1-DİN SAVAŞLARI
Dünya tarihinde en çok suistimal edilen konu din ve inançtır. İnsanlar için inanç ve dini duygular çok önemli ve oldukça hassas olduğundan tarih boyunca bir takım çıkarlar uğruna yetkili kişilerce insanların cehaletleri de kullanılarak birçok savaş ve fetih hareketi yapılmıştır. Genel olarak, tarih boyunca yaşanmış tüm savaşların yaklaşık %7 ila %15’inin ana nedeni din olarak kabul edilir. (Encyclopedia of Wars; Phillips, Axelrod) Semavi dinler açısından değerlendirdiğimizde Tevrat, Zebur, İncil Ve Kur’an’da hep barışçıl ayetler yer almasına rağmen kutsal kitapların arka planda bırakılması, Kutsal kitapların yetersiz görülüp ‘alternatif din’ olarak yapılan insan yapımı sözlü-yazılı metinlere yöneliş, yönetim makamına getirilen kötü kişiler ve onların baskı ve kötü politikalar kullanması, insanoğlundaki hırs ve doymazlık duygusu vs… Din üzerinden birçok savaş yapılmasına neden olmuştur. Tarihteki en kanlı din savaşlarına birkaç örnek verirsek;
Haçlı Seferleri (1096–1291)
Katolik Hristiyanlar ve Müslümanlar arasında Kudüs ve kutsal Toprakların kontrolü için yapılan savaşlardır. Sekizden fazla savaşa neden olan ve yüzyıllarca süren Hristiyan-Müslüman düşmanlığı, büyük katliamlara neden olmuştur. Tahmini olarak 3 milyon kişi bu savaşlarda hayatını kaybetmiştir.
Fransa Din Savaşları (1562–1598)
Katolikler ve Protestan Huguenotlar ( Huguenot; Fransa da 16 ve 17. Yy.larda kıyıma uğramış protestanlar) arasında olan savaşlarda tahmini olarak 4 milyon kişi hayatını kaybetti.
Otuz Yıl Savaşları (1618–1648)
Katolik ve Protestan devletler (özellikle Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu içinde) Protestan Reformu sonrası Avrupa’da mezhep savaşları başladı ve tahmini 8 milyon kişi bu savaşlarda hayatını kaybetti.
Taiping Ayaklanması (1850–1864)
Taiping Ayaklanması, Çin’in tarihindeki en kanlı iç savaşlardan biridir. Ayaklanma, Hong Xiuquan adlı bir liderin, kendisini Hz. İsa’nın kardeşi olarak ilan etmesiyle başlamış ve Çin’in büyük bir kısmını etkileyerek hükümete karşı geniş bir dini devrim hareketi haline gelmiştir. Hong Xiuquan, bir Hristiyan misyoneri olarak batıdaki Hristiyan öğretilerini incelemiş, ancak kendi dini anlayışını geliştirmiştir. Kendini gördüğü rüya sonucunda Mesih’in kardeşi olarak görmüş ve Taiping (Barış İmparatorluğu) adında bir toplum kurmayı hedeflemiştir. Tanrı Krallığı adını verdiği bu misyonda toplumu kurma amacı, Çin’deki geleneksel Konfüçyüsçü inançlara ve Qing hükümetine karşı bir dinidevrim yapmaktı. Yaklaşık 30 milyon insan bu ayaklanmada ölmüştür.
Hindistan-Pakistan Savaşları (1947)
Hindular ve Müslümanlar arası yapılan savaşlar Birleşik Krallığın Hindistan’dan çekilmesinden sonra başlamış ve dini olarak bölünmeden dolayı meydana gelmiştir. Tahmini olarak 2 milyon kişi öldü. Keşmir ve çevre bölgelerdeki gerilim halen günümüzde bile devam etmektedir. Çatışmalar 24 Nisan 2025’te turistlere yönelik Cemmu ve Keşmir saldırılarıyla yeniden başladı.
Bosna Savaşı (1992–1995)
Müslüman Boşnaklar, Sırp Ortodokslar, Katolik Hırvatlar arası yapılan savaşta yaklaşık 100.000 Boşnak katledildi. Özellikle Srebrenitsa Soykırımı Dünyada büyük yankı buldu. Srebrenitsa Katliamı’nın 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımı olması ve Avrupa’daki hukuksal olarak ilk kez belgelenmiş soykırım olması önem taşır.
Verilen örnekler sadece başlıcalarıdır. Günümüzde de Hristiyanlar, Radikal Sünni ve Şii gruplar ve başka din ve mezhep gruplarınca Ör;( Neo Naziler, İsid, Boko Haram) yapılan saldırılar yüzbinlerce sivilin ölmesine neden olmuştur. Çok daha fazla kişide zorunlu göç etmiştir. Bu saldırılar halen Dünyanın dört tarafında devam etmektedir.
2-ULUS DEVLET SAVAŞLARI
Ulus devlet savaşlarına geçmeden önce değinilmesi gereken önemli bir nokta da Westphalia Anlaşması (1648)’dır. Din savaşlarının büyük ölçüde sona erdiği ve modern ulus devletlerinin temelinin atıldığı bu anlaşmayla savaşların konusu Din’den milliyetçiliğe kaydı. Bu barışın önemli bir sonucu, devletlerin iç işlerine dini müdahalenin sona ermesiydi. Her devletin kendi içindeki dini yapıyı kendi egemenliği altında belirlemesi, din savaşlarının son bulmasına ve devletlerin ulusal çıkarlarını ön plana çıkarmasına yol açmıştır. Ulus devletlerin doğuşu ve güç kazanmasıyla birlikte, ulus devletler arasındaki savaşlar da büyük ölçekte kanlı çatışmalara yol açmıştır. Tabiri caizse ‘’Seküler Din’’ savaşları başlamıştır. Ulus devletler arasında gerçekleşen bu savaşlar, sadece toprak ve siyasi egemenlik mücadelesi değil, aynı zamanda toplumların kimlik, değerler ve ideolojiler üzerine verdikleri mücadelelerdir. Bu savaşlar, ulus devletlerin tarihsel süreçte şekillenmesinde önemli bir rol oynamış ve dünya genelinde büyük sosyal, kültürel ve ekonomik dönüşümlere yol açmıştır. Ulus devlet ve milliyetçilik savaşlarının başlangıcı Fransız Devrimi (1789) ve Napolyon Savaşları (1803-1815) ile şekillenmiş ve 19. yüzyılda daha belirgin hale gelmiştir. Bu süreç, toprak egemenliği, bağımsızlık mücadeleleri ve etnik kimlik gibi unsurların ön plana çıktığı, yeni ulus devletlerin kurulmasını ve eski imparatorlukların çökmesini tetiklemiştir. Milliyetçilik ideolojisi, günümüze kadar süregelen pek çok savaşın, çatışmanın ve ulusların doğuşunun temelinde yer almaktadır. Ayrıca yükselen Kapitalizm olgusu da bu savaşlar için tetikleyici nedenlerden biri oldu. Son yüzyıllarda Dünya tarihindeki savaşların büyük çoğunluğunu çeşitli nedenlerle olsa da, ulus devletler arası veya milliyetçilik odaklı çatışmalar oluşturur. Son 250 yıl içinde, özellikle modern dönemde, savaşların önemli bir kısmı ulus devlet ve milliyetçilik temellidir. Bu yüzden, dünyadaki savaşların yaklaşık %70-80’i ulus devletler arasındaki milliyetçilik temelli savaşlar olarak kabul edilir. Bu savaşların başlıcalarına örnek verirsek;
Fransız Devrimi ve Napolyon Savaşları (1789–1815)
Fransız Devrimi, Fransız halkının monarşiye karşı başkaldırısı ve ulus devlet anlayışının ortaya çıkışı olarak görülür. Fransız Devrimi’nin destekçileri ve Monarşi destekçileri arasında olan devrim savaşları sonucunda yaklaşık 6 milyon kişi hayatını kaybetmiştir. Ayrıca Napolyon’un Fransa’nın hükümetini elinde tutarak Avrupa’da genişlemeye çalışması, ulus devletlerin egemenlik mücadelesinin hızlanmasına neden olmuştur.
Amerikan İç Savaşı (1861–1865)
Kuzeyli Birleşik Devletler ve Güneyli Konfederasyonlar arasında, Güney kesimdeki köleliğin devamı ve Kuzey bölgesindeki sanayileşmenin getirdiği toplumsal ve ekonomik farklılıklar büyük çatışmalar doğurmuştur. Güney’in bağımsızlık arayışı ve köleliğin kaldırılması üzerindeki tartışmalar sonucunda büyük bir iç savaşa dönüşen bu ayaklanmaların bilançosu 1 milyona yakın kişinin hayatını kaybetmesiydi.
1.Dünya Savaşı (1914–1918)
İtilaf Devletleri (Fransa, Birleşik Krallık, Rusya, İtalya, ABD vb.) ve İttifak Devletleri arasında (Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı İmparatorluğu, Bulgaristan) yapılan savaştır. Ulus devletler arasındaki milliyetçilik akımı, imparatorlukların çöküşü, Sanayi Devrimi ve Kapitalizm sürtüşmeleri savaşın başlıca nedenleridir. Savaş sonunda pek çok imparatorluk çökmüş, ulus devletler güç kazanmış, yeni sınırlar çizilmiştir. Yaklaşık 23 milyon kişi (asker-sivil) hayatını yitirdi.
2.Dünya Savaşı (1939–1945)
Müttefik Devletler (Birleşik Krallık, Sovyetler Birliği, ABD, Fransa vb.) ve Miğfer Devletler (Almanya, İtalya, Japonya) arasında yapılan savaştır. 1. Dünya Savaşı sonucu anlaşmaların getirdiği ağır maddeler, Nazi Almanya’sının yayılmacı politikaları, milliyetçilik, ırkçılık ve toprak egemenliği üzerine yaşanan ihtilaflar, Kapitalizm ve büyüme hedefleri savaşın temel sebepleriydi. II. Dünya Savaşı, Dünya tarihindeki en yıkıcı çatışma olmuştur. Yaklaşık 85 milyon kişi hayatını kaybetmiştir.(Türkiye nüfusu kadar) Savaşlar sonucu Abd ve Sovyetler Birliği iki süper güç haline gelmiştir.
Kore Savaşı (1950–1953)
Güney Kore (Birleşmiş Milletler, ABD destekli) ve Kuzey Kore (Çin ve Sovyetler Birliği destekli) arasında yapılan savaştır. Kuzey Kore’nin komünist yönetimi ve Güney Kore’nin kapitalist yönetimi arası anlaşmazlıklar savaşa neden olmuştur. Aynı zamanda Soğuk Savaş’ın etkisiyle, dünya çapındaki bloklar arasında ideolojik ve toprak temelli hedeflerde bu savaşın sebeplerindendir. Türkiye’de Nato’ya girebilmek için Birleşmiş Milletler üyesi olarak Güney Kore’ye destek asker yollamıştır. Bu savaşta yaklaşık 3 milyon kişi ölmüştür.
Vietnam Savaşı (1955–1975)
Güney Vietnam (ABD destekli) ve Kuzey Vietnam (Sovyetler Birliği ve Çin destekli) arasında geçmiştir. Soğuk Savaş dönemi ideolojik çatışmalar bu savaşa da sebep olmuştur. Kapitalizm ile komünizm arasındaki güç mücadelesi kendisini bu savaşta da göstermiştir. Vietnam Savaşı, Bu savaş büyük bir yıkıma yol açtı. Yaklaşık 4 milyon insan öldü.
Sonuç olarak
Din Savaşları ve Seküler din olarak adlandırılan ulus devlet ve milliyetçilik savaşları Dünya tarihinde yüzlerce milyon kişinin kaybına, milyara yakın kişinin ise zorunlu göç yapmasına neden olmuştur. Tüm bunların nedeni ise maalesef cehalet ve art niyetli insanların provokasyonlar ve politikalarıdır. İnsanların dinlerini bilmemesi, sorgulamaması, akıllarını kullanmaması, yanlış kişileri yetkili yöneticiler yapıp onlara yönlenmesi, on binlerce yıllık insanlık tarihinde hiç olmayıp sadece son 250 senede icat edilen ulus devlet ve milliyetçilik olgusu uğruna sorgulamadan düşünmeden canlarını vermesi ve insanların doymazlığı sonucu ortaya çıkan kapital hedefler Dünya’da büyük yıkımlara yol açmıştır.