DERİTEKS’in örgütlü olduğu deri iş kolu toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmeleri 2025 yılında başlayacak. İşçiler, TİS dönemine kadar ücretlerine ek zam yapılmasını istiyor.
Sırma DOLAR
İstanbul
Tuzla işçi havzasının ana iş kollarından olan deri fabrikalarında da işçiler hem fiziksel hem de ekonomik olarak darda. Yüksek sıcaklıkta çalışan makinaların bulunduğu irili ufaklı deri fabrikalarının çoğunda havalandırma kapı pencere açmakla sınırlı. Alınan ücretler ise aynı hızla buhar oluyor. DERİTEKS’in örgütlü olduğu deri iş kolu toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmeleri 2025 yılında başlayacak. İşçiler, TİS dönemine kadar ücretlerine ek zam yapılmasını istiyor.
BİR EVDEN TEK KİŞİNİN ÇALIŞMASI BİR ŞEY İFADE ETMİYOR
Üç aydır deri fabrikasında çalışan bir işçi şunları söyledi: “Önceki iş yerim bir metal fabrikasıydı bedensel anlamda daha az yıpranıyorduk. Deride yaptığımız iş görece daha ağır, daha fazla yıpranıyoruz. Şu an çalıştığım yer de sendikalı bir yer, DERİTEKS örgütlü. Koşullar ağır ama insanlar biraz daha yüksek ücret alabilme umuduyla deri işine giriyor. Geçim derdini düşünmek çalışma koşullarının önüne geçiyor. Yaşadığımız mahallede de koşullar insanlar için oldukça ağırlaştı. Asgari ücretin 15 bin liradan az olmaması gerekiyor bana kalırsa. Son birkaç yıldır yapılan zamlar insanların hayatını oldukça zorlaştırdı. Orta gelirli bir aile dışarı çıkıp bir yemek yemek istese en az üç bin lira harcama yapmak zorunda kalıyor. İnsanlar artık bütün bunları lüks bulur durumda. Yaz aylarındayız şu sıcak günlerde tatile gitmeye kalksan en az 30-40 bin TL ödemek zorundasın. Bırakalım insan gibi yaşamayı genel rutinimiz işten eve evden işe dönüşmüş durumda. Bir evde bir kişinin çalışması hiçbir şey ifade etmiyor. Eskiden bir evde tek kişi çalışarak çocuğunu okutabiliyordu. Emekli olan ev ya da araba alabiliyordu. Şimdi benim 200 bin TL tazminat aldığımı düşünelim ev ya da arsa sahibi olamam. Yaşam koşulları bu kadar ağırken sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının bu meselelere tepki göstermesi işçilerle birlikte harekete geçmesi gerekiyor. Başka ülkelerde yapılan zamlar karşısında insanlar tepki gösteriyor, kontak kapatıyor. Benzine zam gelecek haberi duyulduğunda benzinliğe koşmak mı mantıklı yoksa olana bitene tepki göstermek mi? Alacağımız bir depo benzinle ömür boyu mu kullanacağız arabayı. Ya da neden çocuklarımız mezun olduktan sonra neden hayata tutunabilmek için bu kadar zorlansın? Ama işte bugün oldukça zorlanıyorlar. Bu tepkiler örgütlü olan yerlerden başlamalı. Fabrikalardan başlayan ve birleşen eylemlerin etkili olacağını düşünüyorum.”
AKP İKTİDARINA BİR FATURA ÇIKARMALIYIZ
Altı aydır deri fabrikasında çalışan işçi şunları anlattı: “Asgari ücrete ve emeklilere yapılan zamlar sözde enflasyona göre belirleniyor ama enflasyon oranları bile gerçeği yansıtmıyor. Bu sözde enflasyon oranlarına göre yapılan ücret zamları ne yazık ki işçileri ve emeklileri açlığa ve yoksulluğa mahkum etmeye devam ediyor. İşçilere yapılan zamlara rağmen insanca yaşam koşullarının oldukça gerisinde kalıyor ücretlerimiz. Biz çalışanlara ve emeklilere gelen zamların ardından her zaman olduğu gibi yine vergi, gıda ve tüketim ürünlerine katmerleşerek gelen zam yağmurlarıyla ücretimiz cebimize girmeden eriyor. Biz bu ağır yaşam koşullarına dayanmak için fazladan mesai yapmak zorunda kalıyoruz. Ne ailelerimizle ne de kendimize ait sosyal açıdan yaşayabileceğimiz bir hayatımız kalıyor. Bu soyguncu iktidarın ve sömürü düzenin yarattığı krizin faturasını biz işçiler ödememeliyiz. Bazı şirketlerin vergi borçları silinirken ve işverenlere teşvikler verilirken yoksulluk sınırının altında yaşayan işçilerden vergi dilimi adı altında kademeli olarak bir dünya vergi kesiliyor. Krizin faturası yine işçilerin sırtına biniyor. Bence artık zenginlerden varlık vergisi alınmalı ve işçilerden alınan kademeli vergi sistemi kaldırılmalı. Emekçilerin vergi yükü azaltılmalı varlık vergisiyle vergi adaleti sağlanmalı. Aynı zamanda birçok iş yerinde mobbingin uygulandığı ve iş güvenliğinin olmadığı yeterince önlemlerin alınmadığı sağlıksız iş ortamlarında çalışmak zorunda kalıyor işçiler. Bunun içinde 20 küsür yıldır bizi sömürerek yöneten AKP iktidarına bir fatura çıkarmalıyız. Çünkü onca zam yağmurunun ve kötüleşen hayat koşullarının sebebi işçi düşmanı AKP iktidarıdır. Sendikalar bu zamlara ve çalışma koşullarına tepki gösterip buna karşı büyük eylemler örgütlemeli biz işçilerde örgütlü sınıf mücadelesini bütün iş kollarıyla büyüterek bu sömürü düzenine dur demeliyiz. Milyonlarca işçinin ve ailelerinin hayatı bir avuç sömürgecinin elinde olamaz. Çünkü bu hayat bizim ve insanca yaşamak ve özgür yarınları kurmak bizim elimizde.”