Sevgili dostlar,
Öyle anlaşılıyor ki iktidar HDP’yi değil, HDP’lileri kapatmaya karar verdi. Böylece hem dünyayı, hem Türkiye’yi kandırabileceğini sanıyor.
“Biz parti kapatmıyoruz ki, partilileri kapatıyoruz” savunmasının geçerli olacağını zannediyor.
Küçük oyunlar bunlar… Aklı başında herkes, şu anda iktidarın, fiyaskoyla sonuçlanan bir operasyonun başarısızlığını örtbas etmek için HDP’yi hedef aldığını görüyor.
Sadece haklarında fezleke düzenlenen 9 milletvekili değil, bütün HDP’liler hapsedilse, bu hareketin ezilemeyeceğini, tersine daha da direnç kazanacağını göremiyorlar.
Asıl mesele şu:
Kamuoyu yoklamaları, seçime girecek iki ittifakın oyları arasındaki dengenin, Millet İttifakı lehine bozulduğunu ortaya koyuyor. Bu durum HDP’yi, kilit parti durumuna getiriyor. Muhalefetten yana koyacağı ağırlığın ne sonuç verebildiğini İstanbul seçimi gösterdi. Şimdi aynısının ulusal ölçekte tekrarlanması, Saray rejimini bitirmeye yeter.
Engellenmek istenen buysa, halkın vekillerini tutsak almanın, tam ters sonuç yaratacağı kesindir. HDP’ye oy vermiş 6 milyon insan ve ailelerinin, iradelerine konan bu ambargonun hesabını sandıkta sormayacağını düşünmek safdillik olur.
Sırf Gergerlioğlu örneğini düşünün: O kadar farklı kesimden o kadar çok insanın hakkını hukukunu savundu ki, onun hapse girmesi, bir vicdan isyanına yol açacak ve olsa olsa iktidarın eriyişini hızlandıracaktır.
Bunlar son çırpınışlar.
İktidar, dünyanın gözü önünde, gün be gün geriliyor ve vuruşarak çekiliyor. Sırtını tamamen duvara dayayacağı noktaya kadar yapılması gereken, her türlü kötülüğe hazırlıklı olmak ve sakin kalıp birarada durmak…