Kış ortası, geceyarısı, dünyanın en yaralı coğrafyasını vurdu deprem… Türkiye’de yaklaşık 13 milyon insanın yaşadığı bölgeyi yıktı. Kayıp sayısının binlere ulaşmasından korkuyoruz.
Sadece sivil evler değil yıkılan; kamu binaları, havaalanı pistleri, hastaneler, lojmanlar, karayolları…
Felaket “geliyorum” dediği halde yine hazırlıksız yakalanan devlet… Deprem için toplanıp bütçe gediğine harcanan, deprem vergileri… İnşaatçıların iştahına açılan deprem toplanma alanları… Yerelde hazırlık olmadığı için çaresizce merkezi yönetimin yardıma koşmasını bekleyen depremzedeler…
Kendini yeniden hatırlatan hırsızlık, yağmacılık, ırkçılık…
1999’dan hiç ders alınmadığının göstergesi…
Yine bir ekonomik krizin ortasında, evi başına yıkılan yoksulların ülkesi…
Türkiye, 99’da bu çaresizliğin, bu hazırlıksızlığın, bu enkazın sorumlularını nasıl cezalandırdıysa bunun da hesabını sorar elbet…
Ama şimdilik biz, ölenlere rahmet, yaralılara şife, yakınını, evini barkını yitirenlere başsağlığı ve sabır dileyelim.
Günlerce, gecelerce enkazda çalışacak arama-kurtarma ekiplerine kolay gelsin.
Yardıma koşanlar, can kurtarmak için çırpınanlar varolsun…
Afet bölgesini ararken bile yandaş-muhalif belediye ayrımı yapan bir Cumhurbaşkanı’na rağmen ve ona inat, birlik ve dayanışma içinde bu felaketin üstesinden gelmek zorundayız.
Başın sağolsun, kolay gelsin Türkiye…