İşsizlik, hiçbir seçim döneminde olmadığı kadar rekor seviyeye ulaşarak 4 milyon 300 bini aştı. TÜİK verileri, bu durumun, göçü tırmandırdığını ortaya koyuyor.
Yeniçağ yazarı Esfender Korkmaz, işin tarıma bakan tarafını ele alıyor. Türkiye’de tarımın işsizliği gizlediğini söyleyen Korkmaz, “Bu gizli işsizler kente göçünce açık işsizlere dönüşürler” diyor.
Korkmaz’ın anlattığına göre Türkiye’de 2002 yılında kırsal nüfus oranı yüzde 34.2 iken, 2017 yılında yüzde 25.6’ya gerilemiş.
“Çin’de ve Hindistan’da kente göçen nüfus, iş bulmuş ve büyümeye katkı yapmıştır” diyen ekonomist, “Türkiye’de ise şehre gelenler, varoşlarda artan işsizler ordusuna katılmıştır” ifadesini kullanıyor.
Korkmaz, “Neden kırsal kesimden göç hızlandı? İkincisi neden işsizlik bu kadar arttı?” sorularına iki maddede şöyle cevap veriyor:
1- Şehirleşmenin getirdiği rutin değişme dışında Türkiye’de kırsal kesimde üretim maliyetleri arttı, çiftçinin eline geçen gelir azaldı ve kırsal kesimde hızlı bir yoksullaşma oldu.
2001 krizinde IMF ile birlikte hazırlanan “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” tarımsal destekleri yarı yarıya düşürdü… Programda; ”Tarımsal destekleme fiyatları öngörülen enflasyonu aşmayacak şekilde artırılacak ve kuruluşların finansman imkânları dikkate alınarak miktar kısıtlamasına gidilecektir.” deniliyordu. 2002’de öngörülen enflasyon TÜFE, yüzde 16.6, gerçekleşen enflasyon ise yüzde 29.75 oldu. Sonraki hükümetler de bunun üstüne yattı. Tarımsal destek yerine bütçeden yardım dağıtmayı daha önde tuttular. Ayrıca gelen aynı hükümetler devlet piyasa optimal dengesini bozdular. Devlet tekellerini Et ve Balık Kurumu gibi piyasada spekülasyonu önleyen kurumları özelleştirdiler. Piyasada oligopol yapılar oluştu. Çiftçinin malını ucuza kapatan aracılar, aynı malı perakendeye spekülatif fiyatlarla verdiler. Tarımsal üretim daraldı.
2- Kente göç eden kırsal nüfus iş bulamadı. Zira 2000 ve öncesi yüzde 5 ve yüzde 6 arasında değişen işsizlik oranı, 2003 sonrası yüzde 10 ve daha üst seviyeler bandına çıktı.
İşsizliğin çok çeşitli nedenleri var… Ancak temel nedeni, sanayide kullanılan yerli ara malı ve ham madde yerini ithal girdinin almasıdır.
2012 sonuna kadar Dalgalı Kur sistemi, kontrolsüz sermaye girişi, yüksek faiz-düşük kur, cari açıktan daha fazla sıcak para girişine yol açtı. Kurlar düştü. 2007 yılı sonunda MB reel kur endeksi, 127 idi. Yani TL yüzde 27 daha değerli ve kur aşırı düşük idi. Bunun için ithal etmek daha ucuza geldi ve sanayi için girdi olan söz gelimi yerli iplik fabrikaları kapandı. İthalat ve cari açık arttı. İşsizlik arttı. Bugün kur yüzde 25 daha yüksek ama bu defa da hukuki altyapı olmadığı için yerli ve yabancı sermaye yatırım yapmıyor. Sonuçta işsizlik arttı. Kırsal kesimden gelenler de işsiz kaldı. Siyasi iktidar istihdam yaratmak yerine, bütçeden parasal yardımları artırdı. Şimdi bu varoşlara 4 milyondan fazla Suriyeli de yerleşti.”