‘’Dünyada sizin gibi barışçı, adalet, özgürlük ve barış isteyen insanlar Amerika’da da, Avrupa’da da, Asya’da da var. Onun için uluslarüstü bir birlik oluşturmamız lazım. Savaş çığırtkanlarına, insanları bölüp birbirine düşürmek isteyen, böylece yararlanan ve milyarlarca dolar kazananlara karşı bizim birleşmemiz lazım barışçı kardeşlerim.’’
25-26 Ocak 2020’de İstanbul Balat’taki İnşa Kültürevi’nde yapılan 2. İslam ve Sol Çalıştayı’na 24 konuşmacı katıldı. Ayrıca yurt dışından ve cezaevlerinden yazılı tebliğler ve video mesajlar sunuldu. İki gün süren çalıştayda Tarhisel Tecrübeler, Çağdaş Tecrübeler, Karşılaşmalar ve Yüzleşmeler, Kişisel Tecrübeler, Kadın, İslam ve Sol başlıkları altında 6 oturum yapıldı. Tüm konuşmaları ”2. İslam ve Sol Çalıştayı Konuşma Metinleri ve Kayıtları” yazı dizisi ile sunuyoruz. Bugün yurt dışında bulunan Edip YÜKSEL‘in gönderdiği video tebliği yayınlıyoruz.
Merhaba, ‘’Barış ve Sol Çalıştayı’’na katılan arkadaşlara ve beni dinleyenlere Arizona’dan barış temennilerimle başlamak istiyorum. ‘’İslam’’ kelimesinin ‘’barışçılık’’ diye çevrilmesini temenni ederdim. Ama maalesef Arapça bir kelime sanki özel bir isimmiş gibi tutuluyor. Halbuki ilk insanla birlikte başlayan seküler bir sistem. Her mümin Müslümandır ama her Müslüman mümin değildir. Her barışçı mümin olmayabilir. İman teolojik ve felsefi bir olaydır. Kişi ile Tanrı arasındadır. Barışçılık ise insanlar, bireyler, toplumlar arasındadır. Orada tartışmayla, kontratla, anayasayla gerçekleşir.
Mübarek suratımdan daha çok sanıyorum ki arkadaşlar bu kazak-ı şerifim, daha doğrusu gökkuşağı dikkatinizi çekmiştir. 1980 yılının 12 Eylül gecesi içeri alındım. Bir süre çok kötü şartlar altındaydım. İki haftada bir ziyaretime gelen ablam Süreyya Yüksel’den bana böyle bir kazak örmesini istedim. Kazağa böyle çapraz bir gökkuşağı koy, hatta önüne prizma şekli de koy dedim. O, daha da ileri gitti ve düğmeleri bile renkli yaptı. Bu çok güzel, Tanrının gök kubbemize koyduğu bir kuvveladır. Milyarlarca yıl var, dinozorlardan da önce gökkuşağı vardır. Herhangi bir grubun malı değildir. Bütün bir insanlığın malıdır bu. Eğer bir devletim olsaydı devletin bayrağını gökkuşağı koyardım. Bu arada, ‘’Barış yurdu anayasası’’nı incelemenizi isterim, 19.org stesinde. Bunu geliştirmemiz lazım, hatta birlikte onu geliştirip ortak bir tasarı olarak önümüze koymamız lazım. Çünkü bu günler geçecek hazır olmamız lazım.
Sol ve solcu kelimesi üzerine konuşmak isterim. Çünkü bir ara hatta bazı meallerde hala var. Diyanet İşleri Başkanlığı eski meallerinde ‘’sağcı-solcu’’ diye kavramları Kur’an’a sokmuşlardı. Fikri Yavuz’un mealinde, hatta Elmalı’nın mealinde. Yine ‘’Ashâbu’l-Meymene’’, Ashâbu’l-Meş’eme’’, ‘’Ashâbü’ş-Şimal’’ ifadelerini; ‘’sağcılar ne iyiler, solcular ne kötüler’’ diye çevirmişlerdi. Halbuki aynı ifade ‘’Ashâbu’l-kehf’’ mağaracılar diye çevirmediler, mağara halkı diye çevirdiler. ‘’Ashâbu’n-nar’’ ‘’ateşçiler’’ diye çevirmediler, ‘’ateş halkı’’ diye çevirdiler. ‘’Ashâb’’ halk demektir.
Bir sürü ifade var ama sadece oraya gelince öyle çeviriyorlar. Peki niye? Çünkü o doktrin etkisindeydiler. Sultanlardan başlayarak, zenginlerden, güçlüden yana yer alma olayı var. İslamla alakası yok, sünnilik, şiilik, katolik dinlerinin palavraları bu. Maalesef Emevi, Abbasi ve Osmanlı sultanlarının yalakaları ve soytarıları tarafından, uydurulmuş dinle yetiştikleri için bir bakıyorsun kanlı pazarda, Amerikan 6. Filosunu protesto edenlere karşı, Şevket Eygi ve güya Komünizmle Mücadele Derneği vs. hepsi 6. filoyu savundular. Taksim’de de bir kaç kişiyi öldürdüler. Ben de orada bulundum. Norşin’den Arizona’ya adlı kitabımda anlattım. Ben bir çocuktum ve yanlışlıkla solcuların safında yer aldım. ‘’Kahrolsun Amerika’’ diye bağırıyordum. Ama Taksime varınca bir baktım ki yanlış saftayım. Çember sakallılar ellerinde sopalarla, benim arkadaşları dövüyorlar. Kol kola taa Yıldız Üniversitesinin oradan yukarı Taksime çıktık. Bir baktım orada başkaları var. Meğerse cümbür cemaat orada bizi bekliyorlarmış. Ben yanlış safta yer almışım zor kurtuldum. Arbede de ayaklar altında ezilebilirdim. Kısa tutmak istiyorum ama o kadar çok anlatacağım şeyler var ki.
Size bir kaç tane tavsiyede bulunmak istiyorum. Özgürlüğü savunun. Hakaret davasının kalkması için çalışın. Bu konuda kendinizi yetiştirin. Bir ülkede hakaret davası varsa eğer; hırsız güçlü ise o güçlü hırsıza ‘’hırsız’’ diyemezsiniz, güçlü katile ‘’katil’’ diyemezsiniz, güçlü yalancıya ‘’yalancı’’ diyemezsiniz. Hakaret davası halkı susturmak, sansür için diktatörler tarafından kullanılır. İftira ayrı, hakaret ayrı bir olaydır. Dikkat ederseniz dünyanın ileri ülkelerinin çoğunda hakaret davası diye bir dava yok. Ama dünyanın en geri, en zalim, en despot, en hırsız ülkelerine bakınca hakaret davalarının çok iyi çalıştığını görürsünüz.
İki tane hormona ve virüse karşı uyanık olun. Basitleştirerek söylüyorum insanlara iletilmesi ve daha iyi anlaşılması için. Birincisi ırk, kabile, ulus vs. bunların hepsi biz ademoğullarını / insanlığı birbirine düşman etmek için tarih boyunca kullanılmış en felaket hormonlardan birisidir. Bunlardan kesinlikle uzak durmak lazım. Bir politikacı, her kim bayrak sallıyorsa kesinlikle dikkat edin. Bayrak sallayan politikacı ‘’Savaş mı istiyorsun?’’ O zaman çocuklarınla beraber en ön cepheye git, belki o zaman ben de katılabilirim. Ama sen sarayında, villanda bayrak sallarken beni kurban olmak için gönderirsen, hayır senin savaşın için gitmeyeceğim, oğlumu da göndermeyeceğim.
Aynı şekilde ikinci virüs olarak dini gaz… Mezhep, din, Muhammed, İsa, Musa, Ali, Nakşibendi, Nurcu gibi bunlar kesinlikle insanları bölen, aptallaştıran ve birbirine düşman ettiren şeytani metotlardır.
İşte bu iki tane virüse karşı aşılı olmamız lazım ve bunu aşmamız lazım. Sadece bölgesel olarak, Türkiye için düşünmeyelim. Dünyada sizin gibi barışçı insanlar, adalet isteyen, özgürlük ve barış isteyen insanlar Amerika’da da, Avrupa’da da, Asya’da da var. Onun için uluslarüstü bir birlik oluşturmamız lazım.
Savaş çığırtkanlarına, insanları bölüp birbirine düşürmek isteyen, böylece yararlanan ve milyarlarca dolar kazananlara karşı bizim birleşmemiz lazım barışçı kardeşlerim.
Selam ve sevgiyle kalın.
adilmedya.com