İsrail, Lübnan’da çağrı cihazlarını patlatarak binlerce sivilin yaralandığı saldırısıyla “devlet terörüne” yeni bir boyut kazandırdı. Lübnanlı gazeteci Bassam, “Saldırı herkesin potansiyel bir hedef olduğunu gösteriyor” derken emekli diplomat Solakoğlu “İsrail, devlet terörü eylemlerinde cezasızlıktan cesaret alıyor” dedi.
Umut Can FIRTINA
Cezasızlıktan cesaret alan İsrail, hedef gözetmeyen devlet terörüne her geçen gün yeni bir boyut kazandırıyor. İsrail, Lübnan’da Hizbullah üyelerinin iletişim için kullandığı çağrı cihazlarını patlattı. İlk saldırının şoku atlatılmadan dün de çağrı cihazları ve başka cihazlar da patladı. Binlerce kişinin yaralandığı hedef gözetmeyen katliam girişimi büyük tepki çekerken eylemin tarzı, savaşların şeklinin değiştiğini gözler önüne serdi.
Lübnan Sağlık Bakanlığı, ikisi çocuk 12 kişinin öldüğünü belirtirken 3 bine yakın kişi yaralandı. Başkent Beyrut’un yanı sıra ülkenin birçok noktası ve Suriye’de de çağrı cihazlarının patlaması sonucu 7 kişi ölürken saldırıda yaralananlar hastanelere kaldırıldı. Sosyal medyada çağrı cihazlarının patlama anlarına ait görüntüler paylaşılırken birçok Lübnanlı sivilin kanlar içinde kaldığı görüldü.
Lübnan’daki İran destekli Hizbullah hareketi, saldırıdan İsrail’i sorumlu tutarken İsrail’den konuya ilişkin herhangi bir açıklama gelmedi. İsrail’e karşılık verileceğini açıklayna Hizbullah, İsrail’deki topçu mevzilerine ve kışlalarına füze saldırıları düzenledi.
PATLAYICI YERLEŞTİRİLDİ
Saldırının ilk saatlerinde bir çeşit siber saldırı ile cihazlarının bataryalarının aşırı ısınarak patlatıldığı yorumları yapıldı. New York Times gazetesi Amerikalı bir yetkiliye dayandırdığı haberinde İsrail’in Lübnan’a gönderilmeden önce cihazlara patlayıcı gizlediğini yazdı. AP’ye konuşan uzmanlar da en muhtemel senaryonun İsrail’in tedarik zincirine müdahalesi olduğunu belirtti. Reuters’a konuşan Lübnanlı bir güvenlik yetkilisi ise İsrail dış istihbaratı Mossad’ın 5 bin kadar cihaza 4’er gramlık patlayıcı yerleştirdiğini söyledi.
ŞİRKETTEN AÇIKLAMA
Lübnan’da patlatılan çağrı cihazlarında markası bulunan Tayvanlı şirket Gold Apollo, söz konusu cihazları kendisinin üretmediğini açıkladı. Söz konusu modelin Macaristan başkenti Budapeşte merkezli BAC tarafından üretildiğini, şirketle 3 yıl önce yapılan lisans anlaşması doğrultusunda sadece marka ismini kullandığını açıkladı.
BATI’NIN UTANCI
Binlerce sivilin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırıyla “devlet terörü” eylemlerini bir sonraki seviyeye taşıyan İsrail’e tepki yağdı. İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan saldırının başta ABD olmak üzere İsrail’i destekleyen Batılı ülkelerin “utancı” olduğunu söyledi. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, saldırının uluslararası insan hakları hukukunu ihlal ettiğini belirterek olaya ilişkin bağımsız bir soruşturma talep etti.
Lübnan’ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Hadi Hachem, İsrail’in saldırısının “savaş suçu” olduğunu kaydederek bölgede çatışma ve panik halini tetiklediğini söyledi. İran’ın BM Daimi Temsilcisi Amir Saeid İravani ise “Uluslararası toplumun bu savaş makinesini durdurmak için daha kaç kadın ve çocuğu öldürmesi lazım?” sorusunu yöneltti. İrlanda Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Savunma Bakanı Micheal Martin de İsrail’in “sivillerin hayatını ahlaksızca hiçe saydığını” kaydetti.
HİBRİT SAVAŞ
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova ise saldırıyı Lübnan’a karşı yürütülen “hibrit bir savaş eylemi” olarak nitelendirirken “Bu saldırıyı organize edenler, Ortadoğu’da büyük bir savaşı kışkırtmak istiyor” dedi.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) sözcüsü Tümgeneral Pat Ryder, ABD’nin saldırıyla herhangi bir ilgisinin bulunmadığını belirterek “durumu takip ettiklerini” kaydetti.
TELSİZLER DE PATLATILDI
Çağrı cihazlarının patladığı Salı günü gerçekleşen saldırının şoku sürerken Lübnan’ın başkenti Beyrut ve çevresinde, telsiz ve çağrı cihazlarında yeni patlamaların meydana geldiği duyuruldu. Önceki günkü saldırıda öldürülen Hizbullah üyeleri için Beyrut’ta düzenlenen cenaze töreninin yakınlarında patlama sesleri geldi. Lübnan resmi haber ajansı, Bekaa bölgesinde telsizlerin patlatılması sonucu 3 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.
EMEKLİ DİPLOMAT SOLAKOĞLU: CEZASIZLIK AYRICALIĞI BAŞKA KİMSEDE YOK
Terör sözcüğünü olur olmaz kullanıyoruz. Türkçedeki karşılıklarından biri dehşet, biri korku. Karşınızdaki öyle bir şey yapıyor ki donup kalıyor, ne yapacağınızı bilemez hale geliyorsunuz. İsrail’in dün Lübnan’a gerçekleştirdiği saldırı yukarıdaki özet teorik çerçevenin tam da pratiğe dökülmüş hali.
ÇÜNKÜ YAPABİLİYOR
Netanyahu ve çetesinin diğer unsurları savaşı yaygınlaştırmak ve uzatmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu çok açık. Bu arada salt bölge halklarını değil, bütün dünya halklarını da dehşete sürüklüyorlar. Bunun tek bir adı var: Terörizm. Bugünkü İsrail’in IŞİD’den eksiği yok, fazlası var. Tıpkı IŞİD gibi sözde dini gerekçeler kullanarak katliam yapıyor. Buna ilaveten sömürgeci ve genişlemeci bir politika uyguluyor. İsrail artık bir sorundur ve bu sorunun ortadan kaldırılması, taşıma nüfusun değil ama bölgenin yerlisi Yahudiler ve Filistinlilerin birlikte yaşayabilecekleri bir alternatif için mücadele verilmesi gerekiyor.
Bu saldırıları neden yapıyorlar sorusunun ilk yanıtı savaşı genişletmek demiştik. İkinci bir yanıt da şu: Çünkü yapabiliyorlar. İsrail, dünyada ABD dâhil hiçbir ülkeye nasip olmayan bir cezasızlık ayrıcalığından yararlanıyor. Saldırının ardından ABD’den gelen ilk açıklamada “İsrail’in kendisini savunma ve Hizbullah’ı hedef alma hakkı bulunduğunun” söylenmesi bunun kanıtı. Dünyanın en “ahlaklı” ordusu, çoluğu çocuğu öldürüyor, Filistinli tutsaklara işkence ediyor, işgal ettiği bölgelerde Filistinlilerin evlerini yağmalıyor ve bunları sosyal medyada paylaşıyor, kendisine “medeni” diyen dünyadan, ABD’den, Avrupa’dan tıs yok. Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’in işlediği insanlık suçlarına dair süreçler bizatihi bu “medeni” ülkelerin siyasileri tarafından engellenmeye çalışılıyor. Bu mahkemelere siyasi baskı yapılıyor. İslam âlemi denen ülkeler toplamının büyük bir bölümü ise sadece kendi iktidarlarını korumanın derdindeler. Lübnanlılar veya Filistinliler umurlarında değil.
SALDIRI HALKA YAPILDI
Bu arada bir noktanın altını çizmek istiyorum. Saldırı şu veya bu örgüte yönelik değil Lübnan’a yöneliktir. Tıpkı neredeyse bir yıldır Gazze odaklı olarak sürdürülen katliamların ve soykırım girişiminin Filistin halkına yönelik olduğu gibi. Meseleyi İsrail’in becerisi, savunma refleksi, karşı tarafın zaafları üzerinden değerlendirip sözde diplomatik veya jeopolitik analiz “kasmaya” kalkışanlar şayet bir psikiyatrik rahatsızlıkları yoksa İsrail’in gönüllü veya ücretli uzantılarıdır. Ne yazık ki bu insanlık düşmanlarıyla aynı ülkede yaşıyor, aynı havayı soluyoruz.
LÜBNANLI GAZETECİ BASSAM: HERKES POTANSİYEL HEDEF
Saldırının yaşandığı gün saldırıda yaralananların getirildiği hastanelerden birisindeydim. Ülkede çok tehlikeli bir şey yaşandığını söyleyerek bizleri hastaneden çıkardılar. Sadece saldırıda yaralananlar ve kritik durumdakileri aldılar. Herkesin ortak hissi endişeydi. Ne yaşandığını anlamamız biraz sürdü. Bir çocuğun öten çağrı cihazını babasına götürürken elinde patladığını, yüzünün yaralandığını ve ellerini kaybettiğini öğrendik. Yaralananların çoğu ellerini ve gözlerini kaybetti. Ölenlerden biri çocuk.Hizbullah’ın bundan sonraki adımının ne olacağını bilmiyorum ancak bunun elbette bir karşılığı olacak. Ancak daha önce İsrail’in saldırılarına verdiği karşılıklarda olduğu gibi sivillere zarar vermeden, İsrail’deki kritik askeri üsleri vurmak gibi stratejik misillemelerde bulunacaktır.
∗∗∗
İsrail savaş suçlarına bir yenisini daha ekledi. Bu tüm Lübnan halkı için endişe verici. Teknolojinin bu derecede tehlikeli şekilde kullanımı korkunç bir durum. Elimdeki telefon artık beni endişelendiriyor. Bunların artık bana, siyasetçilere, sivillere, çocuklara karşı silah olarak kullanılabileceğini biliyoruz. Teknoloji üzerinde bu kadar fazla barbarca kontrol, herkes için kişisel olarak daha da endişelendirici hale geliyor. Ve bu artık Lübnan’ı veya Hizbullah’ı ilgilendiren bir durum değil. Artık herkesin potansiyel birer hedef olduğu ortaya çıktı ve herkes bu endişeyi paylaşmalı.
∗∗∗
İsrail’in durdurulması gerek. Bunun için de ABD ve Avrupa’nın İsrail’e desteğini kesmesi, silah sağlamayı bırakması gerek. Son saldırı gösteriyor ki İsrail’in çok tehlikeli teknolojilere erişimi var ve bunu engellenmesi gerek. İsrail acımadan, gözü dönmüş şekilde saldırıyor. Filistin’in yanında olduğunu söyleyen Mısır, Türkiye ciddi adımlar atmıyor. İsrail’e giden birçok ürün Ürdün’den geçiyor. Arap ülkeleri Abraham Anlaşmaları ile elleri kolları bağlanmış şekilde tamamen kontrol altında, İsrail ile diplomatik ilişkileri sürüyor. Bu ülkelerin hükümetlerinden artık bir şey bekleyemeyiz. Değişimi yaratacak olan bu ülkelerin halkları. Bu saldırı dün Lübnan’a yapıldıysa yarın onlara da yapılabilir ve bunu anlamaları gerek.