CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, NTV Ankara Temsilcisi Murat Akgün’ün sorularını yanıtladı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
“(İnegöl ve Hatay’daki olaylar) Eğer siz ne olduğu belli olmayan bir açılım politikasıyla yola çıkarsanız ülkeyi bu hale getirsiniz. Ülkeyi yönetemiyorlar.
Bütün vatandaşlarımızı itidalli olmaya davet ediyorum. Çatışma kültürünün yaygınlaşması toplumu ayrıştırır. Hepimiz terör ve ayrımcılığa karşı ortak bir politika yürütmemiz lazım.
(Provakosyon iddiası) İçişleri Bakanı söylediğine göre elinde bilgiler vardır. Bu olayların başlangıcına gitmek lazım, toplumu itidale çağırmak gerekiyor. İnegöl ve Hatay’daki olaylar hepimizi üzdü.
Siyası iktidar çıkan sorunlardan şikayet etmemelidir. AKP sorun çözen değil, sorun üreten bir parti haline gelmiştir.
(Başbuğ-Erdoğan görüşmesi) Bu görüşme sıradan, olağan bir görüşme değildir. Başbakan’ın Adalet Bakanı’nı Ankara’ya çağırması…
‘YARGI SİYASALLAŞTI’ DEMEM
Başbakan ‘Bu davanın savcısıyım’ dedi, davayı siyasallaştırdı. Teslim olmak isteyen emekli orgenerali havaalanında gözaltına alınıyor. Hoyratça davranılıyor. Kaçmıyorlar, görevlerinin başındalar.
Başbakan, ‘Yargı güven kaybetti’ dedi. Ben ‘Yargı tamamen siyasallaştı’ demiyorum.
Yargının üzerindeki kurumsal baskıyı herhalde muhalefet yapmadı. Adalet Bakanı’nı çağırmak ne demek? Bu yargıya müdahale etmek değil mi?
‘TSK’YI DİZAYN ETMEK İSTİYORLAR’
Orduyu ordu yapan silah değil, moral değerlerdir. Ordunun moralini bozmak için çaba gösteriliyor. Orduyu yıpratmak için yola çıkıldı.
Benim bildiğim emekli generaller darbe yapamaz. Hukuk içinde yargılar, önlemini alırsınız.
Her olayı bir işin içine katar, çorbaya çevirirseniz içinden çıkılmaz bir hale gelir.
Ben bir Kuddisi Okkır’ı unutmuyorum. ‘Kasası’ dediler, cenazeyi getirmek için ambulans bulamadılar. Paraları yoktu.
Ordu yeniden dizayn edilmek isteniyor. Belli kişilerin önü kesilip, terfi edilmek istenmiyor.
Görevinin başında olan insan kaçak olarak adlandırılamaz. Başbakan Elazığ’da o komutanı kutlamıştı.
‘İŞBİRLİĞİ YAPTILAR’
Her zamanki gibi ‘Bu söylemden nasıl kaçarım, nasıl kendimi aklarım’ diye arayış içinde söylenmiş cümleler. Geçmişte ‘Darbe yapılıyor’ diye insanları içeri aldınız, yıllardır içerde tuttuyorsunuz.
Bir komutan çıkıyor, e-muhtırayı Genelkurmay’ın internet sitesine koyuyor ve ‘Ben yazdım’ diyor. Bu suç değil midir? Yasalara göre suçtur. Siz bu komutanla bir yerde kanka oluyorsunuz, Dolmabahçe’de gizli görüşüyorsunuz. Ne Genelkurmay’ın ne de devletin arşivlerinde bu görüşmelerin içeriğiyle ilgili hiçbir bilgi yok. İkisi de diyorki ‘Mezara gidecek, kimse bu sırrı bilmeyecek’.
Ben darbe yapmaya kalkacağım, e-muhtırayı koyacağım. Başbakan’la oturup, gizli sırları neyse bölüşüp paylaşacaklar. Ben emekli olduktan sonra altıma çok pahalı bir zırhlı araç alınacak ve ödüllendireceğim. Siz eğer darbelere karşı samiyseniz, niye sorgulamıyorsunuz? Üstelik zaman aşımına da uğramadı. Görev yargının olur mu? Hükümet suç duyurusunda bulundu mu? Niye suç duyurusunda bulunmuyor? Elinden tutan mı var? Başbakan çıksın ‘Bu davanın da savcısıyım’ desin, diyemez. Çünkü o e-muhtıra AKP’nin tekrar iktidara gelmesi için oraya konulmuştur. Mağdur edebiyatı için konulmuştur.
Sayın Büyükanıt ile Sayın Erdoğan işbirliği yapmıştır. Çıksınlar söylesinler, ‘işbirliği yapmadık’ desinler. Darbenin arkasına sığınacaksınız, mağdur olduk edebiyatı yapacaksınız, e-muhtırayı verenleri ödüllendireceksiniz, onlara hiçbir şey söylemeyeceksiniz. Sonra da çıkacak ‘27 Nisan gecesi neredeydiniz?’ diyeceksiniz.
Siz neredeydiniz? Niye suç duyurusunda bulunmadınız? Niye savcıları harekete geçirmediniz? İşinize gelince geçiriyorsunuz, koşturuyorsunuz. İşinize gelince ‘Davanın savcısı benim’ diyorsunuz.
Olay buraya gelince dut yemiş bülbül gibi oluyorsunuz. Sayın Başbakan konuşmalıdır. Dolmabahçe’de ne konuştular, konuşmalı. Halkından gizli, kapalı kapılar ardında yapılan görüşmeler devletin arşivine yansımıyorsa orada çıkar ilişkisi vardır. O çıkar ilişkisini açıklasınlar, biz de öğrenelim.
’15. MADDE’YLE EVREN YARGILANMAZ’
(12 Eylül) Geçici 15. Madde’nin kaldırılması ile Kenan Evren ve arkadaşları yargılanamaz.
Başbakan halka doğruları söylemiyorlar. Kendi liderleri kendi tabanını kandırıyor. Cami avlusundan kaçanlar onlar. İbadet için camiye gidip, ibadet etmeden kaçıyorlar.
35. maddeyi getireceğiz. Siz hangi yasal düzenlemeden rahatsızsanız getirin destek verelim.
Önemli olan demokrasi kültürünü yerleştirmek, darbelere karşın topyekün durmak.
Başbakan korkmasın, teklifi getirsin.
Başbakan görüşmemizde ‘Asker ne istediyse verdik ama terör durmuyor’ dedi. Teröre karşı ulusal, ortak bir politika oluşturulmalıdır.
‘O ANLAŞMAYI YAKASINA İLİŞTİRECEĞİM’
(Tazminat davası) Başbakan’a çok teşekkür ederim. Dubai anlaşmasıyla ilgili bilgi istedim, ‘gizli’ denildi. Dava açtı, artık mahkemeye gelecek. O anlaşmayı Başbakan’ın yakasına iliştireceğim.
(Baykal-Sarıgül görüşmesi) Bu görüşmeden memnun oldum.
(Kazan-Sav görüşmesi) Saadet Partisi’ndeki seçimle ilgili bir görüşmedir. Ayrıntısına girmeyeceğim.
(‘Evet’çi başkan) ‘Evet’ şapkası takan belediye başkanının durumu, yetkili kurulların gündemindedir.
Swoboda’ya mektup göndereceğim. Anayasa değişikliğine hangi gerekçeyle ‘hayır’ diyeceğimizi anlatacağız.
Referandumda ‘hayır’ oyu çıkacağına inanıyorum. Bu Anayasa işçinin esnafın sanayicinin sorununu çözmeyecek. Vatandaşın gündemiyle AKP’nin gündemi farklı.”
ntvmsnbc