Farklı gemiler

Merhaba, yaklaşık 16 yıldır görev yapan bir öğretmen olarak birkaç tespit ve çözüm önerisinde bulunmak isterim. Öncelikle ve kısaca günümüzde Türkiye’de sendikal örgütlenmenin, özellikle kamu çalışanları için hem hak arayışının hem de ideolojik duruşun bir göstergesi olarak algılandığını belirtmekte fayda görüyorum. Eğitim alanında faaliyet gösteren öğretmenler, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, özlük haklarının korunması ve daha adil bir eğitim sistemi için farklı sendikalar aracılığıyla ve elbette farklı samimiyet düzeyleriyle mücadele vermektedir. Bu yolda atılan her bir adım oldukça değerlidir. Mektubumda açmak istediğim konu ise bu mücadele araçlarının (sendikalarımızın) bizlerin taleplerini ne ölçüde kapsadığı konusudur.

Öğretmenler odası sohbetlerinde bir şarkı fısıldanıyor duyan kulaklara: “Herkes biliyor, geminin su aldığını. Herkes biliyor, kaptanın yalan söylediğini ve herkes biliyor, zarların hileli olduğunu.”

Evet, herkes biliyor ama o zarları tutan, kaptanın köşkünün kapısında sıra bekleyenler de var. Ancak farklı bir gemi de var. Bizlere düşen de arkadaşlarımızın doğru gemide olmasını sağlamak.

Nasıl? Memur-Sen’e üye eğitim emekçilerine, özellikle de kendi sendikalarının toplu sözleşme sürecinde sergilediği tavrı teşhir ederek. Oynanan tiyatroyu ve o masadan medet umanları hak etmediğimizi, daha iyisi için kurtarıcılara ihtiyacımız olmadığını, ortak bir mücadele ile taleplerimizi elde edebileceğimizi doğrudan dile getireceğiz. Hangi sendika üyesi olursa olsun onlarla rakip-düşman olmadığımızı tam tersine birlikte mücadeleyle sonuç alacağımızı vurgulayarak sağlıklı ilişkiler geliştireceğiz. Bugün Memur-Sen tabanı olarak adlandırılabileceğimiz emekçilerin önemli bir kısmının ekonomik-özlük alanda bizlerin yükselttiği sese kulak verdiğini ve değerli gördüğünü biliyoruz. İnanıyoruz ki gerçek mücadele gemimiz limana varacak!