ABD’nin başkenti Washington’daki temasları çerçevesinde Brookings Enstitüsü adlı düşünce kuruluşunda konferans veren Boyner, İran’a yeni yaptırımların verimli olup olmayacağının kuşkulu olduğunu söyledi.
Türkiye’nin bölgede her zaman nükleer silahsızlanmayı desteklediğini hatırlatan Boyner, Türkiye’nin stratejik ortaklarına sadık olması gerektiğini, ancak ortaklarından da kendi kaygılarına karşı daha duyarlı olmalarını talep etmeye hakkı olduğunu söyledi.
Boyner, “Biz, nükleer silahsız bir Orta Doğu’yu destekliyoruz ama bu görüş, İran’ın nükleer programını, İsrail’i göstererek haklı çıkaran bir söyleme yol açmamalı” ifadesini kullandı.
Türkiye ile ABD arasındaki iletişimin berraklığı konusunda kaygılı olduklarını ifade eden Boyner, bu durumun ABD Başkanı Barack Obama’nın mektubu ve uranyum takası anlaşmasından anlaşıldığını kaydetti.
İran’a yeni yaptırım kararına Türkiye’nin de uyacağını, ancak kararın diplomatik çözüm yollarını kapatmayacağını dile getiren Boyner, “İran’ın diplomatik sisteme ve küresel ekonomiye entegrasyonu üzerinde çalışmalıyız” dedi.
-“DİPLOMASİ POPÜLİST HALE GELMEMELİ”-
İsrail’in Gazze’ye giden gemilere saldırmasını sadece “meşru güvenlik kaygıları” üzerinden anlamanın zor olduğunu, olayın Gazze’deki “insanlık dışı” ablukanın sürdürülemeyeceğini gösterdiğini anlatan Boyner, Gazze’deki durumun Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkileri “zehirlediğini”, Türk kamuoyununun bu konuya çok hassas baktığını söyledi.
Boyner, saldırının sorumluları hakkında uluslararası yasaların uygulanması ve soruşturmanın uluslararası boyutta yürütülmesi gerektiğini, İsrail’in tek taraflı soruşturma komisyonunu ise “sorunlu” bulduklarını vurguladı.
Ümit Boyner, “İsrail özür dilemeden Türk kamuoyundaki kızgınlığı yatıştırmak çok zor olacak” dedi.
Ancak tüm bu eleştirilerin Türkiye ile İsrail ilişkilerinde tam bir kesintiye yol açmaması gerektiğini belirten Boyner, aktif diplomasinin söyleminin, iç politika ürünü olmaması ve popülist hale gelmemesi gerektiğini belirtti.
-“EKSEN KAYMASI YOK”-
Ümit Boyner, Türkiye’nin eksen kayması tartışmalarına katılmadıklarını da söyledi.
Türk dış politikasının aslında 2002 yılından önce bile bölgede ekonomik işbirliği, diyalog ve barış yoluyla istikrarın yaratılması çabaları üzerinde durduğunu dile getiren Boyner, Türkiye’nin son yıllardaki komşularla “sıfır sorun” politikasının Batı’da yarattığı tartışmaların, iki taraf arasında daha iyi iletişim, anlayış ve empati olması ihtiyacını ortaya koyduğunu kaydetti.
Türkiye’nin doğudaki komşularıyla yakınlaşmasının, transatlantik ortaklar açısından, bağları, ticareti ve diyaloğu geliştirmede fırsat olarak görülmesi gerektiğini belirten Boyner, “Bu yakınlaşmadan kazanılacak çok fırsat olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.
-“BİRÇOK BOYUTTA HALA ORTAK ÇIKARLARI PAYLAŞIYORUZ”-
AB’ye katılım müzakerelerinin istedikleri hızda yürümediğini, bunun teknik nedenlerden değil, çoğunlukla siyasi konulardan kaynaklandığını belirten Boyner, Türkiye’nin önüne getirilen konuların diğer adaylara uygulanmadığına dikkati çekti.
ABD ile ilişkilerin yeniden onarılması, karşılıklı güven ve daha sağlıklı iletişimin yapılarının inşasının gerektiğini ifade eden Boyner, “Sert sözlere dayanan bir söylemle ilişkilerin rayından çıkmasına izin vermemeliyiz. Karşılıklı hayal kırıklıklarından kaçınmak için elimizden geleni yapmalıyız” dedi.
Boyner, önceliklerdeki bazı anlaşmazlıklara rağmen ABD ile Türkiye’nin birçok boyutta hala ortak çıkarları paylaştığını dile getirerek, “Umarım ziyaretimiz, Türkiye’nin ABD’nin müttefikliği konusundaki bazı düşüncelerimizin iletilmesinde ve aramızdaki yanlış anlamaların giderilmesinde kilit rol oynayacak” ifadesini kullandı.
-“ANAYASA YENİDEN YAZILMALI”-
Boyner, bir soru üzerine, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinden geçtiğine, daha fazla sivilleştiğine ve ordunun siyasetteki rolünün azaldığına işaret etti.
TÜSİAD olarak Anayasa’nın yeniden yazılması gerektiği düşüncesini ortaya koyduklarını hatırlatan Boyner, halkın daha fazla temsil edildiği bir anayasanın gerekli olduğunu vurguladı. Siyasi reformların öneminin altını çizen Boyner, Türkiye’de siyasi partilerin lider odaklı olmaması ve daha çoğulcul bir parlamenter sistemin hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.
ABD Başkanı Barack Obama ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Toronto’da düzenlenecek G-20 sırasında yapacakları görüşmeden beklentilerine dair bir soru üzerine Boyner, görüşmenin iki ülke arasında yeni bir diyaloğun başlatılması açısından yapıcı geçeceğini umduklarını söyledi.
Boyner, bir soru üzerine, ABD’nin Türkiye açısından önemli bir ticari ortak olduğuna işaret ederek, son yaşanan sorunların iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri etkilememesini ümit ettiğini ifade etti.
İlişkiler açısından iyi bir dönem yaşamıyoruz
WASHINGTON- Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, ABD’de, İsrail’in Gazze’ye giden gemilere saldırması ile BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a yönelik yeni yaptırımlara Türkiye’nin “hayır” oyu vermesi konusunun “tamamen iç içe geçmiş” göründüğünü belirterek, “Türk-Amerikan ilişkileri açısından çok iyi bir dönem yaşadığımız söylenemez, hassas ve zor bir dönemden geçiyoruz” dedi.
ABD’nin başkenti Washington’daki temasları çerçevesinde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve ABD Dışişleri Bakanlığının Avrupa ve Avrasya işlerinden sorumlu bakan yardımcısı Philip Gordon’un yanı sıra bazı Türkiye uzmanlarıyla biraraya gelen Boyner ve beraberindeki heyet, temaslarının ardından TÜSİAD’ın Washington temsilciliğinde basın toplantısı düzenledi.
Clinton ile yaklaşık 40 dakika süren görüşmesinde İran ve İsrail’deki gelişmelere odaklanıldığını belirten Boyner, Clinton’a bu konuya ilişkin kendi görüşlerini aktardıklarını söyledi. Boyner, İsrail’in Gazze yardım gemilerine saldırısı ve can kayıplarının Türk kamuoyunda yarattığı rahatsızlığı ve soruşturmanın uluslararası normlara daha uygun, hukuki bütünlüğü yüksek ve tarafsızlığı konusunda şüphe yaratmayacak şekilde devam etmesi gereğini ve bu konuda bir sivil toplum örgütü olarak kendilerinin de ısrarcı olduklarını Clinton’a ilettiklerini kaydetti.
İran konusunda diplomatik kanalların açık olmasının Türkiye’nin önceliklerinden biri olduğunu ifade eden Boyner, Orta Doğu’da nükleer silahlara Türkiye’nin de karşı olduğunu, ancak ABD ile metotların farklı olduğunu söyledi. Boyner, diplomatik yolların tıkanmaması açısından yapılması gerekenlerin bulunduğunu, o konuda Türkiye’nin de rol oynaması gerektiği konusunda Clinton’a görüşlerini ilettiklerini belirtti.
-“ERMENİ TASARISI GÜNDEME GELMEDİ”-
Boyner, “Clinton’ın, TÜSİAD’ın önceki görüşme talebini kabul etmeyip, yaşanan bu olaylardan sonra randevu vermekle bir mesaj mı iletmek istediğine” dair soru üzerine, “Kendi tasarrufu ama sivil toplumla diyalog kurmaktan memnun olduklarını hissettik” dedi.
Ümit Boyner, Clinton ile görüşmesinin içeriğine dair soru üzerine, Clinton’ın görüşmede ABD’nin resmi açıklamalarının ötesinde farklı bir şey söylemediğini, Ermeni tasarısının gündeme gelmediğini aktardı.
Clinton’ın sivil toplum örgütü olarak TÜSİAD’dan beklentisinin sorulması üzerine Boyner, Clinton’ın böyle beklentisinin olduğunu düşünmediğini, Türk kamuoyunun İsrail’in Gazze’ye giden gemilere saldırması ile İran konusundaki düşüncelerini merak ettiği ve bu konularda kendi görüşlerini dinlemek istediği kanısında olduğunu aktardı.
-“CİDDİ YANLIŞ ANLAMALAR VEYA İLETİŞİM PROBLEMLERİ DE OLMUŞ”-
Bir soru üzerine, Türkiye’nin “eksen değiştirip değiştirmediği” tartışmasının Washington’da çok tartışıldığına işaret eden Boyner, “Bunu Clinton ile konuştuğumuzu söyleyemem ama genelde Türkiye’nin uzun vadede stratejik çıkarlarının ne olduğunu net ortaya koyması, onların da bunu belki daha iyi anlaması gerekiyor” dedi.
ABD Başkanı Barack Obama’nın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektubun ABD ve Türkiye tarafından farklı anlaşıldığını hatırlatan Boyner, yine de bütün görüşmelerinde ABD tarafının Türkiye’yi suçlayıcı bir tavrının olmadığını, kendi özeleştirilerini de yaptıklarını ve bir iletişim kopukluğu olduğunun altını çizdiklerini aktardı.
Boyner, “Yani şunu açıkça söyleyebilirim, Türk-Amerikan ilişkileri açısından çok iyi bir dönem yaşadığımız söylenemez. Endişeler var. Ancak şöyle bir izlenim de edindik ki; ciddi yanlış anlamalar veya iletişim problemleri de olmuş” dedi.
Türkiye’nin yeni dönemde, değişen dünyada transatlantik, AB ve Batı ile ilişkilerini devam ettirirken, kendi bölgesinde de yeni ilişkiler kurmak zorunda olduğunu hatırlatan Boyner, “Ama her noktada iletişimin açık ve berrak olması gereğini bir kez daha gördük ve bunu Amerikan tarafıyla da paylaştık” ifadesini kullandı.
Boyner, Türkiye ile ABD’nin hassas bir dönemden geçtiğini belirterek, Türkiye ve ABD’nin iletişim konusunda daha dikkatli olması gerektiğini kaydetti. Diyaloğun önemini vurgulayan Boyner, “Diyaloğun tarafların birbirini yanlış anlamayacak şekilde sürmesi ve biraz da normalize olması, yani keskin, suçlayıcı ve diplomatik ilişkilere zarar verecek, bir takım hassasiyetleri zedeleyecek söylemlerden kaçınmanın gerekli olduğunu düşünüyorum” ifadesini kullandı.
-“İSRAİL VE İRAN KONUSU İÇ İÇE GEÇMİŞ DURUMDA”-
İsrail’in Gazze yardım gemilerine saldırısı, arkasından da BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a yeni yaptırımlar oylamasında Türkiye’nin “hayır” oyu vermesinin ABD’de birtakım endişeler yarattığı izlenimi edindiklerini aktaran Boyner, “Gördüğümüz noktada Gazze’de yaşanan olayla, İran ve İran’a karşı uygulanacak yaptırımlar konusunda Türkiye’nin ‘hayır’ oyu vermesi konusu tamamen iç içe girmiş durumda. Açıkçası bunun Türkiye’nin dezavantajı olduğunu düşünüyoruz, çünkü ikisi ayrı konular” diye konuştu. Boyner, tüm görüşmelerinde bu iki konunun birbirine karıştırılmaması gerektiği noktasında iknaya çalıştıklarını söyledi.
Türk-Amerikan ilişkilerinin tekrar normale dönmesi konusunda istek olduğunu belirten Boyner, “Gerçekten de Türk-Amerikan ilişkilerinde diyaloğun açık olduğu yeni bir dönem başlamak zorunda, çünkü ABD bizim çok eski bir stratejik ortağımız. İlişkilerimizin bozulması sürdürülebilir bir şey değil. ABD, bizim için önemli olduğu kadar, biz de ABD için önemliyiz. O noktada bundan sonra ilişkilerin ne düzeyde seyredeceği çok önemli” diye konuştu.
Boyner, bir soru üzerine, “Amerikan siyasi sistemi içinde Kongre, yönetim var. Hepsinden aldığımız izlenim bu konuda (Türk-Amerikan ilişkilerinde) zor bir noktada olduğumuz. Bizim gördüğümüz özellikle iletişim noktasında biraz daha berrak bir noktaya gelmemiz gereği” dedi.
-“TÜRKİYE’YE KARŞI ANTİ-PROPAGANDALARDAN RAHATSIZIZ”-
Türkiye’ye karşı olumsuz propogandalardan rahatsız olduklarını dile getiren Boyner, “En azından biz doğru diyaloğu sürdürebilirsek, bu tip anti-propogandaların önüne geçebiliriz” dedi.
Boyner, görüşmelerinde Türkiye’deki kamu hassasiyetlerinin düşünülmesi gerektiğini belirttiklerini dile getirerek, “Ne olursa olsun, diplomasi ve iç siyaset belli noktada birbirinden ayrılmak zorunda. İç siyaseti, popülist söylemi olduğu gibi diplomasiye aktarırsanız çok ciddi problemler yaşayabilirsiniz, bu herkes için geçerli. O noktada ABD’nin de İsrail’in de bütün ülkelerin de hassas olması gerektiğini dile getirdik” diye konuştu.
Boyner, Washington’a gelmeden önce hükümet ile istişarede bulunup bulunmadıklarına ilişkin bir soru üzerine, hükümetle her zaman istişarelerde bulunduklarını, döndüklerinde de fikirlerini aktaracaklarını anlattı.
Bir soru üzerine Boyner, Türkiye ve İsrail’in birbirlerinin mallarını engellemesi gibi bir durumu sürdürülebilir bulmadıklarını söyledi.
Türkiye’nin bölgede her zaman nükleer silahsızlanmayı desteklediğini hatırlatan Boyner, Türkiye’nin stratejik ortaklarına sadık olması gerektiğini, ancak ortaklarından da kendi kaygılarına karşı daha duyarlı olmalarını talep etmeye hakkı olduğunu söyledi.
Boyner, “Biz, nükleer silahsız bir Orta Doğu’yu destekliyoruz ama bu görüş, İran’ın nükleer programını, İsrail’i göstererek haklı çıkaran bir söyleme yol açmamalı” ifadesini kullandı.
Türkiye ile ABD arasındaki iletişimin berraklığı konusunda kaygılı olduklarını ifade eden Boyner, bu durumun ABD Başkanı Barack Obama’nın mektubu ve uranyum takası anlaşmasından anlaşıldığını kaydetti.
İran’a yeni yaptırım kararına Türkiye’nin de uyacağını, ancak kararın diplomatik çözüm yollarını kapatmayacağını dile getiren Boyner, “İran’ın diplomatik sisteme ve küresel ekonomiye entegrasyonu üzerinde çalışmalıyız” dedi.
-“DİPLOMASİ POPÜLİST HALE GELMEMELİ”-
İsrail’in Gazze’ye giden gemilere saldırmasını sadece “meşru güvenlik kaygıları” üzerinden anlamanın zor olduğunu, olayın Gazze’deki “insanlık dışı” ablukanın sürdürülemeyeceğini gösterdiğini anlatan Boyner, Gazze’deki durumun Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkileri “zehirlediğini”, Türk kamuoyununun bu konuya çok hassas baktığını söyledi.
Boyner, saldırının sorumluları hakkında uluslararası yasaların uygulanması ve soruşturmanın uluslararası boyutta yürütülmesi gerektiğini, İsrail’in tek taraflı soruşturma komisyonunu ise “sorunlu” bulduklarını vurguladı.
Ümit Boyner, “İsrail özür dilemeden Türk kamuoyundaki kızgınlığı yatıştırmak çok zor olacak” dedi.
Ancak tüm bu eleştirilerin Türkiye ile İsrail ilişkilerinde tam bir kesintiye yol açmaması gerektiğini belirten Boyner, aktif diplomasinin söyleminin, iç politika ürünü olmaması ve popülist hale gelmemesi gerektiğini belirtti.
-“EKSEN KAYMASI YOK”-
Ümit Boyner, Türkiye’nin eksen kayması tartışmalarına katılmadıklarını da söyledi.
Türk dış politikasının aslında 2002 yılından önce bile bölgede ekonomik işbirliği, diyalog ve barış yoluyla istikrarın yaratılması çabaları üzerinde durduğunu dile getiren Boyner, Türkiye’nin son yıllardaki komşularla “sıfır sorun” politikasının Batı’da yarattığı tartışmaların, iki taraf arasında daha iyi iletişim, anlayış ve empati olması ihtiyacını ortaya koyduğunu kaydetti.
Türkiye’nin doğudaki komşularıyla yakınlaşmasının, transatlantik ortaklar açısından, bağları, ticareti ve diyaloğu geliştirmede fırsat olarak görülmesi gerektiğini belirten Boyner, “Bu yakınlaşmadan kazanılacak çok fırsat olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.
-“BİRÇOK BOYUTTA HALA ORTAK ÇIKARLARI PAYLAŞIYORUZ”-
AB’ye katılım müzakerelerinin istedikleri hızda yürümediğini, bunun teknik nedenlerden değil, çoğunlukla siyasi konulardan kaynaklandığını belirten Boyner, Türkiye’nin önüne getirilen konuların diğer adaylara uygulanmadığına dikkati çekti.
ABD ile ilişkilerin yeniden onarılması, karşılıklı güven ve daha sağlıklı iletişimin yapılarının inşasının gerektiğini ifade eden Boyner, “Sert sözlere dayanan bir söylemle ilişkilerin rayından çıkmasına izin vermemeliyiz. Karşılıklı hayal kırıklıklarından kaçınmak için elimizden geleni yapmalıyız” dedi.
Boyner, önceliklerdeki bazı anlaşmazlıklara rağmen ABD ile Türkiye’nin birçok boyutta hala ortak çıkarları paylaştığını dile getirerek, “Umarım ziyaretimiz, Türkiye’nin ABD’nin müttefikliği konusundaki bazı düşüncelerimizin iletilmesinde ve aramızdaki yanlış anlamaların giderilmesinde kilit rol oynayacak” ifadesini kullandı.
-“ANAYASA YENİDEN YAZILMALI”-
Boyner, bir soru üzerine, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinden geçtiğine, daha fazla sivilleştiğine ve ordunun siyasetteki rolünün azaldığına işaret etti.
TÜSİAD olarak Anayasa’nın yeniden yazılması gerektiği düşüncesini ortaya koyduklarını hatırlatan Boyner, halkın daha fazla temsil edildiği bir anayasanın gerekli olduğunu vurguladı. Siyasi reformların öneminin altını çizen Boyner, Türkiye’de siyasi partilerin lider odaklı olmaması ve daha çoğulcul bir parlamenter sistemin hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.
ABD Başkanı Barack Obama ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Toronto’da düzenlenecek G-20 sırasında yapacakları görüşmeden beklentilerine dair bir soru üzerine Boyner, görüşmenin iki ülke arasında yeni bir diyaloğun başlatılması açısından yapıcı geçeceğini umduklarını söyledi.
Boyner, bir soru üzerine, ABD’nin Türkiye açısından önemli bir ticari ortak olduğuna işaret ederek, son yaşanan sorunların iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri etkilememesini ümit ettiğini ifade etti.
İlişkiler açısından iyi bir dönem yaşamıyoruz
WASHINGTON- Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, ABD’de, İsrail’in Gazze’ye giden gemilere saldırması ile BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a yönelik yeni yaptırımlara Türkiye’nin “hayır” oyu vermesi konusunun “tamamen iç içe geçmiş” göründüğünü belirterek, “Türk-Amerikan ilişkileri açısından çok iyi bir dönem yaşadığımız söylenemez, hassas ve zor bir dönemden geçiyoruz” dedi.
ABD’nin başkenti Washington’daki temasları çerçevesinde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve ABD Dışişleri Bakanlığının Avrupa ve Avrasya işlerinden sorumlu bakan yardımcısı Philip Gordon’un yanı sıra bazı Türkiye uzmanlarıyla biraraya gelen Boyner ve beraberindeki heyet, temaslarının ardından TÜSİAD’ın Washington temsilciliğinde basın toplantısı düzenledi.
Clinton ile yaklaşık 40 dakika süren görüşmesinde İran ve İsrail’deki gelişmelere odaklanıldığını belirten Boyner, Clinton’a bu konuya ilişkin kendi görüşlerini aktardıklarını söyledi. Boyner, İsrail’in Gazze yardım gemilerine saldırısı ve can kayıplarının Türk kamuoyunda yarattığı rahatsızlığı ve soruşturmanın uluslararası normlara daha uygun, hukuki bütünlüğü yüksek ve tarafsızlığı konusunda şüphe yaratmayacak şekilde devam etmesi gereğini ve bu konuda bir sivil toplum örgütü olarak kendilerinin de ısrarcı olduklarını Clinton’a ilettiklerini kaydetti.
İran konusunda diplomatik kanalların açık olmasının Türkiye’nin önceliklerinden biri olduğunu ifade eden Boyner, Orta Doğu’da nükleer silahlara Türkiye’nin de karşı olduğunu, ancak ABD ile metotların farklı olduğunu söyledi. Boyner, diplomatik yolların tıkanmaması açısından yapılması gerekenlerin bulunduğunu, o konuda Türkiye’nin de rol oynaması gerektiği konusunda Clinton’a görüşlerini ilettiklerini belirtti.
-“ERMENİ TASARISI GÜNDEME GELMEDİ”-
Boyner, “Clinton’ın, TÜSİAD’ın önceki görüşme talebini kabul etmeyip, yaşanan bu olaylardan sonra randevu vermekle bir mesaj mı iletmek istediğine” dair soru üzerine, “Kendi tasarrufu ama sivil toplumla diyalog kurmaktan memnun olduklarını hissettik” dedi.
Ümit Boyner, Clinton ile görüşmesinin içeriğine dair soru üzerine, Clinton’ın görüşmede ABD’nin resmi açıklamalarının ötesinde farklı bir şey söylemediğini, Ermeni tasarısının gündeme gelmediğini aktardı.
Clinton’ın sivil toplum örgütü olarak TÜSİAD’dan beklentisinin sorulması üzerine Boyner, Clinton’ın böyle beklentisinin olduğunu düşünmediğini, Türk kamuoyunun İsrail’in Gazze’ye giden gemilere saldırması ile İran konusundaki düşüncelerini merak ettiği ve bu konularda kendi görüşlerini dinlemek istediği kanısında olduğunu aktardı.
-“CİDDİ YANLIŞ ANLAMALAR VEYA İLETİŞİM PROBLEMLERİ DE OLMUŞ”-
Bir soru üzerine, Türkiye’nin “eksen değiştirip değiştirmediği” tartışmasının Washington’da çok tartışıldığına işaret eden Boyner, “Bunu Clinton ile konuştuğumuzu söyleyemem ama genelde Türkiye’nin uzun vadede stratejik çıkarlarının ne olduğunu net ortaya koyması, onların da bunu belki daha iyi anlaması gerekiyor” dedi.
ABD Başkanı Barack Obama’nın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektubun ABD ve Türkiye tarafından farklı anlaşıldığını hatırlatan Boyner, yine de bütün görüşmelerinde ABD tarafının Türkiye’yi suçlayıcı bir tavrının olmadığını, kendi özeleştirilerini de yaptıklarını ve bir iletişim kopukluğu olduğunun altını çizdiklerini aktardı.
Boyner, “Yani şunu açıkça söyleyebilirim, Türk-Amerikan ilişkileri açısından çok iyi bir dönem yaşadığımız söylenemez. Endişeler var. Ancak şöyle bir izlenim de edindik ki; ciddi yanlış anlamalar veya iletişim problemleri de olmuş” dedi.
Türkiye’nin yeni dönemde, değişen dünyada transatlantik, AB ve Batı ile ilişkilerini devam ettirirken, kendi bölgesinde de yeni ilişkiler kurmak zorunda olduğunu hatırlatan Boyner, “Ama her noktada iletişimin açık ve berrak olması gereğini bir kez daha gördük ve bunu Amerikan tarafıyla da paylaştık” ifadesini kullandı.
Boyner, Türkiye ile ABD’nin hassas bir dönemden geçtiğini belirterek, Türkiye ve ABD’nin iletişim konusunda daha dikkatli olması gerektiğini kaydetti. Diyaloğun önemini vurgulayan Boyner, “Diyaloğun tarafların birbirini yanlış anlamayacak şekilde sürmesi ve biraz da normalize olması, yani keskin, suçlayıcı ve diplomatik ilişkilere zarar verecek, bir takım hassasiyetleri zedeleyecek söylemlerden kaçınmanın gerekli olduğunu düşünüyorum” ifadesini kullandı.
-“İSRAİL VE İRAN KONUSU İÇ İÇE GEÇMİŞ DURUMDA”-
İsrail’in Gazze yardım gemilerine saldırısı, arkasından da BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a yeni yaptırımlar oylamasında Türkiye’nin “hayır” oyu vermesinin ABD’de birtakım endişeler yarattığı izlenimi edindiklerini aktaran Boyner, “Gördüğümüz noktada Gazze’de yaşanan olayla, İran ve İran’a karşı uygulanacak yaptırımlar konusunda Türkiye’nin ‘hayır’ oyu vermesi konusu tamamen iç içe girmiş durumda. Açıkçası bunun Türkiye’nin dezavantajı olduğunu düşünüyoruz, çünkü ikisi ayrı konular” diye konuştu. Boyner, tüm görüşmelerinde bu iki konunun birbirine karıştırılmaması gerektiği noktasında iknaya çalıştıklarını söyledi.
Türk-Amerikan ilişkilerinin tekrar normale dönmesi konusunda istek olduğunu belirten Boyner, “Gerçekten de Türk-Amerikan ilişkilerinde diyaloğun açık olduğu yeni bir dönem başlamak zorunda, çünkü ABD bizim çok eski bir stratejik ortağımız. İlişkilerimizin bozulması sürdürülebilir bir şey değil. ABD, bizim için önemli olduğu kadar, biz de ABD için önemliyiz. O noktada bundan sonra ilişkilerin ne düzeyde seyredeceği çok önemli” diye konuştu.
Boyner, bir soru üzerine, “Amerikan siyasi sistemi içinde Kongre, yönetim var. Hepsinden aldığımız izlenim bu konuda (Türk-Amerikan ilişkilerinde) zor bir noktada olduğumuz. Bizim gördüğümüz özellikle iletişim noktasında biraz daha berrak bir noktaya gelmemiz gereği” dedi.
-“TÜRKİYE’YE KARŞI ANTİ-PROPAGANDALARDAN RAHATSIZIZ”-
Türkiye’ye karşı olumsuz propogandalardan rahatsız olduklarını dile getiren Boyner, “En azından biz doğru diyaloğu sürdürebilirsek, bu tip anti-propogandaların önüne geçebiliriz” dedi.
Boyner, görüşmelerinde Türkiye’deki kamu hassasiyetlerinin düşünülmesi gerektiğini belirttiklerini dile getirerek, “Ne olursa olsun, diplomasi ve iç siyaset belli noktada birbirinden ayrılmak zorunda. İç siyaseti, popülist söylemi olduğu gibi diplomasiye aktarırsanız çok ciddi problemler yaşayabilirsiniz, bu herkes için geçerli. O noktada ABD’nin de İsrail’in de bütün ülkelerin de hassas olması gerektiğini dile getirdik” diye konuştu.
Boyner, Washington’a gelmeden önce hükümet ile istişarede bulunup bulunmadıklarına ilişkin bir soru üzerine, hükümetle her zaman istişarelerde bulunduklarını, döndüklerinde de fikirlerini aktaracaklarını anlattı.
Bir soru üzerine Boyner, Türkiye ve İsrail’in birbirlerinin mallarını engellemesi gibi bir durumu sürdürülebilir bulmadıklarını söyledi.
AA