Yüzde 60-70 oranında eğimli bir yüzölçümüne sahip olan Artvin’in tepeleri madencilik şirketlerinin, vadileri ise baraj ve HES’lerin sebep olduğu tehlikelerle karşı karşıya. Ormanların yok edilmesinin ardından artan heyelanlar, sel ve su baskınları başka felaketlerin de yolda olduğuna işaret ediyor. Cerattepe’den Çoruh’a tüm bölgenin yoğun heyelan alanı olduğunu belirten yaşam savunucuları, göz göre göre bir felaket yaşamamak için seslerini duyurmaya çalışıyor.
Merve Atıcı
Korunma statüsünde olması gereken sıcak noktaların en yoğun olduğu bölgelerden Artvin, madencilik faaliyetleri, hidroelektrik santralları (HES) ve barajların neden olduğu tahribatın kıskacında.
Uzmanların ve yaşam savunucularının kesinlikle madencilik faaliyeti yürütülmemesi gerektiğine dikkat çektiği kentte, son beş yılda sel, taşkın, çığ düşmesi, toprak kayması gibi 500’ü aşkın afet meydana geldi. Heyelanla yamaçtan kopan toprak, taş ve irili ufaklı kaya parçaların kara yoluna akması da kentteki yolculukları tehlikeli hale getirdi.

Aralık 2024’te Artvin’in Arhavi ilçesinde Karadeniz Sahil Yolu’nu etkileyen büyük bir heyelan meydana geldi. Heyelanda bir araç toprak altında kalırken 4 genç hayatını kaybetti.

BEŞERİ FAALİYETLER HEYELANLARI NASIL TETİKLEDİ?
Peki, maden, barajlar ve HES’lerin Artvin’de artan afetlerle nasıl bir ilgisi var? Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu ve Yeşil Artvin Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nur Neşe Karahan, bölgede yaşananları ve tehlikeleri BirGün’e anlattı.
Artan afetlerin ‘doğal afet’ olarak değerlendirilemeyeceğini kaydeden Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, “Coğrafyamızla oynandı” diyor.
Çoruh Nehri üzerine inşa edilen ve ilçe merkezi ile köyleri sular altında bırakacağı için eleştirilen Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santralı’nın (HES) inşa sürecinde, Yusufeli ilçe merkezi tarihinde yedinci kez taşındı. Çoruh Vadisi üzerine yapılan baraj, kentteki tüm verimli toprakları yuttu. Bölgedeki yüzlerce köyün ulaşım yolları yok edildi. Vadideki yolların yerine yenileri inşa edilse de artan heyelanlar ve aşırı yağışlar buradaki yolculukları riskli hale getirdi.

KENTİN BÜYÜK BÖLÜMÜ MADEN RUHSAT ALANI
Yusufeli Barajı’nın verimli toprakları yok ettiğini söyleyen Karahan, aşırı orman kesimlerine vurgu yapıyor. “Yusufeli Barajı en büyük felaketlerimizden birisi oldu” diyen Karahan, bölgedeki durumu şöyle anlatıyor:
“Yusufeli Barajı tüm verimli topraklarımızı yuttu. Zeytin, pirinç, narenciye her şey yetişirdi bu topraklarda. Bu baraj 3 vadiyi yuttu. En verimli topraklarımız sular altında kaldı. Ardından da heyelanlar başladı. Taşınan yeni yerleşim yerlerinde çok sayıda heyelan yaşanıyor. Yolculuklar çok riskli.”
Baraj sadece Yusufeli ilçesini yerinden etmekle kalmadı. Vadi nedeniyle ılıman bir iklime sahip olan kentte birçok ürünün yetiştiği verimli araziler de baraj sularına teslim edildi. Özetle, büyük bölümü ‘maden ruhsat alanı’ olan kentin ilçeleri, dağları, tepeleri maden şirketlerinin kullanımına sunulmak için hazır hale getirildi.
