Aygün Kevrina‘nın Deniz Gezmiş ile sevdasını anlatan “Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım” 2 Mayıs’ta Kor Kitap etiketi ile okurla buluşacak. Aygün Kevrina ve Deniz Gezmiş’in gizli kalmış ilişkilerini anlatan kitabın editörü Kübra Yeter, Deniz Gezmiş’in kurduğu ilişki hakkında”Balla kurduğu ilişkiyi sevgilisine uyarlaması, derslerini takip etmesi, kitaplarını okuyup okumadığını sorması vb… Deniz’in bu yanını da görmek çok kıymetli. Mücadelede ilerletici bir figür oldukları için bazen sadece sert ve dirençli yanlarına odaklanıyoruz. Onların insan olduğunu, sevilebilir sevebilir, üzülebilir, üzebilir olduklarını unutuyoruz. Oysa bu duygular onları o yapan özelliklerin toplamı. Bu aynı zamanda Deniz’in, her duygusuyla herkese temas edebilir olduğunu da gösteriyor,” dedi. Dönemin koşulları gereği herkesten gizli yaşamak zorunda kaldıkları ilişkiyi Kevrina, ilk kez bu kitapta anlatıyor. Yeter, Kevrina‘nın kitapta aktardığına göre ilişkinin zorluklarını “Bu ilişkiyi bir kişi bile bilmiyorken bir gün polisler karşısına dikiliyor ve bu ilişkiyi bildiklerini söylüyor,” sözleri ile aktardı.
Evrensel’den Zeliş Irman’ın, “Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım” kaldı kitabının editörü Kübra Yeter’le yaptığı söyleşinin bir kısmı şöyle:
– Aygün Hanım’ın Deniz’le tartışmalarında da gördüğümüz gibi kendini ispatlama, ayakları üzerinde durabileceğini anlatma hali var sık sık.
Ailede el üstünde tutulan, sözüne değer verilen bir karakter Aygün Hanım. Babasının onun üzerinde büyük bir sevgisi var. Ona özgürlük alanı açılmış. O dönemde Anadolu’nun bir şehri Kayseri’den İstanbul’a okumaya gönderilmiş evin küçük çocuğu. Ama ailesiyle “aşk” üzerinden hiç karşı karşıya gelmemiş. Bocalaması veya kendini var etmeye çalışması buradan başlıyor. İstanbul’a geldiğinde protestolarla tanışıyor. Eylemci öğrencilerle tanışıyor. Eylemci öğrencilerin en önde olanına aşık oluyor. Deniz’in ona ara ara “sen geride dur” telkini tabii ki onda bir sorgulama yaratıyor. Ben böyle yetişmedim, nasıl durabilirim çıkışları oluyor bu yüzden.
– Deniz Gezmiş’i anlatırken “eşitlikçiydi ancak kendisinin belirlediği yere kadar” diyor. İlişkinin başlarında ayrılmak istemesi, bu sınırlara itirazından mıydı?
Ürküyor bir yandan da. Deniz’den ürküyor bence.
– Nasıl bir ürkme bu?
Ben ona uyamam, zaptedemem diye düşünüyor. Bir yandan aşık olmuş ama Deniz’i o kadar da iyi tanımıyor, kimdir, necidir bilmiyor. Diğer yandan kendi istekleri var ama onun isteklerine de karşı koyamama ürküntüsü. “Tamam bitti” diyor ama sonra sevgisi ağır basıp “belki bir orta yol buluruz” diyerek dönüyor. Buluyorlar da. Aygün Hanım’ı endişelendiren konularda Deniz Gezmiş özeleştirisini veriyor. “Ben bu duyguyla ilk kez karşılaşıyorum, ne yapacağımı bilmiyorum ama böyle davranmamam gerektiğini anladım” diyerek gönlünü alıyor. Deniz de aslında 20’li yaşlarında bir genç. Deniz’in çabasını gördüğü için belki vazgeçiyor ayrılık fikrinden Aygün Hanım. Deniz’in aklına çok güveniyor. Çok zeki buluyor onu. Ona zarar vermeyeceğini biliyor. Eşitlikçi yanını görüyor, ilişkilerindeki çelişkilere rağmen ona zarar vermeyeceğinden emin çünkü.
– “Yönlendirmenin ve kontrol etmenin olanaksız olduğu biriydi” diyor Deniz Gezmiş için. Aynı tanım Aygün Hanım’a da yapılabilir mi?
Evet. İkisi de ikna insanı. İkna edilmeleri lazım. İkisinin de aklına yatması lazım. O yüzden iki keçi bir köprüde karşılaşmış gibiler. Deniz’in bir evlilik isteği var. Fakat ilk önce Aygün Hanım bunu net bir şekilde, Deniz’i kaybetme ihtimaline rağmen reddediyor. Süreçte Deniz sorulara yanıt verdikçe, nedenini nasılını anlattıkça Aygün Hanım ikna oluyor. Benzer durum Aygün Hanım’da da yaşanıyor. Deniz’in karşı çıktığı bir konuda Aygün Hanım sebeplerini anlattıkça Deniz ikna oluyor. İkisi de baskın karakter. Karakterlerinden, kendilerinden ödün vermeden bir ilişki yürütmeye çalışıyorlar.
– Aygün Hanım yaşadığı bir yılı “karanlık kuyu” diye de tarif ediyor. Nedir karanlık olan?
Aygün Hanım’ın yazdıklarından da anladığımız, o dönem gençler sert mücadele ediyor. Fakat devletin ne kadar ileri gidebileceği kısmı henüz akıllarında yok. Aygün Hanım ne kadar ileri gidilebileceğini gördükçe o kuyunun içine girdiklerini anlıyor. 6. Filo eylemlerine katılıyor, açlık grevlerine katılıyor. Bağımsız Türkiye mücadelesine omuz vermeye çalışıyor. Bir yandan gençlik hareketi içinde öne çıkan bir adamı seviyor. Bu ilişkiyi bir kişi bile bilmiyorken bir gün polisler karşısına dikiliyor ve bu ilişkiyi bildiklerini söylüyor. Örneğin Aygün Hanım’ın sorgusuna bir ABD subayı giriyor. Aygün Hanım “benim ülkemde beni nasıl bir ABD subayı sorgulayabilir” diye düşünüyor, bu gerçekle ilk defa yüzleşiyor. Devletin o korkunç yüzüyle karşılaşıyor.
– İşkence görüyor.
Evet kendisi de işkence görüyor. Sıra arkadaşlarının ölüm haberlerini alıyor. Okul bahçesinde gençler vuruluyor. Evler basılıyor, taranıyor, kaçırılıyorlar. Kolay bir dönem değil. Bugünden bile nasıl kıyarlar bu gençlere diyebiliyor. Tüm bunları karanlık kuyu benzetmesiyle anlatıyor işte Aygün Hanım.
Aşka teslim olmaya bir süre direniyor Aygün Hanım. Deniz Gezmiş ona şakayla “teslim ol kız” bile diyor. Teslim olsaydı daha mutlu bir kadın olabilir miydi?
Olmazdı. Çünkü karakterine ters. Deniz’in her dediğini yapmak, kendinden ödün vermek demekti onun için. Ama o bunu istemiyordu. Deniz’in onu olduğu gibi sevmesini istiyordu. Aygün Hanım karakterinden ödün verseydi, Deniz’den de vazgeçerdi.
– Bir aşkın içindeki Deniz’i görmek onun sevdalı ve cilveli hallerini de okumak heyecanlandırıyor. Sen nasıl bir Deniz’le karşılaştın?
Enteresandı. Ben Deniz’in edebiyata olan tutkusunu biliyorum. Şiire, türküye, sanata aslında güzel olan her şeye ilgisi beni cezbeden kısmıydı. Böyle birinin aşktan, daha sıcak duygulardan uzak birisi olmayacağı aşikardı. Kitapta bu yanıyla karşılaşmak “haklıymışım” dedirtti.
Balla kurduğu ilişkiyi sevgilisine uyarlaması, derslerini takip etmesi, kitaplarını okuyup okumadığını sorması vb… Deniz’in bu yanını da görmek çok kıymetli. Mücadelede ilerletici bir figür oldukları için bazen sadece sert ve dirençli yanlarına odaklanıyoruz. Onların insan olduğunu, sevilebilir sevebilir, üzülebilir, üzebilir olduklarını unutuyoruz. Oysa bu duygular onları o yapan özelliklerin toplamı. Bu aynı zamanda Deniz’in, her duygusuyla herkese temas edebilir olduğunu da gösteriyor.
Aygün Hanım’la ilişkilerine bakınca kızdığım yanlar da vardı, bunlar uzun uzun düşünmeme de sebep oldu. Fakat iki insan arasındaki ilişkiye bugünden bakıp dönemi ve şartları atlayarak yargılamak doğru olmaz.
Söyleşinin tamamı için tıklayın.