En eski sağlık mesleklerinden biri olan hemşireliğin doğuşu ilkçağlara dayanmaktadır. Hemşireliğin tarihi, kadının sağaltıcı(şifa verici) rolü ile başlamıştır. İlkçağlarda hasta ve düşkünlere yardımla başlayan hemşirelik hizmetlerinin Ortaçağ Avrupası’nda kilisenin bünyesinde ve korumasında olması ve hemşirelik hizmeti verenler arasında din görevlilerinin çoğunlukta olması o dönem için hemşireliğin “kutsal”, hemşirelerin ise “melek” olarak adlandırılmasına yol açmıştır.Dünyada hemşireliğin tarihsel gelişiminde savaş ve doğal afetler gibi olaylar etkili olmuştur. Rönesans ile Avrupa’da, Amerikan Devrimi (1775-1783) ile Amerika’da tıbbi gelişmeler artmıştır. Bu gelişmelere pek çok iç savaşın, Kırım Savaşı ve I. Dünya Savaşı’nın da etkisi olmuştur.
Modern anlamdaki hemşireliğin de Kırım Savaşı (1854-56) sırasında, Florance Nightingale (1820-1910) ile başladığı kabul edilmektedir. F. Nightingale rahibelerden ve sivil hastanelerdeki kişilerden seçilen 38 kişilik bir hemşire kafilesi 1854 ‘te İstanbul’a gelmiş ve disiplinli çalışmaları neticesinde ölüm oranını %42’den %2’ye düşürmüştür. .F.Nightingale ’ in yaralı ve hastalara bilgi ve şefkatle bakması onun efsaneleşmesini sağlamıştır. 1855 yılında F.Nightingale Kırım’da iken başarısından dolayı İngiltere’de isminin verildiği ilk modern sivil hemşire okulu Londra’da 1860 yılında açılmıştır. 1873’te Bellevue’de açılan hemşirelik okulu mezunlarına lisans derecesi verilmesi izlemiştir. 1887 yılında İngiliz Hemşireler Cemiyeti kurularak organize olunmuştur.
Florence Nightingale (12 Mayıs 1820, Floransa – 13 Ağustos 1910, Floransa), İngiliz hemşire. Modern hemşireliğin kurucusudur.Florence Nightingale daha küçük yaşlarda hastahanelerde hastalara yeterince ilgi gösterilmediğini düşünür ve bunu düzeltmek için hastabakıcı olmak ister. Ailesi Nightingale’e izin vermez. Hastabakıcıların hastalarla birlikte pis işler yaptıklarını söyler ve karşı çıkar. Çünkü o dönemlerde hastabakıcılık hiç bir işi olmayan kızların yaptığı pis bir iştir. Ailesine ne kadar baskı yapsa da kabul ettiremez ve ailesinden ayrılarak hastabakıcı olur. Hastabakıcılığın kötü adını silmek ve bunu meslek haline getirmek ister. Bunu ülkenin bakanlarına kadar iletir fakat izin alamaz.
1854 yılında Üsküdar’daki Selimiye Kışlası’nda, Kırım Savaşı sırasında yaralanan İngiliz askerlerinin tedavi ve bakımını yapmıştır. Ayrıca İtalyanca, Fransızca ve İngilizce öğrenmiştir. Savaşın zor koşullarında, gece gündüz demeden yaralılara baktığı için askerler ona The Lady with the Lamp yani Lambalı Kadın adını vermiştir.Savaştan sonra Londra’da hemşirelik okulu açmıştır. 1907 yılında Liyakat Nişanı alan ilk kadın olmuştur. 1910 yılında ölmüştür. 1961 yılında, Türkiye’de, Şişli’de açılan ilk Yüksek Hemşirelik Okulu’na onun adı verilmiştir. (1989’da merkez olarak kurulan Florence Nightingale Hastanesi de denen binada şimdi şapka biçiminde camdan bir ek bina daha yapılacaktır.) Böylece dünya üzerinde ismini altın harflerle yazdıran ilk hemşire olmuştur.
Doğum günü olan 12 Mayıs, tüm dünyada hemşireler günü olarak kabul edilmiştir.
Hemşirelik eğitim standartlarını yükseltmek ve hemşireliğin ahlaki prensiplerini korumada dünya hemşireleri ile işbirliği yapabilmek için İngiltere, Amerika, Kanada, Yeni Zelanda, Danimarka ve Avustralya 1899 yılında Londra’da yapılan bir toplantı ile Uluslararası Hemşireler Birliğini kurmuşlardır.
I. ve II. Dünya savaşları Avrupa’da hemşireliğin gelişiminde oldukça etkili olmuştur. I. Dünya Savaşı başladıktan sonra Amerika, İngiltere ve Fransa’nın müşterek çalışmaları sonucu hemşirelikte ilerleme hızlanmıştır. Hemşireler dayanışma ve haberleşmeyi sağlamak amacı ile Kuzey Hemşirelik Federasyonu, Avrupa Hemşireler Grubu gibi çeşitli topluluklar kurmuşlardır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün çalışmaları ile de hemşirelik eğitiminde büyük gelişmeler olmuştur. Alınan kararlara göre gelişmekte olan ülkeler için temel hemşirelik eğitimi orta okuldan sonra 4 yıl, gelişmiş ülkeler için liseden sonra 4 yıl olması uygun görülmüştür. Diğer önemli çalışma da hemşirelik eğitiminin hastanelerin veya özel kuruluşların değil, devletin milli eğitim politikası içine alınmasını sağlamış olmasıdır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde 1905 yılında ilk kez üniversite düzeyinde hemşirelik eğitimi Minnesota Üniversitesinde başlamıştır. 1920 ‘de İngiliz Kızılhaç’ının öncülüğü ile dünyanın her yerinden gelecek hemşirelere yüksek öğretim sağlamak amacı ile Londra Üniversitesi Hemşire Koleji (College of Nursing) açılmıştır.
Hemşirelik biliminin gelişiminde, önemli bir yere sahip olan hemşirelikte doktora programlarına ilk olarak 1933 yılında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Colombia Üniversitesi Teachers College’de başlanmıştır. Günümüzde birçok ülkede yaygın biçimde doktora programları devam etmektedir. Amerika, Avrupa, Avustralya, Asya ve Afrika kıtalarında bulunan 30 ülkede yaklaşık 232 hemşirelik doktora programı bulunmaktadır.
- II. TÜRKİYE DE HEMŞİRELİK
Osmanlı devletinde hemşirelik eğitimi ilk olarak Meşrutiyet döneminde başlamıştır. Daha önce meydana gelen bazı gelişmelerin bu konuda örnek olduğu da bir gerçektir. 1854 Kırım Harbi sırasında Türk hükümeti tarafından getirtilen Fransız hemşireler Fransız askerlerine bakmışlardır. Florence Nightingale başkanlığındaki İngiliz hemşireler de İngiliz askerlerine hizmet vermek üzere Selimiye Kışlası’na gelmişlerdir. Bu olaylar, Osmanlı devletinde hemşirelik için örnek olmuştur.
Türkiye’de modern hemşireliğin kurucusu olan Dr. Besim Ömer (Akalın) Paşa, 1907’de Londra’da toplanan Uluslararası Kızılhaç Konferansı’na Osmanlı delegesi olarak katılmış ve toplantının şeref konuğu olan Florence Nightingale ile tanışmıştır. Hemşireliğin bir meslek olduğunu, branşlara ayrıldığını ve mesleğin gereğini çok iyi anlamış olan Besim Ömer Paşa, ilk kez 1911’de İstanbul’un tanınmış ailelerine mensup hanımefendilerini derslerini kendisinin verdiği “Gönüllü Hastabakıcılık Kursu” na çağırmıştır.
Besim Ömer Paşa’nın şahsi gayretleri sonucunda hemşireliğe İstanbul’un kültürlü çevrelerinden de ilgi olmuş, Bursa ve İstanbul’da kurslar açılmıştır. Münire İsmail, Kerime Salahor, Safıye Hüseyin v.b. Böylece, 6 aylık kurstan sonra ilk defa Balkan Savaşı(1912) ve Çanakkale Savaşı (1915-18), I.Dünya Savaşı sırasında Müslüman Türk kadınlarının hasta bakımına katılmaları mümkün olmuştur. Bu nedenle 1912 yılı, ülkemizde hemşirelik mesleğinin başlangıcı kabul edilmektedir.
Türkiye’de ilk defa 1920 yılında, Amiral Bristol Hastanesine bağlı hemşire okulu açılmıştır. Eğitim süresi başlangıçta 2 yıl 6 ay iken, daha sonra 3 yıla ve 1957’de 4 yıla çıkarılarak Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylanarak meslek lisesi denkliği kazanmıştır.
Cumhuriyet Dönemi’nde açılan ilk hemşire okulu, Kızılay Hemşire Okulu’dur (1925). Eğitim süresi iki yıl üç ay olan bu okula başlangıçta kabul şartı, okur-yazar olmak iken; 1936 yılında bu okula, ortaokul mezunları alınmaya başlanmıştır. 1946 yılında Sağlık Sosyal Yardım Bakanlığı, bünyesindeki yataklı tedavi kurumlarının ihtiyacını karşılamak üzere sağlık meslek liseleri açılmıştır. Ortaokul mezunlarını alan bu okulların eğitim süresi 1958 yılına kadar 3 yıl, 1958’den sonra 4 yıl olmuştur.
Bunu izleyen yıllarda hemşirelikte okullaşma yavaş gelişmiştir. İlk askeri hemşire okulu Ankara’da 1939 yılında Milli Savunma Bakanlığınca açılmış, 1947 yılında parasal sorunlar nedeniyle kapatılmış, 1972 yılında Gülhane Askeri Tıp Akademisinde TSK Sağlık Meslek Lisesi olarak açılmış ve 1995 yılında kapatılmıştır.
Hemşirelik yüksekokulları ülkemizde üniversite düzeyinde ilk hemşirelik yüksekokulu 1955 yılında Ege Üniversitesinde açılmıştır. Ege Üniversitesinde açılan hemşirelik yüksekokulunu (HYO) 1961 yılında Ankara’da Hacettepe, İstanbul’da Florance Nighingale Hemşirelik Yüksekokulları izlemiştir. Bu okulların hemşirelik eğitiminin ve hemşirelik mesleğinin gelişmesine önemli katkıları olmuştur. 1982 yılında Atatürk ve Cumhuriyet Üniversiteleri Hemşirelik Yüksekokulları açılmıştır. 1985 yılında “Muvazzaf Askeri Yüksek Hemşire” yetiştirmek üzere Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Hemşirelik Yüksekokulu açılmıştır.
Ülkemizde ilk kez Hacettepe Üniversitesinde 1968 yılında başlayan hemşirelikte yüksek lisans ve 1972 yılında doktora programlarını ilerleyen yıllarda diğer hemşirelik yüksek okulları izlemiştir.1985 yılında eğitim süresi 2 yıl olan sağlık hizmetleri meslek yüksekokulları “hemşirelik programları” açılmıştır. 1995’te Yüksek Sağlık Şurasında alınan kararla, hemşirelik eğitiminin sadece üniversitelerde sürdürülmesine karar verilmiş, böylece hemşirelik eğitimi verilen sağlık meslek liseleri ve sağlık hizmetleri meslek yüksekokulları, sağlık yüksekokullarına dönüştürülmüştür. Günümüzde 14 hemşirelik yüksekokulu, 72 sağlık yüksekokulunda lisans düzeyinde “hemşirelik-hemşireliğe eş değer sağlık memurluğu” eğitimi verilmektedir.
2 Mayıs 2007 tarihine kadar Türkiye’de hemşirelik hizmetleri 1954 tarih 6283 sayılı hemşirelik kanunuyla yürütülmüştür. Bu kanunda hemşirelik, lise düzeyinde bir eğitimle kazanılan, görevlerinde hekime bağımlı, kadın mesleği olarak tanımlanmıştı ve günümüz koşullarına uymamaktaydı. “Hemşirelik Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin yasalaşması için 1992 yılında başlayan çalışmalar nihayet 2 Mayıs 2007 sonuç vermiştir. Yeni hâli ile yasada; eğitimin farklılığının ortadan kaldırılması, cinsiyet ayrımına son verilmesi, meslekte uzmanlaşmanın tanımlanması gerçekleşmiştir.
Hemşirelerin değişen rol ve sorumlulukları, belirli bir alanda uzmanlaşma ve çalışmaları beraberinde özel dal hemşireliği kavramını gündeme getirmiştir. Günümüzde hemşireler pek çok alanda özel dal hemşiresi olarak çalışmaktadırlar.