”Müslümanlar ve sosyalist kesim arasında ortak çok çalışma var ama bir o kadar da büyük bir uçurum var aynı zamanda. Bunu da fark etmemiz gerekiyor. Bu uçurumun var olduğunu ve gidermek için neler yapabileceğimiz üzerinde de durmakta fayda var.”
12-13 Ocak 2019’da İstanbul Balat’taki İnşa Kültürevi’nde yapılan İslam ve Sol Çalıştayı’nda 16 konuşma iki yazılı tebliği sunuldu. Konuşmacıların mesajlarını bu yazı dizisinde aktarmaya devam ediyoruz. Bugün AK Parti kurucularından Fatma Bostan Ünsal’ın konuşmasından mesajları sunuyoruz…
- Eğer ortaklaşacaksak başka türlü kelimeler de bulabiliriz
Ayhan Bilgen’de dile getirmişti, ‘İslam ve Sol’u bir analiz olarak yapabiliriz elbette ki ve gerekiyor da. Çünkü benim için İslam yetiyor. Dürüstlük, eşitlik, adaleti ifade etmek için bana İslam yetiyor. Ama sol hareket içinde olan, kendisini sosyalist olarak tanımlayan insan için de tam tersine olumsuz manalar ifade ediyor. Benzer şekilde sol, bir sosyalist için bütün güzel şeyleri ifade ederken kendisini Müslüman olarak ifade eden insanlar içinde son derece olumsuz duygular, olumsuz düşünceler ifade edebiliyor. Ayhan bey de diğer konuşmacı arkadaşlar da ifade etti. Bu kelimeler elbette ki analiz olarak kullanılabilir, sol nedir diye düşünülebilir. Fakat eğer ortaklaşacaksak başka türlü kelimeler de bulabiliriz.
Burada Latin Amerika örnekleri de verildi. Oradan örnek vermek istiyorum. Biliyorsunuz Marksist düşünce ile kilise orada buluştu. Kurtuluş Teolojisi olarak tercüme ettiğimiz “Liberation Teology” diye bir akım ortaya çıktı. Onu biz de dışarıdan görenler veya onun içinde olanlar anlıyorlar. Kilise var ama bu Marksist düşüncenin kilise deyince anladıkları nedir? İşte yöneticileri kutsayan, statükonun devamını isteyen bir kilise değil, liberal bir kurtuluş teolojisi deyince bu anlaşılıyor. Bu yüzden biz başka kelimeler de bulabilirz bu ortaklıkta.
- Herkesin ortaklaşa bileceği söze çağıralım
Yine ben Kur’an’dan ifade getireceğim. Hristiyanlarla ilgili olarak iletişime geçmemiz isteniyor bizden ve aranızda ortak olan söze çağırın, yani herkesin ortaklaşabileceği söze çağıralım. Eğer bazı kişiler İslam deyince olumsuz düşünce besliyorsa İslam demeyelim buna şart değil veya sol dediğimizde Müslüman kesim başka türlü anlıyorsa başka bir kelime bulabiliriz bu açıdan.
- Pekala sosyalist ve komünist olarak da isimlendirilebilir
İslam ve sol dendiğinde Hikmet Kıvılcım’yıı rahmetle anmak gerekiyor. Bütün bir ömrünü Marksist literatürü anlatmaya, tercüme etmeye adamış ve sadece zamanını değil hapis yatmayı da göze almış çok önemli dini birikimi olan bir aydınımızdır. Devrimci şahsiyetleri anlattığı bir kitabında Hz. Muhammed’i de devrimci bir şahsiyetlerden biri olarak Lenin’in, Marks’ın yanına koyabilmişitir kendisini.
Bugün neredeyse muhafazakar kesimin tekeline aldığı, fetihle ilgili, İstanbul’un fethi ile ilgili 1953 yılında, fethin 500. yılı münasebetiyle yazdığı, Fetih ve Medeniyet isimli kitabında da, şu an için çok bilinen bir husus gibi gelebilse de, fethin manasından itibaren başlamıştır. Tabiki de bir Hristiyan ve bir Müslüman grubunun savaşı ve Müslümanların muzafferi olarak görmüyor zaten. Ona göre fetih, açmak demektir. Yani İstanbul’un ve bütün dünyanın ufuklarının açılmasıdır. Gerçekten Hikmet Kıvılcımlı İslam ve Sol deyince bütün bir ömrünü Müslüman olarak aynı zamanda da Marksist literatürün Türkçeye tercümesinde de çok emekleri geçmiş bir insan olarak ilgiyi hak ediyor.
Marksist gözlüklerle baktığımızda, Şeyh Bedreddin İsyanı gibi dini bazı hareketler de aslında tahakküme son verecek örnek olaylar olarak görülür. Bu alanda bir araya gelen, dini hareketler olarak görünse de aslında tahakküme son verecek bir hareket olduğu içinde pekala sosyalist ve komünist olarak da isimlendirilebilir. Aslında ortak olarak hem teorik, hem pratik çok çalışma var. Müslümanlar ve sosyalist kesim arasında ortak çok çalışma var ama bir o kadar da büyük bir uçurum var aynı zamanda. Bunu da fark etmemiz gerekiyor. Bu uçurumun var olduğunu ve gidermek içinde neler yapabileceğimiz üzerinde de durmakta fayda var.
- Kurtuluş Teolojisi bize örnek olmalıdır. İsim olarak bile örnek almalıyız
Hristiyanlıkla yani kilise ile Marksist düşüncenin örnekleri olarak Latin Amerika’daki örneğe biraz daha dönmek istiyorum. İlk başta statüko kilisesi bu tür Latin Amerika ülkelerindeki, topraksız işçilerin, toprakları olmadığı için şehirlere gelen zor koşullarda yaşam mücadelesi veren ve bir sürü zulme maruz kalan insanların, isyanının yanında olan kilise ile ilgili olarak ilk başta çok olumsuz davranmamış bile olsa, kilise bu konularda başlarda çok tasvipkar olmasa da sonraları aziz ilan edildi. Ortak hareketler ortak alanlar önemli. Bazı dönemler hem İslamcı kesim için, hem sol kesim için garip karşılanabilir, ayıplana bilir. Ama bu ortak hareketler biriktikçe, bunlar nihayetinde pratikleri hayata geçirildikçe kendi yolunu açacaktır diye düşünüyorum. Kurtuluş Teolojisi bize örnek olmalıdır. İsim olarak bile örnek almalıyız.Bu liberal teoloji ismini kendileri mi buldu bilemiyorum ama herkes için anlaşılabilir bir hareket olmuş oluyor. Bu yüzden ‘İslam ve Sol’ elbette ki bir analiz olarak kullanabiliriz ama daha farklı alanlar da isimler bulmak ve burada işler yapmak, pedagojik olarak daha kabul edilebilir olabilir birçok insan için. Bu yüzden neden bunu düşünmeyelim diye ifade etmek istiyorum.