Sevgili dostlar,
Erdoğan dünkü basın toplantısıyla kendisinin ve hükümetinin önceliğini bir kez daha haykırdı adeta:
Sağlık değil, sermaye…
Halk değil, sermayedar…
Piyasaya destek, millete kolonya…
Ülkenin en sıkıntılı döneminde, tam bir hafta sırra kadem basan Cumhurbaşkanından, 4 saatlik toplantı sonunda, virüse karşı etkili sağlık önlemleri açıklamasını bekleyenler bir kez daha yanıldı. Zaten konu sağlık olsa, toplantıya MİT Müsteşarı’ndan, TÜSİAD temsilcisinden önce Tabip Odası Başkanı çağrılır, yoğun bakımdaki yatak sayısı, sağlık çalışanlarının sıkıntısı, test kitlerinin artırılması filan konuşulurdu. Oysa hükümetin derdi, virüs ya da halk sağlığı değil, onun derinleştireceği ekonomik tahribat ve sermayeye verebileceği zarardı. Merkez Bankası’nda bu kötü günler için tutulan “ihtiyaç akçesi” çoktan Hazine’ye devredilmiş, yani kefen parası bile harcanmıştı. O yüzden Erdoğan’ın, halka, -sadece ideolojik olarak değil, mali olarak da- “Dua edin, sabredin, elinizi iyice yıkayın” dışında verebileceği bir tavsiye kalmamıştı. Sermayeye verebileceği pay da pek sınırlı kaldı. Fırsattan istifade işçi çıkarmaya, maaşları dondurmaya niyetlenen patronlara bir uyarı da gelmedi Cumhurbaşkanı’ndan…
Toplantıdan önce, salgının ülkemize ilave avantajlar yaşatacağından, güzel bir tablonun bizi beklediğinden, Türkiye’nin en iyi konumda olduğundan da söz etti Erdoğan, ama sonrasındaki basın toplantısında bu avantajların ne olduğundan ve “bizi bekleyen güzel tablo”dan neyi kastettiğinden bahsetmedi. Tabii basın toplantısı olduğu halde, basından soran da olmadı, çünkü soru alınmadı. Dolayısıyla Almanya sadece ilaç ve aşı araştırmasına 1 milyar dolar, Fransa olumsuz etkilenecek şirketlere 300 milyon Euro ayırırken, Türk hükümetinin ayırdığı 100 milyon liranın neye yarayacağını kimse soramadı. Olsun. Basın toplantısı, dünyanın hiçbir yerinde görülmedik şekilde alkışlarla sonuçlandı. Şimdiden bedava kolonya kuyruğuna hazırlanan halk gururlandı. Ve memleketin her yanından “Allah’ım bize yönetici vermedin, bari sabır ver” duaları yankılandı.