Kur’an, kendisini eksiksiz, açıklanmış, korunmuş ve hidayet için yeterli bir kitap olarak tanımlar (bkz. En’am 6/38, Nahl 16/89, Fussilet 41/3, 41/44, Zümer 39/23). Buna rağmen, yüzlerce yıl sonra çeşitli kişilerin ağızlarından “Peygamber böyle dedi” denilerek dev bir hadis külliyatı üretilmiştir. Bu külliyatın uydurulmasının ardında yatan temel nedenler şunlardır:
- Kur’an’a Müdahale Etme ve Üstüne Söylem Koyma Hırsı:
Kur’an ayetleri çok netti: Resulullah sadece tebliğ ederdi (bkz. Maide 5/99). Ancak bazı kesimler, Kur’an’ın yetkisini sınırlandırmak ve dini otoriteyi kendi ellerine almak için Kur’an’ın yanında ikincil kaynaklar oluşturmaya başladı. Böylece “Sünnet” denilen kavram Kur’an’la yarışan bir norm haline getirildi. Bunlar Hz. Muhammed vefat ettikten sonra başlayan projelerdi.
Amaç:
– Kur’an’ın açık hükmünü gölgede bırakmak,
– Toplumun yönetimini elinde tutan dini sınıf oluşturmak,
– Kur’an’a ters düşen uygulamalar getirmek. - Emevi ve Abbasi İktidarının Dini Araçsallaştırması:
Özellikle Muaviye’den itibaren başlayan süreçte, devletin dini meşrulaştırmak için hadisleri bir propaganda aracı olarak kullandığı görülür.
Örneğin:
– Saltanatı meşrulaştırmak için “halifeye isyan eden Allah’a isyan eder” gibi hadisler uyduruldu.
– Ehl-i Beyt’in etkisini kırmak için onları küçümseyen veya yok sayan rivayetler üretildi. - Yahudi ve Mecusi Etkisiyle İslam’a İsrailiyat Sokuşturmak:
Kâb el-Ahbar, Vehb b. Münebbih, Abdullah b. Selam gibi şahıslar İslam’a Tevrat ve Talmud kültürünü taşıyan israiliyat türü rivayetleri soktular.
Bunların amacı:
– İslam’ı Yahudilikle benzerleştirmek, evrenselliğini bozmak,
– Musa’nın tokat attığı hadis gibi hikâyelerle peygamberleri küçük düşürmek,
– Mehdicilik, kurtarıcı mitleriyle ümmeti pasif hale getirmekti. - Kadını İkinci Sınıfa Düşürme Güdüsü:
Hadislerde “kadınlar akıldan ve dinden eksiktir”, “cehennemin çoğu kadınlardır”, “kadın, köpek, eşek önünden geçerse namaz bozulur” gibi ifadelerle, Kur’an’da eşit haklara sahip olan kadınlar toplumdan dışlandı.
Amaç:
– Ataerkil yapıyı dinle meşrulaştırmak,
– Kadının sesini kısmak, evde hapsedilmesini sağlamak. - Kur’an’ın Net Hükümlerine Alternatif Üretmek:
Kur’an zina yapanlara 100 sopa cezası verirken (Nur 24/2), hadislerle recm (taşlayarak öldürme) getirilmiştir.
Bu da gösteriyor ki:
Hadisler, Kur’an’ın açık hükümlerini etkisizleştirmek için araç olarak kullanılmıştır. - Toplumu Boyun Eğdirme ve Sorgusuz İtaati Sağlama:
Hadislerle;
– “Alimlere itaat farzdır”
– “Halifeye isyan eden dinden çıkar”
– “Mehdi gelecek, kurtaracak” gibi beklentilerle halk uyutuldu.
Kur’an ise sürekli aklı kullanmayı, düşünmeyi ve adaleti emreder:
“Akletmez misiniz?” (Bakara 2/44), “Düşünesiniz diye ayetleri açıklıyoruz.” (Yusuf 12/111)
Sonuç:
Hadisler, sadece Kur’an’ın önüne geçmekle kalmamış, onun mesajını boğmuş, İslam’ı bir kitap dini olmaktan çıkarıp kişisel rivayetler dinine dönüştürmüştür.
HADISLERDE SENET ZINCIRI VE RAVILERIN GÜVENIRLIĞI – DETAYLI AÇIKLAMA VE KUR’ANÎ ELEŞTIRI
- Senet Nedir?
Senet, bir hadisin ilk ravi olan sahabeden başlayarak sonradan gelen rivayetçilere kadar uzanan nakil zinciridir.
Örnek senet:
Muhammed b. İsmail el-Buhârî → Abdullah b. Yusuf → Malik b. Enes → Nafi‘ → İbn Ömer → Hz. Muhammed
Bu zincirin her halkası ‘hadisin güvenilirliği’ açısından teker teker incelenir.
- Ravilerin Güvenirliği (Cerh ve Ta’dil)
Raviler yani hadis aktaran kişiler ahlaki ve zihinsel özelliklerine göre sınıflandırılır. Bu sürece cerh ve ta’dil denir:
Ravinin iki yönü incelenir:
1. Adalet: Dürüst mü, yalancı mı? Fasıklığı var mı? Bid’at ehli mi? Namaz kılıyor mu?
2. Zabt (Hafıza): Hadisi doğru ezberlemiş mi? Çelişmiş mi? Unutkanlık başlamış mı?
Bu değerlendirmelerde hadis otoriteleri tarafından yapılır. Yani insan-insanı değerlendirir.
- Senet Zincirinin Güvenilirliği Nasıl Sağlanır?
Bir hadisin ‘sahih’ sayılabilmesi için şu beş şart aranır:
– Adalet: Tüm raviler dürüst olmalı
– Zabt: Hafızaları güçlü olmalı
– Muttasıl senet: Zincirde kopukluk olmamalı
– Şâzz olmamalı: Daha güvenilir ravilere aykırı olmamalı
– İllet bulunmamalı: Gizli kusur taşımamalı
- Bu Sistemin Dayandığı Temeller
– Tamamen insan beyanına ve hafızasına dayanır
– Yazıya geçirilişi hicretten 150-200 yıl sonradır.
– Ravilerin hatasız olduklarına dair kesin delil yok ve olamaz.
– Aynı ravi bazılarına göre ‘sika’, bazılarına göre ‘zayıf’ olabilir
- Zan ve Kur’anî Çürütme
“Zan, haktan hiçbir şey ifade etmez.” (Yunus 10:36)
“Onların çoğu zandan başka bir şeye uymazlar.” (En’âm 6:116)
Senet zinciri kusursuz görünse bile:
En önemlisi ;Münafık olabilir. (Ayetlerde bolca geçer)
– Raviler unutabilir, yanlış anlayabilir
– Yalan söyleyebilir
– Siyasi/mezhebî etkilerle uydurabilir.
-Rüşvet alabilir.
-İsrailiyat etkisi, Emevi – Abbasi baskısı açıkça bellidir.
– Bu aktarımlar vahiy değildir
Kur’an ise:
“Kur’an’ı biz indirdik, onu biz koruyacağız.” (Hicr 15:9)
Yani tek korunan metin Kur’an’dır. İnsan aktarımları dinin kaynağı olamaz.
Sonuç
Senet sistemi tamamen insan faktörüne dayanır. Kur’an ise Allah tarafından korunmuş tek rehberdir. Hadislerin sahihliği için öne sürülen senet zinciri, ne Kur’an’a denk olabilir ne yardımcı olabilir ne de ona destek gerekçesi olur. Kur’an’ın dışındaki tüm dini sözler zan içerir. Kur’an ise apaçık, eksiksiz ve yeterlidir.
SENET ZINCIRI İLE HADIS GÜVENILIRLIĞI İDDIASININ KUR’ANÎ REDDI
Gelenekçi söylemlerin ‘Senet zinciri sağlamsa hadis güvenilirdir’ iddiası, yalnızca Kur’an’ı ölçü alan bir Kur’an Müslümanı perspektifiyle rahatça çürütülür.
İddia 1: Senet zinciri sağlam hadis, güvenilir hadistir.
Kur’an’a göre ölçü senet değil, sadece Allah’tan gelen vahiydir. (Yusuf 12:40, A’râf 7:185, En’âm 6:38). İnsanlar arasında nakledilen bir zincir, vahiy yerine geçemez.
İddia 2: Raviler güvenilirse hadisi kabul edebiliriz.
Kur’an: ‘Zan haktan bir şey ifade etmez’ (Yunus 10:36). Ravilerin güvenilirliği zanna dayanır. Zanla din inşa edilemez.
İddia 3: Peygamber’in sözleri de dinin bir parçasıdır.
Kur’an, Resulün görevinin sadece vahyi tebliğ etmek olduğunu söyler. (Maide 5:99, Nisa 4:105). Din kaynağı yalnızca Kur’an’dır.
ÖNEMLİ NOT; Peygamber kelimesi Kur’an’da geçmez. Nebi ve Resul geçer. Resul sadece Kur’an ayetlerini konuşur. Ekleme çıkarma yapamaz. Nebinin kişisel hayatından insanlar sorumlu tutulmaz. Bu şirkleştirmedir.
İddia 4: Hadisler de korunmuştur.
Kur’an: ‘Kur’an’ı biz indirdik ve biz koruyacağız’ (Hicr 15:9). Sadece Kur’an’ın korunacağı garanti edilmiştir; hadisler için böyle bir güvence yoktur.
İddia 5: Hadisler Kur’an’ı tamamlar.
Kur’an: ‘Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık’ (En’âm 6:38), ‘Kur’an size yetmiyor mu?’ (Ankebut 29:51). Hadislerle tamamlanan bir Kur’an anlayışı, Kur’an’ı yetersiz görmektir ve bu küfürdür.
KUR’AN’IN KORUNMASI SAHABE HIKMETINE BAĞLANABILIR MI? – KUR’ANÎ ÇÜRÜTME
Bazı geleneksel görüşlerde, Kur’an’ın korunmasının Allah’a değil, sahabe ve ümmetin dikkatine dayandığı ima edilir. Ayrıca Kur’an ile hadislerin aynı ortamda nakledildiği gerekçesiyle eşit güvenilirlik iddia edilir. Bu iddialar Kur’an ayetleriyle çürütülmekte ve bu anlayışın şirk tehlikesi barındırdığı gösterilmektedir.
- Kur’an’ın Korunması Allah’a mı Sahabeye mi Bağlı?
İddia: “Kur’an sahabe hafızalarına yazıldı ve nesilden nesile aktarıldı. Sahabenin hikmetiyle korunmuştur.”
Kur’an: “Şüphesiz zikri (Kur’an’ı) biz indirdik ve biz koruyacağız.” (Hicr 15:9)
Kur’an: “Onu toplamak ve okutmak bize aittir.” (Kıyamet 17–18)
Çürütme: Kur’an, açıkça Allah tarafından korunduğunu bildirir. Koruma, insanlara, sahabeye ya da ravilere değil, doğrudan Allah’a aittir. Kur’an’I, Allah yerine insanlara dayandırmak, hükümde ortaklık (şirk) tehlikesi taşır. Bu görüşte Ravilere kutsiyet adledilmiştir. Kur’an hangi ülkede hangi toplulukta indirilmiş olsaydı bile yine korunacaktı. Bu İlahi birşeydir. İnsan gücü değil.
- Kur’an ile Hadis Nasıl Bir Tutulur?
İddia: “Kur’an ile hadis aynı dönemde aktarıldı. Hadis de sahihse Kur’an kadar değerlidir.”
Kur’an: “Kur’an’dan başka hangi söze inanacaklar?” (A’râf 7:185)
Kur’an: “Bu (Kur’an), kendisinde şüphe olmayan bir Kitaptır.” (Bakara 2:2)
Kur’an: “Eğer anlaşmazlığa düşerseniz, onu Allah’a ve Resûl’e (vahye) götürün.” (Nisa 59)
Çürütme: Kur’an, başka hiçbir sözün kendisiyle eş tutulamayacağını bildirir. Kur’an’a ‘eş metin’ üretmek, dini ikileştirmektir. Hadis, sahih olsun olmasın asla bağlayıcı olamaz. Kur’an’ın mutlak otoritesine eş kaynak koymak, hükümde ortaklıktır.
- 3. Sahabe ve Ravilerin Hikmeti Din Koruyamaz
İddia: “Sahabe adildir, raviler güvenilirdir; hadislerin korunması onların hikmetidir.”
Kur’an: “Zan, haktan hiçbir şey ifade etmez.” (Yunus 10:36)
Kur’an: “Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir.” (Maide 5:44)
Çürütme: Hiçbir insanın güvenilirliği dinin temeli olamaz. Kur’an, zan ve tahmine dayalı hükmü reddeder. Ravilerin ahlâkı, dini hüküm koymaya yetmez. Kur’an’ın yerine onların sözüne itimat etmek, Allah’ın indirdiği hükümleri terk etmektir.
- Şirk: Din Kaynağını Paylaştırmak
Kur’an, dini yalnız Allah’tan almamızı emreder:
“Hüküm yalnız Allah’ındır.” (Yusuf 12:40)
“Allah’tan başka hakem mi arayacağım?” (En’am 114)
“Size bu Kitap indirildi ki, onunla insanlar arasında hüküm veresin.” (Nisa 4:105)
Sonuç: Kur’an dışında herhangi bir sözü (hadis, sünnet, içtihat) dini bağlayıcı kaynak haline getirmek, Allah’a hükümde ortak koşmak anlamına gelir. Bu durum tevhidin temeline aykırıdır ve şirk kapsamındadır. Kur’an’ın korunmasını sahabe hikmetine bağlamak, Kur’an’a açıkça aykırıdır. Kur’an yalnızca Yüce Allah tarafından korunur ve tek dini kaynaktır. Kur’an’a eşit kaynak üretmek, tevhidi bozar ve şirktir. Kur’an Müslümanlığı, yalnızca Yüce Allah’a hüküm hakkı tanır.