Evrim bir doğa yasasıdır (kanun/ilke). Bu doğa yasasının neden ve nasıl çalıştığını açıklayan bilgiler bütününe Evrim Teorisi adı verilir.
Halk arasında yaygın olarak kullanılanın aksine “teori” sözcüğü bilimde “ispatlanmamış veya asılsız düşünce” anlamına gelmez. Tam tersine, uzun süreli, çok açılı, çok disiplinli gözlemler ve incelemeler sonucunda elde edilen verilerin “neden” ve “nasıl” o şekilde olduğunu açıklayabilen bilgi bütünleri anlamına gelir. Bilimde bir “yasa/kanun”, doğal bir olguya/fenomene yönelik gözlemdir. Bir şeyin “ne” olduğunu belirlememize yarar: örneğin “bütün cisimler yere düşer”, “bütün canlılar farklılaşır” gibi. Bir önceki cümlemizdeki örneklerimizden ilki bilimde “kütleçekim yasası” olarak bildiğimiz konuyu, ikincisi ise basitçe “evrim yasası” olarak bildiğimiz konuyu basitçe izah eder. Bunlar yasalardır ve Evren’imizin yapısı/dokusu değişmediği müddetçe bu şekilde var olurlar.
Ancak kanunlar bilgi vermek konusunda son derece acizdirler, dolayısıyla bilimsel açıdan birer veri olmaları haricinde “bilgi verme gücü” bakımından pek değerli değildirler. Bilimde asıl değerli olan, bu temel kanunları (yasaları) ve kanunlardan doğan diğer tüm sonuçları birbirine bağlayarak etrafımızda süregelen olay ve olguların “neden” ve “nasıl” o şekilde meydana geldiğini açıklayan bilgi bütünleridir. İşte bunlara “teori” denir.
Örneğin kütleçekim yasasını açıklayan Newton’un Yerçekimi Teorisi, Einstein’ın Görelilik Teorisi (bununla ilgili önemli çıkarımları vardır), Kuantum Birleşik Alanlar Teorisi gibi teoriler vardır. Evrim yasasını açıklayan da birçok bilimsel teori vardır (Dawkins’in Bencil Gen Teorisi, Kızıl Kraliçe Teorisi, Gould’un Sıçramalı Evrim Teorisi, Darwin’in Doğal Seçilim Teorisi ve benzeri); bunlara bir bütün olarak Evrim Teorisi adını veriyoruz.
Bu teoriler, doğada gördüğümüz nesiller boyu gözlenebilen biyolojik değişim yasası olan evrim yasasının neden ve nasıl bu şekilde işlediğini izah eder. Bu teorileri inşa etmek için kanunlardan yola çıkarak hipotezler inşa ederiz; etrafımızda gördüğümüz, birbiriyle ilişkili gibi gözüken olay ve olgular arasındaki ilişkileri sorgularız. Bu sorgulama sürecinde ileri sürülen, sınanmayı bekleyen, bilimsel düşünüşe uygun her sav bir “hipotez”dir. Adı üzerinde, “ön-tez” anlamındadır ve teorilerin inşasında, değişmesinde, geliştirilmesinde, yanlışlanmasında kullanılırlar.
Dolayısıyla hiçbir hipotez ispatlanınca teori, teori daha da ispatlanınca kanun olmaz. Önce etrafımızda kendini tekrar eden olaylar ve olgular, yani kanunlar tespit edilir. Bu kanunların birbirleriyle ilişkileri sorgulanarak hipotezler kurulur ve bu hipotezlerden doğrulananlar (veya tekrarlanan testleri her seferinde başarıyla geçenler) arasında bağlantılar kurularak bu kanunları izah eden açıklamalar geliştirilir, bunlar da teoriler olur. Bu teoriler zaman ve bilimin sınavına tutulur ve bu süreçte bu teoriler de evrimleşirler.
İlla bir hiyerarşi kurulacaksa, teoriler açıklama gücü, kapsam, içerik, test edilebilirlik gibi birçok açıdan kanunlardan üstündürler. Öyle ki, bazı kaynaklar kanunları, teorilerin “kısa ve dar bir özeti” olarak nitelerler. Ancak modern bilimde böyle bir hiyerarşiden söz etmeyiz; çünkü gerek yoktur.
Sonuç
Bu konuda son sözü, 2011 yılında ODTÜ’de ağırladığımız Brown Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kenneth Miller’a bırakalım. Kendisine “Evrim neden bu denli taarruz altında?” diye sorduğumuzda, şöyle söylemişti:
Aslında bilimde teori kanunlardan (gerçeklerden) daha yüksek bir idrak düzeyindedir. Çünkü teoriler gerçeklere açıklama getirirler, onları birleştirirler. Georgia Üniversitesi’nde atom fiziği dersi okursanız atom teorisi dersi alacaksınız. Profesör o dersin ismini gelecekte “atom gerçeği” olarak değiştirmeyecek. Çünkü atom teorisinin manası bu değil. Atom teorisi maddenin tabiatına dair on binlerce gerçeği açıklayan bir açıklamalar sistemi ve evrim teorisi de bunun gibidir. Evrim neden taarruz altındadır? Biyoloji birçok bilim dalını kapsayan bir alan. Eğer biyoloji müfredatından bir şey çıkarılacaksa, bu neden evrim olsun? Onu özel kılan ne? Neden hücre biyolojisi değil, neden fizyoloji değil? Bilim, gerçeğe dayalı kanıtların kuvvetle desteklediği teoriler üzerine kuruludur. Evrimi veya başka bir konuyu ayırıp özel muameleye tabi tutmak çok kötü bir fen eğitimi anlayışıdır. – Kenneth R. Miller (Brown Üniversitesi Biyoloji Profesörü)