Hamas’ın İsrail saldırısından sonra İsrail’in Ankara elçiliği dikkat çekici bir açıklama yaptı ve “çok uzun süredir terörle mücadele eden İsrail ve Türkiye’nin terör eylemlerine karşı omuz omuza durması, teröre hiçbir koşulda destek vermemesi” gerektiğini vurguladı. Bu vurgunun nedeni, Hamas’ın uzun süredir Türkiye’yi karargâh olarak kullanması… Bilindiği gibi, ABD ve AB, Hamas’ı terör örgütü sayıyor. Buna karşın Erdoğan yönetimi, 2006’daki Filistin Meclis seçimlerini kazanmasından beri Hamas’la yakın ilişki içinde… O kadar ki, 2010’da İsrail cezaevlerinden serbest bırakılan Hamas’lı tutuklulara Ankara kucak açtı ve Türk pasaportu verdi. Buna karşın İsrail’le ilişkiler 2018-2022 arasında neredeyse dondurulmuş, diplomatik temas, maslahatgüzar seviyesine indirilmişti. Ancak 2022 yazında yeniden büyükelçi seviyesine çıkarıldı.
İsrail’in vurulduğu gece, İstanbul’da Arap sığınmacıların yaşadığı semtlerde Hamas’a destek mitingleri düzenlendi. Her izinsiz eylemi şiddet kullanarak dağıtan polis, bu mitingi izlemekle yetindi.
Önceki Pazar günü Ankara’nın merkezinde PKK tarafından patlatılan bombanın Erdoğan’ın iktidarını perçinlemesine ve muhalefeti susturmasına hizmet ettiğinden söz etmiştim. İsrail’de çok sayıda sivilin de hedef alındığı Hamas saldırısı ise İsrail içindeki muhalefeti susturacak ve Netanyahu’nun şahin politikasını tırmandırmasına yolaçacaktır.
Bazı yorumcular, savaşın tırmanmasının, Hamas’a kol kanat geren Erdoğan’ı zor durumda bırakacağına inanıyor, ancak krizleri fırsata dönüştürme maharetiyle bilinen Erdoğan’ın burada da arabulucu rolüne soyunması sürpriz olmaz. Nitekim Hamas’ın saldırısından sonra Erdoğan, kısa bir mesajla taraflara itidal çağrısı yapmakla yetindi. PKK saldırısı sonrası Suriye’ye hava operasyonu yapan Erdoğan, Hamas saldırısı sonrası İsrail’in Gazze operasyonunu eleştirmekte zorlanacaktır. Nasıl Türkiye Hamas’ı terör örgütü saymıyorsa, İsrail de PKK’yı terör örgütü saymıyor. Malum çelişki: Kiminin “terörist” dediğini, diğerleri “özgürlük savaşçısı” sayıyor.