi… Çatışma sahalarında doğan, sağlık alanında aşı gibi haklarına ulaşamayan çocuklar da şiddet sarmalarında büyüyor.
Diğer yandan, sadece kadınlar, kız çocuklar ve 10 yaş altı erkek çocukların tutulduğu kamptan ‘evlenerek’ kaçmayı, ‘IŞİD’in esirlerini YPG’den kurtarmaya yönelik genel bir politikası’ olarak değerlendirmek doğru olmaz. Kadınların bu yolla kamptan ayrılmaları bireysel; lakin örgütün de karşı çıkmadığı bir hareket.
Cihadist, selefi erkekler, sosyal medyada hemcinsleri ile yaptıkları yazışmalarda, kadınları yüksek ücretler ödeyerek kamptan çıkarmalarını “sevap işlemek, cihada olan inanç, yetim bakmak, cennetin kapısının açılması” gibi iddialarla açıklıyor.
HTŞ, TÜRKİYE’NİN TERÖR ÖRGÜTÜ LİSTESİNDE
IŞİD ile çatışma halinde olan ama özünde cihatçı ideolojiden gelen HTŞ’lilerin, El Hol kampındaki kadın ve çocukları kaçırmak için devrede olması soru işareti yaratabilir. Ancak iki örgüt arasında “YPG denetimindeki kamptan IŞİD’li kadınların kaçırılmasına” ilişkin bir tür anlaşma, bir akıl birliği olduğunu söylemek mümkün. Kadınların kampın bulunduğu bölgeden Türkiye sınırına kaçırılması için izlenmesi gereken güzergâh da, Türkiye sınırında HTŞ kontrolünde bulunan İdlib. Öte yandan, Türkiye’nin HTŞ’yi ‘silahlı terör örgütü’ listesine aldığını da vurgulamak gerek.
SİSTEM NASIL İŞLİYOR?
El Hol kampında yaşayan hemen her kadının birden fazla sosyal medya hesabı var. Kadınlar, kamptaki yaşam koşullarını, çocukları ile kendilerinin ihtiyaç duydukları öz bakım gereksinimlerini, temel ihtiyaçlarını ve ekonomik destek taleplerini takipçileri ile paylaşıyor. Bir kısmının eşinin öldüğünü, bir kısmının eşinin de bölgedeki cezaevlerinde olduğunu söylemek mümkün. Pek çoğunun eşinden yıllardır haber alınamıyor.
YELELİ ASLAN VEYA GÜVERCİNLE SİNYAL VERİYORLAR
Bir kadın evlenme kararı aldığında, sosyal medya profiline yeleli aslan fotoğrafı, yan yana uçan güvercinler ya da cihadist semboller koyuyor. Yeleli aslan, kadının çocuklarının olduğu ve “çok güveneceği” bir erkeğe ihtiyacı olduğu anlamına geliyor.
Bu kadınlarla tanışmak isteyen erkekler ise sosyal medya üzerinden iletişim kuruyor; iletişim bir süre sonra kadın ile erkeğin özel telefonları üzerinden sürdürülüyor. Kadınların “flört” olarak da adlandırılabilecek bu tanışma döneminde öncelikli talepleri, kamptan çıkarılmak ve erkeğin yanında yeni bir yaşam kurmak oluyor. Fakat fiziksel birleşme sağlanana dek kampta temel ihtiyaçlarının giderilmesi, çocuklarının ihtiyaçları, temiz suya erişim gibi harcamalar için nakit para yollanması da, Amerikan doları üzerinden olmak üzere öncelikli talepler arasında.
TRANSFER, KRİPTO PARA İLE YAPILIYOR
Her kadının, cep telefonu uygulamalarından indirilen kripto para hesabı bulunuyor. Erkek de, kripto hesabına transfer yapıyor. Zaten kadınlar sosyal medya takipçilerinden kampta bulunan bakkaldan yapacakları temel alışveriş için para talep ettiklerinde de, direkt mesaj bölümünden kripto hesap numaralarını bildiriyor.
KAMPTA ÇOCUK ÖLÜMLERİ ÇOK FAZLA
El Hol kampında bulunan kadınlar, olumsuz yaşam şartlarını fotoğraf ve videolarla destekleyerek uluslararası toplumun dikkatini çekmek için zaman zaman gazetecilerden de destek talebinde bulunuyor. Zira geçen beş yılda bu kadınların durumuna uluslararası toplum el atmadı, hukuki sorunlar da insan hakları kurumlarınca gündeme getirilmedi. Kamp yetkililerine göre bu süreçte yaklaşık 50 çocuk, yetersiz beslenme, bulaşıcı ve tıbbi imkansızlıktan tedavi edilemeyen hastalıklar, kaza ve yangın gibi nedenlerden öldü. Ben de, iki kez haber hazırlamak için girdiğim kampta temiz su dahil, her türlü gıda, yiyecek ve kıyafetin bir hayli yüksek fiyatlarla satıldığını gözlemledim.
‘EVLİLİK’, TELEFONDA YAPILIYOR
Kampta bulunan kadın ile bir erkeğin evlenmesi ise ‘telefon üzerinden’ yapılıyor. “Evlilik ritüeli” sırasında, kadın kamptaki çadırında bulunuyor. Akıllı telefonunun sesi dışarı veriliyor. Erkeğin güvendiği ya da bağlı bulunduğu grupta sözü geçen bir din adamı dualar okuyor. Bu esnada kadının sesinin duyulması ‘mahrem’ sayıldığından, kadının evlilik için arandığında telefonu açması, evlenme ritüelinin başlangıcı ve kabulü sayılıyor.
ÖZBEK KOMUTAN İNSAN TİCARETİNİN BAŞINDA
‘Evlilikten’ sonraki aşama, kadının kamptan kaçırılması ve erkek ile buluşturulması. Kamptan çıkarılmanın maliyeti bir hayli yüksek.
El Hol’deki insan kaçakçılığının tepesindeyse, HTŞ’nin Özbek komutanı Ayyub Hawk bulunuyor.
İNSAN KAÇAKÇISI KOMUTAN İLE SOSYAL MEDYADAN İLETİŞİM
El Hol kampındaki insan kaçakçılığına dair iddiaları, kadınlar ve kadınların ailelerinden duydum. İlk ağızdan doğrulamak için de, Ayyub Hawk ile sosyal medyadan temas kurdum. Güven sağlamak için daha önce kamptan çıkardığı üç Türkiyeli kadının ismini verdim. Kadınlarla evlenen erkeklerin “hemşerim olduğunu” ifade ettim. Bu şekilde güven sağlandı.
Kendimi, “çiftçilik yapan 70 yaşında, maddi durumu iyi bir erkek” olarak tanıttım. Hawk, özel telefon numarasını verdi ve telefon uygulaması üzerinden konuşmayı önerdi. “İlk eşimin yatalak olduğunu, kamptan Uygur uyruklu genç bir kadınla evlendiğimi, onu önce Türkiye’ye, ardından da Avrupa’ya getirmek istediğimi” söyledim. Maliyetini sordum.
Hawk, “kendisi ve ekibine sonsuz güvenilebileceğini, bugüne kadar hiçbir kadının kamptan çıkarılırken yakalanmadığını ve hepsinin Türkiye’ye, Orta Asya’ya ve Avrupa’ya gönderildiğini” anlattı. Kendinden çok emin bir üslupla konuşuyordu. ‘Profesyonelliğini’ kanıtlamak adına cümlelerinin içine güvenlik ve insan kaçakçılığına dair İngilizce kavramları serpiştirmenin etkili bir yol olduğunu geçmiş deneyimlerinden öğrendiği çok belliydi…
KAMPTAN IŞİD’Lİ KADIN ÇIKARMANIN TARİFELERİ FARKLI
Hawk, kamptan ‘kadın kaçırmanın’ tarifelerini sıralamaya başladı. Özel binek araç, temiz ve yüksek güvenlikli evlerde barındırarak İdlib’e getirme, İdlib’deki konaklamada benzer standartların sağlanması ve kadının Türkiye sınırına kadar götürülmesi için verdiği fiyat, “beklenmeyen masraflar hariç” 45 bin euroydu. Ama minibüs, kamyon kasaları gibi araçlarla çıkarma, bölgede evini açan şahısların konutlarında barındırma için 27 ila 30 bin euro istiyordu. Bu fiyata, “kadını İdlib’den Türkiye sınırına getirme, buradan da yine beraber çalıştığı kaçakçılar aracılığıyla sınır kasabası Reyhanlı’nın bir köyüne geçirmek” dahil değildi. İsteğimin, “kadının Reyhanlı’nın köyüne kadar getirilmesi” olduğunu söyledim. “Sınırdan geçeceği tarihte kasabada olacağımı ve evlendiğim kadını bizzat karşılamak istediğimi” ifade ettim.
SABAH NAMAZI SAATİNDE GELEN MESAJ: ‘BU AKŞAM ÇIKARACAKLAR’
Hawk “Amca yarın tekrar konuşalım. Sen para hesabını yap. Ben kadını sana sağ salim getireceğim” dedi. Sabah çok erken saatte, iş için kullandığım GSM hattına mesaj düştü. Hawk, “sabah namazı sonrası atış talimi için eğitim alanına gideceğini ve kesin kararlıysam, gün içinde paranın hesabına geçmesi gerektiğini” söylüyordu.
“Kararlı olduğumu fakat istediği paranın çok yüksek olduğunu, 45 bin euro birikimim olmadığını, yakınlarımdan borç alacağımı” yazdım. Yaklaşık üç saat sonra yeni bir mesaj geldi: “Beraber çalıştığı adamların o gece kamptan bir kadın ve iki çocuk çıkartacağını, en güvendiği elemanlarının olduğunu, evlendiğim Uygur kadının da aynı anda çıkartılabileceğini” söylüyordu. Acele etmemi ve parayı hesabına hemen göndermemi istedi.
‘KRİPTO HESAP AYARLAYIN’
“Parayı toparlamak için dışarıda olduğumu, birkaç saate toparlayacağımı” söyledim. Hawk, “Ailende bu işlerden anlayan biri varsa hemen bir kripto hesap ayarlayın ve bana toplamda 25 bin euro gönderin” talimatı verdi. Bu paranın 15 bin eurosunu, “akşam kampa sızacak olan HTŞ militanına vermek zorunda olduğunu” ileri sürdü.
‘ANTEP’TE ÇARŞAF SATAN DÜKKANA 25 BİN EURO TESLİM ET’
“Kripto para göndermeyi bilmediğimi, oğullarımdan da destek istemekten çekindiğimi’ söyledim. Hemen yeni çözüm önerisinde bulundu: “Amca, güvendiğin bir kişi senin adına Gaziantep’e gitsin. Orada [kadın çarşafı satan bir mekânın ismini veriyor] 20 bin euroyu onlara teslim etsin. Onlar bize hawala yöntemi ile parayı bugün ulaştırır.”
Hawk’ın ısrarlı tutumu gerçekten aşırı talepkâr ve yorucuydu. “Çok acele ettiğini, kafamın karıştığını, biraz düşünmeye ihtiyacım olduğunu” söyledim. Bir saat sonra tekrar temas kurdu ve şöyle dedi: “Amca madem kadınla evlendin. Çocuklarında para vardır. Onlardan iste. Sana parayı versinler, sen de onlara verirsin. Eğer parayı göndermezsen kadını bugün çıkartamam. Çünkü kaçakçı arkadaşa parayı ödemem lazım. Sen bana para göndereceksin ki ben de kaçakçıya parayı göndereyim.”
‘PARA TRANSFERİNİ, AVRUPA’DA YAŞAYAN TÜRKİYE VATANDAŞI İSA YAPACAK’
Hawk’ın önerisine “olumlu yanıt” verdim. Birkaç dakika içinde bana bir telefon numarası ve isim yolladı. Numaranın sahibinin, “Avrupa’daki para transferlerini yapan, İsa isimli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu” söyledi. Fakat talep ettiği ücrete 6 bin euro daha ekledi. Bu paranın İsa için olduğunu söyledi. Zira nakit parayı bizlerden alıp kripto ile gönderecekti… Hawk’a göre “Avrupa’da mülteci olarak yaşayan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının 25 bin euro para göndermesi güvenlik riskiydi; alacağı para da buna karşılık olacaktı.”
‘GÜVENLİK’ İÇİN EUROLARIN FOTOĞRAFINI ÇEKİP GÖNDERMEMİ İSTEDİ
Hawk, bulunduğumuz kentteki banka şubesinin yerini sordu. Aklıma gelen bir ismi söyledim. “İsa’nın bulunduğumuz yere doğru yola çıktığını, bankadan parayı çektikten sonra çevreye belli etmeden fotoğraflarını çekip göndermemizi” istedi. Her üç dakikada bir mesaj göndererek parayı çekip çekmediğimizi kontrol etmeye çalıştı.
Ben de “bankanın kalabalık olduğunu ve henüz beklediğimizi” söyledim. “İsa’nın bulunduğumuz yere çok yaklaştığını” belirtti… Hawk’ın ısrarlı taleplerine 20 dakika boyunca yanıt yazmadım. Durumdan şüphelenince, kayıt altına aldığım yazışmaları benim telefonumdan da silmeye başladı.
Yazışmalarda, “yaşlı, endişeli bir erkek olarak, kimliksiz şekilde Türkiye’ye getireceğimiz kadını Avrupa’ya nasıl çıkaracağımızı” da sordum. Hawk, “her şeyin sırayla yapılacağını, öncelikle kadının İdlib’den kaçak yollarla Türkiye’ye geçirileceğini, Türkiye’de pek çok kadının kayıtsız şekilde uzun bir süre yaşadığını” ileri sürüyordu. “Kadının Avrupa’ya çıkartılması için gerekli yol ve yöntemlerin farklı tarifeleri olduğunu, bunu da zamanı gelince, yani evlendiğim kadın Türkiye’ye geldikten sonra konuşacağımızı” ifade ediyordu. Bu nedenle, kadınların Avrupa’ya çıkarılış yöntemlerine ilişkin net bir anlatımı olmadı.
EL HOL’DEN KAÇIRILAN ANKARALI KADININ HİKAYESİ
Benimle temas kuran üç IŞİD’e yakın kadın, evlilik motivasyonlarını “artık kamptan çıkmaya inançlarının kalmaması” olarak açıkladı. Bu kadınlardan biri şu anda El Hol kampından kaçırılarak götürüldüğü Özbekistan’da yaşıyor. Kadın, “telefonla evlendiği” erkekle değil, kendisini kamptan çıkaran, onu güvenli evde saklayan HTŞ militanı ile yaşamını sürdürüyor.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan 34 yaşındaki Ankaralı kadın, hamileyken gittiği Suriye’de ilk çocuğunu dünyaya getirmiş. Koçası çatışmada ölmüş. Ailesi onu Türkiye’ye getirmek için Dışişleri Bakanlığı ve kolluk kuvvetleri ile temas halindeyken, Mısırlı bir IŞİD’li ile ikinci evliliğini yapmış. İkinci evliliğinden de bir çocuk doğurmuş. “İslam devletinin bir gün kurulacağına” inanan kadın, kendisini iki çocuğu ile kamptan çıkaran Özbek vatandaşı HTŞ militanı ile “ilk kez gerçek aşkı tattığını” söylüyor… Şu anda Özbekistan’ın bir şehrinde yaşıyor. Ankara’daki ailesi de torunlarını görmek için geçen yılın sonunda Özbekistan’a gitti.