AKP, iktidara geldiği günden beri sistematik olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve polis teşkilatının etkisini artırıyor. Açılım çalışmaları da dahil olmak üzere tüm çalışmalarında Diyanet’e merkezi bir rol biçen AKP, dün Resmî Gazete’de yayımlanan düzenlemeyle, çok ciddi değişikliklere imza attı. Daha önce yapılan yasal düzenlemelerle polis teşkilatını da benzer bir şekilde büyüten AKP, bu iki kurumu devetin temel gücü haline getiriyor.
Diyanet’e site kapatma yetkisi
Dün, Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” çok tartışılacak düzenlemeleri beraberinde getiriyor. Yayımlanan kanunun 5. maddesinde, Diyanet İşleri Başkanlığı’na, yayınların dini yönden denetlenmesi yetkisinin yanı sıra yaptırım gücü de veriliyor. 5. maddedeki görev tanımı şöyle:
“a) İslam dininin temel bilgi kaynaklarını ve metodolojisini, tarihî tecrübesini ve güncel talep ve ihtiyaçları dikkate alarak dinî konularda karar vermek, görüş bildirmek ve dinî soruları cevaplandırmak.
“b) Dinî konularda telif, tercüme, inceleme ve araştırmalar yapmak, yaptırmak, ihtiyaç duyduğu konularda inceleme ve araştırma grupları oluşturmak, bu hususta yurt içi veya yurt dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan yararlanmak, gerektiğinde bu alanlarda hizmet satın almak ve sonuçlarını Başkanlığa sunmak.
“c) Yurt içinde ve yurt dışında İslam dinine mensup farklı dinî yorum çevrelerini, dinî-sosyal teşekkülleri ve geleneksel dinî-kültürel oluşumları incelemek, değerlendirmek, bu konularda ilmî ve istişari toplantılar, konferanslar düzenlemek ve çalışmalar yapmak.
“ç) Yurt içinde ve yurt dışında İslam dini ile ilgili gelişmeleri, dinî, ilmî faaliyetleri, neşriyatı ve dinî propaganda mahiyetindeki çalışmaları takip etmek, bunları değerlendirmek ve sonucu Başkanlığa sunmak.
“d) Başkanlıkça incelenmek üzere havale edilen basılı, sesli ve görüntülü eserleri dini bakımdan inceleyerek yayınlanıp yayınlanamayacağına karar vermek.
“e) Özel kişi veya kuruluşlarca incelenmesi talep edilen dinî yayınları bedeli karşılığında incelemek ve mütalaa vermek.
“f) Din Şûrası düzenlenmesi ile ilgili çalışmaları yürütmek.
“g) Başkan tarafından verilen diğer konularda çalışma yapmak ve görüş bildirmek.”
Bu görevin icrası konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yetkileri ise 6. maddede tanımlanıyor:
“Beşinci fıkra kapsamına giren yayının internet ortamında yapılması halinde, Başkanlığın müracaatı üzerine, sulh hukuk mahkemesi bu yayınla ilgili olarak erişimin engellenmesi kararı verir. Bu kararın bir örneği, gereği yapılmak üzere Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na gönderilir.
“Sulh hukuk mahkemesinin beşinci ve altıncı fıkralar hükümlerine göre verdiği kararlara ve Başkanlığın talebinin reddine dair kararlarına karşı tefhim veya tebliğden itibaren iki hafta içinde asliye hukuk mahkemesinde itiraz yoluna gidilebilir. İtiraz üzerine verilen karar kesindir.
Toplatma ve imha kararına veya erişimin engellenmesi kararına itiraz edilmiş olması, karara konu teşkil eden yayınların toplatılmasına ve erişimin engellenmesine engel teşkil etmez.”
Polis’e de benzer yetkiler
Adalet ve İçişleri Bakanlığı’nın ortak çalışması sonucu alınan kararla, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı bir “IP Takip Merkezi” kurulması planlanıyor. Bu merkezde görev yapan polisler, “zararlı” olduğunu düşündükleri siteleri engelleyebilecekler, sitenin kimler tarafından kurulduğunu tespit edip gerekli müdahalede bulunabilecekler. Bu merkezde görevli polislere nasıl bir müdahale yetkisi verileceği ise tartışılıyor. HaberTürk’ün haberine göre, tartışılan önlem, polislere “gecikmesinde sakınca bulunan hallerde 24 saat içinde yargı kararının getirilmesi koşuluyla ilgili siteye ve IP’ye müdahale” hakkı verilmesi.
Her şeyin anahtarı
Diyanet İşleri Bakanlığı, 2010 yılı Performans Programı’nda stratejik amaçlarını şöyle dile getirmişti: “Güncel ve bilimsel kriterlere uygun nitelikli dini bilgi üretmek, nitelikli din görevlisi sayısını artırarak kaliteli din hizmeti sunmak, din hizmetlerini toplumun tüm kesimlerine ulaştırmak, yurt dışındaki Türk vatandaşlarına kimliklerini koruyacak ve yaşadıkları toplumla bütünleşmelerine katkı sağlayacak nitelikli din hizmeti götürmek, töre cinayeti – aile içi şiddet, madde bağımlılığı ve ayrımcılık gibi toplumsal sorunların çözümünde dini açıdan etkin rol almak”. Özellikle sonuncu hedef, Diyanet’in günlük hayat ve siyasetteki birçok başlıkta daha aktif hale geleceğinin işareti olarak yorumlanıyor. AKP döneminde Diyanet İşleri personellerinin sayısının polis sayısıyla paralel bir şekilde artması da, bu iki yapının AKP açısından ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Polisin “süper yetkileri”
İlgili değişiklikle, polis, ihtarda bulunmaksızın herkesi durdurup arama, ne zaman ne kadar şiddet uygulayacağının kendi inisiyatifine bırakılması, kişileri gözaltı işlemi yapılmaksızın istediği kadar alıkoyabilme, hemen herkesin parmak izini alıp fotoğrafını çekme gibi yetkilerine kavuştu.
Polis, “görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedeni kuvvet, maddi güç ve kanuni şartları gerçekleştiğinde silah kullanılabilme, bedeni kuvvetin yetmediği durumlarda ise kelepçe, cop, basınçlı su, göz yaşartıcı gazlar veya tozlar, fiziki engeller, polis köpekleri ve atları ile sair hizmet araçlarını da kullanabilme” hakkına sahip oldu. Polise, aynı zamanda ”dur” çağrısında bulunduğu kişinin bu çağrıya uymayarak kaçmaya devam etmesi halinde, önce uyarı amacıyla ateş etme, ardından kişinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde ateş edilebilme yetkisi de verildi.
SOL