Uzun yıllar Ortadoğu’da gazetecilik yapmış olan Robin Wright, Ortadoğu’nun geleceğine ilişkin gözlemlerini derlediği son kitabına, ‘Dreams and Shadows’ (Penguin, 2008) başlığını vermiş. Tam tercüme değil, ama kitabın içeriğini göz önünde bulundurarak, ben bu başlığı ‘hayaller ve hayaletler’ diye çevirmeyi tercih ediyorum.
Wright, kendisine bu başlığı esinlendirenin, Mustafa Kemal’in, ‘Geleceğe ilişkin hayal ve
geçmişe ilişkin hayaletler bize pahalıya mal oldu, siyasetimizi belirlerken bunlardan uzak durmalıyız’ şeklinde özetlediği bir ifadesi olduğunu söylüyor. Wright, bu ifade için, Hugh Poulton’un Türk milliyetçiliğine ilişkin çalışmasına (Top Hat, Grey Wolf and Crescent, New York University Press, 1997) gönderme yapıyor. Asıl kaynak ise, Mustafa Kemal’in, Nutuk’un ikinci cildinin giriş sayfalarında ‘Milli Siyaset’ başlığı altındaki görüşleri.
Wright, Ortadoğu’nun içinde bulunduğu tıkanıklığı tasvir edip, geleceğe ilişkin çıkış noktası ararken, ‘geleceğe ilişkin büyük hayallerle, geçmişe dair hayaletlerin’ kıskacından kurtulmak gereğini vurgulamak için bu ifadeye başvurmuş. Türkiye’nin içinde bulunduğu iç ve dış siyaset darboğazının geldiği noktada, bu özet bizim için de ufuk açıcı olabilir diye düşünüyorum.
Geçmişimiz olumlu veya olumsuz biçimde tabii ki peşimizi bir şekilde kovalayacak, diğer taraftan geleceğe ilişin hayallerimiz tabii ki olacak. Bütün mesele, bir yandan geçmişin hayaletlerine esir olmamak, diğer yandan, geleceğimize dair büyük, güzel, iyi hayaller kurarken gerçeklik duygumuzu yitirmemek.
Geçmişimize dair hayaletlere esir olursak, geçmişimize damgasını vuran birtakım olaylardan mirasımıza düşenleri, mümkün mertebe yeni düşmanlıklar ve çatışmalar zemininden kurtarmak mümkün olmaz. Diğer taraftan geleceğe dair hayaller kurarken, gerçeklik hissimizi yitirirsek, geçmiş ve gelecek keşmekeş bir tablo içinde ayağımıza dolanır. Bügün yaşadıklarımızın özeti budur.
Bu denli genel bir çerçeve yazmaya girişmişken ve ‘geçmişin hayaletleri ve gelecek hayalleri’ arasında muvazeneli bir siyaset kurma gereğinden söz etmişken, zihnimde derin biz iz bırakan bir tarih tablosunu dikkatinize sunmak istiyorum.
Geçen sene, Dışişleri Bakanımızın Ürdün ziyareti esnasında, Türk şehitliğini gezerken, duvarda asılı duran ve Mustafa Kemal’i Kral Abdullah ile birlikte gösteren fotoğraf, bana çok hüzünlü ve çok anlamlı gelmişti. Malum, Ürdün Kralı Abdullah, babası Şerif Hüseyin ile, Birinci Dünya Savaşı’nın kaderini ve Arap topraklarının çözülüşünü belirleyen Arap İsyanını başlatmıştı. Tarihin seyri içinde, Osmanlı’nın Arap topraklarında savaşmış bir komutanı olan Cumhuriyet’in kurucusu, Kral Abdullah ile Arap isyanından sadece 21 yıl sonra yan yana gelebildi.
Bu hazin ama anlamlı tabloyu görmek için Ürdün’deki şehitliğe gitmenize gerek yok, Kral Abdullah’ın Haziran 1937’de Türkiye’ye yaptığı ziyaret o dönemin yayın organlarında mevcut. 6 Haziran’da Ertuğrul yatı ile yaptıkları İstanbul gezisinin fotoğraflarına bakmanızı tavsiye ederim. ‘Geçmişin hayaletleri ve geleceğe dair hayallerin’, kıskacından kurtularak Cumhuriyet’in kurulabilmesini mümkün kılan siyasetin en iyi resimlerinden biri budur.
İçinde bulunduğumuz koşullar altında, geçmişimiz ve geleceğimize ilişkin derin muhasebeler yapmak, siyaseti bu derinliklerde kurmak gerekiyor, bu hatırlatmaları bu nedenle yapmak gereği duydum.
Radikal