Hüseyin İrfan Fırat
Türkiye’de emekliler, artan enflasyon ve yükselen yaşam maliyetleri karşısında giderek zor bir dönemden geçiyor. Son yapılan açıklamalara göre işçi emeklisine yüzde 13, memur emeklisine yüzde 19 zam yapılması planlanıyor. Ancak bu oranlar birçok emekli için açlık sınırının kat kat altında. Örneğin, dört kişilik bir ailenin yalnızca gıda harcaması için gerekli “açlık sınırı” Ekim 2025 itibarıyla yaklaşık 28 bin 412 TL, tüm temel harcamaları içeren “yoksulluk sınırı” ise yaklaşık 92 bin 547 TL olarak hesaplandı.
Özellikle temel gıda, kira ve enerji giderleri düşünüldüğünde bu oranlarla hayatlarını sürdürebilmek emekliler için yetersiz kalıyor.
Emekliler yalnızca maaş artışı talep etmiyor; insanca yaşamak, adaletli bir sosyal güvenlik ve yaşam standardı istiyor. Sokaklara çıkan emekliler, pankartlar ve basın açıklamalarıyla hükümete çağrıda bulunuyor: “Yaşam maliyetlerimiz karşısında adil bir düzenleme istiyoruz.”
İşte son emekli eylemlerinden bazıları ve sloganlar:
• Tüm Emeklilerin Sendikası üyeleri 13 Kasım 2025 tarihinde Denizli semt pazarlarında stant açıp “Sosyal devletin yerine sadaka düzeni kuruldu” diyerek eylem yaptılar.
• Emekli Memur‑Sen, 30 Haziran 2025’te “Bayram değil, eylem yapıyoruz” diyerek basın açıklaması düzenledi.
• Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) ve Tüm Emeklilerin Sendikası Mersin Şubesi
üyeleri “Geçinemeyen emekli sokağa indi” başlığıyla ortak eylem yaparak yoksulluğa karşı seslerini yükseltti.
• Antalya’da “TÜİK yok hükmündedir” sloganıyla yapılan eylemde, emekliler Attalos Meydanı’nda toplandı ve açıklanan enflasyon rakamlarına tepki gösterdi.
• Ankara’da asgari ücret ve emekli maaşlarının yetersizliği nedeniyle emekliler ve asgari ücretliler Tandoğan Meydanı’nda bir araya geldi: “Emekliyim ama hâlâ çalışıyorum; kira mı verelim, karnımızı mı doyuralım?”
Özellikle düşük gelirli emekliler, temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekiyor; sağlık, ulaşım ve temel gıda giderleri günlük yaşamda büyük bir yük oluşturuyor. Peki emekliler bu hale nasıl geldi?
EMEKLİ AYLIKLARI NASIL BU HALE GELDİ?
Emekli maaşlarının bugünkü seviyeleri, geçmişte yapılan yasal düzenlemeler ve sistem değişiklikleriyle doğrudan bağlantılıdır.
“2008 Reformu” ve Aylık Bağlama Oranları (ABO)
• 2008 yılında çıkarılan yasa ile sistem “reform” adı altında yeniden düzenlendi; bu değişiklik, bugün emekli maaşlarının düşük kalmasının temel nedenlerinden biri olarak kabul ediliyor.
• ABO, bir çalışanın prime esas kazancı ile emeklilik aylığının hesaplanmasında kullanılan orandır. Daha yüksek oran, daha yüksek aylık demektir.
• 2000 öncesi sisteme girenler için ABO oranları daha yüksekti; ancak 2000 sonrası ve özellikle 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra oranlar ciddi şekilde düşürüldü.
• Örneğin, 2008 Ekim sonrası işe başlayanlar için “her 360 gün için %2” gibi düşük oranlarla ABO belirlenmiş durumda.
Güncelleme katsayısı ve refah payı mekanizmaları
• Emekli aylıkları sadece bağlanma anındaki kazançla değil, bağlandıktan sonra da güncelleme mekanizmalarıyla artırılıyor. Ancak bu mekanizmalar son yıllarda sınırlı çalışıyor.
• Büyümenin payı olarak tanımlanan oranın düşürülmesi, “ülke ekonomik büyüdüğünde emekli maaşının da otomatik artacağı” beklentisini zayıflattı.
En düşük bazı emekli aylıkları şöyle:
En düşük işçi emeklisi aylığı: ≈ 16.881 TL
Engelli emekliler: %40–69 arası ≈ 3.723 TL, %70 ve üzeri ≈ 5.584 TL
Malûl emekliler: ≈ 16.000 TL – 18.000 TL
Bağ-Kur emeklileri: ≈ 16.000 TL – 17.500 TL
Emekli Sandığı emeklileri: ≈ 16.800 TL – 18.000 TL
MEVCUT DURUM SİSTEM DEĞİŞİKLİKLERİNİN SONUCU
Emeklilerin talepleri yalnızca maaş artışı ile sınırlı değil; eşitlik, adalet, insanca yaşam hakkı ve intibak yasasının bir an önce çıkarılması ön planda.
Hükümetin yıllardır sürdürdüğü sosyal olmayan politikalar sonucunda en yoksul kesim haline dönüşen milyonlarca emekli ve aileleri, mevcut iktidarın getirmeye çalıştığı tamamlayıcı emeklilik fonları değil; insanca yaşayabilecekleri düzeyde emekli aylıkları bekliyor.
Bunun için:
• Aylık bağlama oranlarının yeniden yükseltilmesi,
• Güncelleme katsayılarının ve refah payının gerçek ekonomik büyüme ve enflasyon oranlarına uygun olarak aylıklara yansıtılması,
• İntibak yasasının acilen çıkarılması ve emekliler arasındaki adaletsiz farkların giderilmesi gerekiyor. Bu adımlar,
milyonlarca emekli için sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal adalet ve yaşam standardı açısından hayati önemde.




